GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Ticaret Odası Kasım Ayı Meclis toplantısında, İzTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, TOOB Türkiye’de en çok büyüyen 100 şirket bünyesinde yer alan oda üyelerine plaket takdim etti.

Yilin En Cok Buyuyen Izmirli Firmalari Belli Oldu Plaketlerini Ozgener Verdi 2

“İZMİR DEĞİŞİMİ EN HIZLI İÇSELLEŞTİREN ŞEHİRLERDEN”

Özgener kasım Ayı Meclisi konuşmasında ise şunları kaydetti:

Kasım ayı yine çok farklı etkinliklerle dolu dolu geçti. Son olarak kentimize değer katan önemli bir etkinliği hayata geçirdik. Odamız, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı iş birliğiyle, İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi ana sponsorluğunda düzenlenen “Teknoloji ve İnovasyon” temalı “İzmirMeets” ile kendi alanında öne çıkan pek çok ismi kentimizde ağırladık. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, TikTok Türkiye Orta ve Güney Asya Küresel İş Çözümleri Lideri Barış Aldanmaz ve ismini tek tek sayamadığım pek çok önemli isim; iş yönetiminden gündelik hayatımıza, spordan kentleşmeye, medyadan enerjiye yapay zekanın ve yeniliklerin nasıl etkili olmaya başladığına dair bilgi ve tecrübelerini genç girişimcilerimize, öğrencilerimize, kentimizin hızla gelişmekte olan ekosistem paydaşlarına aktardı. Paydaşlarımızla beraber zirveyi planlarken sadece programı, oturumları, konuşmacıları, sunumları düşünmedik; aynı zamanda İzmir’in önümüzdeki yıllarda teknoloji, inovasyon ve girişimcilik alanlarında üstlenmesi gerektiğine inandığımız rolü de masaya yatırdık. Zirvede gerçekleştirdiğim konuşmamda; İzmir’in, sadece bu ülkenin en büyük kentlerinden biri değil; aynı zamanda yeniliğe en açık, dünyaya en entegre, değişimi en hızlı içselleştiren şehirlerinden biri olduğunu ifade ettim. Üretim ve ticaret hacmiyle, üniversiteleriyle, teknoparklarıyla, yaratıcı endüstrileriyle ve her şeyden önemlisi genç, eğitimli nüfusuyla İzmir’in, dinamizmle, sanatla, bilimle ve teknolojiyle yoğrulmuş bir yaşam kültürüne sahip olduğunun altını çizerek, bu kültürün bizim güçlü yanımız olduğunu da belirttim.

“İZMİR İNOVASYON KENTLERİ LİSTESİNDE EN ÜST SIRADA YER ALIR”

Zirvedeki konuşmamda; İzmir’in bölgenin geleceğini tasarlayacak vizyona sahip bir kent ve bu vizyonun kalbinde artık teknoloji, inovasyon, yapay zeka ve girişimcilik olduğunu ve ayrıca, yapay zekanın 2030’a kadar küresel ekonomiye 15 trilyon doların üzerinde ek değer katabileceğinin öngörüsünü paylaştım. Ülkemizin, küresel dalgalanmalara rağmen, girişimcilik liginde üst basamaklara tırmanma iradesini ortaya koyduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bu büyüyen pastada İzmir’in ne kadar pay alacağı sorusunu da kendimize sorduk ve Zirvemizde yer alan tüm paydaşlarımızla birlikte bu soruya verdiğimiz net cevap da; İzmir’in, uluslararası inovasyon ve girişimcilik kentleri listelerinde en üst sıralarda yer alabileceğiydi. Yani İzmir’in bu alanlarda takip eden değil, oyun kuran şehirlerden biri olacağıydı.

“İZMİR’İN 3 EŞSİZ ENERJİSİNİ GÖRDÜK”

O gün de konuşmamda değindim gibi: Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde üç eşsiz enerji gördük: Birincisi, yolun başında olan ama gözleri kararlı bakan genç girişimciler.İkincisi, tecrübesiyle bu gençlere yol göstermek isteyen iş insanları, mentorlar ve yatırımcılar. Üçüncüsü, politika tasarlayan ve destek mekanizmalarıyla bu dönüşümü hızlandıran kamu kurumları. Eğer bu üç enerjiyi İzmir’in kültürü, üretim gücü ve yaşam tarzıyla bir araya getirebilirsek; sadece birkaç başarılı start-up çıkarmakla kalmaz, Avrupa'nın ve dünyanın en önemli inovasyon merkezlerinden biri olma hedefini de gerçekleştirebiliriz. Bu vesileyle, İzmirMeets’e katılan siz kıymetli meclis üyelerimize ve tüm konuklarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.

