Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti ve CHP arasında yaşanan "İzmir'e yatırım" tartışmaları, Ulaştırma Bakanlığı'nın Halkapınar - Otogar metro hattı için 2023 yılı bütçesinde 3 bin TL izbedel ayırması ile yeniden alevlendi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'den "Hükümetin İzmir'de yaptığı 1 metre metro tüneli yok " çıkışı gelirken, Ulaştırma Bakanlığı ve AK Parti kanadından "İZBAN" salvosu geldi. 

AK PARTİ'DEN İZBAN SALVOSU

AK Parti'den yapılan açıklamada, " İZBAN; Ulaştırma Bakanlığımız ve TCDD ortaklığı olmadan asla bitirilemezdi. Yine çok iyi biliyorlar ki, 3 etap halinde inşa edilen İZBAN hattında, Aliağa-Cumaovası-Tepeköy-Selçuk arasındaki 136 kilometre uzunluğundaki çift hatlı demir yolunun projeye tahsisi, istasyon inşası ve yenilemeleri Bakanlık tarafından yapıldı. 56 kilometre uzunluğunda yeni ikinci hat yapımı, proje genelinde 136 kilometre uzunluğundaki hattın tamamının yenilenmesi, altyapı, üstyapı, elektrifikasyon, sinyalizasyon ve haberleşme sistemlerinin tesis edilmesi, çok sayıda metro aracının temini de öyle. İZBAN'ın yüzde 70'inin üzerinde kısmını hükümet yaptı" ifadelerine yer verildi.

KOCAOĞLU TARİH VE RAKAMLARLA AÇIKLADI

İZBAN'ın hayata geçiş hikayesini, Ulaştırma Bakanlığı, Devlet Demir Yolları ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin süreçte neler yaptığını, kimin kaç para harcadığını dönemin Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu şu sözlerle anlattı.

"PROJEYİ ECEVİT KABUL EDİYOR"

"Aliağa - Menderes Projesi sonra uzatılarak Aliağa - Selçuk Projesi oldu. Bu proje raylı sistemde şehir içinde yapılan en uzun ve en verimli projelerden bir tanesidir. Maliyeti de o oranda düşük çünkü bir kısmını Fransızların, bir kısmını İngilizlerin yaptığı Aydın kasaba - Salihli hattının üzerine iyileştirilerek yapıldı. Bu projeyi başlatan ben değilim. Bu projeyi başlatan Ahmet Piriştina. Ahmet Priştina'nın ilk belediye başkanlığı döneminde zaten ikinci belediye başkanlığı 2 ay sürdü maalesef, genç yaşta kaybettik başkanımızı, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın. Bu projeye Ecevit hükümeti zamanında yani Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Anavatan Partisi (AP) koalisyonundaki hükümet zamanında; Ulaştırma Bakanı Oktay Vural, MHP'li ve İzmir Milletvekili, Maliye Bakanı da Zekeriya Temizel ve koalisyon partilerinin genel başkanları ve birçok kişinin de emeği geçti. Bu projeyi Ecevit kabul ediyor, yatırım talimatı veriyor. Ulaştırma Bakanlığı Oktay Vural Bey ihaleyi, Zekeriya Temizel Bey de finansmanını hazırlıyor. Çalışma başlıyor. 

"BAKANLIK VE BELEDİYE MATABAKAT SAĞLIYOR"

Hattın 2'ye çıkartılması, elektrifikasyon yani elektrikle çalışacak tesisatın yapılması artı sinyalizasyonu Bakanlık yapacak, alt - üst geçitleri, istasyonları da Büyükşehir Belediyesi yapacak. Projenin özü bu. İstasyonları alt - üst geçitleri altyapı yatırımlarını belediye yapacak, elektrifikasyonu, sinyalizasyonu ve çift hatta çıkartılmasını Bakanlık yapacak, bu şekilde mutabık kalınıyor.

