Konu başlığımızın içine girdiğimizde öyle derin, öyle uzun bir yol var ki; otomotiv sektörü aktörlerinin ve partnerlerinin bu yolculukta paydaşlardan, seyahat edenlerden olmasını bekliyoruz.

Geçmişten bugüne insanlık yerküreyi o kadar çok kirletti ki, sanayinin ve sanayi işletmelerinin devreye girmesini 19 yy. gelişimleri olarak nitelendirdik. 20 yy.’da da sanayii devrimini kabul ettik ve son iki yüz yılda petrol, demir, çelik, bakır, krom, platin, altın vs. fosil madenleri çıkarıp, bunları işlemek için koca koca ocaklar ateşleyip, gökyüzüne doğru bacalar uzatıp işledik. Sağlığa zararlı her nevi gazı dünyamıza, bulunduğumuz,  yaşadığımız kentlerin gökyüzüne bıraktık, uçtu gitti zannettik!

Halbuki hepsi biz insanların, hayvanların yaşadığı doğanın üstüne atık olarak çöktü, hava kirliliği oluşturdu.

Ağır sanayiden, global endüstriyel hafif sanayi kuruluşlarına geçtik. Burada da akaryakıt, lastik, kauçuk, plastik ve metal yedek parçalar, otomobiller yapıyoruz, yaptık satıyoruz. Bu sefer de harika otomobillere, hava araçlarına, deniz araçlarına ve demir yolu taşıtlarına sahip olduk. Bu araçların konforundan, özelliklerinde bahsettik. Çıkardıkları gazları ve soluduğumuz havayı kirletici atık maddeleri yok saydık. Geç kaldık. Ancak zararın neresinden dönersek kardır diyelim, artık zaman yok hızlı öğrenip, hızlı aksiyon almamız gerekiyor.

Düşünsenize iki paragraf yazdım, geriye dönüp düşündüm ne uzun yolculuk bu. Halbuki çokta kısa. Bir gece bir aile sıcak sobanın yandığı odada, bir bakıyorsun akşamdan sabaha sobadan salınan karbonmonoksit gazıyla canlarını vermişler. Bu yolculuğun ne kadar önemli olduğunu sanırım herkes anlamış ya da anlayacaktır. Bir fabrikanın baca filtresi yoksa, otomobillerin bir depo yakıt tükettiğinde ortaya çıkan karbonmonoksit gazını tahmin edemezsiniz. Fabrikalarının kar etmesini ön planda tutanların, atık yedek parçayı, atık motor yağını satmaya çalışanların çevreye verdiği zararı kimsenin hesapladığını zannetmiyorum, onlar kendilerini zehirlendiği gibi çocuklarını ve ailelerini de zehirlediler.

1 litre benzin yakıldığında ortaya çıkan karbondioksit yaklaşık kaç gram olur?

- 2300 Gram olur.

 Aracınızın 50 Litre yakıt deposu olsa 50 x 2300 gram / 2.300 kilogram=115 Kilogram Karbonmonoksit Co2 ortaya çıkıyor, hep birlikte soluyoruz, hava kirliliği yaratıyoruz.

(Yukarıdaki formül basit, anlaşılır olsun diye genel hatları ile ele alınmıştır. Çevreye saldığımız karbonmonoksit daha fazladır.)

Herhalde insanlığın niçin birlikte bir yolculuğa çıkması gerektiğini anlamışızdır.

Ülkemizde sanayi devrimi yeni yeni hareketlenmektedir. Ne kadar kaliteli ürünlerin, harika işçiliklerin ortaya çıktığını görmek gerçekten çok sevindirici ve teknoloji kullanımı onur duyulacak seviyelere gelmiş durumdadır. Ülkemizdeki otomotiv sektörünün liderleri firmaların AB uyum mevzuatlarına uygun aksiyonlar aldıkları gibi, diğer taraftan da yapılarının değişimleri ile yurtdışına satacakları sanayi ürünlerini yeşil dönüşüme uygun minimum karbon ayak izi bırakmak için ellerinden geleni yaptıklarını, rakipleri ile yarışmacı olma eğilimlerini görmek bizler için oldukça sevindirici.

Otomotiv sanayi fabrikalarımızın, oto sanayi yedek parça imalatçılarımızın, küçük imalat sanayi kuruluş ve oto sanayi sitelerimiz mensubu müteşebbis ve çalışanlarının bilgilendirilmeleri ve dikkatlerinin çekilmesi hususu önem arz eden bir gerçektir. Hepimizin atıklarımızın ve kirletici maddelerin çevresel etkilerinden bihaber olduğu aşikardır. Tabi ki bu bilgilendirmelerin otoriteler tarafından yine mikrodan makroya ekonomik yapıları ve innavosyon gerçeklikleri ile teşvik edici ve özendirici şekilde yapılması en doğrusu olur.

