Çin Hükümetinin 2014 yılından beri vatandaşlarının davranışlarını “sosyal kredi sistemi” adı altında puanlayarak ödül ve cezaya dayalı bir sistemi yaşama geçirme aşamasında olduğunu hatırlatan Nalbantoğlu, ülkemizin de benzer bir süreçle karşı karşıya kalabileceğini belirtti. Çin’de başlatılan ve temelinde kişilerin olumlu ve olumsuz davranışlarına göre toplumsal yaşamı biçimlendirmeyi amaçlayan “sosyal kredi sisteminin” uygulamasının, otokratik yönetimlerin elinde güçlü bir kontrol mekanizmasına dönüşerek toplumu köleleştireceğine yönelik büyük tartışmalara neden olduğuna dikkat çeken Nalbantoğlu şu ifadeleri kullandı.

“İçinde bulunduğumuz süreç dijital totalitarizmle, toplumsal köleleştirmenin provasının yapılmakta olduğu bir süreç.  George Orwell’in 1984 adlı romanında yer aldığı gibi birileri sürekli sizi gözetleyecek. Giyiminize, yeme içme alışkanlıklarınıza, davranışlarınıza, yediğiniz trafik cezasına, vergi borcunuza, kural ihlalinize, sosyal medyanıza, dünya görüşünüze, politik duruşunuza göre puan verecek. Belli bir puanın altında olanların ise hizmete erişiminde çeşitli kısıtlama ve engellemeler söz konusu olacak. Örneğin seyahat özgürlüğü engellenecek ya da sağlık hizmetlerinden yararlanmak kısıtlanacak. Nitekim Dünya Ekonomi Forumu Başkanı Klaus Schwab’ın yakın zamanda yaptığı “Tüm seyahatler yakında kişisel karbon ayak izine göre kısıtlanacak” açıklaması bu düşüncenin en yüksek perdeden açık bir itirafıdır. Sonuçta ya sistemin koyduğu kurallar içinde kalarak yaşamanıza müsaade edilecek ya da sağlıklı bir ortamda yaşama, barınma, düşünme, okuma, seyahat etme gibi doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerinize müdahale edilecek. Bir anlamda ya sistemin kölesi olacaksınız ya da yaşamayacaksınız. Bu anlamda uygulamaya geçilecek olan “toplumsal kredi notu” sisteminin amacının, kapsamının, yöntem ve yasal sınırının net olarak ortaya konulması ve kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamalarının muğlak ifadeler ve belirsizlikler içerdiğine dikkat çeken Nalbantoğlu, konuyla ilgili hazırladığı önergede de şu ifadelere ve sorulara yer verdi.

Fotoğraf 1.

“28 Kasım tarihinde yazılı ve görsel medyada yer alan açıklamanızda “toplumsal kredi notu” döneminin başlayacağını belirterek; “Bu çalışmayı Merkez Banka’mız, Bankacılar Birliği’yle, bankalarla birlikte yürütüyor. Ben bunu çok önemli görüyorum. Bu toplumsal kredi notu dediğimiz hadise tasarrufların doğru alanlara kanalize edilmesinde önemli bir mekanizma olarak görev yapacaktır. Bunlar sabit alanlar olmak zorunda da değil. Dönemsel olarak da yapılabiliyor. Bu yıl için ‘şu şu konular’ diyebilirsiniz. Gelecek yıl bunu revize edip başka konuları gündeme getirebilirsiniz. Böyle hani ‘ilelebet bir alan belirledim, hep bu alan’ gibi de bakmayın.” ifadelerini kullanıyorsunuz.

 Bu bağlamda;

1. Açıklamanızda, “toplumsal kredi notu” olarak belirttiğiniz uygulamanın finansal anlamda tasarrufların doğru alanlara kanalize edilmesinde önemli bir mekanizma olacağını belirttikten sonra bunun dönemsel olarak değişebileceğini ve farklı alanlarda da uygulanabileceğini ifade ediyorsunuz. Buradaki “farklı alanlardan” kastınız nedir?

2. Merkez Bankası’nın bankalar birliğiyle birlikte yürüttüğü bu uygulamanın yasal sınırları nedir?

3. Uygulanmaya başlanacak olan “toplumsal kredi notu” sistemi, önümüzdeki yıllarda temel hak ve özgürlükleri de kapsayacak bir şekilde “sosyal kredi sistemine” geçişin ön hazırlığı mıdır?

4. Toplumsal kredi sistemiyle vatandaşların para harcama alışkanlıkları, sosyal medya kullanımı, kurallara uyup uymadığına ilişkin bilgilerin yapay zekâ ve algoritmalarla takibinin yapılması ve puanlama yöntemiyle ödüllendirilmesi ya da cezalandırılması da uygulama kapsamında yer alacak mıdır?

5. Uygulamanın toplumu fişleme, baskı altında tutma ve kitleleri tek bir elden yönetme amacına hizmet edeceği yönündeki eleştiri ve endişelere karşı hangi önlemler alınacaktır?

6. Toplumsal kredi notu sistemi ile Çin’in yıllardır uygulamaya çalıştığı “sosyal kredi  sistemi” arasındaki benzerlik ve farklılıklar nelerdir?