Hale Halime YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - CHP İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkan Vekili Altan İnanç, görev değişimiyle ilgili değerlendirmesinde siyasette görevlerin sürekli olmadığını belirterek, “Görevler değişir, siyasette bir görevi sonsuza kadar yürütmek diye bir gelenek yok. Geçen dönem meclis başkan vekili olarak görev yaptım, 1 yılın sonunda da grubumuzun oybirliğiyle CHP Grup Başkan Vekili seçildim. Bu sanki bir krizin sonunda oldu gibi algı yaratıldı. Bunları doğal karşılamak lazım, siyasetin içinde olan gelişim, değişim olarak yorumlanmalı” dedi. Bu tür görev değişikliklerinin kişisel bir eksiklikten değil, kurumsal kararlarla gerçekleştiğini vurgulayan İnanç, “Bu görevler parti tarafından verilen görevler, bu görev benim ya da Levent Başkan’ın yetersizliği ya da başarısızlığı üzerinden, birimizin eksiği ya da fazlası üzerinden de yapılmış bir değişim değil. Hem Levent Başkan hem ben aldığımız görevleri en iyi nasıl yaparız gayretindeyiz. Tartışmalar siyasetin doğasıdır, tartışmadan karar varmak doğru olmaz, iç değerlendirme sonucu bu görev değişim oldu” ifadelerini kullandı.
“UYUMSUZLUK NEDENİYLE GÖREV DEĞİŞİMİ OLMADI”
Yeni görevinin önceki göreve göre daha yoğun ve mesai isteyen bir sorumluluk olduğunu dile getiren İnanç, bu değişimin bir uyumsuzluktan değil, daha fazla uyum amacıyla yapıldığını söyledi. “Meclis Başkan Vekilliğine göre daha yorucu, daha çok mesai yapmanız gereken bir görev. Çünkü örgütün ve partinin taleplerinin belediyeye aktarılması grup başkan vekiline geliyor, burada biraz zorlanıyorum ama bu bir şikayet değil. Bir uyumsuzluktan değil daha fazla uyum için yapılmış bir değişikliktir. Her ikimiz de görevimizi layıkıyla yapmaya çalışıyoruz” dedi.
“TARTIŞMA SİYASETİN DOĞASINDA VAR”
Meclis çalışmalarının işleyişine değinen İnanç, CHP grubunun 140 kişiden oluştuğunu ve komisyondaki görevler ile mesleki yeterliliklere göre gündemleri paylaştırdıklarını söyledi. “140 kişilik meclis grubumuz var 180 kişilik meclis içinde. Konuları tartışıyoruz, komisyondaki görevlerine, mesleklerine göre konuları sınıflıyoruz, söz almak isteyenlere dağıtım yapıyoruz. Meclis sırasında muhalefet partisinin eleştirilerini nasıl cevaplarız diye de öngörüde bulunuyoruz. Benim siyasi yaşamım da hep diyalog, fikir birliği, uzlaşı üzerinedir. Arkadaşlarım da anlayış gösteriyor ve sorun çıkmıyor grubumuzda ama tartışmaları da normal karşılamanızı rica ederim, bunlar siyasetin doğasında var” ifadelerini kullandı.
“MUHALEFETİ DİNLERİZ”
Cumhur İttifakı ile yürütülen meclis çalışmalarına dair de konuşan İnanç, muhalefetin sesinin kesilmesi gibi bir anlayışlarının olmadığını vurguladı. “Muhalefetin sesini kesme, konuşturmama gibi bir geleneğimiz yok, gelen her eleştiriden bir sonuç çıkarma gayretindeyiz. Uzun konuşulabiliyor, konu tekrarına düşülebiliyor ama bizler ‘yeter kardeşim’ demiyoruz. Bütçe ve faaliyet raporları görüşüldüğü meclisler genelde uzun sürüyor ama bizim de muhalefet meclis üyeleriyle ‘Bu kadar da uzatmasak’ diye değerlendirmeler yaptığımız günler olmuştur. Hatta 11 dakikalık bir meclisimiz de var bizim, konuların önemine göre değerlendiriyoruz. Muhalefet konuşacak, biz de ders çıkaracağız, muhalefeti dinlemek bizim genlerimizde var, biz sosyal demokrat bir partiyiz” dedi.
