Bu hafta size insanlık tarihinin en eski yerleşkelerinden Mezopotamya’nın kuzey batı ucunda yer alan ve mutfak kültürü ile Türkiye’nin üstünde, ününü bütün dünyaya kanıtlamış Gaziantep’te 48 saat boyunca neler yediği anlatmak istiyorum.

Evet dediğim gibi insanoğlu ilk kez hayvancılık, tarım ve yerleşik hayat ile ilgili tüm gelişimleri bu topraklarda gerçekleştirmiş. Urfa Göbeklitepe, Karacadağ mevkiinde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalar bizlere bunu kanıtlamaktadır. Her zaman anlatmaya çaba gösterdiğimiz, bir coğrafyadaki tarihi derinlik o bölgedeki tüm zenginlikleri bize anlatmaktadır. İşte bu tarihsel zenginliğin içinde var olmuş ve etkilenmiş bir şehirdir Gaziantep. Şehir insanlık tarihinin önemli ticaret yolu olan İpek yolu üzerinde kurulmuş ve tüm bu ticaret yolunun özelliklerinden fazlaca etkilenmiştir. Hindistan’dan Kafkaslara, Orta Asya’dan Ege kıyıları ve Avrupa’ya kadar uzanan bu ticaret yollarından ve yolcularından etkilenmiş ve zenginleşmiştir. Tüm bu etkileri şehrin mutfağında da oldukça fazla gözlemleyebiliyoruz.

2015 yılında Gaziantep Unesco’nun UCCN programına(Unesco Creative Cities Network ) Türkiye’den gastronomi alanında dâhil edilen ilk şehir olarak karşımıza çıkmaktadır. Sonrasında Antakya bu programa dâhil olan şehrimiz olmuştur. Şubat sayımızda Antakya’dan uzun uzun bahsetmiştim.

İşte bu motivasyon ile kendimizi Gaziantep turumuzu planlarken bulduk. Nasıl gideriz? Nerde kalırız? Ne yeriz? Nereleri gezeriz derken uzunca bir liste yaptık. Ama bizim şöyle bir durumumuz vardı ki bizim sadece 48 saatlik bir yolculuk için vaktimiz vardı.

Listeler yapıldı, hava durumuna bakıldı, sırt çantası hazırlandı ve 3 gün detoks yapıp midemiz boş bırakıldı ki bu 48 saati midemizi bayram ettirerek geçirelim.

Sabah çok erken saatlerde Gaziantep’teyiz…

Öyle bir uçak yolculuk planı yaptık ki sabah beyranı, katmeri, ciğeri kaçırmayalım. Gaziantep hava limanına indik ve taksi ile doğru şehir merkezine doğru yola çıktık;

Birinci durak Metanet Katmer

Sabah Beyran ile güne başlıyoruz. Gaziantep’e gitmeden ben de beyrana çorba diyenlerdendim. Ama şehirde ilk öğrendiğim Beyran asla bir çorba değildir J Beyranın yüzlerce yılık bir geçmişi var. Gaziantep’in en önemli yemeklerinden. Çoğu insan şifa niyetine içiyor ki bence sonuna kadar haklılar. Özellikle uçak yolculuğumuzdan sonra bize de çok iyi geldi. Metanet Katmer olarak bilinen işletmenin hemen beyran salonunun karşısında bir katmer fırınları da var. Hem beyran hem katmer bir arada biz daha ne isteyelim ki.  Beyran genel olarak sabah saatlerinde başlayıp öğlen servisinde son bulan ritüellerden. Zaten bizimde öğlen saatlerinde yiyeceğimiz oldukça çok şey varJ

İkinci durak Ciğerci Ali Haydar

Gaziantep Kalesine yürüme mesafesinde küçücük bir dükkânda sabah çok erken başlayan lezzet serüveni saat 8-9 gibi ciğerin bitmesi ile son bulur. Minicik taburelerde yediğiniz ciğer oldukça lezzetlidir. Gaziantep’te yine bir sabah ritüellerindendir Ciğer. Ali Haydar usta uzun süre seyyar olarak çalışmış ve işinde hep başarılı olmuş. Emeklerine sağlık diyerek üçüncü durağımıza doğru yola çıkıyoruz.