"ECEVİT HÜKÜMETİ 150 MİLYON DÖVİZ TUTARINDA KREDİ BULUYOR"

O dönemde çift hatta çıkartılması ve elektrik donanımının yapılmasını Bakanlık ihaleye çıkartıyor, parasını ayırıyor, çalışma başlıyor. Daha ortada Adalet ve Kalkınma Partisi yok. Ben buradan da İzmir adına hem Oktay  Vural Bey'e, hem Zekeriya Temizel Bey'e hem de 3 tane Genel Başkana teşekkür ediyorum ve hükümetin başı rahmetli Ecevit'e. Sonra Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti geliyor, bu arada Ecevit hükümeti 150 milyon döviz tutarında bir kredi buluyor bu proje için belediyeye, 'Belediye kullansın' diyor. Çünkü 'Belediye benim param yok' diyor, gerçekten de parası yoktu belediyenin o dönemde. 150 milyon döviz kredi bulunuyor, geliyor kredi, bu arada Adalet ve Kalkınma Partisi geliyor, 'Sen şartnameye uymadın' diye İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bu sözleşmeyi, protokolü iptal ediyor. Ben geldiğimde durum buydu. 150 milyon döviz kredi vardı ve kulanılmıyordu. 

"AKP SÖZLEŞMEYİ FESHEDİYOR"

Para olmadığı, kredi kullandırılmadığı için İzmir Büyükşehir Belediyesi rahmetli başkanı Ahmet Piriştina sadece gücü yetecek kadar 2 tane istasyonla 2 tane altgeçidin ihalesine çıkabiliyor. O zaman Karşıyaka Tüneli var, Şirinyer alt geçici var, bir sürü Büyükşehir'in yaptığı önemli yatırımlar var. Kredi verilmediği için İZBAN'la ilgili 2 istasyon ve 2 altgeçit ihalesi yapılabiliyor, sonra da 'Geciktin' denilerek sözleşme feshediliyor. Ben geldiğimde tablo bu. 

"BELEDİYE KISKAÇ ALTINDAYDI"

Bu proje gerçekten ulaşımın ana omurgasını teşkil ediyor. Ben dosyayı aldım, Devlet Demiryolları, Ulaştırma Bakanlığı, Başbakanlık koridorlarında projeye izin almaya çalıştım. Önce 'Olmaz' dediler, sonra 'İZBAN'ı ortak kuralım' dediler. Biz de 'Tamam' dedik. Sonra 'Biz para vermiyoruz, kredi de açmıyoruz' dediler. Biz de 'Tamam, biz kendi kaynaklarımızla yaparız' dedik. Öyle bir süreç oldu, en sonunda yaptık. Anlaşma şartları, Devlet Demir Yolları'nın, dolayısıyla Ulaştırma Bakanlığı'nın, dolayısıyla Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bize dayattığı protokol şartları hiçbir belediyenin imzalayabileceği devrede değildi. Belediye her taraftan kıskaç altındaydı. Yapılan anlaşmada 1/2 gitti, hasılat ikiye bölünecekti; Euro artı dolar bölü 2 idi. 2'yi de kaldırdılar. Sonuç olarak hat bütün kapasite ile çalışsa Devlet Demiryolları'na kira borcunu ödeyemeyecek durumdaydı, projenin fizibilitesi bu. 

"ŞARTLAR ÇOK AĞIRDI, BEN ELİMİ TAŞINA ALTINA KOYDUM"

'Siz bunu neden imzaladınız' derseniz; Devletten devlete... Ben o zaman 3-5 aylık belediye başkanıyım. Hukukçulara 'Bu binayı ben Devlet Demiryollarına meclisten karar alıp bağışlarsam bana ve meclise bir sorumluluk gelir mi' dedim. Gelmez dediler. 'Ben bunu imzalayayım, belediye zarar etsin, karşısında devlet var, yüzde 100 devlet kurumu var. Bu proje hayata geçsin sonra koşullar değiştiğinde biz bunun ne olduğunu izah ederiz. Kayıtlar da duruyor, paralar da duruyor' dedim. Öyle imzaladık ve başladık. Devlet Demiryolları ile çok sayıda Büyükşehir Belediyesi, bizim projemizi örnek alarak çalışma yapmak istedi. İçinden tren geçen belediyeler... AKP belediyeleri dahil olmak üzere hiçbiri anlaşma yapamadı. Çünkü şartları çok ağırdı. Ben elimi taşın altına koydum, 'Ne olacaksa olsun' dedim ve proje çıktı ortaya.

"ECEVİT HÜKÜMETİ HAK EDİŞLERİ ÖDEMİŞTİ"

Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde, para harcanacak bölüm olan Ecevit hükümetinin ihale ettiği çift hat ve elektrifikasyonun kalan hak edişlerini ödemişlerdir, buna ilaveten çok basit iyileştirmeleri ödediler. Bunu ilk etap olan Aliağa - Menderes için söylüyorum. Onun dışında 1 kuruş yatırım yapmadı.

