Günümüzde şiddet ve şiddetin çocuklara olan etkisi hakkında oldukça fazla haber yapıldı, makaleler yazıldı ve birçok filme de konu oldu. Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, doğaya şiddet, eğitim ortamındaki şiddetten bahsederken aslında çocuklarımızın medya aracılığıyla da ne kadar çok şiddete maruz kaldığını yapılan araştırmalarla görebiliyoruz.

Çocukların izlediği çizgi filmlerde, izledikleri filmlerde ve dizilerde hatta reklamlarda oldukça şiddeti çağrıştıran ögeye yer verilmektedir. Bu programların sonunda şiddeti uygulayan kişinin onay görmemesi gerekirken, bu filmin ya da dizinin en kahraman karakteri olmaktadır. İnsanların da bu nedenle acılara karşı duyarsızlaştığı görülmektedir.

Çocukların oyunlarına dahi baktığımızda çeteleşme ve mafyalaşma oyunlarının ne kadar çok arttığını görmekteyiz. Oyuncak sektörlerinde silahların, el bombalarının veya kelepçelerin ne kadar çok satıldığını ebeveynlerin de bunları çocuklarına hediye dahi edebildiğini görmekteyiz. Oysa ki ne kadar absürt öyle değil mi? Her gün sosyal medya hesaplarımızdan şiddete isyan ederken çocuğumuza hediye olarak şiddet çağrıştıran oyuncaklar hediye ediyor, çocukların da bunlarla oyun kurmasını bekliyoruz. Kurduğunda da televizyonda gördüğü karekterleri vurgulayıcı cümleler söylüyor bu şekilde onere ediyoruz. Ne büyük bir çelişki. Bu nedenle televizyonda ve internet aracılığıyla özellikle çocuklarımızın takip ettiği tüm karekterleri dikkatle biz de takip etmeli eğer olumsuz davranışı pekiştirecek bir unsura rastlıyorsak kontrol altına almamız gerekmektedir.

Peki bu nasıl olacak?

Son zamanlarda gözlemlediğim bir şey var ki o da televizyonun ve internetin çocuğu oyalamak için kullanıldığı. Aslında televizyon ve internet çocuğun aileyle beraber günde bir veya iki saat zaman geçirmesi için bir aktivite aracı olabilecekken günümüzde aileler oyalama aracı olarak kullanmakta. Öncelikle bu düşüncemizi değiştirmeliyiz. Birlikte izlediğimiz programdaki karakterleri birlikte yorumlayabilir üzerine uzun uzun konuşmalar yapabiliriz. Çocuğumuza televizyonu yalnızca izlemek istediği programı başlayacağı saatte açmasını söyleyebiliriz. Böylece hem zaman kavramını geliştirecek hem de medyada karşılaşacağı bizim kontrolümüz dışındaki herhangi bir programa rastlamamış olacak.

Çocuklar şahit oldukları şiddet içeren sahneleri kendi hayatlarıyla ilişkilendirebilir. Böyle durumlarda çocuklar kendilerini güvende hissetmeye ve izlediklerinin gerçek dünyayla ilişkili olmadığını duymaya ihtiyaç duyarlar. “Bu durum senin başına gelmez. Çünkü….” gibi.

Ve elbette bütün bunlar yalnızca çocuklarımızın sürelerini kısıtlamakla olmayacaktır. Biz yetişkinler de kendimizi sınırlamayı bilmeli ve çocuklarımıza örnek olmalıyız. O bayılarak izlediğimiz dizilerdeki şiddet sahnelerini meşrulaştırıp günlerce o sahneler hakkında konuşmamalıyız. Hatta bu programları dahi meşrulaştırmamalıyız.

Gün içinde hepimizin yüreğini kanatan onlarca haber duyuyorken şiddet toplumunu yaratmak için bir tohum da biz ekmeyelim. Yeterince ekilmedi mi zaten?

Sevgiler…