“KIRILGAN NOKTAMIZ ENFLASYON VE GELİR ADALETSİZLİĞİ”

Bugün, Türkiye ekonomisinin mevcut görünümünden ve uygulanmakta olan Programın tam anlamıyla kendini gerçekleştirebilmesi için teknolojinin oynayacağı belirleyici rolden biraz bahsetmek istiyorum. İzmir’in bu dönüşümde nasıl fark yaratabileceğini konuşmamızın, aslında ülkemizin geleceğini konuşmak anlamına geldiğini düşünüyorum. Öncelikle son açıklanan IMF raporuna göre Ekonomik Programın olumlu çıktılarından söz etmek istiyorum. IMF’e göre uygulanan bu Program ile; rezervlerdeki güçlenme, hedeflenen hızda olmasa da kademeli dezenflasyonun sağlanması, Liraya olan güvenin artması, bütçe açığının azalması, büyümenin güçlü seyrini koruması, finansal sistemin sağlıklı kalması, pozitif reel faizlerin yatırımcı güvenini desteklemesi, para politikası çerçevesinin finansal istikrarı bozmadan çalışması, Merkez Bankası’nın hedef–tahmin ayrımı yapmasının iletişimde iyileşme yaratması ve cari dengenin finansman yapısındaki iyileşme gibi alanlarda sonuç alındı. Ancak programın başlangıç hedeflerine rağmen; hem ülkemiz genelinde hem iş dünyamız açısından en kırılgan noktanın halen enflasyon ve bunun yarattığı gelir adaletsizliği olduğunu görüyoruz. Bu bozulmanın reel sektör açısından yarattığı olumsuz somut sonuçları yaşamaya devam ediyoruz.

“FİRMA MOTİVASYONU AZALIYOR”

Bunun sonucunda; iç talebin zayıfladığını, hanelerin zorunlu harcama dışındaki tüketimlerini kıstığını, hanehalkının enflasyonun düşme algısının iyi yönetilmediğini, nitelikli işgücünün maliyet baskısının arttığını ve özellikle genç yeteneklerin yurtdışına yöneliminin devam ettiğini görüyoruz. Bu tablo firmaların yatırım motivasyonunu azaltıyor. Tüm bunlara paralel olarak verimlilik artışı da sağlanamadığı için ücretler reel olarak yükselmiyor. Ücretlerin yükselmemesi eşitsizliği daha da büyütüyor ve kısır döngü kırılamıyor. Bu süreçte en büyük kaybı; işçilik maliyetlerinin geri döndürülemez şekilde artması olarak değerlendiriyoruz. Tüm bunlar iş dünyası için bugünkü zorlu zemini hazırladı. Özellikle enflasyonun bu seviyelerde kalması; geleceğin büyümesini, sanayinin rekabet gücünü ve toplumun sosyal dokusunu olumsuz yönde etkilemeye devam eder. Bu çerçevede değerlendirildiğinde; enflasyonda kararlı bir şekilde aşağı yönlü bir patika oluşturulmasının, programın en kritik noktası olmaya devam ettiğine inanıyoruz.

“SANAYİNİN HEM ÜRETİM HEM İSTİHDAM PAYI DÜŞÜYOR”

