Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) tarafından ulusal kalkınmada yerel yönetimlerin yeri ve önemini vurgulamak amacıyla 11 farklı ilde düzenlenen ‘Pandemi Sonrası Bölgesel Kalkınma Toplantıları’nın beşincisi İzmir’de gerçekleşti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapılan toplantıda; TBB Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Hasan Suver, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Sanayi ve Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yer aldı. Toplantıya ayrıca, İzmir, Manisa, Muğla ve Aydın’daki 81 belediyeden başkan ve yöneticilerin yanı sıra; akademisyenler, kalkınma ajanslarından temsilciler ve bürokratlar da katıldı.

İZMİR’E VE SOYER’E ÖVGÜ
Toplantının açılış konuşmasını yapan TBB Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, İzmir ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’den övgü dolu sözlerle bahsetti. ‘İzmir, tüm medeniyet tarihleri boyunca çok kıymetli bir şehirdir’ diyerek sözlerine başlayan Şahin, “Dünya, ‘sürdürülebilir kalkınma, çevresel kalkınma, insani kalkınma’ diyor. Yerel yönetimlere çok fazla iş düşüyor. Kaynaşarak, dayanaşarak sorunlardan ülkemizi ve şehrimizi en az zararla çıkarmak zorundayız. Bugün burada toplanmamızın en büyük nedenlerinden biri; Burası Türkiye’nin lokomotifi. Burada büyük bir ekonomi, büyük bir lojistik, büyük bir bereket, büyük bir çekim gücü var. Güçlü tarafı nasıl daha da güçlendireceğiz diye baktığımızda burada hem tarih var hem coğrafya var hem tarımın büyük bir nimeti var. Güneşin getirdiği büyük bir güç var. O zaman biz yenilenebilir enerji diyeceğiz. Çünkü artık gördük ki insanı korumamız için doğayı korumamız lazım.  2014 yılında ilk başkan olduğumda yaptığım ilk iş tarım daire başkanlığını kurmaktı.  Örnek aldığımız yer de burasıydı. Tunç başkanın yapmış olduğu çalışmalar bizim için çok kıymetliydi. Kooperatifleşmede Ege bizden çok daha iyiydi. Aradaki farkı kapatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in açıklamaları şöyle:

‘BELEDİYECİLİK YOL, SU HİZMETİYLE SINIRLI DEĞİL’
Bugün, burada sizlerle olmaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyorum. Son 2 yıl içinde İzmir’de önce yangın ardından pandemi, sonra deprem, sel, hortum tsunami ve pandeminin ikinci, üçüncü dalgasını yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Yaşadığımız afetlerde ve pandemide çok iyi gördük ki belediyecilik yol, su, altyapı, park, bahçe gibi hizmetlerle sınırlı değil. Yönettiğimiz şehirlerdeki vatandaşlarımızın belediyelerden çok daha büyük beklentileri var. Halkımız yerel yönetimleri, en yakınındaki, en zor günündeki derdine derman bulması gereken birincil kamu kurumu olarak kabul ediyor. Salgın ve afetlere dirençli, bölgesel kalkınmasını zor koşullarda sürdürebilen bir kent olmanın anahtarlarından biri; birliktelik ve dayanışma. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, kamunun neresinde yer alırsa alsın, halkımız şehrin tüm paydaşlarıyla uyum içinde çalışan karar vericiler görmek istiyor.

‘VİCDAN HAREKETİ BAŞLATMAK ZORUNDAYIZ’
Günümüzün yerel yönetimleri yasalardan aldığı yetki ve gücü, şehrin tüm paydaşları arasında bir vizyon ortaklığı tesis ederek ve o vizyona doğru ortak akıl ile yürüyerek pekiştirmek zorunda. Dünyanın daha da ağırlaşan koşullarında hayatta kalmak için tesis etmemiz gereken yol ve kader arkadaşlığı, toplum içindeki kesimlerin hepsinden daha büyük. Üstelik bu ortak payda, pandemi, iklim krizi, doğal afetler gibi koşullar karşısında hepimizi eşitleyerek her gün daha da büyüyor.  Bölünerek kalabalıklaşan menfaat ortaklıkları yerine, birleşerek büyüyen bir vicdan hareketi başlatmak zorundayız. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı ayrımı yapmadan, hiçbir önyargının esiri olmadan hayatta kalmak için bunu başarmakla mükellefiz.  Biz karar vericiler bu gerçeği ivedilikle idrak etmeliyiz.