Türk Kalite Standartlar Enstitüsü ışığında, bu işletmeler,  yapılarına, bulundukları bina fiziki yapısına ya da sanayi sitesi fiziki durumlarına göre TSE standartlarını kısmen esneterek, standartisazyon teşviki ve özendirilmesi ile TSE ağına dahil edilebilirler. Zaman içerisinde bu  tesislerin kendi atıklarının çevresel etkilerini anlamalarını beklemek daha realist olur diye düşünmekteyim.

Örneğin, fabrikanın metal talaş atığı hurdaya satılacağına, ayrıştırılarak kaliteli hurda haline dönüştürülebilir ve bu kaliteli hurda milli servetimize katkıda bulunur.

Keza oto sanayilerde ya da tamirhanelerde bakım onarımı yapılan araçlardan sökülen eski yedek parçalar ve kullanılmış motor yağları ayrıştırılarak geri dönüşüme katkı sağlar. Ancak çevresel etki farkındalığından önce teşvik edici bir takım ödül benzeri muafiyetler devletimiz yahut bağlı kuruluşlar tarafından ilgili mercilere sunulmalıdır.

Diğer taraftan Otomotiv sektörü çalışanlarının Yeşil Dönüşüm konusunda, meslek erbaplarının, müteşebbislerin, ilgili yüksek okul, meslek lisesi, ustalık ve usta öğreticilik eğitim süreçlerinde ders olarak mevzuata dahil edilerek, farkındalıkları artırılmalıdır.  Otomotiv sektör çalışanlarına ülke ekonomisine değer katan ve doğal çevreyi koruması bilincini, doğal kaynakların doğru kullanılması anlayışı benimsetilmeli, çevre farkındalığı öğretilmelidir.

Bu gün otomotiv sektörü önemli bir noktaya gelmiş bulunuyor; kendi otomobilimizi yüzde yüz karbon ayak izi olmadan üretiyor, çevre odaklı adımlar atabiliyoruz.

Diğer önemli bir husus ise ülkemizde yer alan otomobil üreticilerinin ürettikleri, hybrid yarı elektrikli araçların, ÖTV lerinde indirim yapılmasından ziyade, yıllık MTV ödemelerinde kayda değer indirim yapılarak, halkımızın teşvik edilmesidir. Lakin bu araçların ivedi satılamaması hususunda şart koşulmalıdır. Demem o ki % 100 elektrikli araçları alanlara ya da satın alacaklara ve kullananlara da ÖTV ve MTV indirimleri yapılmalı, ancak gerekirse bu araçların 2 yıl satılmaması ya da otoritenin belirleyeceği süre zarfında satılmamaları hususunda şart koşulmalıdır. Engelli muafiyetine ilişkin, araç satın alımlarında  % 100 elektrikli ve hybrid araçlar hususunda muafiyet ve destek verilmeli, böylece atmosferik basınçlı araç almaları engellenmelidir.

Oto tamir bakım istasyonları ve oto sanayi sitelerinde atölye kuracak yada kurmuş işletmelerde ilgili meslek alanında ustalık, usta öğreticilik, ilgili alan eğitimi veren meslek lisesi yada yüksek okul mevzuatlarında mutlak YEŞİL DÖNÜŞÜME ilişkin ders derç edilmeli, keza belirtilen mezuniyet söz konusu değil yada belgelendirme yapılmamış ise işletme yapılanmasına müsaade edilmemelidir.

 MEB ve YÖK belgelendirmesi esas kılınmalı, ilgili ders takibi ciddiye alınmalı. Üretilen araçların ve yedek parçalarının geri dönüşüme ilişkin senkronizasyon yapılmalı, ya da yapılması yönünde teşvik edici çalışmalar, ilgili aktörler tarafından halkımıza anlatılmalı ve halkımızda farkındalık oluşturulmalıdır.

Otomotiv sektöründe yer alan AR-GE alanlarının daha fazla geliştirilmelerine, tüm şehirlerimizde ki OSGB Bölgelerinde ki firmalar tarafından desteklenen, oto sanayi sitelerinde AR-GE atölyelerinin kurulmasına teşvikte bulunulmalıdır. Bu gelişimle otoriteler tarafından takip edilmelidir. Ulusal vizyon ortaya konulmalı, halkımız bilgilendirilmeli ve ilgili STK lar, ziyaret edilerek motivasyon üst seviyeye çıkartılmalıdır.

Sevgili okur, bizler çevreci olalım derken yine bacalardan kara dumanlar çıkar, birileri denizlerimize pet şişeleri atar, doğaya ekolojik dengeyi bozacak atıklar boşaltabilirler, siz siz olun moraliniz bozmayın. Gün gelecek pişman olacak yine onlardır. Unutmayın; Doğa ondan aldığımızı, gün gelecek bizden geri alacaktır. At gitsin demeyin.

Biz Türkiye’yiz. Hemhal olur, yeknesak hareket edersek, tüm milletlerin üstünde işlere imza atar, ülkemizi bu kir pastan, çevresel olumsuzluktan kurtarır, yeşil dönüşümü başarı ile sürdürürüz.