GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında İZBETON A.Ş.’de ve kooperatiflerde yolsuzluk yapıldığı iddiası sonrası eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer 1 Temmuz tarihinde gözaltına alındı. Dört gün süren gözaltı süresinin ardından çıkarıldığı suç ceza hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilen Tunç Soyer’in avukatları mahkemeye itirazda bulundu.
Avukatlar tarafından yapılan itirazda şu ifadelere yer verildi;
“SÜRECİN İLERLEME SAĞLANAMAMIŞTIR”
“İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Ağustos 2012’de, Gaziemir Aktepe Emrez’de, Eylül 2012’de Karabağlar Uzundere’de, Ekim 2012’de , Karşıyaka Örnekköy’de farklı büyüklüklerde alanlar bölgesel kentsel dönüşüm alanları olarak belirlenmiş ve ilan edilmiştir. Bölgede tapusu olan hak sahipleriyle yapılan uzlaşma görüşmelerini takiben, Aktepe Emrez 2 Etap, Karabağlar Uzundere 4 Etap ve Karşıyaka Örnekköy 7 Etap olarak projelendirilmiştir. Söz konusu alanlarda konut inşası için önceki yönetimler döneminde de ihalelere çıkılmış ancak istekli olmaması nedeniyle sözleşme imzalanması ve kentsel dönüşüm sürecinin ilerlemesi sağlanamamıştır”
“SORUŞTURMA DOLANDIRICILIK HAKKINDA DEĞİL”
İtirazda yer verilen “Gerçekte ne oldu”, “Tunç Soyer’in Suçu Ne?” başlığında ise “Tunç Soyer için tek bir hileli davranışın, desisenin ortaya konulamadığı bu soruşturma dolandırıcılıkla değil, halkın ucuz ve güvenli konutlarda yaşamasını amaçlayan bir yerel yönetim çabasıyla ilgilidir. Tunç Soyer için kuruş menfaat iddiasında bulunamayan bu soruşturma dolandırıcılık hakkında değil, Halk Konut Modeli Hakkındadır. Bu soruşturma "Ekonomik Demokrasi" Özleminin ve Uygulamasının soruşturulmasıdır. Bu soruşturma kentsel dönüşümde Kooperatifçilik hakkındadır” ifadeleri kullanıldı.
“HAK SAHİPLERİNE TESLİM EDİLMİŞTİR”
Kooperatif modelinin özünün anlatıldığı itiraz dilekçesinde “Modelin özü şudur: Kurulacak yapı kooperatifleri vasıtasıyla inşa edilecek konutlar sözleşme doğrultusunda kentsel dönüşüm amacıyla tapusunu belediyeye devreden hak sahiplerine ve kooperatif üyelerine ait olacak, bu süreçte İZBETON neredeyse sıfır karla yurttaşın konut edinmesine destek olacaktır. Bu yolla ihale edilen birçok proje alanı da tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmiştir” ifadelerine yer verildi.
İtiraz dilekçesinde “Peki Sorun Nerede?” başlığında “Savcılığın temel yanılgısı onlarca devam eden ve tamamlanma aşamasına gelmiş inşaat yok sayılarak, yalnızca soruşturmaya konu alanlarda kooperatiflerle sözleşme yapılmış gibi kabul etmesidir. Oysa birçok apartman kat maliki kooperatifler vasıtasıyla ve İZBETON’un düşük kar marjı uygulaması ile kendi apartmanlarını güvenli ve yaşanabilir alanlar olarak yeniden inşa etmekle meşguldür” ifadeleri kullanılırken İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 21.02.2025 ve 02.06.2025 tarihinde iki bilirkişi heyet raporunun düzenlediği aynı zamanda 02.06.2025 tarihindeki raporun önemli ölçüde Tunç Soyer lehinde olduğunu vurgulandı.
“İZBB YENİ YÖNETİMİ İPTAL ETMEYE ÇALIŞTI”
Çokça gündemde olan kooperatiflerin devamıyla alakalı konuya itiraz dilekçesinde de yer verildi. Dilekçede “Üstelik söz konusu kooperatiflerin çalışmasını engelleyen, kooperatiflerin sözleşmesini Temmuz 2024 de iptal etmeye çalışan İzBB yeni yönetimidir. İptale bahane gösterilen 2023 yılı merkezi idare yazısının durdurmayı gerektirecek bir talep olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. O dönem yazının gereği yapılarak inşaatlara devam edilmiştir. Yeni yönetimin bahanelere sığınan durdurma kararı nedeniyle söz konusu kooperatifler bir yılı aşkın süredir herhangi bir imalat yapamamaktadır. Kaldı ki sözleşmelerine göre henüz bir kısmının teslim tarihi dahi dolmamıştır” ifadeleri kullanıldı.
“SORUMLULUK ALMAYI TERCİH ETTİ”
İtirazın “Suç Var Mı?” başlığında ise “Sonuç olarak yönetsel bir kararın parçası olarak ekonomik demokrasiyi hedefleyen kararların alınması ve uygulanmasından hile ve desise çıkarmaya çalışmak, yerel yönetimlerde yeni projeler üretmeyi, farklı alternatifler aramayı imkansız kılacaktır. Müvekkil Tunç SOYER, sorumluluk almayı tercih ettiği, yurttaşın derdini dert edindiği, "İhaleye çıktım ama olmadı" deyip hiçbir şey yapmamak yerine kilitlenen kentsel dönüşüm sorununa çare aradığı için soruşturulmaktadır. Ne hile ne desise ne de kişisel menfaat ya da çıkar için Tunç Soyer kimseyi dolandırmamıştır, cebine bir kuruş girmemiştir. Mevcut dosyada hile ve desise ile aldatıldığı iddiasında bulunan tek kişi yoktur. Menfaat temin ettiğine ilişkin tek bir belge ve hatta iddia dahi yoktur. Dolayısıyla suç yoktur.” ifadelerine yer verildi.
“TAHLİYESİNE KARAR VERİLMESİ”
Tutukluluğa yapılan itirazla alakalı olarak “Müvekkil hakkında yapılan soruşturmada üzerine atılı suç dolandırıcılık olarak nitelendirilmiştir. Müvekkilin suç sayılan hiçbir eylemi yoktur. İddia makamı tarafından yapılan hukuki nitelendirme nitelikli dolandırıcılık suçuna yönelik olduğundan öncelikle bu suçun hukuki tartışmasının yapılması gerekmiştir. Müvekkilin kaçma şüphesi yoktur. Müvekkilin delilleri karartması gibi bir durum da söz konusu olmadığı gibi karartılacak delil de yoktur. Müvekkilin üzerine atılı suçla ilgili tutuklama sebebinin bulunduğu kabul edilse bile CMK'nın 101 maddesi uyarınca, adli kontrol tedbiri ile bu tutuklama sebepleri bertaraf edilebiliyor ise tutuklama kararı verilemez. Müvekkilin tutuklanması ile ortaya çıkacak zarar, tutuklama kararı ile elde edilmesi umulan yarara göre açıkça orantısızdır” ifadeleri kullanılırken son olarak “İzmir Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılacak inceleme sonucunda itirazımızın kabulüne karar verilerek, İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin 04.07.2025 gün ve 2025/1223 Sorgu sayılı tutuklama kararının kaldırılarak müvekkil Mustafa Tunç Soyer'in tahliyesine karar verilmesini müvekkil adına saygıyla talep ederiz” denildi.