"BİZ 450 MİLYON DOLAR HARCADIK, ONLAR 50 MİLYON DOLAR HARCAMADI"

Biz bu hat üzerinde bugünün parasıyla yaklaşık 450 milyon dolar para harcadık. Aliağa - Menderes hattında, onların da kayıtlarında vardı, o aşamada 50 milyon dolar harcamadılar. 9'da birini söylüyorum. Çünkü bitmişti zaten. Onların görevi bitmişti. Sadece sinyalizasyon kalmıştı. Sonra seçim döneminde, her seçim döneminde geliyor birisi 'Hadi Torbalı'ya uzanalım' diyor. Torbalı'da da yine alt - üst geçitleri biz yaptık, istasyonları biz yaptık. Onlar hattı 2'ye çıkarttılar, elektrifikasyonu yaptılar, sinyalizasyon yine yok. 

"SELÇUK'A HAMLE YAPTIK"

Sonra Selçuk'a bir hamle daha yaptık, orada çift hat yarım kaldı ama elektrifikasyonu yaptılar, elektrikli trenler Selçuk'a kadar gider oldu. Orada ne kadar para harcadılar bilmiyorum, kaydı vardır. 

"SİNYALİZASYONU HALA YAPMADILAR"

Biz şu anda İZBAN'la yaklaşık 350 bin yolcu taşıyoruz. Halbuki oradaki kapasite 750- 800 bin. Neden taşıyamıyoruz, çünkü sinyalizasyon yok. 'Sinyalizasyon yok' deyince çok kızıyorlar da, sinyalizasyonu telsizle yapıyorlar. Her istasyonda Devlet Demiryolları'nın bir adamı duruyor telsizle, 'Saldım, salmadım, bıraktım, bırakmadım' Bu da bir sinyalizasyon sistemi, trafik polisinin yaptığı da bir sinyalizasyon sistemi ama gerçek anlamda yolcu taşıma kapasitesinin artırılabileceği sinyalizasyonu yapmadılar, hala yapmadılar. Çok büyük bir maliyet o, o maliyetten Devlet Demiryolları kaçtı, hala da kaçıyor. Bunun için de; her şeyi bitmiş sadece sinyalizasyonu kalmış hatta taşıyabileceğimiz yolcunun ancak yüzde 40'ını taşıyabiliyoruz. Bir de tren alınacak ilave, bu kadar yatırım yapılmış, meyvesini yiyemiyoruz. Atıl kapasite duruyor orada. 

"EN SON KREDİ DE İSTEMİYORUM BEN YAPACAĞIM DEDİM"

Seçim arifesinde uçuşan bu laflar... En son Devlet Demiryolları'nda, bütün daire başkanları, genel müdürlerle, o zaman Genel Müdür tren kazasından dolayı açığa alındı, Talat Aydın diye Ulaştırma Bakanlığı Karayollarından Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Devlet Demiryolları'na vekalet ediyor. Bizden de avukat arkadaşımız, Genel Sekreterimiz Hasan Mani Bey, raylı sisteme bakan arkadaşımız var, toplantıdayız. Onlar ise 20 -25 kişi. Ben en son 'Tamam, kredi de istemiyorum, kendi özkaynaklarımla yapacağım' dedim. Bir tane daire başkanı 'Biz şu kadar milyar yolcu taşımayacağımız için, yük taşıyamayacağımız için, hat kesileceği için zararımız var' dedi. Rakam da çok anormal. Biri de 'Parayı nereden bulacaksın' diye sordu. Ben 'Gel kardeşim buraya parayı göstereceğim' dedim. O zaman Talat Bey, 'Sana ne kardeşim, Büyükşehir Belediye Başkanı yapacağını söylüyor. Nereye yapıyor, Devlet Demir Yolları'nın arazisine yapıyor. Yaptı, yaptı... Yapamadı, pardon dedi, kalan yerden biz yaptık. Adam bizim arazimizin üzerine hiçbir hak iddia edemeden yatırım yapıyor' dedi ve imzaladık.