Üçüncü durak Katmerci Zekeriya

Ufak ufak nefesler alarak midemizdeki lezzet şölenine katkıda bulunuyoruz. Gaziantep denildiğinde ilk akla gelen lezzetlerden olan katmerin özel üreticilerinden olan Zekeriya Usta’nın dükkânına doğru yola çıktık. Dükkân yolunda gözümün önüne yapılışındaki görsel şölen geliyor. Hamurun el yardımı ile hava uçuşunu, fıstıkların katmerin içine atılışındaki etrafa saçılışı…  1925 yılında Elmacı pazarı olarak bilinen bölgede kurularak başlayan işletme oğul Zekeriya Ustanın işi babadan devralması ile devam etti. Halen aile 4.kuşağınında işe başlaması ile faaliyetlerine devam etmektedir. Katmer benim beğendiğim lezzetlerin başında geliyor. Gaziantep kahvaltı kültürünün en önemli yemeklerinden biri olan “katmer” ince yufkalar içine kaymak, şeker ve Antep fıstığı konulmasıyla yapılır. Hamuru sert buğday unundan yoğurulur. Topak haline getirilen hamur 1 gün dinlendikten sonra pişme öncesi yufka halinde açılır. Katkıları eklendikten sonra zarf şeklinde kapatılır ve taş fırında pişirilir. Sıcak olarak servis edilmesi adet olsa da soğuk yenmesi de mümkündür. Yanında genelde süt içilir ama isteyen çayla da tüketebilir. Gaziantep geleneklerinde düğün sabahı damat ve gelin için özellikle pişirilirmiş ki ömür boyu ağız tatlarını kaybetmesinler.

Dördüncü durak Tahmis Kahvesi…

Bir kahvenin 400 yıllık hatırı olur mu? Evet olur. Gaziantep’te öyle bir kahvehane var ki Türkiye’nin en eski kahvehanesi, kuruluşu 1635 yılına kadar uzanan Tahmis Kahvehanesinden bahsediyorum. Gaziantep’le özdeş olmuş bir işletme olan Tahmis Kahvehanesinde bir kahve molası verip bir hatırda almamak olmazdı. 400 yıllık serüven zaman zaman duraksıyor. Örneğin 1900’lerin başında çıkan yangında kül oluyor. Ve yeniden inşa ediliyor. 2000’lere geldiğimizde yeniden restore edilerek şimdiki halini alıyor.  Kahvehaneler bir yerleşkenin önemli yerlerindendir. Şehrin tüm dinamikleri orada yaşanır. Siyaset, spor, günlük yaşamın konuşulduğu yerlerdir. Tahmis Kahvehanesi de böyle bir yer olmuş hep. Şimdilerde Gazianteplilere göre eski özelliğini kaybediyor. Daha turistik bir havaya bürünmüş olsa da bir şehir klasiğidir. Deneyimlemeden dönmeyin bir de menengiç kahvesi içmeden.

Beşinci durak İmam Çağdaş

Şehirde birçok meşhur restoran var ama bunların başında İmam Çağdaş geliyor. Şehre gelen turistlerin büyük bir kısmı İmam Çağdaş’a uğramadan dönmüyor. İmam Çağdaş hem şehrin en iyi kebapçılarından, hem de en iyi tatlıcılarından biri. Gaziantep’in tarihi çarşısının yakınlarında bulunan İmam Çağdaş’ta yemeden çıkmamanız gereken yemek ise Ali Nazik.

Altıncı durak Dukat Kebap

Sabah çok erken saatlerinde başlayan işletme akşam saat 19:00 gibi bitiyor. Beyranın yanında beyin kavurma, patlıcan kebabı ve katmer de mutlaka denenmesi gereken lezzetler arasında. Biz, mekânın tüm lezzetlerini beğendiğinizi söylemeliyim.

