YEREL POLİTİKA

Özgür Özel’den aday açıklaması... Üç Büyükşehir dışında kimseye söz vermedik

Yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP lideri Özel, "Üç büyükşehir belediye başkan adayımız dışında kimseye verdiğimiz bir söz yok. Yerel seçimlerde başarılı olmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Bu süreçte memnuniyet anketlerimizi pazartesi gününden itibaren anketörler sahada olacak şekilde başlatıyoruz.” dedi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel İstanbul’da yapılan CHP İl Başkanları Buluşması'nda parti teşkilatlarıyla bir araya geldi.

Beşiktaş'taki bir otelde gerçekleştirilen buluşmada ilk olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu konuştu.

“BİZİ BİRBİRİMİZLE KAVGA ETTİRMEK İSTİYORLAR”

İmamoğlu birlik ve beraberlik vurgusu yaparak şöyle konuştu:

“Bizler gelecek güzel günlere, umudunu o günler için mücadele azmini asla yitirmeyen güçlü bir ekibiz. Gücümüzü aynı umudu paylaşmaktan alan insanlarız. Gücümüzü birliğimizden ve ortak mücadelemizden alıyoruz.

Birbirimizi dinlemek, anlamak, hissetmek ortaya koyacağımız en değerli çabalardan birisidir. Açık ve samimi bir iletişimle aramızda çözemeyeceğimiz hiçbir sorunun olmadığını düşünüyorum. Bizleri baskıyla, cezayla yıldırmaya çalışan olacaktır.

Buna asla boyun eğmeyeceğiz. Yalan, iftira, kara propaganda gibi hususlar ne bizi birbirimizden uzaklaştırabilir ne de ayrıştırabilir.

O bakımdan aramıza duvar örmek veya bir takım yalan yanlış ifadelerle bize zarar vermek isteyenlere karşı açıklıkla şeffaflıkla, samimiyetle düşüncelerimizi birbirimizin yüzüne ifade ederek aşmanın yol ve yöntemlerini hep birlikte bulacağız.

Bizi birbirimizle kavga ettirmek isteyenlere karşı mutlaka ve mutlaka dayanıklı, donanımlı ve tedbirli bireyler olmak zorundayız.”

5 BİN LİRA DERHAL MAAŞLARA YANSITILMALI

İmamoğlu'ndan sonra kürsüye Özgür Özel çıktı. İktidarın çalışan emeklileri dışarıda bırakan 5 bin liralık emekli ikramiyesinin itirazlarının ardından çalışan emeklilere de verilmeye başlandığını hatırlatan Özel şu ifadeleri kullandı:
“Hep gündemde tuttuğumuz bir hususa dikkat çekmek isterim. Sonuç aldık. Aslında enflasyon emekli maaşlarını kuşa çevirdi. Bizim bütün kanun tekliflerimize, mücadelemize rağmen en düşük emekli maaşı 7 bin 500 lira gibi komik bir noktada, emeklileri açlıkla sınayan bir noktada ve bunun en az asgari ücret seviyesine çıkarılması gerekiyor.

Seçim döneminde en düşük emekli maaşında iyileştirme yapacağını söyleyenler seçimden sonra bu işi sanki Cumhuriyet Bayramı ikramiyesine çevirdiler ve ancak kasım ayında ödemeleri yapılan, bir kereye mahsus, 5 bin lira gibi hiçbir yaraya merhem olmayacak bir düzenleme yaptılar.

Bunda da çalışan emeklileri dışarıda bıraktılar. Bir emekli niye çalışır diye oturup düşünmediler. İşsiz bir çocuk yerine torunlara bakmak için, üniversitedeki bir evladın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, artan kiralardan dolayı boğazından geçecek lokma için çalıştıklarını hesap etmeyenler o 5 bin liradan önce emeklileri, emekli olup da çalışanları, sonra Çiftçi Kayıt Sistemi’nde olanları dışarıda bıraktılar.