"350 MİLYON DOLAR BELEDİYENİN ÖZKAYNAĞI"

Bu hatla ilgili Fransızların, İngilizlerin harcadığı parayı da toplayarak, 100 küsur sene, böyle tartışmaları ortaya atmanın anlamı yok. En sonunda, benim bitirme aşamamda, yıllarca bekleyen o 150 milyon döviz krediyi açtılar, baktılar ki iş bitiyor, 'Krediyi saldık' dediler. İş bittiği için kredinin ya 75 ya 80 bin dolarını kullanabildim, kalanını kullanamadım çünkü proje bitti. 450 milyon dolar para harcadım, 350 milyon doları Büyükşehir Belediyesi'nin kendi tasarrufundan. Belediyenin yaptığı bu. 

"AKP İZMİR'E 17 YILDA 15 MİLYAR, BİZ 15 SENEDE 17,5 MİLYAR YATIRIM YAPTIK"

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin hesapları, hayata, rakamlara nasıl baktıklarını örnekle anlatayım. Geliyor Adalet ve Kalkınma Partili politikacılar, 'İzmir'e şu kadar senede şu kadar, 50 milyar, 100 milyar yatırım yaptık' diyorlar. Bunun bir kısmı yap-işlet-devret. Zaten borcu ödenmediği için sayılmaz, fiili yatırımın ne kadar? Fiili yatırımın 2002'de iktidar olduktan 2018 yılı sonuna kadar Adalet Kalkınma Partisi iktidarının devlet bütçesinden İzmir'e yatırımı 15 milyar lira. 2004'ten 2019'a kadar 17 senede 15 milyar. Bizimki de 15 senede 17,5 milyar. Belediyenin kayıtlarında da bu rakamlar var, devletin, hazinenin kayıtlarında da bu rakam var. Ben bu 15 milyarı, Hazinenin hesabından aldım. 

"SEÇİM ARİFESİNDE MANGALDA KÜL BIRAKMIYORLAR"

Büyükşehir Belediyesi paranın, gelirin yüzde 5'ini alıyor ve onunla 17,5 milyar liralık yatırım yapıyor. Sen paranın yüzde 95'ini alıyorsun ve 15 milyar liralık yatırım yapıyorsun. Burası Türkiye Cumhuriyeti, zengin şehirden alırsın, fakir şehre verirsin. Zengin şehirden alırsın Savunmaya verirsin, başka ihtiyacı olana verirsin, aldığı parayı buraya versin demiyorum ama en azından 'Belediyeye yüzde 5 verdik, yüzde 10'da biz yatırım yapalım' dese, İzmir uçacak. O zaman Hazinenin harcadığı para 32 - 33 milyar liraya çıkacak. Zaten İzmir'in ekonomisi de, ulaşımı da ayağa kalkacak. Seçim arifesinde mangalda kül bırakmıyorlar, böyle konuşuyorlar. Benim bildiğim Aliağa - Menderes projesinin hayat hikayesi, süreci bu. 

"AYRIM TÜRKİYE'Yİ UÇURUMDAN AŞAĞI YUVARLAR"

Kocaoğlu, "AK Parti İzmir'i cezalandırıyor mu" sorusuna ise, şöyle yanğt verdi 

"Türkiye Cumhuriyeti tek, Türkiye'de yaşayan 85 milyon insan bu ülkenin vatandaşı. Ayrım yaptığınız müddetçe, 'Benden, sizden, ondan, bundan' diye ayırdığınız müddetçe, ötekileştirdiğiniz müddetçe, ülkeyi sosyal kültürel, birlik, beraberlik, bütünlük yönünden uçurumdan aşağı yuvarlıyorsunuz. Bunu para olarak, etnik köken, inanç olarak ayırabilirsiniz. 'Beka, beka' diyorlar ya, beka birlikten çıkar. Bekayı yüzde 50 oy alan da sağlayamaz, bekayı başka bir şey de sağlayamaz. Bekayı, devletin bekasını ülkenin birliği, bütünlüğü sağlar. Bugünkü siyasi ortam ötekileştirme, etnik kökenin, mezhebin, inancın taciz edilecek şekilde kullanıldığı ve seküler - mütedeyyin ayrımının bu kadar ayyuka çıkartıldığı bir ülkede gelinen nokta budur. Bunu Türkiye genelinde yapan adam hangi felsefeden, hangi dünya görüşünden bakıyorsa, kendisine oy vermeyene de böyle bakıyordur.