“GREV HAK ARAMA MÜCADELESİDİR”
Grev ve eylemlerle ilgili değerlendirmelerde de bulunan İnanç, greve karşı olmanın söz konusu olmadığını söyledi. “Grev hak arama mücadelesidir ve demokratik bir haktır, greve karşı olmak gibi bir düşüncemiz asla olmamıştır. Emek eksenli sosyal demokrasi görüşünü savunuruz. Memur arkadaşlarımız da bir meclis toplantısı öncesi bana göre biraz da insani ve medeni sınırları geçen bir eylem ortaya koymuşlardı ama ben orada da bunun hak olduğunu söylemiştim. Cemil Başkanı ben hep tarif ederken kamucu olarak değerlendiririm. Kamudan kastım devlet kurumu olmadan değil halkçı olmaktadır. Gerek kaynak kullanmada, gerek öncelemede İzmir’in yararını önde tutmuştur. Çöp toplama meselesi spontane gelişti. Kordon’da dolaşırken biriken çöpü görünce kalkması gerek demiş” şeklinde konuştu.
“TUGAY’IN KARAKTERİ BÖYLE”
İnanç, İzBB Başkanı Cemil Tugay’ın duyarlılığına da dikkat çekerek, 1 Mayıs yürüyüşü sırasında yaşananları anlattı. “1 Mayıs’ta DİSK’i ziyaret ettik, oradan da Türk – İş’e, oradan da meydana gitti. Cemil Başkan yolda yürürken yol kenarlarına bırakılan boş şişeleri, karton bardakları toplayarak çöp kutusuna attı. Cemil Başkan’ın böyle bir karakteri var. O yüzden Cemil Başkan’ın o davranışını ben normal karşılıyorum, o çöp birikintisinden duyarsızca geçmesi yanlış olurdu. Sendikanın bunu grev kırıcılık olarak anlaması doğru değil. Bayramdan önce tatlıya bağlanmış olması bizi mutlu etti” dedi.
“HALKTAN DESTEK GÖRDÜ”
Muhalefetin Cemil Tugay’ı kamuoyu önünde haksız yere eleştirdiğini ifade eden İnanç, Cemil Tugay’ın kamuoyundan destek gördüğünü ve bunun da duyarlı davranışlarından kaynaklandığını belirtti. “Cemil Başkan’a kamuoyu desteği oldu, bunu da duyarlı davranışlarına bağlıyorum. Bizi çakışanların karşısında gibi anlatmaya çalıştı muhalefet partileri, bu doğru değil. Türkiye’nin tüm belediyelerine bakın, sadece CHP’li belediyelerde grev yapılır, bu gözden kaçırılmasın. Halk adına en doğru bütçeyle en doğru kararları oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.
“PARTİ İÇİ ELEŞTİRİLERİ KAMUOYUNDA YAPMAMALIYIZ”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel’in İzBB Başkanı Cemil Tugay’a yönelik eleştirileri hakkındaki soruya yanıt veren İnanç, parti içi eleştirilerin kamuoyu önünde değil, yüz yüze yapılması gerektiğini söyledi. “Genel geçer bir kuraldır diye düşündüğüm; biz siyasiler, aynı partinin mensuplarıysak eleştirilerimizi basın, kamuoyu aracılığıyla paylaşmamalı, birbirimizin gözüne bakarak yapmalıyız. Ben bunu Sayın Genel Başkan Yardımcımız Deniz Yücel ya da İzBB Başkanımız Cemil Tugay’ı eleştirmek amacıyla söylemiyorum. Bu tartışmaları medeni, insani kurallar içinde yapabilmeliyiz. Siyasetin en önemli argümanı diyalog, bu tür tartışmalar karşılıklı olarak değerlendirilir diye umuyorum. Halkın içinde bulunduğu bu zor dönemde en büyük görevin CHP yöneticilerine düştüğü kanaatindeyim. Halkın umudu olmuş, Türkiye’nin birinci partisi olmuş bizlerin halkın umudunu kıracak herhangi bir davranış içinde olmamızı doğru bulmam. Parti içi ve ülke içi dayanışmayı güçlendirmeliyiz” dedi.
