Herkese merhaba.

Bildiğiniz üzere yetişkin birer insan olarak görebileceğimiz pek çok temel bilime kıyasla psikoloji henüz yürümeye yeni başlamış bir çocuk gibi…

Öyle ya; Matematik biliminin ortaya çıkış tarihini bilmiyoruz mesela, Geometri tahminen 4000 yıllık, Astronomi ya da Felsefe de bir o kadar eskidir.

Oysa modern anlamda Psikoloji bilimi yaklaşık 150 yıllık bir geçmişe sahip ve bu kısacık süreçte neredeyse her gün yeni bir “alt çalışma alanı” ya da yeni kavramlar tanımlanıyor.

İşte bu yazımda, psikoloji biliminde nispeten “yeni” bir kavram olan “psikolojik sağlamlık” hakkında bir şeylere değinelim.

Aslında Türkçe çevirisinde tam anlamıyla uzlaşma yok çünkü kavramın İngilizcesi “Psychological Resilience” ve birebir örtüşen bir Türkçe karşılığı yok. Bu nedenle araştırırken karşınıza “Psikolojik Sağlamlık, Psikolojik Dayanıklılık, Psikolojik Yılmazlık” gibi çıkabilir…

Malum, yaklaşık 4 ay önce başlayan ve günümüzde de bitmeyen ve bitecek gibi de görünmeyen bir “pandemi”, “yarı karantina”, “kısıtlama”, “yeni normal” gibi kavramların hem düşünce yapımızın hem de günlük dilimizin bir parçası haline geldiği bu süreç pek çok kişi için sarsıcı hatta yıkıcı etkilere neden olsa da pek çoğumuzu da pasifize etti.

“Biz farkında olsak da olmasak da, yaşamın her aşamasında karşımızdan esen rüzgar, yaşadığımız bu süreçte biraz daha sert, biraz daha soğuk ve biraz daha kendini hissettirir durumda…”

Ve özellikle içinde olduğumuz bu süreçte günlük yaşamlarımızda karşılaştığımız durumların bize yaşattığı strese bağlı olarak;

Çarpıntı, baş ağrısı, (çoğunlukla midede olmak üzere) sindirim sistemi sorunları, nefes darlığı, (özellikle ellerde) titreme, uyku düzeninin bozulması, vücudun çeşitli yerinde hissedilen ağrılar gibi fiziksel belirtiler,

Huzursuzluk, gerginlik, mutsuzluk, durgunluk, öfke, alınganlık, kaygı, kendini izole etme ya da insanlarda uzaklaşma hissi ve karamsarlık gibi duygusal belirtiler

Unutkanlık, odaklanamama, zihinsel karmaşa, zihinsel durgunluk, basit matematik hatalar yapma, Olumsuzluklara odaklanma eğilimi, kararsızlık gibi bilişsel belirtiler görülebilir.

Bu gibi belirtiler kişiden kişiye değişkenlik gösterse de genel olarak stres tepkileri bunlardır ve çocuklarda, yetişkinlere oranla daha yoğun ve daha biçim değiştirmiş olarak görülür.

Peki bu gibi stres ve stres tepkilerine karşı neler yapabiliriz?

Elbette ki bir sorunu ortadan kaldırmanın en kesin ve en ekonomik yolu, ortaya çıkmasını engellemektir.

Şöyle bir örnek vereyim; Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ya göre bir kişinin bağımlı olmasını engellemek için gerekli psikoeğitim, bilgilendirme, rutin psiolojik destek için 1₺ harcıyorken, kişi bağımlı olduktan sonra iyileşmesi için harcamanız gereken para tam 17₺ yani 17 katı…

Yani asıl önemli olan önleyici çaba göstermek, önlem almak, psikolojik ve sosyal beceri eğitimini zamanında yapmaktır.

Hem yetişkin hem çocuklar için bu durum “Psikolojik Sağlamlık” eğitimi yoluyla sağlanabilir.

“Psikolojik Sağlamlık”ı genel bir ifade ile “Bireyin karşılaştığı zorlayıcı yaşam olaylarına karşın bu olumsuz koşulların üstesinden gelebilme becerisi” olarak tanımlayabiliriz.

Dikkat ederseniz “beceri” sözcüğünü kullanıyoruz. Hepinizin bildiği gibi “beceri” öğrenilen, geliştirilen ya da körelebilen bir şeydir. Yani aslında zorlayıcı olaylarla ve etkileriyle baş etme konusundaki beceriler kolayca geliştirilebilir.

Sıkıntılarla baş etme konusunda arkadaşlarımızla, sevdiklerimizle dertleşmek, spor ve egzersiz yapmak, yeni yerler görmek ya da olmaktan hoşlandığımız yerleri gezmek, yürüyüşe çıkmak, televizyon izlemek ya da yemek yemek gibi kendimize özgü yöntemlerimiz olsa da yapılması gereken ilk şey o anki duygusal / düşünsel yoğunluğumuzun yani stresin nedenini fark etmektir.

Eğer yaşadığımız duygusal / düşünsel yoğunluğumuzun nedenini fark edersek baş etmek için uygun adımları atabiliriz.

         Bunun için ise bazı içebakış yöntemlerinin, listeleme egzersizlerinin, farkındalık temelli çalışmaların bilinmesi ve uyguanması gerekir. Bu gibi çalışmalar elbette anlık olarak yapılabilir ancak aslında eğitim-öğretim sürecinde çocuk ve gençlere bu yöntemlerin öğretilmesi daha önemli ve akılcı olandır.

Devamı bir sonraki yazıda…