Yolunuz Kuzey Ege’ye doğru düşerse Şeytanın Sofrasının da bulunduğu sevimli bir Ege kasabası olan Ayvalık’a uğramayı sakın unutmayın. Ayvalık ve çevresinde gidilesi ve görünesi oldukça fazla güzellikler var.

Bu ay sizler için sağlıklı günlerimizde gezdiğimiz ve dilerim gezeceğimiz bu küçük ve şirin Kuzey Ege kasabasını anlatacağız. Ayvalık denildiğinde ilk akla gelen tabi ki Cunda oluyor. Bunun yanında Ayvalık’ın tarihi beldesi Yenicarohori(Küçükköy) ve tarihi Macaron sokaklarını da unutmamak gerekli.

Ayvalıklı Yazar Ahmet Yorulmaz’ın “o tepeye gündoğumunda ya da batımında çıkıp manzara seyretmeyenin Ayvalık’ı görmüş olmayacağını” söylediği yerdir Şeytan sofrası.Şeytan Sofrasına ulaşmak için Ayvalık merkezden Sarımsaklı Yönüne doğru yaklaşık 15 dakikalık araç yoluculuğu sonrası nefis bir manzara ile sizleri bekliyor olacak.

1924 Lozan Antlaşması’ndan sonra yaklaşık 2 milyon insan evlerini, dedelerinin topraklarını, vatanlarını terk edip hayatlarında hiç görmedikleri topraklara göç etmek zorunda kaldılar. Yunanistan’da yaşayan yaklaşık 500 bin Türk Anadolu’ya ve Anadolu’da yaşan Rumlar Yunanistan’a göç etmişlerdir. Bu dönem her şeylerini geride bırakmanın dramatikliği ile geçen ve izleri hala devam eden hikâyelerle doludur. Bizler, Rumların kıyı Ege’de bıraktıkları izleri gümünüzde fazlası ile yaşamaktayız. Bu izleri hayranlıkla izleyip fotoğraf karelerimize konu yapmaktayız. Kıyılarımızda şimdilerde gördüğümüz sevksiz beton yığınlarının yanında yüz yıllık miras evleri gördüğümüzde geride kalanların ne derece önemli miras olduğunu unutmamalıyız. Her birinde ayrı bir dramatik hikâyenin var olduğu o eski Rum evleri, şimdilerde “butik” bir hava katan dekoratif bir turizm ögesi olarak yaşanmakta. Ayvalık’ın içinde ve ara sokaklarında bu evlerden ve birbirinden güzel kapıları ile sizlerin ziyaretinizi bekliyor.

Ayvalık’ın şimdiki nüfusun çoğunluğu Girit Göçmenidir. Dolayısı ile Girit mutfağının eşsiz örnekleri Ayvalık’a ve Cunda sahilindeki restoranlara gelmiştir. Leziz yemek ve yöreye özgü taze mezeleri ile gelen misafirlerine eşsiz deneyimler sunmaktadır. Ayvalık’a geldiyseniz şeytanın sofrasını esas arayacağınız yer Cunda’dır.  Girit mutfağı için “öylesine muhteşemdir ki, insanlar yemek yemeye devam edebilmek için ölmeyi reddediyorlar” denir. Cunda da yediğim deniz mahsullü mezeler inanın Türkiye’deki en iyileri arasındadır.

Cunda Adasına yolculuk…

Ayvalık’tan Cunda’ya 1964 yılında inşa edilen Türkiye’nin İlk boğaz Köprüsü ile kara yolu ile ulaşmanız mümkün. Cunda Sahiline geldiğinizde yürüyerek tüm sokakları gezebilir, lezzet ve tarihi görsel şöleni ölümsüzleştirebilirsiniz. Cunda sahilinde ilk karşınıza çıkacak Despot Evi 1862 yılında inşa edilmiştir. Rivayete göre Evi inşa ettiren Despot Yunanistan’ın bağımsızlığı sonrası Rumlardan aldıkları bağışlarla yaptırmış, sonrasında evinde hırsızlar tarafından öldürülmüş. Osmanlı hükümeti sonrasında Evi hükümet binası olarak kullanmış, devam eden süreçte ilkokul ve yetimhane olarak kullanılmıştır. Şimdilerde kullanılmayan bina kendi haline bırakılmıştır. Şimdilerde Butik olarak hizmete geçen bina Cunda’nın sembol yapıtlarındandır.

