Trabzon'da yaşayan Şeydanur Yüce, yemek sorusundaki daralma nedeniyle 1 yıldır önce katı gıdaları zamanla da sıvıları tüketmekte zorlanmaya başladı. Beslenemediği için günden güne kilo kaybeden ve güçsüz düşen Yüce'nin, tedavi olup eskisi gibi yemek yiyebilmek ve su içebilmek için birçok Trabzon, Ankara ve Erzurum'da sağlık kuruluşuna başvurdu ancak sonuç alamadı. Yüce son olarak Medicana International İzmir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Süleyman Günay'a başvurdu. Endoskopik bir işlemle yemek borusu açılan Yüce, bir yıl sonra patates püresi ve tavuk suyu çorbasının tadına yeniden vardı.

'KANSER OLMAMDAN ŞÜPHELENDİLER'

Sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Şeydanur Yüce, "Geçen yıl yaz aylarında, önce katı gıda tüketiminde, ilerleyen süreçte ise sıvıları bile tüketme güçlüğü yaşamaya başladım. Rahatsızlığımın ne olduğunu öğrenmek için ilk önce Trabzon'da bir hastaneye gittim. Orada işlemler yapıldı, biyopsi alındı ama tanı gelmedi. Şikayetlerim başladığı dönemde 57 kiloydum. Hastalık ilerledikçe 48 kiloya kadar düştüm. Sonraki süreçte Ankara ve Erzurum'da da doktorlara göründüm. Her gittiğim hastanede kanserden şüphelenip biyopsi yapıp bir çözüm sunmadan gönderiyorlardı. 4 kez endoskopi ile biyopsi oldum. Bir kere de ameliyatla biyopsi alındı ama hiçbirinde tanı gelmedi. Tanı gelmediği için herhangi bir müdahale de yapılmadı. Gitmediğimiz doktor, hastane kalmadı. En son Süleyman Günay'a ulaştık. Kendisi endoskopik bir işlemle yemek borusundaki darlığı açtı" dedi.

'İKİ AYDIR SADECE KEMİK SUYU İÇİYORDU'

Evladını hayatta tutmak için elinden geleni yaptığını belirten Suna Yüce de "Şeydanur tanesiz, su kıvamında bir şey içiyordu. İlikle kemiğe güvenerek onları kaynattım. 'Midesini tutsun' diye nişasta pişiriyordum. Sadece kemik suyuyla son iki aydır besleniyordu. Mamalar bile boğazından geçmiyordu. Resmen bir yıldır hayatta kalma mücadelesi veriyordu. Bir elimde blender, diğerinde süzgeçle kızıma yemek yedirmeye çalışıyordum. Tabi bu süreçte gitmediğimiz doktor da kalmadı. Ortada bir tanı yoktu, bize 'Kızınız kanser olabilir' diyorlardı. “Bunun tedavisi yok, kemoterapi ya da radyoterapi alabilir' diyorlardı. Çok zor bir süreçti bizim için" diye konuştu.

Son kez şanslarını İzmir'de denemek için geldiklerini vurgulayan anne Yüce, "Buraya da korka korka geldik. 3 saat süren ameliyat bize 3 gün gibi geldi. Yine biyopsi yapılacak ve çaresizce döneceğiz sandık. 'Çok güvendiğimiz hastanelerde çare bulamadık, burada nasıl bulacağız' diye de düşündük. Ama doktorumuz Süleyman Bey bize yeniden umut aşıladı" diye konuştu.

'YEMEK BORUSUNDA İP KADAR AÇIKLIK KALMIŞTI'

Hastası Şeydanur Yüce'nin durumunu hakkında bilgi veren Doç. Dr. Süleyman Günay, “Şeydanur bize Trabzon'dan geldi. Ama bize gelene kadar Trabzon, Erzurum ve Ankara'da birçok hastaneye gitmiş. Bir sürü endoskopi yapılmış, iki kere PET-CT çekilmiş. Tümörlü doku olduğu düşünülmüş. Göğüsten VATS yapılmış. Ama herhangi bir sonuç çıkmadığı için tedavi de yapılamamış. Neden yemek yiyemediğine ilişkin bir sonuç ortaya konulamamış. Yemek borusunda ip kadar bir açıklık kalmıştı. Nadir olarak görülen demir eksikliği anemisine bağlı bir yapışıklık olabilir. Çocukluk çağında içtiği toksik bir maddenin yapmış olma ihtimali de var. Nedeni çok net olmasa da kanser olmadığını kesin olarak biliyoruz. Bu noktada artık hastalığın nedeninden çok tedavisi önemliydi. Hayata katılması, yemek yemesi, en basiti bir su içmesi bile çok zordu. Tedavi etmek ve hastayı rahatlatmak önemliydi. Birkaç kere buji yani genişletme ameliyatı yapılmış ama onlar da pek etkili olmamıştı. Sonuçta bana ulaştı. Ben de muayene olması gerektiğini söyledim. Darlığın olduğu kısımda yemek borusu kaslarını keserek orayı genişlettik. Bir nevi açık miyotomi yaparak yemek borusunu açtık. Ameliyattan iki gün sonra ilk kez tavuk çorbası ve patates püresi yedi" dedi.

Doç. Dr. Günay, bu tarz bir vakaya daha önce de rastladığını vurgulayıp, "Onun yaşadığı sorun yemek borusunun daha alt tarafındaydı. Şeydanur, benim için daha zor bir vaka oldu" diye konuştu.(DHA)