Yaşadığımız sıkıntıların yapısal bir kırılmaya yol açma ihtimalini de dikkatle takip etmemiz gerektiği kanısındayım. Son dönemde birçok meclis konuşmamda ifade ettiğim gibi özellikle tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, makine-ekipman gibi emek yoğun sektörlerde ciddi rekabet kaybı oluşuyor. Sanayi üretimi ve PMI (Satınalma Yöneticileri Endeksi) verilerinin uzun süredir daralmayı işaret etmesi, kapasite kullanım oranlarındaki gerileme, sektörler arası ivme kaybı ve ihracatta fiyat tutturma baskıları da tabloyu pekiştiriyor. Finansmana erişim maliyetlerinin halen yüksek seyretmesi ise birçok işletmenin nakit akışını zorluyor. Bu göstergeler, ekonomide kritik bir kavramı gündeme getiriyor: Erken sanayisizleşme. Normalde ülkeler belirli bir gelir seviyesine ulaştıktan sonra hizmet sektörünün ağırlığı artar. Fakat erken sanayisizleşmede, ülke henüz yüksek gelir seviyesine gelmeden, rekabet gücünü ve verimlilik kazanımlarını edinmeden, sanayinin hem üretim hem istihdam payı düşmeye başlıyor. Dezenflasyon sürecinde büyümenin bir miktar yavaşlaması doğal bir sonuç olsa da - ki zaten biz enflasyonun düşmesi için tüketimin azalmasını ve buna bağlı olarak da üretimin yavaşlamasını bekliyorduk – burada kaçınılması gereken husus; üretimdeki yavaşlamanın kalıcı kapasite kayıplarına yol açmaması gerektiği. Türkiye’nin daha uzun yıllar sanayicilik kültürünün ve üretimin ekonomiye kazandıracağı katma değere ihtiyacı var. Ancak, bugünün gerçekleri ve sanayide önde gelen güçlü ülkelerin izlediği yol dikkate alındığında daha fazla zaman kaybetmeden bilgi bazlı, sürdürülebilir, yenilikçi ve verimlilik temelli bir yeni sanayileşme stratejisine yönelmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Unutmamalıyız ki teknolojik dönüşüme hızla ve sürdürülebilir geçişin anahtarı, ülkemizin sahip olduğu güçlü sanayi omurgasıdır. Yüksek teknolojiye dayalı üretime ve dijitalleşmeye geçişin hem verimliliği, hem rekabet gücünü hem de gelişmişlik düzeyini uzun vadede kalıcı olmasını sağlayacağına inanıyorum. Yüksek teknoloji üretimi; yapay zekâ tabanlı süreçler, veri odaklı karar mekanizmaları, otomasyon ve sürdürülebilir enerji teknolojileri ile mümkün.

“VERİ, HIZ, YAPAY ZEKA REEL SEKTÖRÜN YENİ ÜRETİM ALTYAPISINI OLUŞTURUYOR”

Geçen hafta düzenlediğimiz İzmir Meets Teknoloji ve İnovasyon Zirvesi’nin bize şu mesajları net olarak verdiğini ifade edebiliriz: Dünyadaki dönüşüm reel sektörün çoktan kapısına dayandı ve teknoloji, artık bir rekabet avantajı değil, ayakta kalmanın en temel koşulu. Ayrıca; veri, hız ve yapay zekâ üçlüsü artık sadece teknoloji dünyasının değil, tüm reel sektörün yeni üretim altyapısını oluşturuyor. Zirve’de paylaşılan mesajlar, sektörler bazında baktığımızda çok daha somut ve çevik bir dönüşüm ihtiyacına işaret ediyor. Örneğin; tekstil sektörü açısından, yapay zekâ destekli talep tahmin modellerinin ve hızlı üretim–hızlı teslimat algoritmalarının devreye girmemesi, bugün zaten zorlanan rekabet gücünü iyice eriten bir maliyet unsuru haline geldi. Global markalar veri tabanlı tedarik zincirine geçerken, bu dönüşüme ayak uyduramayan firmalar ise siparişleri kaybetme riskiyle karşı karşıya. Makine ve ekipman sektörü için ise toplantının mesajı daha da güçlüydü. Artık makineleri üretmek değil, dijital ikiziyle birlikte üretmek ve satmak rekabetin kendisi haline geldi. Dijital ikiz sayesinde bakım maliyetleri azaltılıyor, arızalar öngörülebiliyor ve makinelerin üretim verimliliği artırılabiliyor. Toplantıdaki örnekler bize şunu gösterdi. Makine sektörü yalnızca metal işleme değil, veri işleme sektörüne dönüşüyor. Bu dönüşüme ayak uyduran firmalar global tedarik zincirlerinin içine giriyor; uymayanlar ise fiyat rekabetine sıkışıyor.

