Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ – CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu. Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’la örgütün uyum içerisinde çalıştığını anlatan Gruşçu, “Abdül Batur örgütüyle barışık, örgütüyle dengeli ilişkiler kuran ve değer veren bir belediye başkanı. Sayın Belediye Başkanımızın örgüt konusundaki hassasiyetleri bizim de örgüt olarak belediyemize olan bakış açımızı değiştirdi. Geçmiş dönemlerde her ne kadar Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerle yönetilmiş olsak da bazen örgüt - belediye uyumunu yeterince gerçekleştirememiştik. Ancak şunu belirtmek isterim ki, geçmiş dönemde görev yapmış olan, Konak’ta taş taş üstüne koymuş olan, insanımıza hizmet etmiş olan, kendi yoğurt yiyiş biçimiyle hizmet etme amacında olan tüm belediye başkanlarımıza ve yöneticilerimize teşekkür ediyorum. Elbette yapılan görevler kutsaldır. Parti içinde bazen fikir ayrılıkları olabilir. Bizim temel maksadımız ve derdimiz tamamen örgütün menfaatleri noktasındadır. Biz örgütümüzün menfaatleri noktasında durarak belediye – örgüt ilişkisinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için çalışmaya devam ediyoruz. O nedenle Sayın Batur’a da bu noktadaki düşüncesi, bakış açısı, barışık tavrı ve samimiyeti için çok teşekkür ediyorum’’ dedi.

SOYER’E HİÇBİR ŞEKİLDE KARŞITLIĞIMIZ OLAMAZ!
“Bizim ya da Sayın Soyer’e karşı bir karşıtlığı söz konusu değil” açıklamasını yapan Gruşçu, ‘’İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’e muhalefet olmam gibi bir şey söz konusu değil. Konak’ta nasıl belediye örgüt uyumu söz konusuysa aynı uyumlu sürecin Büyükşehir Belediyesi ve örgütlerimiz arasında olmasını temenni ederiz. Her şeyden önemlisi İl Başkanımız Deniz Yücel’in itibarına uygun bir şekilde Büyükşehir Belediye Başkanımızın da bizim Konak’ta sürdürdüğümüz o sağlıklı diyalog ortamının sağlanabilmesidir. Sayın Soyer ile hiçbir şekilde karşıtlığımız olamaz. Kendisi bizim partimizin Büyükşehir Belediye Başkanıdır. Partimizin içinden çıkmış, seçim dönemlerinde gece gündüz demeden çalıştığımız bir Belediye Başkanımızdır. Seçim sürecinden bu yana da kendisiyle birlikte hareket ettik. Bundan sonra da etmeye devam edeceğiz. Sayın Tunç Soyer İzmir için bir heyecan, bir motivasyon getirme noktasında çok önemli bir figür haline gelmiştir. Sayın Tunç Soyer’in yaptığı çalışmaları takip ediyoruz. Bu noktada elbette örgüt konusunda eksikler varsa Büyükşehir Belediye Başkanımızın da buna kayıtsız kalmayacağını biliyorum. Şu anda dışarıda sanki bir karşıtlık söz konusuymuş gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Asla bizim Tunç Soyer’e karşıtlığımız söz konusu değildir. Ayrıca şunu da belirtmeliyim, Genel Merkez üzerinden Tunç Soyer’e yönelik bir karşıtlık varmış gibi ya da Tunç Soyer’in Genel Merkez yöneticilerimize bir karşıtlığı varmış gibi bir algı doğurulmaya çalışılıyor. Böyle bir yanılgı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu ne yazık ki biz havuz medyasından okuyoruz. Havuz medyasının yazdığı hiçbir asparagas habere İzmirlilerin itibar etmediğini biliyoruz. O nedenle bu haberlere bakarak karşıtlık varmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Bunlara itibar etmemek gerekiyor’’ dedi.