Yedinci durak Zeki İnal

Evet, bir Gaziantep efsanesine geldik. Benim için Gaziantep için en özel işletmelerden. Tatlı yemeği her zaman beni mutlu etmiştir. Zeki İnal’ı ilk ziyaret ettiğimde yediğim şöbiyet baklava her zaman hatıralarımdadır. Baklava oldukça özel bir tatlı. Gaziantep’le özdeşleşmiştir.  Zeki İnal’da şehirle özdeşleştirilmiş bir işletmedir. İşletme halen butik olarak üretim yapmaya devam etmektedir. Fabrikalaşmadan, halen orijinal usulleri ile üretim yapmaya dedelerinden gelen üretici ve esnaflık kültürüne devam etmekteler. Benim ilk tercihim hep şöbiyet baklavadır.

Sekizinci durak Kebapçı Halil Usta

Bir Gaziantep efsanesini daha ziyaretteyiz. Yolunuz düşerse uğramadan dönmemeniz gereken adreslerdendir Halil Usta. Usta 8 yaşından bugüne etin içinde büyümüş. İşin başında kasaplıkla başlayan büyük bir lezzet serüvenidir. Siz bizim gibi mekâna tok gitmeyin. Aç gidin ve midenizi bayrama çevirin. Mekânda sadece kuzu eti var. Bunu ayrıca belirtmeliyim. Terbiyeli kuşbaşı, simit kebap, terbiyeli küşneme mekânda kesin denemeniz gereken lezzetlerden.

Dokuzuncu durak Yesemek Restoran

Gaziantep’te et yemenin dışında yerel lezzetler de arıyorsanız size Yesemek’i öneririz. Her gün çeşit çeşit ev yemeği yapan bu lokantada özellikle yuvalama çorbası, şiveydiz, kabaklama, ali nazik bizim önereceğimiz lezzetlerdendir.

Onuncu durak Elmacı Pazarı Güllüoğlu

Baklava ile bu denli özdeşleşmiş olan Güllüoğlu sadece bir marka, bir firma ismi değil; aynı zamanda bir aile ismidir de. Gaziantepli Güllüoğlu ailesi kuşaklardır baklavacılık yapmaya devam etmekteler. Dünyanın en eski baklavacısının dükkânını ziyaret etmemek olur mu? Doğru yolumuz Elmacı pazarına ve Güllüoğlu’na. Dükkân sabah erken saatlerde tazecik baklavaların tezgâha gelmesi ile başlıyor faaliyetine. Mis gibi tazelik kokan o lezzetlerin yanında size baklava hamurundan yapılan böreği de denemenizi tavsiye ederim.

On birinci durak Küşlemeci Mehmet Usta

Küşleme Antep’te yapılan özel bir kebaptır. Küşleme, yaklaşık 8-9 aylık bir kuzudan 150-300 gr arasında çıkan özel bir et. Dolayısıyla nadir bulunan ve bilinen bir lezzet. Bu az bulunan etten damak tadına düşkün olanlara muhteşem lezzetlerdir. Kuzunun her mevsim bulunmamasından kaynaklı işletmeler zaman zaman koyun etini de kullanmaktadır. İsmi ile özleşmiş işletmelerde genellikle kuzu küşleme bulunmaktadır. Küşlemeci Mehmet usta aileden kebapçıdır. Abisi meşhur iletmelerden Halil ustadır. İyi bir Antep lezzet durağıdır.

On kinci durağımız Özikizler Künefe

Antep denildiğinde akla baklava gelir ama son yıllarda künefe ile de anılmaktadır. Bunu yaratan bir işletme de Özikizler Künefedir. Usulen Antep künefe ile Hatay künefesi arasında farklılıklar vardır. Antep’te yapıla künefeden daha öte bir şeydir. Yapılana künefe demek bence künefeye, kadayıf desen kadayıfa yazık. Benim Antep’teki künefecilere tavsiyem tatlıya yeni bir isim vermek olmalı.

