Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi organizasyonunda Gaziemir Fuar Alanında gerçekleştirilen Türkiye Muhtarlar Buluşması’na katıldı. Türkiye’nin 81 ilinden  bin 516 muhtar ve akademisyenin yer aldığı buluşmaya CHP Örgüt ve Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Genel Sekreter Selin Sayek Böke, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilçe belediye başkanları, Parti Meclisi Üyeleri, Milletvekilleri, il yöneticileri ve ilçe başkanları da yer aldı. Buluşmada konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Gittiğim illerde mutlaka muhtar arkadaşlarla bir toplantı yaparım. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları  hepiniz biliyorsunuz. Biz yeni bir şeyler yapmak zorundayız; kavga etmeden, ayrışmadan, dakik bir saat gibi çalışarak ülkemizi inşa etmeliyiz. Saate bakın orada birden fazla çark vardır; her bir çark kendi görevini yapar bize saniyeyi, dakikayı, saati gösterir. Türkiye’de de demokrasi çarkı iyi çalışmalı bunun da  en büyük halkası muhtarlardır. Çünkü siz seçimle geliyorsunuz. Bir yüz yılı devirdik. 2023’ten sonra ikinci yüz yıla başlayacağız ve ikinci yüzyıla başlarken bu ülkede; demokrasi, gelişim, kalkına, huzur olsun istiyoruz. Elbette ki düşüncelerimiz farklı olabilir, farklı siyasi partilere sempatimiz olabilir. Ama hepimiz bu bayrak ve vatanda huzur içinde yaşamak istiyoruz” dedi.

“İKTİDAR MUHTARLARA GEREKLİ ÖNEMİ DE DEĞERİ DE VERMİYOR”
İktidarın muhtarlara önem vermediğini belirten Kılıçdaroğlu, “ Akademisyenler size muhtarlığı, tarihçesini anlatılar ben size muhtarlarla ilgili farklı bir şey anlatacağım. 1833 yılı Kastamonu Taşköprü’de muhtarlık seçimi yapıldı, 1933’te Aydın’ın Çine İlçesi Karpuzlu Bucağında bir kadın muhtar seçilmiştir. Milletvekilliğinden önce muhtar seçimi yapılmış. Muhtarlık çok önemli ama siyasi kurum muhtarlık kurumuna yeterli değeri veriyor mu? Hayır, değeri de önemi de vermiyor. Muhataralar vazgeçilmez dersek bunun altı boştur, muhtarları değerli ve önemli kılmak için; bir temel muhtarlık kanunu yok. Bizim bir temel muhtarlık kanununa ihtiyacımız var. Muhtara seçimi, görevini anlatan bir kanun gerekli. Biz bir 5 maddeden oluşan muhtarlık kanunu taslağını hazırladık ve muhtarlık derneklerine gönderdik, siz de inceleyin dedik. Seçim olur, sizin birleşik oy pusulanız yok neden yok? Girersiniz kabine bakarsınız biri sizin pusulayı almış ama ben ona oy verecektim dersiniz ama pusula yok ortada.  İşte bu da muhtarlık kurumunun değer görmediğini gösterir. Belediyelerin binası var; muhtarların büyük bir kısmının ya binası yok, ya kiralık ya da derme çatma neden sizin binanız yoktur ve yapılmaz? Bizim bazı belediyelerimiz muhtarlık evi yapıtı ve muhataralara teslim etti. Muhtarlık makamı var, girişi var, vatandaşın bekleyeceği alan da var. Bütçe; sizin bir bütçeniz yok, çünkü siyaset kurumu size önem vermiyor. Ne demek muhtara bütçe vermemek, Fakir bir ailenin çocuğu Mersin’de Üniversite kazandı ama otobüs parası bile yok; bakana, belediye başkanına, milletvekiline ulaşamaz ama en rahat ulaşacağı kişi muhtardır. Bu ne anlama geliyor; muhtar doğrudan doğruya kendi mahallesinde bulunan kişinin sorunlarına çözüm bulur. Ne diyeceksiniz kardeşim gel otobüs biletini alıyor. Ben bunu söylediğimde dediler ki muhtara para nerden bulacaksın? Emlak vergisinin yüzde 1’i, 2’si muhtara tahsis edilse ayıp mı olur, günah mı olur? Biz belediyeyi de güçlendirmek istiyoruz. Taşıt alım vergisini merkezi yönetim alır ama vatandaş gelir der ki belediye neden otopark yapmıyor. Ben gelir taşıt vergimi belediyeye ödersem o zaman da otopark isterim. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz; Türkiye’yi bilgiyle, adaletle, namusla yöneteceğiz. Bu sorunları çözeceğiz” diye konuştu.

