Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Temmuz Ayı olağan meclisi birinci bileşimi, Başkan Tunç Soyer yönetiminde, Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Meclis açılışının ardından, 30 Ekim depreminin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi Ana Hizmet Binasının durumuna yönelik sunum yapılacağını belirten Başkan Soyer, “30 Ekim’de binamız hasar görmüştü, boşaltma kararı almıştık, Tespit çalışması yapmaya karar vermiştik. Binamıza dair yapılan çalışmaları Genel Sekreter Yardımcımız Eser Atak sizlerle paylaşacak” dedi. 

ATAK, “BİNA, DEPREM RİSKİ TAŞIYOR”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Eser Atak, binaya dair yapılan çalışmalar hakkında meclise bilgi vererek, “Kentin merkezinde yer alan ana hizmet binamızla ilgili karar verirken çok titiz çalışmalarımızı sürdürdük. Binamız, 1966 yılında ulusal bir yarışma sonucu ile belirleniyor, 1976’da inşaatına başlanıyor. 1981 yılında hizmete açılıyor.  Daha önceki hafif ölçekli depremlerin ardından çeşitli araştırmalar yapıldı. Yapı performansı, güçlendirme projeleri  gibi bir dizi işler belirleniyor. 2007 yılında belediye binası sıvılaşma risk analizi hazırlanıyor, sondaj çalışması hazırlanıyor, zeminde sıvılaşma olduğu tespit ediliyor. 2016 yılında deprem güvenliği belirlemesi çalışması yapılıyor. Doğrusal olmayan hesap yönetmeliği kullanıldığı belirleniyor Birçok hasar bölgesi olduğu tespit ediliyor. Bu raporlarda binanın deprem riski taşıdığı ve güçlendirilmesi gerektiği belirtiliyor fakat herhangi bir girişimde bulunulmuyor. 30 Ekim’in ardından değerlendirme yaptık ve binamızın hasar aldığını gördük. Meslek odalarıyla görüşmeler yaptık,  odalarımızın görüşlerini aldık. İstanbul teknik Üniversitesi ile protokol imzaladık. Doç. Dr.  Ufuk Yazgan ve Dr. Barış Erkuş bu raporları hazırlardı” diye konuştu. 

ERKUŞ, “ZEMİN DEPREM AÇISINDAN ZAYIF”
Belediye Hizmet ana binasına dair detaylı sunum yapan Doç. Dr. Barış Erkuş, “Ana hizmet binasının deprem güvenliğini ve güçlendirme projelerini değerlendirdik. 2017 yılında Ülker Mühendislik tarafından yapılan çalışma kapsamında da belediyeye görüş vermiştim. Biz yapılan çalışmaları ilerletmek maksatlı çalışmalara dahil olduk. 30 Ekim depreminin ardından, nihai karar verilmesi noktasında bizden değerlendirme talep edildi. Binanın geçmişini ve yapılan çalışmaları göz önüne alarak bir değerlendirmede bulunduk. Binada deniz suyuna maruz kalma söz konusu. Bina ilk mimari konseptinden biraz ayrılmış durumda. Binamızın ana hatlarıyla A ve C blokları deniz tarafına bakıyor. Beton dayanıklılığı nispeten zayıf, şu anda deprem yönetmeliği kapsamında beton dayanağı en az 30 olmak zorunda, dayanağın düşük olmasından dolayı iskeletin zayıf olduğunu düşünebiliriz. Zemin ne yazık ki iyi değil, malzeme farklı katmanlar var. Bunlar zayıf ve deprem açısından riskli kabul ettiğimiz zemin tipi, kazıklı sistem kullanılmış, bu zemin şu anda deprem açısından zayıf bir zemin. Denize bakan tarafta korozyon gözlemliyoruz. Korozyon nem ve sudan dolayı meydana geliyor, demir paslanıyor, kimyasal reaksiyon neticesinde çatlama, kırılma meydana geliyor. Denize bakan kolonların hemen hepsinde bu korozyon mevcut. Kazıklı sistemde korozyon ve çatlamalar mevcut, bu bizi rahatsız etti. Kazıklı sistemde de korozyon söz konusu, bu durumun kazıklarda ne kadar derine indiğini gözlemlemek zor, kazımak lazım. Kolonlarda üst yapıda bunu rahatça gözlemleyebiliyoruz” açıklamasında bulundu. 

“GÜÇLENDİRMENİN UYGUN OLMADIĞINA KARAR VERDİK”
Erkuş, binayı güçlendirmenin uygun olmadığını belirterek, “Yeni yönetmeliklerin temel prensibi olan yapısal davranış bu binada yok. Süneklik konusu çok eksik, düşük. Bu yapı güveliği için en önemli kriterlerden biridir. Bazı yapılarda oturma olduğunu gözlemledik. Yaklaşık 15 cm bir oturma söz konusu, deprem sonrasında oluştuğunu düşünüyoruz. Koridorlarda bu gözlemlendi, deprem seviyesi düşük olmasına rağmen, bu da kazıklarda bir sorun olabileceği anlamına gelir. Zemindeki kötü durumdan dolayı iyileştirme önerilmiş ama mimari açıdan çok uygulanamamış. Güçlendirme çalışmaları yapılırken, farklı yöntemler değerlendirilir ama çalışmalar uygulama noktasına geldiğinde proje kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Mimari açıdan eksik kalmış ve bu çalışmalar yapılmamış. Yapıda ciddi bir deprem güvenliği sorunu, riski var. Belediyenin talebi doğru bir talep, şiddetli bir deprem sonrası bu yapının rahatça insanlar tarafından kullanılmamasına dair talepleri oldu. Böyle  bir bina için yapılacak güçlendirme çalışması diğer binalara yapılacak güçlendirme çalışmalarından çok daha farklı olacaktır. Bütün parametreleri bir araya getirerek güçlendirmenin uygun olmadığına karar verdik” dedi. 

“TAVSİYEMİZ YIKIM VE YENİDEN YAPIM”
Erkuş, binanın yıkılarak yeniden yapılması gerektiğini belirterek, “Üst yapı noktasında maliyeti yüksek olsa bile güçlendirme yapılabilir, ileri teknoloji kullanılan çalışmalar ama alt yapıda ciddi sıkıntılar var, mevcut durum anlaşılamadığından dolayı, güçlendirme çalışmalarının çok yüksek maliyetli olacağını düşünüyoruz. İstenilen performansı da güvenilir şekilde garanti edemiyoruz. Biz değerlendirmelerimizi çok ileri noktalara taşıdık. İlk bakışta gözlemlenmeyen birçok sıkıntı ortaya çıkıyor. Maliyet açısından baktığınızda güçlendirme maliyeti binanın yapımının yüzde 40’ından fazlaysa güçlendirme uygun olmadığı kabul edilir. Büyükşehir’deki hesaplar yüzde 40’ı aşıyor. Kötü zemin koşulları, kazık çalışmaları gerçekten zor, bunu yapmak yerine sıfırdan yapılması daha uygun olur noktasına geldi birçok tecrübeli hocamız da… Makul fiyatlarla bu işin yapılmayacağını düşünüyoruz, güçlendirmenin günlük kullanım açısından mimariye olumsuz etkileri olacaktır. Tavsiyemiz yıkım ve yeniden yapım” diye konuştu.