Sahilde yürümeye devam ettiğinizde Cunda’nın eşsiz lezzetlerini bulabileceğiniz restoranları mevcuttur.  Tarihi Taş Kahve’de dibek kahvesi içmeden ayrılmamanızı tavsiye ederim. Tabi yazın ciddi yer bulma sorunu ile karşı karşıyasınız unutmayın !!! Ama bu mevsimde keyfini çıkartmak mümkün. Her Ege kasabasında bulunan sahildeki buzlu badem, dondurma gibi satıcılar mevcut. Cunda çarşısında sevdikleriniz için hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. Zeytinyağı alabileceğiniz nefis adresleri es geçmeyin derim.

Cunda’da yer alan 1873’te yapılan TaksiyarhisKilisesi şimdilerde Rahmi Koç müzesi olarak hizmet vermekte. Neo Klasik tarzda yapılan Kilise zamanla yıpranmış.2011 yılında Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafında restore edilen müzede; klasik otomobiller, teneke oyuncaklar, buharlı modeller, denizcilikte kullanılmış çeşitli aletler, eski bebek arabaları ve çeşitli oyuncaklar sergileniyor.

Cunda’nın kuzey kısmında yer alan Patriça koyu olarak bilinen mevkiinde Ayışığı Manastırı yer almaktadır. Bekâr Kızlar Manastırı olarak da bilinen ve 16.yüzyıldan kaldığı bilinen yapı Suzan Sabancı tarafından restore edilmiştir.

Yeni bir Sanat Köyü; Yeniçarohori

Son yıllarda Ayvalık’ta bir alternatif rota da Küçükköy – Yeniçarohori’dir. Tam bir sanat köyüdür. Köyün tarihi 1462’li yıllara kadar dayandığı söylenmektedir. İstanbul’un fethi sonrası Fatih Sultan Mehmet Midilli’yi almak için sefere çıkmış. Adayı ele geçirdikten sonra bölgedeki isyanları bastırmak için bir yeniçeri obası kurdurmuş. Beldenin ismi köken olarak buraya dayandığı anlatılmaktadır. Rumca “Yeniçerilerin Yeri” anlamına gelen Yeniçarohori olmuş. Bölgede uzunca yıllar Rumlar ikamet etmişler. Köyü gezdiğinizde Rum mimarisinin örneklerini gözlemliyorsunuz. Mübadele ile birlikte köyde yaşayan Rumların yerine Balkanların çeşitli yerlerinden Makedon, Boşnak göçmenleri yerleşmiş. Köy son yıllar sonra alternatif yatırımcıların uğrak yerleri haline gelmiş. Çeşitli sanatçılar köye yerleşerek atölyelerini taşımaya başlamışlar. Şimdilerde köyde yerleşik onlarca sanatçı ve atölyesi var. Atölyelerin yanında cafe olarakta hizmet veren işletmeler haline gelmiş durumda. Köy bir sanat köyü olma yolunda ilerlemekte.Simay Dinç, Türkiye’nin ilk yaratıcı girişimcilik köyü “Yeniçarohori” projesini hayata geçiren isim. Sanatçı Uğur Çalışkan, yönetmen ve dijital tasarımcı olan Eray Dinç’in de desteği ile Yeniçarohori’yi bir sanat ve tasarım köyüne dönüştürmek için uğraşmaktalar. Köye gelenlerin ileride bir Alaçatı olur mu? Sorusunu sorduğunu duyuyorsunuz ama ben olsun istemeyenlerdenim. Şimdiki haliyle harika bir tasarım köyü pozisyonunda. Köyde yaşayan Boşnaklar olunca Börek ve mantı menüleri ile harika bir lezzet ve ortam yaşıyorsunuz.

Ayvalık’ta bir diğer zaman geçirmeniz gereken lokasyonda Macaron Mahallesidir. Ayvalık çarsına gittiğinizde yürüyerek ara sokaklara dalıp eski evlerin arasından dar sokaklarda dolaşın. Dolaştığınız bu sokaklar sizi yakındaki Macaron Mahallesine çıkartacak. Burada sizleri nefis bir ambiyans bekliyor. Gitmişken Macaron Muhallebicisine ve Macaron Konağına uğramayı unutmayın.

Neler Yedik?

Lala’nın Börek Evi

Yeniçarohori köy meydanında bulunan Lala’nın Börek evinde harika bir börek ziyafeti çekebilirsiniz. Köy nüfusunun önemli bir bölümü Boşnak ve Makedon göçmenlerinden oluşunda hamur işi dediğimiz lezzetleri de ilçede bulabilirsiniz. Beyaz tahta masa veaçık mavi sandalyelerde kendinizi Ege’de hissediyorsunuz.