‘DEĞİŞİMLERİ BEŞ BAŞLIKTA OKUDUK’
Ben pandeminin, yarattığı tüm olumsuzluklara rağmen ülkemiz ve şehrimizde önemli değişimleri başlattığını düşünüyorum. Bölgesel kalkınmayı sürdürebilmek için bu değişimleri İzmir’de nasıl okuduğumuzu 5 başlıkta özetlemek istiyorum.

‘KRİZ BELEDİYECİLİĞİ VE İZMİR TARIMI’
Birincisi; yönettiğimiz şehirleri salgın ve afetlere karşı dirençli kılmak adına geliştirdiğimiz kriz belediyeciliği. Tüm kaynaklarımızı sorunun çözmeye odakladık ve çözüme giden yol haritasını, yani kaynakların nereye kullanılacağını şehrimizin diğer tüm kurumlarıyla tasarladık. İkinci başlığımız tarım. İzmir’de tarımı, kuraklık ve yoksullukla mücadelenin anahtarı ve bölgesel kalkınmanın temel stratejilerinden biri olarak konumlandırdık. Tarımı, sadece toprakta başlayıp biten bir zirai faaliyet olmaktan çıkaran, ‘Başka bir tarım mümkün’ diye tanımladığımız İzmir Tarımı; çiftçinin üretimini sürdürülebilir kılmayı ve kentin ucuz, sağlıklı, güvenilir gıdaya ulaşmasını mümkün kılmayı sağlıyor. Ve nihai olarak da döngüsel bir tarım ekonomisi inşa ediyor. 

‘DİRENÇLİLİĞİN ANAHTARI: EKONOMİ VE EKOLOJİNİN MÜŞTEREK GELİŞİMİ’
Üçüncü başlık; girişimcilik inovasyon ve yaratıcı endüstriler. Dördüncü başlığımız; şehrimizin doğayla uyumunu arttırarak fiziksel ve ekonomik dirençliliğini sağlamak. Doğayla uyumlu yaşam stratejimizin en temel başlıklardan biri döngüsel ekonomi ile ilgili çalışmalarımız. Bu doğrultuda ekonomi ve ekoloji arasındaki karşıtlığı ortadan kaldırıp her ikisinin müşterek gelişiminin şehrin dirençliliğinin anahtarı olacağını düşünüyoruz. Beşinci başlığımız; İzmir’in dünyayla bağlarını güçlendirmek için kurduğumuz kent vizyon ortaklığı ve turizm ve dış ticarete yönelik çalışmalarımız. Bu kapsamda belediyemiz iştiraki İZFAŞ şehrin tüm sektörleri ile çalışarak dış ticaret hacmimizi büyütüyor ve pandemi sonrası tüm dünyada daha çeşitli, yavaş ve özgün deneyimlerin olduğu turizm anlayışını benimsemeye başlıyor.

‘EN ÖNEMLİSİ: BİRBİRİMİZE GÜÇ KATMAK’
Özetlediğim tüm bu çalışmalarla İzmir’in yerelden kalkınma mücadelesini büyütmek, refahı artırıp adil bölüşümünü sağlamak ve şehrimizi dünyada öne çıkaran kentlerden biri haline getirmenin çabası içindeyiz. Koronavirüs pandemisi, kentlerin süreci doğru okumasını, değişimi ve fırsatları iyi analiz etmesini ve mevcut koşullara göre kendini güncellenmesini zorunlu kılıyor. Belki de dikkat etmemiz gereken önemli hususların başında yönettiğimiz şehirleri geliştirmenin yerel ve ülke ekonomisine katkı sağlamanın yolunun birbirimize güç katmaktan geçtiği...

‘SOMUT ADIMLAR ATILMASINI TEMENNİ EDİYORUM’
Pandemi ve yaşadığımız tüm krizler birlikte hareket ettiğimizde neleri başardığımızı, ayrıştığımızda ise ne çok şeyi kaybettiğimizi yeniden kavramımızı sağladı. Geçtiğimiz bu zorlu günleri ancak iş birliği ve ortak akılla birlikte aşabiliriz. Hükümetin yerel yönetimlere desteğini artırmasını, iş birliğini güçlendirmesini, belediyelerin yasal ve uygulamadaki ihtiyaçlarına dönük somut adımlar atması temennimizi de bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Bu toplantıların da ortak akıl ve iş birliğine vesile olacağına inancım tamdır. Toplantının hepimize faydalar getirmesini diliyorum.