Öz İkizler künefe son yıllarda Antep’te açılmış ve künefe işini farklı bir sanata dönüştürmüş bir işletme. İşlerine âşık kardeşlerden oluşan bir ekip, Antep künefesini tüm ülkede duyulur bir biçime çevirdiler ve ülkemizde yeni bir işletme kategorisine çevirdiler. Antep’e gidip te uğramamak olur muydu tabi ki olmazdı.  Sizde bizim gibi yapmalısınız. Künefenin hazırlanma safhası ayrı güzel yemesi ayrı. Bol fıstıklı ve kaymaklı bir künefe ile dönüşte uçak kullanmanıza gerek kalmadan direkt koşarak Antep’ten geri dönebilirsiniz J

On üçüncü durağımız Bey Mahallesi

Gaziantep’in tarihi Bey Mahallesi, Ermenilere, Türklere, Yahudilere, Suriyelilere ev sahipliği yapmış bir mahalledir. Günümüze gelindiğinde mahalle dar sokakları, müzeleriyle ve geleneksel Gaziantep evleriyle tarihini ayakta tutmayı başarmış. Bey mahallesi kenti ziyarete gelenlerin de hep ilgi odağı olmayı başarmış. Eskiden evlerden piyano sesleri yükselen bu mahallede şimdilerde kafeler, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyet gösterdiği bir alan haline dönüşmüş. Bu dar sokaklarda gezinirken 1854 yılında Nazaretyan ailesi tarafından inşaa edilmiş evin avlusundaki Papirüs kafede bir kahve molası verdik.  Mahalle Gaziantep’e gelenlerin uğraması gereken açık hava müzesi gibi.

On dördüncü durağımız Kelebek

Gaziantep’e geç saatte açık hem güzel bir restoran ararsanız Kelebek bu isteklerinizi yerine getiren bir işletme olur. Kelle Paça Çorbası, Et Kavurma, Beyin Kavurma, Fıstıklı Kebabı özellikle bizim tadıp beğendiğimiz menüleri oldu.

On beşinci durak Löküs Ciğer

Ciğer sevenler ve sevmeyenler diye çok net çizgilerle ayrılmış bir durum her zaman vardır. Ya seversin ya sevmez gibi basit bir önerme. Ben seven taraftayım. Löküs Ciğer sevmeyene yedirir cinsten bir işletme. Mekâna girdiğimizde işletme sahibi bizim ziyaretçi olduğumuzu anlayıp yanımıza geldi. Ciğerlerimiz geldiğinde nasıl yenir ritüelini anlattı. Kendi ürününe güvendiği için salata eklemeden ekmekle yememizi istedi. Zira salata ciğerin lezzet baskınlığını düşüren bir unsur. İnanılmaz keyif alarak yedik. Gaziantep’te deneyimlediğimiz diğer ciğerlerden farklı daha küçük dilimlenmişti. Yolumuzun Antep’e düştüğü her zaman uğrayacağımız keyifli bir işletme Löküs Ciğer. Tavsiye ederiz.

On altıncı durak Çelebioğulları Baklava

Antep’te son yıllarda baklavaları ile kendinden söz ettiren bir diğer işletme olan Çelebioğulları Baklavayı ziyaret etmemek olmazdı benim gibi tatlı sever birinin. Elmacı pazarında 1993 yılında açılan iletme şimdilerde şubeleşmiş durumda. Kare baklavasını ve kurabiyesini oldukça beğendiğimi söylemeliyim. Mesleği ustadan ikramı babadan öğrenerek yola çıktık demeleri benim çok hoşuma giden bir esnaflık ritüeli. Gerçekten masanıza gelen Antep fıstıklarından tatlıya geçemeyebilirsiniz. İyi bir baklava alternatifi.

On yedinci durak Melek Lara Hotel

Antep’te nerede kalalım diye soranlar için bizim otel tercihimiz Melek Lara Hotel oldu. Otel 1900’lein başında Ermeni bir aile tarafından yaptırılmış iki konağın restore edilerek birleştirilmesi ile yapılmış. Nefis bir mimari ve avluya sahip. Sabah kahvaltı için avlu nefis bir ayrıntı. Otelde tam bir huzur hâkim. Güler yüzlü hizmet ve aynı zamanda ilgili çalışanlarla iyi bir Antep konaklama alternatifi oldu bizim için. Sabah kahvaltısını hafif yapıp kendimizi tekrar Antep sokaklarına ve lezzetlerine attık diyebilirim.