“YAPAY ZEKANIN KULLANILMAMASI VERİMLİLİK KAYBI ANLAMINA GELİYOR”

Gıda ve tarım sektöründe konuşulanlar ise belki de en kritik konulardı. Girdi maliyetlerinin hızla arttığı bir dönemde, veriye dayalı tarım uygulamalarının ve yapay zekâ destekli sulama, gübreleme ve erken hastalık tespit sistemlerinin kullanılmaması doğrudan verimlilik kaybı anlamına geliyor. Zirve’de bahsi geçen tarım teknolojileri, hem tedarik zincirini hem de ihracat kapasitesini koruması için artık zorunlu hale geldi. Gıda güvenliği, izlenebilirlik, blockchain destekli tedarik zinciri yönetimi ve enerji verimliliği çözümleri sektöre yeni bir standardı dayatıyor. Lojistik sektörü açısından toplantının verdiği mesaj ise çok açıktı. Rekabet artık hızdan çok, öngörülebilirlik ve rotalama kalitesiyle belirleniyor. Yapay zekâ tabanlı rota planlama, depolama optimizasyonu ve gümrük süreçlerinde dijital entegrasyon yapılmadığı sürece lojistik maliyetleri yukarı tırmanmaya devam edecek. Bu noktada; İzmir Limanı’nın ve hinterlandının dijital dönüşümü, reel sektörün ihracat kapasitesi için belirleyici bir unsur haline geliyor. Enerji sektöründe ise konuşulanlar da reel sektör için hayati önemdeydi. Artan enerji maliyetleri karşısında yenilenebilir enerji yatırımlarının, enerji depolama çözümlerinin, mikro şebekelerin ve işletme bazlı enerji verimliliği yazılımlarının kullanılması artık bir “yeşil dönüşüm tercihi” değil, kârlılığın devamı için zorunluluk. Kentimizin rüzgâr ve güneş enerjisindeki doğal üstünlüğü, firmalar için maliyet avantajı yaratacak teknolojilere öncelik verilmesi gerektiğini açıkça gösteriyor.

“İZMİRMEETS YOL HARİTASİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ”

Bununla birlikte; Zirve’de sunulan her çözüm, işletmelerimizin bugün yaşadığı en somut sorunlara; maliyet baskısı, verimlilik kaybı, ihracat baskısı, enerji maliyetleri ve işgücü açığı olmak üzere doğrudan yanıt veriyor. Kısacası İzmirMeets’in; reel sektörün geleceğini şekillendiren teknolojik yol haritasını çok net biçimde gözler önüne serdi diyebiliriz. İzmir; bu dönüşümde öncü rol oynayabilecek en güçlü şehirlerden biri. Üniversiteleri, teknoparkları, Ar-Ge altyapısı, girişimcilik kültürü ve İzQ’nun kurduğu köprü mekanizması teknolojiyi reel sektörün kullanımına en hızlı uyarlayabilecek kentlerden biri olmasını sağlıyor. İzmir’in sağlayabileceği fark, teknolojiyi yalnızca bir vitrin değil, reel sektörün günlük sorunlarına doğrudan çözüm üreten bir araç hâline getirmesidir. Enerji verimliliği, tedarik zinciri dijitalleşmesi, otomasyon, yapay zekâ destekli üretim, yaratıcı endüstriler, gıda ve sağlık teknolojileri, spor teknolojileri gibi alanlarda İzmir büyük bir potansiyele sahip. Bu alanların her biri yüksek katma değer yaratır, nitelikli istihdam üretir, gelir dağılımını iyileştirir ve ihracatta rekabet gücünü yükseltir. İzmir olarak, teknoloji ve inovasyon üretimine öncülük eden şehirlerden biri olacağımıza inanıyorum.

