Millet İttifakının Çiğli Belediye Başkan Adayı Utku Gümrükçü katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında “Biz mahallelere gittiğimizde şunu söylüyoruz: Bu makamdan dost sayımızı arttırarak indiğimiz gün başarılı olduğumuz gündür. Dost acı söyler, söylesin ki bizler de yanlışlarımızı görelim ve düzeltelim” dedi. İzmir’in kuzey kesiminin gelişime çok açık ancak ciddi sorunları olduğuna vurgu yapan Gümrükçü: “Bergama’dan Çiğli’ye bir değişim süreci başlıyor. 31 Marttan itibaren yeni bir kadro ile İzmir’de ve çevresinde bir değişim süreci başlıyor. Bu süreci hep birlikte çok iyi yöneterek hem sorunları çözeceğiz hem de özellikle İzmir’in kuzeyine gelmek isteyen yeni yatırımlara imkân sağlayacağız. Böylece başta kanayan yaramız işsizlik olmak üzere pek çok soruna da çözümü sağlayacağız” diye konuştu.


AYTUNÇ ÇIRAY: MİLLET İTTİFAKI NEFRETE KARŞI KARDEŞLİĞİ VURGULUYOR
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Aytunç Çıray konuşmasında: “ FETÖ’cülerin babasından alamadıkları intikamı kendisinden almaya çalışmalarına rağmen, söyleminde İzmir’in çoğulcu medeni dilinden taviz vermeyen aziz dostum Tunç Soyer’in, Ankara’da kumpas ve entrikacıların iftiralarının hedefi haline getirilmesine rağmen ağırbaşlı  nezaketinden ve haysiyetli duruşundan hiçbir şekilde geri adım atmayan  Mansur Yavaş’ın           ve İstanbul’da samimi ve sahici bir sevgi, şefkat ve  kucaklama   diliyle   kalpleri fethetmeye başlayan Ekrem İmamoğlu’nun içine girdiğimiz kritik tarih sürecinde çok önemli ve değerli roller oynayacaklarına inanıyorum. Bu inancımı ortaya çıkaran ve güçlendiren etken her birinin nefrete karşı sevgiyi ve kucaklayıcılığı, yüksek sesli hırçın rakiplerine karşı sükûneti, anlayışı, kardeşliği vurgulamaları” dedi.    

ÇIRAY’DAN HÜKÜMETE SERT ÇIKIŞ
Konuşmasında hükümete de sert eleştiriler yöneten Çıray: “Türkiye 17 yıldır hali hazırda Cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan tarafından yönetiliyor ve bu  17 yılın bütünsel hikayesi henüz yazılmadı; Yaşadığımız hadiselerin hem sıklığı, hem de şiddeti bakımından.. Hiçbir dönem bu 17 yılla mukayese edilemez. Sadece 15 Temmuz 2016 kanlı FETÖ kalkışması ve darbe teşebbüsü dahi bu değerlendirmemizi doğrulamaya yeter! O uğursuz gecede Yüce Meclis bombalandı. Türk Milleti bütün siyasi kesimlerden 250 evladını demokrasi şehidi vermek pahasına bu dış destekli ayaklanma ve iç savaş teşebbüsünü bastırdı. Böylesine organize ve kapsamlı kanlı bir teşebbüsünü gerçekleştiren hıyanet şebekesi,  elbette bu organize gücü kısa bir zamanda elde etmiş olamazdı.  Bunun, 17 yıllık AKP iktidarıyla yargı, emniyet ve silahlı kuvvetlere sistematik bir sinsilikte nüfuz etmesini  sağlayan bir geçmişi vardı. Mesela… “Yetmez ama Evet” sloganı eşliğinde ‘vesayet bitiriyoruz’ denilerek..  Tam da 12 Eylül darbesinin otuzuncu yılında 2010’da referanduma sunulan ve hukukun üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığına ilk keskin darbeyi vuran Anayasa değişikliği bunlardan en önemlisiydi.  Bu değişiklik FETÖ tarafından TSK’nın tamamen içerden işgal edilmesine yönelikti..  Hepsini birlikte yaşadık…Endişelerimiz giderek derinleşirken, insanlarımızın son derece sistematik ve kasıtlı bir şekilde kutuplaştırıldığına…Bunun seçim-referandum sarmalı içinde bir kazanma stratejisi olarak kullanıldığına şahit olduk. Burada ironik olan şey.. Hem uyguladığınız stratejilerle, sırf seçim kazanmak uğruna milletin yüzde ellisini ötekileştireceksiniz..Adeta sözde terörizmi destekleyen millet ittifakı partilerine oy verecek kadar saflar durumuna düşüreceksiniz…Beka tehlikesi yaşayan bir ülkede siz nasıl oluyor da size oy vermeyenleri ötekileştiriyorsunuz?Muhalefetin topyekun düşmanlaştırıldığı bir ortamda varsa eğer beka tehlikesini nasıl önleyeceksiniz?HDP=PKK diyeceksiniz…Yani HDP’yi gayrımeşru ilân edeceksiniz.Sonra Yeni Zelanda’da meydana gelen terör saldırısı metnine HDP ile birlikte ortak imza atacaksınız.Devlet sizin elinizde..HDP’nin terörle ilişkisi varsa niye Yargıtay Başsavcılığına müracaat etmiyorsunuz.Bu ikiyüzlü bir siyasettir” dedi.
 