"İSTANBUL VE ANKARA BİTTİ, GARİP OTOGAR HALA BEKLİYOR"

İzmir'e ayrım  yaptı - yapmadı noktasında da; İstanbul metroyu yapamadı, tıkandı. Ankara metroyu yapamadı, tıkandı. Biz Hatay - Üçkuyular metrosunda çırpınıyoruz. Melih Gökçek 'Ben yapamıyorum' dedi. Hükümet aldı. Bana da bir yazı yazdılar, 'Yapmamızı istediğiniz ulaşım, metro ağı varsa Bakanlık tarafından yapılmak üzere bize projenizi gönderin' diye. Benim de elimde bitmiş Halkapınar - Otogar projesi vardı. Projeyi hemen gönderdik. 2012 öncesiydi. Ankara'nın, İstanbul'un projelerini hemen bitirdi Ulaştırma Bakanlığı, girdi, parayı buldu, yaptı. Bizim garip 3,5 - 4 kilometrelik metro hala bekliyor. Her sene bin TL bütçe ayırıyorlardı, şimdi lütfetmişler 2 senedir 3 bin TL bütçe ayırıyorlar. Herhalde cep harçlığı, çay, kahve parası verecekler.

"RAYLI SİSTEMİ 11 KM'DEN 178 KM'YE ÇIKARTTIM"

Kamil Tunca Bulvarı demiryolu hattıdır. O yolun altını kazarsınız tren hattı çıkar. Devlet Demir Yolları burayı Burhan Özfatura'nın birinci dönemi Cengiz Bulut'un belediye başkanlığında kapattı, yol yaptı. Kullanılmayan yol. Ben de bu yolun kamulaştırma bedelini Devlet Demiryollarına ödedim ve aldım, ondan sonra da biz buraya demiryolu yapacağız diye tekrar Devlet Demiryolları'na parasını verdim, tekrar devrettim. Komedi... Bu örnekleri artırmak mümkün. Türkiye'de biz İzmirliler olarak kendi kendine yetebilen, ekonomisi dengeli, birçok sektöre dağılmış, üreten, çalışan, yatay büyüdüğü için krizlerden minimum etkilen bir kent burası. Tarımı var, çok önemli, sanayi var, turizm var, endemik bitkileri var. Böyle bir coğrafya ve kendimiz merkezi hükümete 100 veriyoruz, 5 alıyoruz, yolumuza devam ediyor, yine yatırımlarımızı yapıyoruz. Ben 11 kilometre raylı sistemle aldım bu kenti, 178 kilometre ilave ettim. Aliağa - Menderes, Üçyol - Üçkuyular, tramvayla birlikte, 16 - 17 kat raylı sistemi büyütmüşüm. 

"AKP İZMİR'E AYRIM YAPTI"

Maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi her konuda beslenmek için ayrım yaptığı gibi, İzmir'de de ayrım yaptı. Benim tasvip etmediğim bir siyaset, ayrımcılık bu coğrafyada ülkenin, devletin ve milletin işine gelmez. Hayatın sonunda kimse kimseye kötülük yapamaz. Hiçbir kent hiçbir kente kötülük yapamaz. Hiçbir parti hiçbir partiye kötülük yapamaz. İyilik de yapsanız, kötülük de yapsanız, iyi şey de yapsanız, kötü şey de yapsanız, o gelir sizi bulur. İyi yaptıysan iyisindir, yürüsün; kötü yaptıysan kötüsündür, geri gidersin. 

"BERGAMA'YA UZAMASI KENTİ KALDIRACAK"

İZBAN hattının en önemli hedeflerinden bir tanesi de Devlet Demir Yolları ile mutabık kaldığımız Bergama'ya uzanması. Onun da proje çalışmaları yapıldı ama bu tarafta bir gecikme oldu, biz hazırdık. Projemizde biz alt - üst geçitleri yapacağız, yola devam edecekti. Bergama ile Efes'in raylı sistemle birleşmesi İzmir'in turizmine, tarihine, yaşanmışlığına çok önemli değer katacaktır. Efes'e herkes geliyor, Bergama'ya gelemiyor. Şimdi ikisine birden gelecek. O hatla yük de yolcu da taşıyacaksın. İzmir'in ekonomik kalkınması için hem Büyükşehir Belediyesi'nin hem merkezi hükümetin birlikte çalışması gerekiyor.