“EXİMBANK SERMAYE YÜKSELTİMİNİ DEĞERLİ BULUYORUZ”

Üretimden tedarik zincirine uzanan tüm süreçlerin teknoloji ve inovasyonla güçlendirilmesi, bu kapasitenin dış pazarlara taşınmasını sağlayacak stratejik adımların da eş zamanlı olarak planlanmasını gerekli kılıyor. Söz konusu planlamaların destek mekanizmalarıyla güçlendirilmesi biz iş insanları için kritik önem taşıyor. Bu noktada, Sayın Ticaret Bakanımızın geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanlığı kararıyla yürürlüğe giren yeni ihracat destek mekanizmasının detaylarını paylaşması ve ihracatçılarımıza sunduğu önemli fırsatları belirtmesi bizler için çok değerli. Buna göre, Eximbank alıcı kredilerinde, mevcut orta ve uzun vadeli kredilere ilave olarak artık kısa vadeli alıcı kredileri de destek kapsamına alınıyor. Ayrıca ihracat konsorsiyumlarının yurtdışında gerçekleştirecekleri birim kiralama, konsept mimari çalışmalar, kurulum ve depolama giderleri de desteklenecek ve beş yıl süreyle geçerli olacak. Sayın Bakan, Merkez Bankası kaynaklı kredilerde banka komisyonunun %24’ten %8,9’a düşürüldüğünü ve günlük kredi limitinin 4,5 milyar liraya yükseltildiğini de ayrıca paylaştı. Bu tutarın 1,5 milyar liralık kısmının tekstil, hazır giyim ve mobilya gibi emek yoğun sektörlere tahsis edilmiş olması, bu sektörlerimiz açısından sevindirici bir gelişme. Ayrıca Eximbank sermayesinin 13,5 milyar liradan 88 milyar liraya yükseltilmiş olmasını da, ihracat finansmanının güçlendirilmesi anlamında değerli bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.

“İZMİR’E DAHA FAZLA TURİST GELMESİ İÇİN KÖPRÜ OLUŞTURDUK”

Faaliyet filminde de izlediğiniz üzere, Ticaret Bakanlığı desteği ve Odamız koordinasyonunda yürütülen “Baskı, Kâğıt ve Ambalaj UR-GE Projesi” kapsamında, 2–6 Kasım tarihleri arasında Kazablanka’da Fas Yurt Dışı Pazarlama Faaliyetini düzenledik. Odamız heyeti, program kapsamında resmi ziyaretler ve ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdi. Bu temaslar, üyelerimiz için somut iş birliği olanakları ve pazara uyum açısından güçlü bir çerçeve oluşturdu. Faslı alıcıların Türk ürünlerine gösterdiği yoğun ilgi ve güven, ülkelerimiz arasındaki dış ticaret potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koydu. Faaliyetimiz, üyelerimiz açısından hem kısa vadeli ticari fırsatları hem de orta–uzun vadeli yatırım olanaklarını güçlendiren bir etki yarattı. Fuarcılık çalışmalarımız kapsamında bu ay Almanya, İspanya ve İtalya’daki önemli fuarlara yönelik düzenlediğimiz ziyaretlere 86 üyemiz katıldı. Ayrıca, 220 üyemizin katılımı ile kendi sektöründe önem arz eden 6 yurtiçi fuara uçakla ziyaret organizasyonu düzenledik. Kongre ve etkinlik fuarlarının dünyada önde gelen örneklerinden olan IBTM Barselona Fuarı’na Oda olarak katıldık. Kentimizi ziyaret eden turistler arasında İngiliz uyruklu turistlerin uzun yıllardır ilk üçte yer alması nedeniyle her yıl Kasım ayında İngiltere’de düzenlenen WTM Londra Fuarı’na Oda olarak büyük bir önem veriyoruz. Bu sene de fuara turizmi temsilen iki meslek komitemizden temsilcilerle birlikte katıldık. Fuar süresince gerçekleştirdiğimiz yoğun görüşmelerde hem kentimizin tanıtımını yaptık hem de İzmir’e daha fazla turist gelmesi için önemli bir köprü oluşturduk. Fuarcılık ve turizm ile ilgili çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.