SOYER: İZMİR’İN KUZEYİ DIŞA AÇILAN KAPIMIZ
Millet İttifakının İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, tüm katılımcılara teşekkür ederek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Büyükşehir Belediye Başkalığına talip olurken 2 hedefim vardı. Bu kentin başka bir yaşam kalitesinde yaşamasını mümkün görüyorum. Bu kentin refahını adilce dağıtabileceğimi düşündüm. Batıya gittiğimizde hep imrenerek dönmüşüzdür. Bu coğrafyanın bize bahşettiği güzellikler var. Pırıl pırıl deniz, arkamızda güçlü bir kültür, alın teri döken insanlarımız var. Ama hak ettiğimiz yerde değiliz. Başka bir yaşam seviyesinde neden yaşayamıyoruz? İzmir’in kuzeyi bizim dışa açılan kapımız. Tarım var, sanayi var… Hükümet 24 ayrı uluslar arası ihaleye çıktı tarım ürünleri için. Bu küçük üreticiye ‘siz bu işi bırakın’ demek. Hâlbuki atalarımız bu topraklarda ürünler üretti ve kazandıklarıyla SEKA’yı, Sümerbank’ı kurdular… Şimdi o kurumları satıyorlar, tarım ürünlerini de ithal ediyoruz. Toprak burada duruyor, güneş tepede duruyor. Bu bir tercihtir ve ben de diyorum başka bir tercih mümkün. Benim siyasete girme sebebim bu. Bu topraklarda yaşayan insanlara başka bir ufuk açmak mümkün.  Genelde yapılan siyaset bölünme ile sonuçlanan bir siyaset. İnsanlar ayrıştırılıyor, düşmanlaştırılıyor ve kutuplaştırıyor. Bu krizlerle başa çıkmanın tek yolu birleşmek ve gücümüzü korumak. Seçildiğim günden itibaren rozetimi çıkarıp herkesin başkanı olacağım. Genel siyasetin ayrıştırıcı dilinden uzaklaşıp birleştirici bir yerel siyaset ile çok daha güzel kentler kurabiliriz. İzmir bu coğrafyalının her daim yüreği olmuş bir buluşma noktası olmuştur. Burada insanlar pastayı büyütmek için paylaşmak gerektiğini öğrenmişler. İnsanların dilini bilmeden, kültürünü bilmeden iş yapmışlar, ekmeklerini bölüşmüşler. Yerelde insanlar şunu farkında: “Bizi ayrıştıran, kutuplaştıran şey bizi böler. İzmir demokrasiyi içselleştirmiş bir şehirdir. Demokrasi ekmek demektir, refah demektir. İzmir’in bir demokrasi kenti olduğunu bilerek bir refah seviyesini yükseltmek için emek vermeliyiz. İzmir’in kullanılmayan olağanüstü potansiyelleri var. Bunları hayata geçirdiğimizde refahı adilce bölüşebileceği bir İzmir’i birlikte yaratacağız.

KİMSEYLE KAVGA ETMEYE GELMİYORUZ
GEDİZ Deltasının önemli bir turizm merkezi olacağını söyleyen Soyer: “Burada yılda 10 bin flamingo ürüyor. Dünyada başka bir noktada böyle bir yer yok. Yani içinde flamingoların ürediği bir başka metropol yok. Bu büyük bir turizm potansiyelinin işareti. Biz bunun içinde yaşıyoruz ama daha İzmirlinin haberi yok. Bunu İzmirlilerle, Türkiye ile dünya ile buluşturmamız mümkün. Aziz Kocaoğlu başkanımızın başlattığı model ile tarım üreticisine nefes aldırdığı kırsal kalkınma modeli 12 yılda üreticinin ürettiği 470 milyonluk alımı 1 milyar dolara çıkaracağız. Üretici toprağında kalıp üretip yaparsa hem kentte ucuz işgücü durumuna düşmüyor hem de yaşadığı yerde geleneğini yaşatmış oluyor. Hükümet ile kavga etmeye gelmiyoruz tam tersine İzmir’in taleplerini, beklentilerini hak ettiklerini uyumlu anlayışla, birbirini ikna etmeye yönelik bir anlayışla yapacağız. Herkes bu vatana elinden geldiğince hizmet etmek istiyor. Kimsenin İzmir’i hakkından mahrum etmek gibi bir niyeti olduğunu düşünmüyorum. Bütün mesele bu beraberliği yaratmak... Kardeşlik ve barış olmadan ne demokrasi ne adalet olur. İçtenlikle ve samimiyetle birbirimize bağlı olmamız lazım. Tarımsal kalkınma modeli ve demokrasi anlayışı ile Türkiye’ye örnek olabilecek bir kentteyiz.”