Hale Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili ve Gezi tutuklusu Can Atalay hakkındaki ‘hak ihlali’ kararının ardından, Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, AYM’nin Anayasa’yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını belirterek AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. CHP Grubu Yargıtay'ın suç duyurusundan ardından, konuyu "Hukuk skandalı" olarak nitelendirmiş ve Genel Başkan Özgür Özel öncülüğünde TBMM'de Adalet Nöbeti başlatılmıştı.

Yargıtay'a bir tepki de CHP İzmir İl Başkanlığı'ndan geldi. İl Sekteri Özlem Ünsal'ın okuduğu açıklamaya Belediye Başkanları Halil Arda, Fatma Çalkaya, İlkay Girgin Erdoğan, Abdül Batur, Fatih Gürbüz, ilçe başkanları, il ve ilçe yöneticileri, meclis üyeleri ve çok sayıda partili katıldı.

"ANAYASAL DÜZENİ DEĞİŞTİRMEYE TEŞEBBÜSTÜR"

Ünsal şu açıklamalarda bulundu:

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Can Atalay hakkındaki ihlal kararını uygulamaması, bu da yetmezmiş gibi, usul ve esasa aykırı bir şekilde Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması, Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüstür, kabulü mümkün olamaz. Hukuku hakim kılması, yasaların emredici maddelerine göre adaleti sağlaması ve anayasal düzeni tesis etmesi beklenen Yargının bizzat kendisinin, Anayasanın emredici kurallarını tanımadığı, yok saydığı bir ülkede hukuk devletinden söz edilemez. Hukuk devletinin olmazsa olmaz ilkelerini yok sayan, kuvvetler ayrılığını reddeden bu meydan okumanın hukuka ve anayasal düzene inanan bizleri asla yıldıramayacağı ve direnmemizi durduramayacağını en başta ilan etmek isterim.

"ATALAY MESELESİNİN ÖTESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"

Genel Başkanımız Özgür Özel’in ifade ettiği gibi, bu skandal karar “Anayasa'ya kafa tutmaktır, darbe girişimidir, kalkışma girişimidir” Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusu yaklaşımı da akıldan, liyakatten, anayasadan ve gerçeklikten kopuk bir karardır. Bu mesele, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay meselesi olmanın çok ötesinde bir meseleye dönüşmüştür.  Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bu ülkeye yaşatılan şey Anayasal krizdir. Yargıtay’ın aldığı karar, yasaları eğip bükerek yapılan zorlama gerekçelere rağmen, Anayasa’yı inkâr edercesine, tüm demokratik hak ve özgürlüklerin, Anayasal kurum ve kuruluşların, kısacası hukuka dayalı düzenin ortadan kaldırılmasına yönelik bir eyleme dönüşmüştür.

"AYM'NİN KARARLARINI YERİNE GETİRMEK ZORUNDASINIZ"

Yargıtay’ın karar sonrasında yaptığı basın açıklamasında, anayasaya aykırı olarak verdiği karara ve Anayasa Mahkemesi Üyeleri hakkında, hukuki temelden yoksun suç duyurusuna dayanak yapmaya çalıştığı gerekçelerin tümü   Anayasamızın 153. Maddesi söz konusu olduğunda, kadük kalır,  ilgili davada uygulanması söz konusu dahi olamaz. Anayasamızın 153. Maddesi hiçbir tartışmaya, yoruma, amalara fakatlara yer bırakmayarak şunu emreder “Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. ...Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar”  Yani AYM’nin ilgili davadaki kararı Yargıtay’ı da bağlar. Siz AYM’nin bu kararının gerekçesini beğenmeseniz de uygun görmeseniz de, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesinliği ve bağlayıcılığı gereği, gecikmeksizin yerine getirmek zorundasınız.

"ANAYASA MAHKEMESİ TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN BEKÇİSİDİR"

Anayasaya, Anayasal kurumlara ve Anayasa Mahkemesine açıkça meydan okuyan bu Yargıtay kararı ve suç duyurusu; bağımsız ve tarafsız yargı güvencesinin kalmadığını göstermektedir. Eğer Anayasa mahkemesinin kararı yok sayılacak, anayasa çiğnenecekse, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin hukuk güvenliğinin varlığından ve hukuk devletinden söz edilemez. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, anayasaya aykırı, siyasi baskı ve yönlendirmeyle alındığını düşündüğümüz, bağımsız yargıyı ayaklar altına alan bu tavra boyun eğmeyeceğiz. Yargıtay kullanılarak denenen, kamuoyunun tepkisinin ölçüldüğü, anayasal düzene karşı yeni bir düzenin provasının yapıldığını düşündüren bu tiyatroyu izlemeyecek, direnmek için tüm anayasal haklarımızı kullanacağız. Çünkü Anayasa Mahkemesi temel hak ve Hürriyetlerin bekçisidir.

"HUKUKSUZLUĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ"

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi, Anayasal düzenin ve milli iradenin tesisini sağlayan siyasi irade olarak, bu hukuk dışı karara karşı tüm Barolar, Hukukçular, Demokratik Kitle Örgütleri ve Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte; ve belki de en önemlisi, cumhuriyetine ve anayasal düzene bağlı milletimizle birlikte direnecek, tüm meşru yolları bıkmadan kullanacak ve bu darbe girişimini engelleyeceğiz. Bu türden hukuku hiçe sayan, toplumun sinir uçlarına dokunan kararlarla varılmak istenen yer, her neresiyse bilinsin ki buna müsaade etmeyeceğiz. Bu hukuksuzluğa teslim olmayacağız.  

"HÜR İRADESİYLE KARAR VEREN YARGIÇLARA SELAM OLSUN"

Anayasa madde 6 der ki, “Egemenlik kayıtsız Şartsız milletindir.” Bu söz sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü değildir. Aynı zamanda bir giriş cümlesidir. Devamında der ki, “egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Adaletin uygulanacağı, hukukun işletileceği, Yargı’nın karar vereceği tek Saray vardır o da Adalet Sarayıdır. Kimse kendisini hukuktan ve anayasadan üstün göremez. Bizler biliyoruz ki, hukukçuların üzerindeki kıyafet sadece bir cübbe değil, mesleğimizi yaparken omuzlarımızdaki sorumluluğa anlam yükleyen bir semboldür aynı zamanda. Giyiniyorsanız bileceksiniz... Siyah rengi adaleti temsil eder. Layıkıyla adaleti sağlamak için koltuklarında oturan yargıçlara selam olsun. Üzerinde cepleri yoktur. Çünkü yaptığımız görev kamu görevidir. Bireysel menfaat peşinde olmadan görevini yapan yargıçlara selam olsun... Önünde düğmesi iliği yoktur. Çünkü adaleti sağlarken kimsenin önünde düğmemizi iliklemeyiz. Hiçbir baskıya boyun eğmeden hür iradesiyle kararını veren yargıçlara selam olsun.

"KAZANAN HUKUK VE ADALET OLACAKTIR"

Bizim en güçlü silahımız hukuk ve anayasal düzendir. Bu düzenin korunması için, egemenliğin millette kalması, tarafsız bir yargı için biz direneceğiz. Anayasayı ortadan kaldıranlara karşı gün susma günü değildir. Tarih susanları da yazacak, direnenleri de. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı olarak, bir kez daha tüm halkımızı, bu hukuksuzluğa karşı direnmeye, direnenlere destek vermeye çağırıyoruz. Bu mücadelenin sonunda kazanan hukuk, kazanan Anayasal düzen ve Adalet olacaktır.