Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, içinde yemeğin sanata dönüştürüldüğü, birçok workshop'un düzenleneceği, meslek edindirme kurslarının verileceği Cordelion Mutfak Sanatları Merkezi'ni açtı. Merkezde gastronominin yanı sıra, bir de sergi merkezi bulunuyor. 

Cordelion Mutfak Sanatları Merkezi, sergi salonu Koleksiyonerler Raşit Koçak ve Tülin Çağlar'ın kahve fincanı ve kahve pişirim, sunum malzemeleriyle sanat severlere kapılarını açtı. 

FİNCANLARIN GİZEMLİ DÜNYASI

"Bir fincan daha" ismiyle açılan Türk Kahvesi sergisinde Türk Kahvesi fincanlarının koleksiyoneri Tülin Çağlar, GÜNDEME BAKIŞ'a fincanların gizemli dünyasını anlattı. 

"FİNCANLARIN HİKAYELERİYLE TUTKUYA DÖNÜŞTÜ"

Koleksiyoner Tülin Çağlar, doğum gününde eşinin hediyesi ile başlayan kahve fincanı serüveninin bir aşka dönüştüğünü belirterek, "Benim şu anda 600'e yakın ürünüm var ama burada yer nedeniyle bir kısmını sergileyebildik. Eşim ve çocuklarımın doğum günümde aldıkları hediye ile başladı bu tutku bende. Fincanların hikayelerini öğrendikçe tutkuya dönüştü ve bir sergi açacak hale geldiler. Zaten koleksiyonculuk da merak, sevgi ve kültürel mirasın korunması amacıyla aynı türdeki objelerin tasnif edilerek sınıflandırılması işi" dedi. 

"SANATLA HİKAYE BİRLEŞİNCE ETKİSİ ARTIYOR"

Çağlar, her fincanın ayrı bir hikayesi olduğunu kaydederek, "Ben çok keyif alıyorum çünkü birçok fincanın hikayesi var. Sanatta hikaye işin içine girince insanda etkisi farklı oluyor. Bir kitap da çıkardır, bu kitapta bütün fincanların damgaları var. Damgaların neye göre olduğu, fincanların isimlerini nereden aldığı, anlamları var" açıklamasında bulundu. 

"BU TUTKU DÜNYAYA YAYILSIN"

"5 Aralık 2013 yılında somut olmayan kültürel miras listesine girdi Türk Kahvesi" diyen Tülin Çağlar, "Dolayısıyla bu konudaki tutkumuzun bütün dünyaya yayılmasını diliyorum" ifadelerini kullandı. 

"YAŞANMIŞLIKLAR FİNCANLARA GEÇİYOR"

Koleksiyoner Çağlar, yaşanmışlıkların fincanlarda canlandığını anlatarak, "Aslında kahveyi daha önceleri çok sevmezdim ama şu anda büyük bir tutku benim için. Çünkü ben bu fincanları kullanıyorum, misafirlerim geldiğinde bu fincanlarla kahve ikram ediyorum. Yani bunlar seyirlik değil, kullanılmışlık. Ben  inanıyorum ki bu yaşanmışlıklar fincanlara da geçiyor" dedi. 

"BARONES'İN KOLYESİ KUŞUN AĞZINDA BULUNDU"

Herend firmasının, ünlü "Rothschild kuşu" motifli fincanın hikayesini anlatan Tülin Çağlar, "Barones Rothschild Viyana'daki malikânesinde bir davet verir. Davette çok albenili bir kolye takar ama davet sonunda kolyenin boynunda olmadığını görür. Kolyeyi her yerde ararlar ama bulamazlar. 1 hafta sonra bahçede çalışan bahçıvan, bir ağaç dalında sallanan kolyeyle bir kuşu oynarken bulur. Bu Herend firmasında 1860'larda 'Rothschild' patentiyle literatüre girer" diye konuştu. 

"OSMANLI'DA ÇOK SİPARİŞ VAR"

Çağlar açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Şimdi nasıl davetlere giderken, o davet için özel kıyafetler dikiliyor, eskiden bir davet verileceği zaman o davet için porselen yemek takımları, kahve takımları, çay takımları yapılıyor. Osmanlı'da da bu çok var. Abdülhamit kahveyi çok seviyor. Abdülmecid'in kızı Refia Sultan adına da çok siparişler verildiğini biliyoruz"

KREATÖR YENTÜRK: "KAHVE SÖZÜ DÜNYAYA TÜRKÇE ÜZERİNDEN YAYILDI"

Serginin kreatörü Nejat Yentürk ise kahvenin tarihçesi hakkında bilgi vererek, "Sadece mutfak temalı tarihi sergiler açacağız. Bu İzmir'de ilk. Türk mutfağıyla gurur duyuyor ve savunuyoruz ama Türkiye'de hala gastronomi müzesine sahip değiliz. Kahvenin 12 -13. yüzyıllarda adı geçer ama öğütülüp, ekmek hamuruna katılarak yenilen bir şey kahve o zamanlar, içilen bir şey değil. Bugünkü kimliğine ise 1517'de Yavuz'un (Sultan Selim) Mısır'ı, ardından da Yemen'i almasıyla kahve tanesi İstanbul'a geliyor. 1555'te ilk kahvehane İstanbul'da açılıyor ve ayrı bir sosyalleşme alanı oluşuyor. Kahve sözcüğü dünyaya Türkçe üzerinden yayılıyor" dedi. 

Kahve eskiden cezvede değil, büyük boy ibriklerde pişiyordu.