Hale YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Bir zamanlar İzmir’in kalbi olan Kemeraltı, bugün tarihî hafızasını sessizce yitiriyor. Cumbalı evlerin, üçgen çatılı ahşap konakların, taş örme kemerli geçitlerin arasından geçerken insan kendini bir tarih kitabının sayfaları arasında hissediyor. Ancak bu sayfalar tozlanmış, yırtılmış ve yer yer silinmiş durumda. Yüzlerce yıllık ticaretin, çokkültürlülüğün ve zanaatkârlığın merkezi olan bu bölge, artık viraneye dönmüş yapılarıyla can çekişiyor. UNESCO Dünya Mirası sürecinde adı geçen Kemeraltı, 200 yıl öncesine ait binaları hâlâ ayakta tutmaya çalışıyor, fakat ne yazık ki 2 binin üzerinde yapı ya atıl durumda ya da tamamen kaderine terk edilmiş.

İzmir Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin’in ifadesiyle “bu binaların ışığının yanması gerekiyor” – çünkü ışık sönünce sadece mimari değil, geçmiş de kayboluyor. Limana sırtını yaslayan, İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yapmış bu sokaklar; Eczacıbaşı’ndan Özsüt’e, Dalan’dan sayısız sanayi üreticisine kadar nice markanın kök saldığı bir zamanın şahidi. Ama şimdi, yer yer çökük duvarların, yangın riski taşıyan boş yapıların arasında, zaman durmuş gibi. Devletin, mal sahiplerinin, yatırımcıların ve sivil toplumun el birliği yapmadığı her gün, Kemeraltı biraz daha unutuluyor.

KEMERALTI’NIN HAZİNESİ: “AYAKTA AMA TERK EDİLMİŞ”
İzmir Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin’e göre, bölgenin en kıymetli varlıklarından biri, yüzyıllar öncesine dayanan bina envanteri. Kemeraltı’nın çokkültürlü yapısının izlerini taşıyan bu binalar, zamanında Osmanlı’dan Levantenlere, Ermenilerden Yahudilere kadar pek çok grubun yaşam alanı olmuştu.
Girgin, bu tarihî yapıların bazıları hâlâ ayakta olsa da, çoğunun ya kullanılmadığını ya da tamamen harabeye döndüğünü belirtti. Bugün itibariyle 2 binin üzerinde atıl, yıkık veya amacı dışında kullanılan yapı bulunduğuna dikkat çeken Girgin, “Bu binaların yaşaması, ışığının yanması, içine insanların girmesi gerekiyor. Aksi halde tüm dokusu yok oluyor,” dedi.

UNESCO DOSYASININ BAŞLIĞI: YAPILARI KURTARIN
Kemeraltı’nın UNESCO Dünya Mirası adaylığı süreci devam ederken, 400 sayfalık başvuru raporunun en önemli bölümünün bu yapıları korumaya yönelik olduğunu vurgulayan Girgin, bölgenin potansiyelinin farkında olunması gerektiğini söyledi. “İzmir’in ticaret merkezi geçmişte Kemeraltı’ydı. Eczacıbaşı, Dalan, Özsüt gibi pek çok marka buradan çıktı. Ama bugün bu zenginliğin yaşadığı binalar yok oluyor,” diyen Girgin, kamunun bu sürece daha aktif şekilde müdahil olması gerektiğini ifade etti.
“ATIL YAPILARDA GÜVENLİK VE YANGIN RİSKİ VAR”
Bölgede ciddi bir otopark ve altyapı sorunu bulunduğunu söyleyen Girgin, asıl problemin binaların fiziksel durumu olduğunu belirtti. “Yolları altından yapsanız, en iyi ışıklandırmayı yapsanız da; eğer yıkık dökük, güvenliksiz binalar varsa hiçbir yatırım yeterli olmaz,” dedi Kapı ve pencereleri olmayan, kimin ne amaçla kullandığı belli olmayan terk edilmiş binaların, yangın riski başta olmak üzere ciddi tehditler oluşturduğuna dikkat çekildi. Girgin, bu durumun yatırımcıyı da bölgeden uzak tuttuğunu dile getirdi.

“EVLER TERK EDİLDİ, IŞIKLAR SÖNDÜ, HAYAT DURDU”
Girgin, geçmişte Kemeraltı çevresindeki konutların bölgenin ticari hayatını desteklediğini, fakat zamanla varlıklı ailelerin başka semtlere taşınmasıyla birlikte evlerin sahipsiz kaldığını dile getirdi. Evlerin ticarethane olarak kullanılmaya başlandığını, ardından da denetimsizlik nedeniyle illegal kullanımlara sahne olduğunu söyleyen Girgin, yetkililerin bu süreçte yetersiz kaldığını ve Kemeraltı’nın zamanla kan kaybettiğini ifade etti.
“BİNALAR YAŞASIN, YATIRIMCIYA YER AÇIN”
Girgin’e göre bölgenin ayağa kalkması için artık ciddi ve somut adımlar atılmalı. Devletin, bina sahiplerine bir süre tanıyarak “ya onar ya sat” demesi gerektiğini vurgulayan Girgin, “Eğer sahipleri yapamıyorsa, yap-işlet-devret gibi modellerle yatırımcıya alan açılmalı,” dedi.
Kemeraltı’nın hem tarihi kimliğinin hem de ticari potansiyelinin yeniden canlandırılmasının mümkün olduğunu söyleyen Girgin, “Yeter ki binalar yaşamaya başlasın,” ifadelerini kullandı.

TARİHİN ALTINDA UNUTULAN DEĞERELER: KEMERLER VE SESSİZLİK
11 yıldır bölgede esnaflık yapan Yavuz Karahan da, Kemeraltı’ndaki ihmal edilmiş yapılara dikkat çekiyor. Karahan, eskiden at pazarı olarak kullanılan bir alanda taş kemerli geçitlerin ve yapısal izlerin hâlâ görülebildiğini ancak hiçbir kurumun bu yapılara sahip çıkmadığını belirtiyor.
"Burası devlete ait, valiliğe devredilmiş. Her yeri boşaltılmış ama ne sahibi var ne ilgilenen. Biz zamanında burayı restore edip Kızlarağası Hanı gibi değerlendirmeyi önerdik ama reddedildi," diyen Karahan, bölgenin potansiyelinin yıllardır görmezden gelindiğini ifade etti.
KEMERALTI KENDİ KADERİNE TERK EDİLEMEZ
Kemeraltı’nın yıkılan her duvarıyla birlikte, İzmir’in tarihinden bir parça daha sessizce yok oluyor. Yapılar sadece fiziksel değil, sosyal bir hafıza da barındırıyor. Bugün hâlâ taş duvarların ardında tarihin izleri görülebiliyorsa, bu bölge için hâlâ umut var demektir. Ama bu umut, ancak harekete geçilirse bir değere dönüşebilir.