“KÖYLÜNÜN MALINI GERİ VERECEĞİZ”
Köylerin mahalleye dönüştüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Köy Tüzel kişiliği köy mahalleye dönüştü, malına mülküne el konuldu ama biz iktidar olunca bunları iade edeceğiz. Yabancı bir kuruluş Türkiye’de yoksulluk araştırması yapmak ister ama diyor ki ben nereden yoksul bulacağım o zaman birisi diyor ki ya mahalle muhtarına ya da mahalle bakkalına gideceksin. Dolayısıyla sosyal yardımları politik amaçlarla değil, muhtarlık aracılığıyla yapmalıyız, çünkü  muhtar seçime de bir politik kimlikle girmez. Dolayısıyla sosyal yardımları bizim iktidar  fakirleri sıraya dizip, televizyonları çağırarak yapıyor.  Bu insanlık onuruna aykırıdır. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek bu amancımızda da böyledir. Sosyal yardımı muhtar dağıtmalı.”

“MUHTAR BELEDİYE BAŞKANI İLE BERABER ÇALIŞMALIDIR”
Muhtarların mahalleleriyle ilgili belediye meclislerinde alınan karalardan hemen haberdar olmadı gerektiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Muhtarsınız ve bakıyorsunuz belediye meclisinden bir kanun çıkmış ve vatandaş muhtara soruyor. O da diyor ben meclis üyesi değilim ben de bilmiyorum.  Bence mahallesi ile ilgili bir karar alınacaksa muhtar o konuda söz ve karar sahibi olacak ki mahalleliye doğru anlatsın. Bunu yapmazsanız muhtar karardan  habersiz böyle demokrasi olmaz, demokrasi katılımcılıktır. Muhtarlık kamu kurumu değil. Belediye başkanı muhtarla ortak proje yapmaz, yaparsa İç İşleri Bakanlığı hakkında dava açar. Almaz kanunun değişmesi ve muhtarla başkan beraber çalışmalıdır” dedi.

“BEN SİZDEN KENDİ HAKKINIZA SAHİP ÇIKMANIZI İSTİYORUM”
Türkiye Muhtarılar Birliğinin olmadığına da dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “ Türkiye Belediyeler birliği var ve oradan bütçeden de pay alınıyor ama politik olarak çok ayrıştığınız için  muhtarlar birliği yok. Politikacılar bunu kullanıyor. Ben sizin oyunuza talip değilim, sorunlarınızı çözmeye talibim . Türkiye; bilgi, ahlak ile yönetilmeli, devlet bir kişinin iki dudağının arasına teslim edilemez. Osmanlı’da da, Selçuklu da da liyakat vardır, sadrazam başbakandır. Çocuklar eğitim görür ve valilik yapardı. Bu yetkiler muhtara verildiğinde hükümet derki şu konuda fikrini bildir ve siz de işin içinde olursunuz. Ben sizden kendi hakkınıza sahip çıkmanızı istiyorum. İkinci yüz yılda çatışarak, kavgayla değil, karalayarak değil akıl, erdem ile ülke yönetilmeli. Devlet halk içi, adalet, fakir fukara için çalışır çalmaz. Size maaş değil ödenek veriliyor; size maaş verilmesi lazım kamu otoritesi SGK primlerinizi yatırmalı. İcra dairelerinden yağmur gibi size tebligat geliyor, peki tebliği edince para alıyor musunuz? Ama Anayasa angarya yasak diyor ama sen muhtara bedava yaptırıyorsun. PTT’de çalışanı tebligat için para alıyor ama muhtara yok. Muhtar  karakolun bekçisi, postanenin nöbetçisi olmamalıdır. Muhtar onuru ve şerefi ile görevinin başındadır.”