NAZİK HANIM MEŞRULUĞU SORGULANAN BİR BAŞKANDIR!
29 Şubat’ta gerçekleştirilen İzmir Kent Konseyi seçimlerinde yaptığı konuşma nedeniyle kendisini eleştiren yeni Kent Konseyi Başkanı Seniye Nazik Işık’ın sözlerine üzüldüğünü ifade eden Konak İlçe Başkanı ve İzmir Kent Konseyi eski Başkanı Gruşçu, ‘’ Nazik Işık’ın sözlerine ziyadesiyle çok üzüldüm ve şaşırdım. Kendisinden daha olgun bir tavır beklerdim. Yerel Gündem 21 ve kent konseyleri süreçlerine 19 yıldır emek veriyorum. Kuruculuğundan bu yana İzmir Kent Konseyi’nin her kademesinde görev aldım. Bu kurumun hafızasıyım. Ekibimle birlikte her türlü imkansızlığa karşı onurumla ve şerefimle başkanlık yaptım. Başkanlık görevim boyunca 13 proje, 10 sürekli eğitim programı, 4 eylem planı çalışması, 2 ana plana katkı, kadınlara ve gençlere yönelik çok önemli projeler ürettik. Ödül aldık. Unutmasın ki, ekibimizle birlikte gönüllü olarak gece gündüz demeden bu kurumun menfaatleri için çalıştık. Kendisi yokken biz vardık. En azından buna saygı duymasını beklerdim. Nazik Hanım geçmiş dönemlerde Karabağlar Kent Konseyi Başkanlığı yapmış, benim mevkidaşım olmuş bir kişidir. Kürsülerde katılımcılıktan, hak savunuculuğundan bahseden bir kişinin, haksızlıklara uğramış eski bir mevkidaşı hakkında yaptığı bu yorumları şaşkınlıkla izliyorum. İzmir Kent Konseyi’nin Genel Kurullarını yönetmiş birisi olarak neyi, nerede konuşacağımı gayet iyi bilen birisiyim. Mevcut bürokratik yönetimin tutuculuğu nedeniyle demokratik katılımın ve özgür ifadenin kürsüsü olan kent konseyi genel kurulunda üyelere söz verilmeyeceğini öğrendim. O nedenle gündeme ‘görüşmeler’ maddesinin eklenmesi için önerge verdim ve lehte konuştum. Orada bahsettiklerim kişisel mevzular değildir. Kamuoyunun takip ettiği ve gündemi meşgul etmiş siyasi konulardır. Dolayısıyla İzmir Kent Konseyinin her bir üyesini yakından ilgilendirir. Bunu orada konuşmayacaksak nerede konuşacağız. Üzücü olan şu ki, katılımcılık ve hak savunuculuğundan bahseden Nazik Hanım, orada daha önce mevkidaşı olup, aynı zamanda yıllarca mücadele, emek vermiş ama haksızlığa uğramış, adaletsizliklerle karşılaşmış bir mevkidaşına destek olması, yanında durması gerekirdi. Her şeyden önce buna sessiz kalması yakışıksız ve ayıptır. Genel Kuruldan önce üyelikleri hangi gerekçeye dayandığı bilinmeden düşürülen ve vebalı gibi davranılan onca sivil toplum kuruluşunun hakkını savunmamak yakışıksız ve ayıptır. Aynı zamanda bugüne kadar Kent Konseyine emek vermiş olan ancak oy hakkı dahi olmayan insanların hakkını da savunmamak, adalet istememek yakışıksız ve ayıptır. Orası Kent Konseylerinin ruhuna uygun işlemesi gereken bir mekanizmadır. Biz yıllarca bunu anlatmaya çalıştık. Eğer demokrasi ve hak savunuculuğu yapıyorsanız her bir hemşerinize bu imkanı tanımalısınız. Ben bunu savunmak için o kürsüye çıktım. Eğer gerçekten başkanlık yapmak istiyorsa önce bu hassasiyeti göstermek zorundadır. Tüm bunlara bakıldığında görülüyor ki, kendisinin söylemleri ve yaptıkları birbiriyle çelişiyor. Bu tavır, Yerel Gündem 21’inde ruhuna aykırıdır” dedi.

YÜZDE 50’NİN BİLE OYUNU ALAMAMIŞ, SİYASİ PAZARLIKLAR NETİCESİNDE…
Gruşçu, sözlerine şöyle devam etti:

“Onlarca insanın oy hakkını haksız gerekçelerle kaybettiği bir seçim sonucunda seçilen Nazik Hanımın sadece mutlu bir azınlık yarattığı bir genel kurulun meşruluğu sorgulanmalıdır. Katılımcıların çoğunluğunun hatta yüzde 50’sinin oyunu dahi alamamış ve siyasi pazarlıklar neticesinde İzmir Kent Konseyi Başkanı olmuş Nazik Hanım meşruluğu sorgulanan bir başkandır. Bazı konularla ilgili henüz örtüyü kaldırmadım. Günü gelince bunlar da konuşulur. Kendisinin bundan sonra İzmir Kent Konseyi’nde yapacaklarından çok basında benimle ilgili düşüncelerini paylaşmış olmasından ötürü bu konuda yorum yapmak zorunda kaldım. Ben kendisinin bu meselelerle ilgilenmek yerine İzmir’e ve İzmirlilere layık işler yapmak için mücadele etmesini tavsiye ediyorum. Her ne olursa olsun seçim geride kaldı ve İzmir adına kendisiyle ilgili yanılmayı diliyorum. Bizim de kendisinin Konsey Başkanlığından çok daha önemli olan ülkemizin sorunlarına ilişkin çok önemli gündem maddelerimiz var. Bundan sonra bizim tek derdimiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyerle birlikte İzmir’deki her bir yurttaşımızın lokmasını büyütmek ve bunu tüm Türkiye’ye yaymak olacaktır.”