Macaron Muhallebicisi

Macaron Mahallesinin taş sokaklarında gezerken köşe başında vitrininde inci gibi muhallebiler dizilmiş bir dükkân görürseniz Macaron Muhallebicisini bulmuşsunuz demektir. Ambiyansı ve lezzetleri ile kendinizi iyi hissettirmekte. Benim favorim Bademli muhallebisi fakat ferahlatıcı şerbetlerinden de tatmayı unutmayın. Reyhanlı şerbeti nefis. Ayrıca magnolia, lorlu pasta, San Sebastian cheesecake ve daha birçok güzel seçenekleri de var.

Karamanlar Unlu Mamuller

Macaron Mahallesinde kahvede oturduğunuzda çay ve simit keyfi yapmak isterseniz kahvenin tam karşısında bulunan ve yarım aşırı aşkındır hizmet veren taş fırın Karaman Unlu Mamuller tam aradığınız olacaktır. Unlu Kurabiyeleri de ayrıca oldukça keyifli.

Artizan Bakkal

Macaron Konağının içinde açılmış ve harika ekmekleri ile sizleri karşılayan bir dükkân. Antik tam buğdaydan, karabuğdaya, cevizli tam buğdaydan çavdara, kuş üzümlüsünden, kuru domates ve mercanköşklüsüne, sarı buğdayına derken harika bir ekmek deneyimi yaşıyorsunuz.

Cavlıhane 1885 Hotel

Otel önerimiz, Ayvalık seyahatimizde konakladığımız Cavlıhane 1885 olacak. Otel sahiplerinin annesine ait olan konak sonraları restore edilerek butik otel haline getirilmiş. Aile mübadele yıllarında konağa yerleşmiş ve yaklaşık 90 yıl gibi bir yaşam sürülmüş. Haliyle bunca uzun bir tarih otele girer girmez sizi etkisi altına alıyor. Tam bir aile işletmesi. Oldukça ilgili personel ve otel sahipleri var. Otel konağın orijinal dokusu bozulmadan hazırlanmış ve kendinizi bir masalda gibi hissettirecek küçük ayrıntılarla hazırlanmış.

Ben kahvaltısına bayıldım. Serpme olarak hazırlanan kahvaltıda Ege’de ve özellikle Ayvalık’ta olduğunuzu hissettiren bir masa hazırlanmakta. Zeytin ve zeytinyağı cenneti olan Ayvalık’ta tüm öğünlerde tüketeceğiniz bir zeytinyağlı menüsü mevcut.

Güler Tatlıhanesi

Ayvalık Çarşısında bulunan harika bir pastane ile karşılaşıyorsunuz. Bölgenin kendine has tatlılarını üreten Güler Tatlıhanesi özellikle Lor tatlısı, cevizli ev baklavası, sakızlı ve zeytinyağlı kurabiye, damla sakızlı dondurma ve daha nicelerinin bulunduğu bir lezzet durağıdır. Dondurma sevenler de Güler Tatlıhanesini çok sevecektir. Keçi ve inek sütü ile yapılan dondurmanın önemli ayrıntısı eski usül makinesi ile hizmet veriyor olamasıdır. Sorduğumuzda 1947 model bir İtalyan marka dondurma makinası olduğunu öğreniyoruz. İşletme, 1941 yılından bugüne hizmet vermekte.

Paşa Çorba Salonu

Mademki Ayvalık’tayız. Zeytinyağlı yemekleri ve çorba çeşitleri ile ün yapan bir dükkândan bahsetmemek olmaz. İzzet Durko tarafından 2003 yılında açılan bir aile işletmesi olan Paşa Çorba salonunda günlük pişen 20’ye yakın çorba çeşidi ve onlarca hazırlanan zeytinyağlı tencere yemeği bulunmakta. Yemekler oldukça lezzetli. Benden size tavsiye öğlen yemek saatini çok geciktirmemeniz olacaktır. Zira yemekler çok erken saatte bitebilmektedir.

Aranan Köfteci

1965 yılında Esat Usta tarafından açılan dükkân günümüzde bir Ayvalık simgesi haline gelmiştir. Babası Midilli mübadili olan Esat ustanın dükkânında köfte favori yemeği. Sokak Köftesi diya tabir edilen tarzda dana kaburga etinden yapılan köftenin yanında çorba ve tencere yemekleri de mekânda bulabilirsiniz.