İtiraz ettik, ses yükselttik. Nihayet bu yanlıştan dönüldü. Dönülen iş 5 bin lirayı bütün emeklilere vermek. Oysa bunun derhal maaşlara yansıtılması, en düşük emekli maaşının asgari ücret düzeyinde olması, asgari ücretin de insanca yaşanacak sınırlarda olması gerekiyor.”

“ERDOĞAN İTİRAF EDİYOR ÇIKARDIĞI KANUNA UYAN YOK”

Kira artışlarına değinen Özel şu ifadeleri kullandı:

“Cumhurbaşkanı cuma günü fiyat artışlarından dolayı şaşırmış ve kızmış… 2 bin 500 liradan 7 bin 500 liraya çıkarıyorlarmış diyor. Şaşırdığı şey, kendilerinin çıkardığı, bizim ‘bu çözüm olmayacak’ dediğimiz, etkili doğru tedbirler alınmazsa kiracılar ile ev sahibi kavgaları olur dediğimiz ve maalesef kavgalarının çok daha vahim sonuçlar doğurarak bizi doğruladığı bir süreçteyiz.

Dönüyor diyor ki, ‘Bu konuda kanun var’ Yani itiraf ediyor, çıkardığı kanuna uyan yok. Bundan daha normal bir şey yok. Bunu hep söyledik. Çünkü devletin elini taşın altına koymadan ve gerçekten iki tarafı düşünmeden yapılacak hiçbir düzenleme doğru değildir.

Biz bu kira artışlarının altında ezilen insanlara mutlaka sosyal devletin, doğru yerden bir müdahale, bir destekte bulunması gerektiğini düşünüyoruz ve cumhurbaşkanına da şunu hatırlatıyoruz; kanuna uymayanlara şaşırmak ve kızmak için önce sen anayasaya uyman lazım.

Anayasaya uymayan birisinin çıkarılmış bir kanuna vatandaşın uymadığına şaşırmaması, burayı kanun devleti olmaktan, anayasal bir devlet olmaktan çıkarmanın en basit sonuçlarına bile katlanmanın bu kadar zor olduğu bir yerde bundan sonra ortaya çıkacak vahim sonuçların tekrar göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade ediyorum.

“ANAYASA HER DOĞAN İÇİN YAPILMALIDIR ERDOĞAN İÇİN DEĞİL”

İktidarın yapmayı planladığı anayasa değişikliğiyle ilgili açıklamada bulunan Özel şöyle konuştu:

“Bir yandan yeni anayasa tartışmalarını sürdürmek istiyorlar. Oradaki tavrımız net. Türkiye'nin bir anayasa sorunu vardır. Türkiye'nin sivil bir anayasa sorunu vardır.

Türkiye'nin yoksulu gören, kadını gören, dezavantajlıyı gören, çevreyi gören ve bütün bunlar için çok doğru yerden, bütün toplumun desteğini alacak, halkoyuna sunulduğunda yüzde 95'in üstünde bir destekle yürürlüğe girecek bir anayasa sorunu vardır.

Ama Türkiye'nin bir anayasa yapma iradesi sorunu da vardır. Anayasalar aşkın zamanlı metinler olabilmesi için her gelene göre değil, her gelene uygun metinler olabilmesi için kuşaktan kuşağa güçlenerek aktarılabilmesi için her doğan için yapılması gerekir. Erdoğan için yapılan bir anayasanın birkaç yıl içinde nasıl Erdoğan için de yetersiz, Erdoğan'ın kendi taleplerine, niyetlerine  ve gözü dönmüş yetki taleplerine yetersiz kaldığı ortadadır.

“CUMHUR İTTİFAKI'NIN MUTFAĞINDA HAZIRLANMIŞ BİR ANAYASANIN İÇİNDE OLMAYACAĞIZ”

Birinin üzerine dikilen kıyafetin herkese uymadığı gibi bir süre sonra kendisine de uymayacağı görülmüştür.