“SÖZÜM SÖZ GÜZEL TÜRKİYE’Yİ BERABER YÖNETECEĞİZ”
Muhtarlardan isteklerde bulunana  Kılıçdaroğlu şöyle devam etti; Sizden isteklerim var; gençler geldiğinde torpilden canları yanmış, KPSS’den 90-95 alan işe giremiyor. Söyleyin Kılıçdaroğlu dedi ki deyin mülakatı kaldıracak, çiftçi olanınız var; Tarım ve Kredi Kooperatifinden, bankadan kredi çekenlerin faizlerini geldiğimiz ilk hafta  sileceğiz sadece ana parayı alacağız. Ülkeyi adaletle, erdemle, bilgiyle, ahlakla yöneteceğiz ve hiçbir vatandaşı diğerinden ayırmayacağız. Biz toplumu ayrıştırmayız devlet ayrıdır, siyasi parti ayrıdır. Siyasi parti vatandaştan aldığı oyla devleti yönetir. Devleti adaletle yönetmek lazım vatandaşı ayıramazsın. Herkesin kimliği, annesi babası, inancı onun onurudur. Asla inanç üzerinden siyaset yapmayız, herkesin siyaset tarzına saygı duyarız, biz siyaseti sosyal kimlikler üzerinden yapıyoruz. Biz hangi meslek kesiminin sorunu varsa ona çözüm üretmek zorundayız; taksi şoförü, manavı, bakkal, muhtar bunlar sosyal kimliktir. Türkiye’nin tüm sorunları akılcı politika ile çözülebilir. Türk lirası güneş görmüş karar gibi eriyor ama biz güzel Türkiye’yi hiçbir ayrım yapmadan sözüm söz beraber yöneteceğiz. Bunları başaracağız “

SOYER, “DEMOKRASİ VİCDAN ÖRGÜTLENMESİDİR”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Sözlerime kısa bir Anadolu öğretisi ile başlamak istiyorum. Şahmaran, bir eski Anadolu efsanesidir. Şahmaran efsanesi, bir yanı kadın diğer yanı yılan olan doğa üstü bir varlıkla; bir çoban arasında geçen hikayedir. Asırlardır söylenegelen bu efsane, özetle şunu anlatır: İnsanın hırsı, yılanın zehrinden daha tehlikelidir. Çünkü kendini de zehirler. Kadim toplumlar, insan hırsının panzehiri olarak vicdan kavramını tarif etmiştir. Vicdan, asıl olarak, insanın bir başkasında yaşamasıdır. Veyahut da kendi sınırlarını bir başkasının gözünden görebilmesidir. Vicdan, bir duruş, fakat aynı zamanda bir eylemdir. Başkalarını incitmeden yaşama eyleminin tarifidir. Kökleri bu coğrafyaya, İzmir’e yaslanan demokrasi, bana göre bir vicdan örgütlenmesidir. Demokrasi, bireyin içindeki vicdanın, birlikte yaşamanın ilkelerine şekil vererek örgütlü bir topluma dönüşmesidir. Demokrasi beş yılda bir sandığa gidip oy kullanmaktan ibaret değildir. Demokrasi, her an her yerde birlikte yaşamanın huzurunu sağlayan düzendir. Diri vicdanlarla toplumun huzurunun teminat altına alınmasıdır. Ben, Türkiye’nin değerli muhtarlarını, sizleri, halkımızın vicdanı olarak görüyorum.  Bu nedenle muhtarlık müessesesi, bir vicdan örgütlenmesi olan demokrasinin kilit taşıdır. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için muhtarlık kurumuna dair iade-i itibar politikasını çok somut olarak tarif etmektedir. Bu politikanın gereğini yerine getirmek için merkezi yönetimin yanında yerel yönetimlere de büyük sorumluluklar düşüyor. Bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi, geleceğin Türkiye’sindeki muhtarlık anlayışını şimdiden ete kemiğe büründürmek için var gücüyle çalışıyor” dedi. 