İmren Pastanesi

1924 yılında mübadele ile Girit’ten Ayvalık’a göç eden Mehmet Mas tarafından 1954’te kurulan Pastane, Ayvalık çarşısındaki bir farklı lezzet durağıdır. Lor tatlısı, sakızlı kurabiye, sakızlı ve zeytinli dondurması ile öne çıkmaktadır. Lor tatlısı günlük hazırlanıyor ve sezonda dükkânda yer bulmak için beklemek durumunda kalmaktasınız.

Ayna Yeme İçme Oturma Yeri – Cunda

Adı üstünde yeme-içme ve oturma yeridir. Zeytinyağlı yemeklerinin yanında 3 öğün yiyebileceğiniz zengin bir lezzet çeşitliliğine sahiptir. Yerel malzemelerden, mevsiminde yetişen sebze ve meyvelerden yemek yapılan seçkin bir işletmedir. İşletmeciler yerele ve değerlerine kıymet göstermektedir. Ayvalık’ta olduğunuzu buram buram hissettiren mekânı listenize kesin eklemelisiniz.

Cunda Deniz Restoran

Cunda adasının deniz mahsulleri ile ünlü adreslerinden Deniz Restoranın oldukça fazla müdavimleri vardır. 12 ay boyunca açık olan işletmenin yazın bahçesinde kışın ise şöminesinin başında harika lezzetleri bulabileceğiniz bir lezzet durağıdır. Kalamar dolması, şarap soslu ahtapot, fırında kaşarlı midye, kaşarlı kalamar ızgara, beğendili ahtapotu ve mevsiminde sıcak ot tabağı (ben şevketi bostandan yapılanın hastasıyım) favori menüleri arasındadır

Cunda Körfez Restoran

Benim için önemli bir lezzet durağıdır. Salih Doğan tarafından 2012 yılında kurulan işletme 12 ay açık olup her dönem için müdavimleri tarafından gidilen bir mekândır. Deniz börülcesi, brokoli salatası, midye dolma, lakerda, kalamar salatası, karides salatası, ahtapot salatası, deniz ürünleri kokteyl,midye tava, kalamar tava, karides bademli, kalamar ızgara, kalamar dolma mekânın favori menülerindendir. Salih Usta işine âşıktır. Mekânda yapılan yemeklerin tüm malzemesini kendi toplar yâda alır. Bu anlamda lezzeti ile öne çıkan işletme önemli bir duraktır.

Bay Nihat

Türkiye’nin sayılı Balık Restoranlarından olan Bay Nihat 12 ay boyunca açık olan bir lezzet durağıdır. 1978 yılında açılan Bay Nihat’ı şimdilerde ikinci kuşak devir almış durumda. Günlük taze mezelerin bulunduğu özel bir dükkândır. Yapılan yemeklerin çoğunluğu bölgedeki üreticiler tarafından temin edilmektedir ve yerli ürün kullanılmaktadır. Ayvalık’ta olduğunuzu size hissettiren bir menüye sahip olan işletmede zeytinyağlı harikulade meze ve lezzetler bulunmaktadır.  Patlıcan ezme, Girit ezme, kabak çiçeği dolması, deniz börülcesi ve zeytinyağına yatırılmış dil balığı,kelle peynirinden tarçınlı Kefalaki, levrekten yapılan balık simidi, soslu dil balığı, sakızlı ahtapot, hardal soslu ıstakoz, kalamar ızgara ve sıcak ot tabağı denemeniz gereken lezzetlerdendir.

Teos Restoran

Akşam Yemeği için tercih edebileceğiniz alternatif bir balık restoranıdır. Deniz kıyısında hatta önceden rezervasyon yapmanız durumunda iskelenin üstünde bile yemek yiyebiliyorsunuz. Cunda ve Ege mutfağına özel ot ve zeytinyağlı mezeler ve balık çeşitleri ile nefis bir alternatif.Kalamar, Karides, Kabak çiçeği dolması, Atatürk’ün Sevdiği Meze, Şakşuka, Köpeoğlu Manço benim tercihlerim.

Ayvalık deyince aklımıza gelen şeylerden biride tosttur. Tostçular Çarşısında birçok alternatifiniz mevcut. Denemeden ayrılmayın.

Lezzetli sofraları, tarihi sokakları ve doğal güzellikleri ile görünmesi gereken bir Ege kasabasında  biraradaydık…

İçinde bulunduğumuz günleri hep birlikte geçeceğimizi umut ederek hepinize sağlıklı günler dilerim.

Afiyetle ve sağlıkla kalın,

Özgür Zümrüt

[email protected]