Pandemi süreci ile birlikte tüm dünyada sosyal izolasyon tedbiri çerçevesinde insanların sokağa çıkışının kısıtlandığını söyleyen Polat, “Atmosfere yayılan kirleticilerin üç ana nedeni olan araç trafiği, sanayi tesislerinin üretim hızının yavaşlaması ve ısınma amaçlı araçların kullanımının azalması dolayısıyla fosil yakıt kullanımında yaşanan büyük orandaki düşüş, tüm dünyada hava kalitesinde ciddi iyileşmelere sebep olmuştur. İnsan etkisi azalınca doğanın kendisini tedavi etmeye başladığı; insanlar evlerine çekilince, çevreyi daha az tehdit edince, doğanın gerçek sahiplerinin doğal yaşam alanlarına döndüğü gözlemlenmektedir” dedi. PANDEMİ SÜRECİ DOĞANIN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ Pandemi sürecinde insanların çevreyi ne kadar tahrip ettiğinin ortaya çıktığını vurgulayan Polat, “Hem çevre hem de insan sağlığı için maalesef tek problem ‘hava kalitesi’ değildir. Günümüzde özellikle denizlerdeki plastik kirliliği ciddi bir çevre sorunudur. Salgın nedeniyle gereksinim duyulan ve tüketimi artan tek kullanımlık kişisel koruyucuların doğru şekilde bertaraf edilmemesi ya da geri dönüştürülmemesi, hem çevreyi tehdit edecek hem de salgının yayılma riskini artıracaktır. Salgın nedeniyle kullanılmış maskeler, eldivenler ve koruyucu ekipmanlar mutlaka tıbbi atık olarak değerlendirilmelidir. Dünyada üretilen ilk plastiğin doğada hala kaybolmadığı göz önünde bulundurulduğunda, süreç insanlık için çok daha dikkatli olmayı gerektirmektedir. Ülkemizde ve dünyada plastik sorunun önüne geçilmesi için yeniden kullanım, onarım ve geri dönüşüm yollarının bir politika olarak dikkatle izlenmesi eskisinden daha gereklidir. Pandemi süreci, tüm insanlığa çevreyi ne kadar tahrip ettiğini gösterirken, sokağa çıkma kısıtlaması neticesinde kapalı kalınca temiz bir doğanın değerini ve önemini anlatmıştır. Bu vesile ile 5 Haziran Dünya Çevre Gününde tüm insanları doğa ve çevre sevgisi ve saygısı üzerine düşünmeye davet ediyorum” diye konuştu.