Bu yüzden biz bütün toplumu kapsayan, herkesi kucaklayan, bu Türkiye'deki Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan herkesi eşit yurttaşlıkla kucaklayan, temel hak ve özgürlükleri genişleten, Türkiye'yi bir anayasal devlet, bir hukuk devleti, Anayasa Mahkemesi'ni anayasanın bugünkü halinde de yazdığı gibi kararları tüm kuvvetler açısından bağlayıcı bir anayasal devlet haline getiren, kadını, engelliyi, yoksulu, güvencesizi, çevreyi koruyan ve bunu anayasal güvencelerini net yazan evrensel ölçütlerde özgürlükçü anayasa için biz her zaman var olduk ve var olmaya devam edeceğiz.

Ancak Erdoğan'ın yeni yetki taleplerini, anayasayı hiçe sayan, Türkiye'yi anayasasızlaştıran, onun uymadığı anayasaya bir kere daha uyum yapmaya çalışan, Cumhur İttifakı'nın mutfağında hazırlanmış, milletin burnuna dayatılan bir çabanın içinde hiçbir zaman olmadık, bundan sonra da olmayacağız.

“MEMNUNİYET ANKETİ YAPACAĞIZ”

Yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulunan Özel, “Önceki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilan ettiği, bizim de sahiplendiğimiz üç büyükşehir belediye başkan adayımız dışında kimseye verdiğimiz bir söz yok. Verilmiş bir sözüm var; yerel seçimlerde başarılı olmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Bu süreçte memnuniyet anketlerimizi pazartesi gününden itibaren anketörler sahada olacak şekilde başlatıyoruz. 7 birim anket yapacak, orada anketi 2 firma mı yapıyor, 3 firmamı yapıyor, tek firmamı yapıyor, onlar da bilmeden, ürettikleri sonuçlar hem elektronik ortamda hem yapay zeka marifetiyle, istatistik biliminin en ileri teknikleriyle farklı bir alanda denetlenerek en doğru ölçme değerlendirmelerle bizde olan belediyelerin memnuniyet anketini yapacağız. Vatandaşın gönlünde olan, partisini ileriye taşımış olan, seçildiğinde yaptığı işlerle ileride olan bütün belediye başkanlarımız bizim de gönlümüzde.

*Adaylarımızla ilgili hem bizim olan belediyelerde hem de kazanma umudumuzun yüksek olan belediyelerimizde yapacağız. Adaylar anketten sonra eğer çok iyi bir noktadaysa zaten seçimi kazanacak aday olsa, diğerleri gerideyse hep birlikte o adayda ortaklaşacağız. Eğer kazanacaklar için kadınlar varsa tavrımızı kadından yana ortaya koyacağız. Eğer birden çok aday kazanıyorsa o kararı verirken özel şartlar ve sizin vereceğiniz bilgiler yoksa kararı mutlaka örgütümüzle birlikte vereceğiz”

“ÖN SEÇİMDEN VAZGEÇMEK DİYE BİR ŞEY YOK”

Özel, ön seçim ile ilgili de şu ifadeleri kullandı: “Bazı yerlerde ‘ön seçimden vazgeçiyorlar.’ Ön seçimden vazgeçmek diye bir şey yok. Vazgeçtiğimiz ya da olmaz dediğimiz şey, hakim gözetiminde, seçime 48 gün kalmışken, sonuçlara itiraz bittiğinde 44 gün, fotoğraf çektirdiğinde 40 gün, araç giydirdiğinde 35 gün, son 1 aya kampanyayı sıkıştırmamak için, ancak aday teke indirilirken bir irade kullanılacaksa sizde, aday belirlenirken doğru yöntem ön seçim diyorsanız sizinle, örgütümüzün gözetiminde, sonuçlarına uyacağımız, örgüt gözetiminde ön seçimden bir adım geri atmadık, atmayacağız.”