“FAALİYET KODLARIMIZI DEĞİŞTİRDİK”

TOBB’un 7 Ekim tarihli yazısı ile üyelerimizin faaliyet kodları Odamıza bildirildi. Yaptığımız çalışmada; 27.947 üyemizin faaliyet kodlarının kayıtlarımızla aynı olduğu, 5.621 üyemizin faaliyet kodu değişikliği nedeniyle meslek grubunun da değiştiği, 31.337 üyemizin ise meslek grubu aynı kalmak şartıyla sadece faaliyet kodunun değiştiğini tespit ettik ve ilgili değişiklikleri yaptık. Meslek grubu ve faaliyet kodu değişen üyelerimize, tebligatları iletiyoruz. Üyelerimizin kendilerine tebliğ edilen faaliyet kodu ile fiilen yaptıkları ağırlıklı iştigal konusunda farklılık tespit ettikleri takdirde harekete geçmeleri gerekiyor. Öncelikle kayıtlı oldukları vergi dairesinde gerekli düzeltmeyi yaptırmaları, alacakları Mükellefiyet Durum Belgelerini ibraz ederek Odamızdaki faaliyet kodunun değiştirilmesini talep etmeleri gerekiyor. Bununla birlikte, üyelerimizin seçim tarihinden itibaren geriye doğru altı ay içinde meslek grubu değişikliği yapmadıkları takdirde, yer aldıkları meslek gruplarından seçime gireceklerini de ayrıca sizlerle paylaşmak istiyorum. İzmir Ekonomi Üniversitemiz ‘sağlıklı kampüs’ konseptini benimseyerek öğrencilerdeki nikotin bağımlılığını azaltmak için yaptığı kararlı çalışmalarla uluslararası alanda büyük başarıya imza attı.

Dünyanın en saygın sürdürülebilirlik ödüllerinden biri olan QS ImpACT Awards 2025’te finale kalarak ‘Toplum Sağlığı ve Refahı’ kategorisinde en iyi 10 kurum arasına adını yazdırdı. 30 Kasım-1 Aralık tarihlerinde İngiltere’de düzenlenecek finalde birinciliğe ulaşmak için yarışacak üniversitemize başarılar diliyoruz. Bu ay üniversitemizde bizleri gururlandıran başka gelişmeler de yaşandı. Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencilerimiz Nil Korkmaz, Halil Kaan Kaçar ve Onur Özbek, bu yıl 22’ncisi düzenlenen Üniversiteler Arası Lojistik Vaka Yarışması’nda Türkiye birincisi oldu. Yarışmanın formatı gereği bir lojistik firması için tedarik zinciri analizi yapan gençler; müşteri memnuniyeti, arz-talep dengesi, risk yönetimi, stok seviyesi ve sürdürülebilirlik gibi kriterleri dikkate alarak sundukları yenilikçi fikirlerle jürinin beğenisini kazanarak ödüle ulaştı. Kadir Has Üniversitesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Kısa Film Yarışması’na da üniversitemizin başarısı damga vurdu. Üniversitemizin Sinema ve Dijital Medya Bölümü’nden bu yıl mezun olan Tuğba Yaşar, ‘Taşın Rengi’ isimli belgesel filmiyle birinciliğe ulaşırken; öğrenciler Yağmur Türkmenoğlu ve Bilge Olcay Yılmaz ise ‘Thrifted’ isimli filmleriyle üçüncülük elde etti. Başarılarıyla bizlere umut veren ve bizleri gururlandıran tüm gençlerimizi tebrik ediyoruz.

PLAKETLER VERİLDİ

Meclis Başkanımızın da belirttiği gibi; bu yıl 9. su gerçekleşen TOBB Türkiye 100 Programında İzmir’den ödül almış üye firmalarımızı bugün Meclisimizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz. En hızlı büyüyen firmaların başarılarını tescilleyen bu ödülleri hak eden firma yetkililerini huzurlarınızda tebrik etmek istiyorum. BS Group Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi %1684 büyüme oranı ile 24., Gerilim Yenilenebilir Enerji ve Teknolojileri Anonim Şirketi %840 büyüme oranı ile 56., LB Bilişim Teknolojileri Anonim Şirketi %774 büyüme oranı ile 62., JK Mağazacılık Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. %750 büyüme ile 66., Barçın Spor Malzemeleri Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi %666 büyüme ile 83., Workplast Plastik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi %602 büyüme ile 96. sırada yer aldı. Bu başarılar, ülkemiz ve kentimizin kalkınmasına ve ekonomik dinamizmin artırılmasına yönelik yaptığınız değerli katkının önemli bir göstergesidir. Yenilikçi yaklaşımını ve rekabet gücünü simgeleyen bu ödülün kentimizin geleceğe taşınmasında kilit rol oynayacağına inanıyorum. Firmalarımızı başarılarından dolayı bir kez daha tebrik ediyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.