“KASTEN İŞTEN ÇIKARMA YOK!”
İşten çıkarmalar konusuna açıklık getiren İnanç, sayısal bir kıyımın değil, verimliliğe dayalı bir sistemin uygulandığını söyledi. “1 günde 1 kararla şu kadar sayı diye belirleme yok. İzBB İnsan Kaynakları yeni bir yöntem deniyor, verimlilik üzerinden. Bir çalışanımız aldığı eğitime, mesleğine göre bir alanda mı çalışıyor, işe devamlılığı nasıl, ne kadar rapor kullanıyor, çalışma saatlerini ne kadar aksatıyor gibi kriterlere bakıyorlar. Yoksa görevini yapan kimseye ‘çık’ denilmiyor. Son başlayan ilk çıkar kuralı, emekliliği gelenlere bakılıyor. İzBB’nin şu an çalışan sayısı fazla, hizmetler, işler bir tarafa yazıldığında fazlalık ortaya çıkıyor. Bunun bütçeye yükü var, yönetilme sorunu çıkıyor. Bunu dengeye oturtmalıyız. Yoksa belediye işten çıkartmak, ekmekle oynamak, kasten işten çıkartmak gibi anlatılmasın bunlar, öyle değil” ifadelerini kullandı.
“BİRİNİN YAKINI DİYE İŞTEN ÇIKARTILMAZ DA İŞTE KALAMAZ DA”
Sendika yöneticilerinin yakınlarının işe alınması iddialarına da değinen İnanç, bu konuda bir soruşturma ya da fiili uygulama olmadığını söyledi. “Benim bildiğim şu an böyle bir çalışma yok. Sendika yöneticilerinin suiistimal ya da torpil mekanizması işletilerek işe alım yapıldı algısını da doğru bulmam. Sendikacının yakınıdır, başvurmuştur, sınava girmiştir, eğitimi, liyakati anlamında değerlendirerek işe girmiştir, işini de layıkıyla yapıyordur. Bu insana ‘sen filanın yakınısın’ diye bir işten çıkarma olmaz, bunu Cemil Başkanımız da kabul etmez ama aynı şekilde bakılan kriterler düşük ancak birinin yakını diye işte kalsın da denilemez. Çok performanslı bir personeldir, disiplinli çalışıyordur, birinin yakını diye çıkartılamaz. Tamamen objektif kriterlerle değerlendirme yapılıyor, bunu yapanlar da belediyenin maaşlı elemanları değil, bağımsız bir kurum tarafından yapılıyor. Yoksa kimseye kişisel olarak bir tutum uygulanmıyor. Önemli olan personel ne kadar verimli çalışıyor diye bir düzenleme yapılıyor” dedi.
