GÜNDEME BAKIŞ- Buca’nın Ufuk Mahallesi ile Bornova Çamkule Mahallesi’ni birbirine bağlaması planlanan Onat Tüneli projesi, 2018’de başlayan ve 2026’da hizmete açılması hedeflenen çalışmalarını sürdürüyor. Ancak Atamer Mahallesi’nde yürütülen kazı işlemleri sırasında bazı evlerde çatlaklar ve zemin kaymaları tespit edilmesi bölgede güvenlik riskini artırdı.
YIKIM SIRASINDA ARBEDE!
İBB ekipleri “riskli yapı” tespiti yapılan bir binanın acil yıkımı için bölgeye gitti. Ekiplerin bir evin kapısını balyozla kırarak içeri girmek istemesi üzerine bina sakinleriyle tartışma çıktı. Mahallelinin de dahil olmasıyla gerginlik kısa sürede arbedeye dönüştü.
BÜYÜKŞEHİR: “SİYASİ KIŞKIRTMA ÇALIŞMALARI ENGELLİYOR”
İzmir Büyükşehir Belediyesi, olaylardan sonra yaptığı açıklamada yıkımın halkın can güvenliği için zorunlu olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bazı siyasi figürlerin kışkırtması sonucu çalışmalar engellenmeye çalışılmıştır” denildi.
BAŞKAN VEKİLİ YILDIR'DAN GÜNDEME DAİR SERT AÇIKLAMALAR
Gerginlik sürerken İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zafer Levent Yıldır, gündeme ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
“BAZI AKP’Lİ YÖNETİCİLER KANUNDAN MUAFMIŞ GİBİ DAVRANIYOR”
Yıldır, Anayasa’nın 68. maddesine ve Siyasi Partiler Kanunu’na atıf yaparak siyasi partilerin hukuk devleti ilkesine uygun hareket etmesi gerektiğini hatırlattı. Bazı AK Parti’li yöneticilerin kaçak yapılarla ilgili süreçlerde kamu görevlilerinin önünde engel teşkil ettiğini söyledi.
“AYNI SENARYO İZMİR’İN FARKLI NOKTALARINDA TEKRARLANIYOR”
Yıldır, Kadifekale’deki kaçak yapıların yıkımı, Karabağlar’daki kaçak tarikat binasının mühürlenmesi ve Atamer Mahallesi’ndeki riskli binaların tahliyesi gibi örnekleri sıralayarak, aynı isimlerin her seferinde kamu görevlilerinin önüne çıktığını savundu.
Yıldır'ın açıklaması ise şu şekilde;
Anayasa’nın 68. Maddesine göre “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.”
Siyasi Partiler Kanunu'nun 3. Maddesine göre de siyasi partiler “bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden…” kuruluşlardır.
O halde sormak istiyorum, AKP’de siyaset yapan bazı arkadaşlarımız bu kurallardan muaf mıdır?
Bizler, meşru çoğunluğun temsilcileri olarak iktidar baskısına direnirken, bir bakıyoruz bazı AKP’li yöneticiler sit alanı olan kamu mülküne yapılan ruhsatsız yapının yıkılmasına direniyorlar.
Bizler gençlerimizin, çocuklarımızın gelecek refahını sağlamak için her gün iktidar saldırılarının hedefi olurken, bazı AKP’li yöneticiler kaçak tarikat binaları yıkılmasın diyerek yasal yıkım ekiplerinin önüne set oluyorlar.
Bizler sağlam olmayan binaların tahliyesini ve yıkımını gerçekleştirmeye çalışırken, vatandaşa kira desteği, kalacak yer desteği sağlarken, bazı AKP’li yöneticiler mahalle sakini bile olmayan üç beş provokatörle yıkım ekiplerinin önüne set olup kamu görevlilerini hedef gösteriyorlar.
Bunlar nerede mi oluyor, son seçimlere göre Türkiye’de en çok oyu olan CHP’nin kalesinde, İzmir’de oluyor;
İzmir’de Kadifekale sit alanına yapılmış, kamu mülkünün üstüne inşa edilmiş kaçak yapının yıkımında oluyor;
Karabağlar’da kaçak tarikat binasını mühürlerken ikinci Madımak olur tehditleri eşliğinde oluyor;
Tahliyesi ve yıkımı gereken Atamer Mahallesi’nde oluyor ve her seferinde aynı AKP’li yöneticiler sahne alıyor…
O kişiler kanundan, hukuktan muaf olmamasına rağmen muaf olduğu gibi bir yanılsama içindeler.
O kişiler betona olan sevdasından gerek halk sağlığını tehdit eden her şeyin yanında, halk için olanın karşısında, kamunun karşısında, kamu gücünün karşısında, hukukun, adaletin karşısında.
Kendilerini uyarıyoruz.
Bu yanılsama halinden çıkın! Anayasa’nın çizgisine gelin, anayasanın size, bize ve herkese çizdiği sınırlarda siyaset yapın!
Unutmayın ki, binlerce canın enkaz altında kaldığı bir afet döneminde bile çadır satma derdine düşen bir zihniyetten bizim insanlık adına alabileceğimiz bir ders yoktur.