“KIRSAL SAHA EKİBİ OLUŞTURDUK”
Soyer konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bugünkü buluşmamız, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm Türkiye için tarif ettiği muhtarlık politikasını İzmir’de uygulama kararlılığımızın bir sonucudur. İzmir’in 30 ilçesinde, muhtarlarımızın tamamıyla verimli bir çalışma yürütüyoruz. Muhtarlarımız, bizim icraat rehberimiz. İzmir’de yürüttüğümüz tüm çalışmaların yaşam bulmasında, muhtarlarımızın talep, görüş ve önerileri Belediyemize yol gösteriyor. Göreve geldiğim gün, ilk iş olarak İzmir’de en düşük oy aldığım köye, Kiraz’ın Dokuzlar köyüne gitmiştim. Orada köy muhtarımızın ve vatandaşlarımızın isteklerini dinledim. O gün, İzmir’in tüm muhtarlarıyla düzenli buluşma kararı aldım. Nisan 2019’dan bu yana İzmir’in otuz ilçesini ziyaret ederek en merkezi mahalleden en uzak köyümüze kadar ilimizin tüm muhtarları ile yüz yüze görüştüm ve her birinin dertlerini dinledim. Muhtarlarımızla buluşmaların ışığında, merkez mahallelerimizde çalışan bir Acil Çözüm Ekibi kurduk. Bu ekibimiz, ekonomik açıdan dezavantajlı mahallelerimizin sorunlarını süratle çözüme kavuşturuyor. Köylerimiz içinse çiftçilerimizin üretim desenini belgeleyen bir Kırsal Saha Ekibi oluşturduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin alım garantisi programını, bu çalışmanın sonuçlarına göre belirliyor, böylelikle en yoksul üreticilerimizi hızla destek kapsamına alıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızı değerli muhtarlarımızla eşgüdüm içinde yürütüyoruz.

“KÖYLER MAHALLE HALİNE GELMEMELİ”
Seyyar Makam uygulamasını da muhtarlarımızla kurduğumuz bağı güçlendirmek için başlattık. Seyyar Makam sayesinde mahallelerimizi ilgili bürokratlarımızla ziyaret ediyor, sorunları yerinde görüyor; çözümleri doğrudan ve zaman kaybetmeden üretiyoruz. 2013 yılında Cumhuriyet tarihimizin en talihsiz kararlarından biri verildi. 16 bin köy kapatıldı ve mahalleye dönüştürüldü. Köylerin mallarına bir gecede el kondu. Bu, aynı zamanda Türkiye tarımına vurulan en büyük darbe oldu.  Bu durumun Türkiye’ye vereceği zararı o daha günden görmüş ve “Geleceğin Köyleri” adlı bir hareketin kıvılcımını yakmıştık. O yıl, Seferihisar Teos Antik Kenti Tarihi Parlamentosu’nda yüzlerce köy muhtarıyla bir araya gelerek köylerin kapatılmasına karşı mücadelemizi başlattık. Şunu söyledik: Köyler mahalle haline gelmemeli. Böyle olursa, Türkiye tarımı çöker. Yazık ki haklı çıktık. Yasanın çıktığı günden bu yana, Türkiye tarımı hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir düzeyde zarar gördü. İzmir’de, bu büyük adaletsizliğe son vererek, yoksulluk ve kuraklıkla mücadele etmek için tüm Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni bir tarım politikası oluşturduk. İzmir Tarımı ile başka bir tarımın nasıl olabileceğini tarif ediyor ve bunu muhtarlarımızla birlikte adım adım uyguluyoruz.

“AYAĞINIZA TAŞ DEĞMESİN”
Değerli Muhtarlarımız, Yüzüncü yılında, Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırma hedefimizi ancak mahalle ve köylerden başlayarak gerçekleştirebiliriz. Bunun için halkımızın vicdanı olan siz muhtarlarımıza çok büyük görev düşüyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz Türkiye Muhtarlar Buluşması’na Türkiye’nin 78 ilinden 366 ve İzmir’in tüm ilçelerinden 1150, toplam 1516 muhtarımız teşrif etti. İzmir’de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, bu muhteşem toplulukla bir araya gelmenin gurur ve mutluluğunu yaşıyorum. Buluşmamızın sabahki bölümünde gerçekleşen yuvarlak masa çalışmaları ülkemiz muhtarlarının gözünden geleceğin Türkiye’sinin fotoğrafını çekmemizi sağladı. Edirne’den Ardahan’a, İzmir’e gelerek değerli birikimini bizlerle paylaşan tüm muhtarlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. Ayağınıza taş değmesin. Sayın Genel Başkanım, Yepyeni bir Türkiye inşa etmek için bizlere rehberlik ediyorsunuz. Bugün aramıza katılarak bizlere bir kere daha onur verdiniz. Ülkemizin dört bir yanında umudun yeniden yeşermesini sağladığınız için size şükranlarımı sunuyorum. Bu değerli konferansın düzenlenmesin emek veren tüm değerli ekip arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.