KENDİME SİYASETTE HİÇ SU TAŞIMADIM!
Genç bir siyasetçi olan Çağrı Gruşçu hedeflerini anlatarak, “Türkiye’de yeni bir siyasi anlayışın başlayacağı bir dönemdeyiz. Dünya artık buna doğru eviriliyor. Dünyada lider suntalarının ortadan kalktığı kolektif uyum ve bütünlükle siyasetin yapıldığı bir ortama doğru yürüyoruz. Böylesi bir süreçte artık yeni argümanları yeni enstrümanlarla buluşturmalıyız. Bu yeni argümanlar kolektif bütünlüğün içerisinde bilimle, sanatla, sporla, teknolojiyle, politikanın her bir disipliniyle gerçekleşebilecek argümanlar. Siyasette sadece kısır, sığ çatışmaların, tartışmaların neticesine bakmak yerine çerçeveyi daha geniş görmemiz gerekiyor. Bunu görebilmek adına da gençlerin ve kadınların siyasette daha etkin olduğu, daha aktif olduğu ve siyasette bir yerlere gelebildiği bir anlayışla hareket etmemiz lazım. 2023 yılında yani Cumhuriyetin 100’üncü yılında 15 milyon yeni genç geliyor. Nasıl Cumhuriyet’in 10’uncu yılında ’10 yılda 15 milyon genç, yarattık her yaştan’ diyorsak şimdi yeniden 15 milyon genç yaratıyoruz her yaştan. Bunu çok iyi okumamız lazım. Bunu okuyabilen siyasi partiler olursa o zaman daha başarılı olacağız. Şimdi biz siyasi bir parti olarak bilimin, sanatın, ekonominin, sporun, politikanın her dalında çok daha etkin siyaset yapabilmek adına gençlerin görüşlerini önemseyeceğiz. Bu arada birikimlilerin de deneyimlerinden yararlanacağız. Bunu harmanladığımız takdirde gelecekte çok daha farklı hedefler oluşturma şansına sahip olacağız. Benim en büyük hedefim Türkiye’de kimsenin aç kalmadığı, kadınların  siyasette eşit temsil hakkını yakalayabildiği, engellilerin daha etkin şekilde sosyal yaşama katılabildiği her haktan pay sahibi olabildikleri, kentlerde daha yaşanabilir sosyal donatı alanlarının, peyzaj alanlarının yaratılabildiği ve sosyal imkanların herkes için adaletle gerçekleşebildiği, kent yoksulluğunun ortadan kaldırılabildiği, aynı zamanda çocukların geleceğe güvenle bakabildiği, genç işsizliğinin ve istihdam sorunlarının ortadan kaldırılabildiği, dış politikada daha güvenilir ve çok daha itibar sahibi olmuş bir ülkenin yaratılabildiği bir ülkeyi yaratabilmek adına siyaset yapmaya devam etmek istiyorum. Buna vesile olacak imkanlarla bu mücadelenin içinde olmak istiyorum. Öncelikle siyaseti ben insanlar için yapıyorum. Kendi insanımız için yapıyorum. Türkiye’de herkesin müreffeh yarınlar görebilmesi adına yapıyorum. Bireysel olarak kendime bugüne dek hiç su taşımadım siyasette, bundan sonra da taşımayacağım. Siyasette ekiplerin, takımların çok daha önemli olduğu bilinciyle kolektif birlik ve bütünlükle siyaset yapmaya devam edeceğim. Bireysel olarak değil ilkesel olarak kendimizi ortaya koyabildiğimiz çok daha iyi anlatabildiğimiz ve insanımıza umut olabildiğimiz bir siyaset içinde olmaya devam edeceğim. Kısaca en büyük hedefim insanların yarınlara güvenle bakabildiği bir ortam yaratmak’’ dedi.