“HAKSIZLIĞA UĞRAYAN BİZE GELSİN”
Son olarak haksızlığa uğradığını düşünen çalışanlara çağrıda bulunan İnanç, “Gerçekten haksızlığa uğradığını düşünen bir çalışanımız varsa, efendim ben işime düzenli gelip gidiyorum, layıkıyla çalışıyorum ama buna rağmen çıkartıldım diyen varsa, bunu lütfen bizlere, Cemil Başkanımıza, bürokratlara, meclis üyelerine bildirsinler. Bizler hiçbir şikâyeti görmezden gelmeyiz. Her çalışanımızı dinlemek insani ve siyasi olarak boynumuzun borcudur. Haksızlık varsa biz haksızlığın karşısında dururuz. Veya yanlışlıkla gözden kaçmış, işine son verilmiş çalışanlarımızı dinlemeye her zaman hazırız” dedi. İnanç, verimlilik, iş barışı ve performansın önemine dikkat çekerek, “Biz uzlaşı, akıl, bilim kullanarak, daha çok hizmeti nasıl götürürüz diye hareket ediyoruz. Bir haksızlığa müsaade etmeyiz, Cemil Başkanımız da göz yummaz” ifadelerini kullandı.
“ERKEN SEÇİM HALKIN TALEBİ”
Erken seçim çağrısı yapan CHP’li İnanç şu açıklamalarda bulundu:
Herhangi bir seçimde iktidar parti geriye düştüyse bunu güven oyu sayar, yeniden güven oylaması yapılırdı. Adalet ve Kalkınma Partisi 31 Mart seçimlerinde ikinci parti olmasına rağmen bunu yapmıyor. İnsan haklarındaki gerileme gibi, emekliyi 14 bin liraya, asgari ücretliyi 22 bin liraya mahkum etmiş bir yönetim sürdürülebilir olmaz. Ben sanayici olarak üretim çarklarını nasıl döndüreceğim derdindeyim, köylü ürünün değerini alamazken, işçi kira, mutfak derdine düşmüşken erken seçim kaçınılmazdır. Türkiye’nin ekonomik programı yürüyor diyemezsiniz, ekonomi iyiye gitmiyor. Erken seçimi bu gerekçeyle istiyoruz, yönetemiyorsunuz, itiraz edeni demokratik olmayan yöntemlerle sindirmeye çalışıyorsunuz. Bu itirazlar CHP’nin değil Türkiye’nin itirazıdır, insanlar sadece CHP’ye destek olmak için mitinge gelmiyor, bu sorunları dışa vurmak için geliyor. Adaletten, eğitime, sağlıktan, insan haklarına her şey sorunlu hale geldi. Mutlaka erken seçim yapılmalı. Sayın Cumhurbaşkanımıza rakip olacak herkesi, özgür koşullara hazırlamak ülkeyi yönetenlerin görevidir. Eşit koşullarda seçim yapılmasını sağlayacak olan hükümetlerdir. Şaibesiz bir seçimle Türkiye’yi seçime götürmeliler, Anayasa’ya uygun olarak. Bu Türkiye’ye moral olacaktır.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE NEDEN KONUŞULMUYOR”
Terörsüz Türkiye hedefi ve ideali bu dönemin en önemli konularından biri. Gerçekten hedefe varılmak isteniyorsa demokrasi ve hukuku yerine koymak lazım. Son 1 aydır hiçbir görüşme, yöntem tartışması duymuyoruz, yeni bir gelişme yok. Neden, gündemden çıkardınız. Türkiye’nin iç sorunlarını barışsın, demokratik yöntemlerle çözüme kavuşturmalı hükümet. Etkin pişmanlık yasasını kullansın CHP gibi manipülatör söylemlerden uzaklaşılması lazım.
“TÜRKİYE SAVAŞIN TARAFI OLAMAZ”
İsrail – İran savaşının Türkiye’ye sıçrayacağı kanaatinde değilim. Atamızın bize işaret ettiği yurtta sulh, cihanda sulh. Bizim savaşın herhangi bir tarafında yer almamız düşünülmemeli, savaş yanlış bir şeydir. Emperyalizmin Orta Doğu planlarına Türkiye alet edilmemeli. Savaş hızla bitirilmeli. Türkiye ara buluculuk yapabilir ama Türkiye savaşan ülkelerden birinin yanında diğerinin karşısında gösterilmemeli.