Geçtiğimiz hafta İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hıdrelleze özel gerçekleştirdiği etkinlikler kente büyük bir hareketlilik getirdi. İzmir’de her yıl olduğu gibi Kültürpark renkli görüntülere sahne oldu. Hıdrellez sadece Romanların kutladığı bir bayram değil. UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'nde yer alan ve Anadolu dahil olmak üzere Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlar'da kutlanan bu bayramda çeşitli şenlikler ve etkinlikler düzenleniyor.

İnsanların iyi dilekleri ile yarınlara olan umudunu pekiştiren bu bayram kentimize de çok yakışıyor.

Kadim kentin ihtiyacı

İzmir 8 bin 500 yıllık kadim bir kent. Çeşitli uluslardan insanların bugün olduğu gibi yüzyıllardır birlikte barış içinde yaşadığı bu kentin marka kent olması içinde yıllardır çaba harcanıyor. Son dönemde hızlanan Kemeraltı, Agora ve Kadifekale aksının turizme kazandırılması projesinde önemli bir yol alındı. Kemeraltı’nda TARKEM’in çalışmaları ile birçok tarihi yapı, ibadet yeri restore edilerek ayağa kaldırılıyor. Bütün bunlarla birlikte İzmir’in dünyada da ses getirecek bir festivale ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bugün dünyaya baktığımızda farklı coğrafyalarda yer alan birçok yerde Rio Karnavalı’ndan domates festivaline, ölüler gününden Çin Yeni Yıl Kutlamalarına, Venedik Karnavalı’ndan Oktoberfest’e, çamur festivalinden film ve müzik festivallerine kadar birçok organizasyon gerçekleştiriliyor. Bu organizasyonlar o ülkeleri tanıtımına büyük bir katkı sağlarken, aynı zamanda turizm hareketi ile ülke ekonomilerini de güçlendiriyor.

İzmir farkını gösterelim

İzmir’de de artık festival zamanının geldiğini düşünüyorum. Festival için ilk aklıma gelen ise coğrafyamızda herkesin kutladığı nevruz, hıdrellezi kapsayacak, insanlara umut aşılayacak ve birkaç güne dağılan çeşitli etkinlikler yapılabilir. Tabii bu etkinliğin herkesin ilgisini çekecek bir sloganı ve ritüellerini de oluşturmak gerekiyor. Bu konuda başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere birçok kurum bir araya gelerek güzel bir festivali kente kazandırabilir. Bu konuda unumuz, yağımız ve şekerimiz bol miktarda var. Bize düşen tek şey bunları kıvamında kararak ortaya güzel bir helva çıkarmak. İzmir bu birikime fazlası ile sahip. Festival İzmir’in turizmden alacağı payı da artıracak, kentin tanınırlığı daha da hızlandıracaktır. UNESCO’nun da bu konudaki desteğinden yararlanarak festivalin uluslar arası bir kimliğe sahip olması da sağlanabilir. Akdeniz Kentler Birliği’nin de desteği bu konuda rahatlıkla alınabilir. Bu konuda eğer hızlı yol alabilirsek Ekim 2022 de yapılacak Akdeniz Bienalinde de bunun duyurusunu yapabiliriz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i bu tip projelerin heyecanlandırdığını biliyorum. İzmir’e bir festival kazandırarak ismi kent hafızasına kazınabilir.

Haydi İzmir hep birlikte güzel bir projeyi daha hayata geçirerek, farkımızı bir kez daha gösterelim.