On sekizinci durak Akşam Simit

Biz Kahkenin peşindeyken kendimizi serpme kahvaltıda bulduk. Akşam Simit Antep’in eski işletmelerinden 1957 yılından bugüne hizmet vermekte. Yazının başında bahsettiğim ticaret yollarının etkileşimi ile Halep’ten Antep’e kadar gelmiş bir lezzet. Çayın ve kahvenin yanında çok yakışan bir kurabiye çeşidi. Dediğim gibi biz Kahkenin peşindeyken düştük bir Antep serpme kahvaltısına ki yok yok. Biz çok keyif aldık.

On dokuzuncu durak Koçak Baklava

Antep’ten ayrılmadan yanımıza baklava almamak olmaz. Özellikle İstanbul’da kime Gaziantep’te baklava sorsanız Koçak ismini söylerler. Bizden baklava isteyenler için bizde mekânı ziyaret edelim dedik.  Antep için bir marka olmuş işletme popülerlikten hoşlananlar için bir adres olarak bizim listemizde yer aldı.

Yirminci durak Bakırcılar Çarşısı

Bakırcılar Çarşısı Gaziantep’in en ünlü çarşısı. Adını orada satılan bakır eşyalardan almış, zaten bakır işçiliği Gaziantep’in en eski mesleklerinden. Hatta bir el sanatı demek yanlış olmaz. Bu yüzden Gaziantep’te her köşe başında bakır çaydanlıklar, cezveler, bardaklar, sahanlar, ehli keyfler işleyen ustalar görüyorsunuz. Gaziantep’ten alınan en popüler hediyelik eşyaların başında tabi ki bakır ev gereçleri var.

Yirmi birinci durak Zeugma Mozaik Müzesi

Zeugma Mozaik Müzesi Gaziantep’in en önemli turist noktalarından birisi. 2011’de açılan müze dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak açılmış ama sonradan 2014 yılında Hatay Arkeoloji Müzesi’nin açılmasıyla Zeugma Mozaik Müzesi dünyanın ikinci en büyük mozaik müzesi haline gelmiş. 2000 metrekareye yakın bir alana yayılan eserler yaklaşık iki bin yıllık mozaikler. Müzedeki mozaikler Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılmış bu yüzden özellikle arkeolojik olarak çok değerli ve dünya çapında bilinen bir müzedir.

Yirmi ikinci durak Elmacı Pazarı

Yerel lezzetleri ve kültürü tatmak görülebilecek en iyi mekânlardan biri Elmacı Pazarı. Bazı yerlerde Almacı Pazarı diye de geçebiliyor. Otantik ve nostaljik bir pazar. Özellikle fıstık, ceviz gibi kuruyemişler, baharatlar; kurutulmuş neredeyse her sebze ve meyve; bakır cezveler ve sahanlar hepsini burada bulabilirsiniz. Tabi ki iş birazcık daha turistik hale gelmiş. Almacı Pazarı, 250 yıllık geçmişiyle ahilik anlayışı, kültürel tarihi ve kuşaktan kuşağa aktarılan meslekleriyle öne çıkıyor. Geçmişte elma meyvesinin nadir bulunması ve bu tarihi pazarda tane ile satışa sunulması nedeniyle Elmacı/Almacı Pazarı ismiyle anılmış.

48 saatte Gaziantep’te neler yeriz nereleri gezeriz sorularımıza cevap aradık. Biz Antep’ten, lezzetlerinden, bize yardımcı olan Anteplilerden çok keyif aldık. Sizlerin de ömrünüzde bir kez bu deneyimi yaşamanızı dileriz.

Afiyetle kalın ve sosyal mesafe kavramına dikkat edin.