Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Genç siyasetçi Fulya Alçay, 11 yıldır sürdürdüğü CHP İzmir İl Yönetimindeki görevinden milletvekili aday adayı olmak için istifa etti. 5 ayrı il başkanıyla çalışan, süreçte il sekreterliği de dahil olmak üzere birçok önemli göreve, çalışmaya ve projeye imza atan Alçay, 11 yılın değerlendirmesini yaparak, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"YÖNETİMDEN GURURLA AYRILDIM"
11 yıllık görevinden ayrılırken hüzünlenmediğini, aksine yönetimden mutlu ve gururlu ayrıldığını kaydeden Alçay, "Ben il binamızı taşırken bile 'Bu binadan nasıl ayrılırım diye tereddüt etmiştim, duygusallaşacağımı düşünmüştüm. Çünkü bir bağım vardı benim oraya, 10 yılım geçmişti. Taşınma evresine geçtiğimiz andan itibaren ise, yeni binayı dizayn ettik, tasarladık arkadaşlarımızla birlikte, hatta bir komisyonumuz da vardı, onların da çok büyük desteği oldu. Yeni binayı kendimizin yapıyor olması bende daha çok sahiplenme hissi yarattı ve ben giderken üzülmediğimi hissettim. Kendi emeğimle, tırnaklarımla yaptığım işi taçlandırmış olduğumu gördüm ve bu çok hoşuma gitti. Bu duygularla nasıl ayrıldım 11 yıl sonra il yönetiminden noktasına geldiğimde; çok mutlu ayrıldım. Arkamda tüm yönetim kurulu üyelerimiz vardı, bu bana aşırı gurur verdi. Hala içlerindeyim ve bugün de il başkanlığı binamıza uğrayacağım. Hayatımın hep belli yerinde olacak ve bu yüzden üzülmedim. Ben partimle kol kola yürüyorum, kendi kariyerimi, partimi daha ileriye taşıyacağım için mutluluk duyuyorum" dedi.

"ORGANİZASYONLARIN BAŞARIYA ULŞATIĞINI GÖRMEK HAZ VERİYOR"
Alçay, il yönetiminde geçen yıllarında aldığı görevleri anlatarak, "İl sekreterliği benim için çok onur verici bir görevdi. Deniz (Yücel) Başkan 2018 yılında seçildi, 2020'de tekrar seçildik ve ben 2022'nin yarı dönemine kadar il sekreterliği yaptım. Bu çok farklı bir deneyimdi benim için. Çünkü il sekreterliği görevinde bütün organizasyonlar mutlaka sizin emeğinizden geçiyor. Siz o organizasyonların mutfağında var oluyorsunuz diğer arkadaşlarınızla birlikte... O organizasyonları yapabilmek ve o organizasyonların başarıya ulaştığını görmek bana ayrıca haz veriyordu. Bir dönem önce ise bilişimdeydim. Emrahan Halıcı ile başlayan bir süreç var 2013 süreci, Halıcı'dan sonra Erdal Aksünger ile bilişimin gelişme süreci oldu. Erdal Aksünger bilişim alanında burada bir ekip kurdu ve o ekibin devamını da Onursal Adıgüzel Başkan getirdi. Onursal Başkan bu çalışmaların hepsini değerlendirerek bu ağı taçlandırdı. Şu anda bir ilçe başkanlığının kontrolünü yaparken hiç zorlanmıyoruz çünkü artık bizim bir sistemimiz var. 2018 aslında ilçelerle, ilin ve genel merkezin 3'lü koordinasyonun sistem üzerinde sağlandığı belki de ilk yıllardı. Dolayısıyla bu ilki de yaşamanın ayrı bir mutluluğu var. O ekip de çok güzel. Hatta Onursal Başkan giderken bana 'Niye gidiyorsun il sekreterliği görevine' dedi. Her görevi yapmak istiyorum, bu benim açlığımdan kaynaklı belki, her alanda bulunmak istiyorum" açıklamasını yaptı.
"ALDIĞINIZ SORUMLULUĞU TAM ANLAMIYLA YAPMAK ÇOK GÜZEL"
Alçay, "Deniz Başkan'ın il sekreterliğinden sonra verdiği görev, kadın politikalarından sorumlu ve kültür, sanat, sağlıktan sorumlu il başkan yardımcılığı oldu. Hemen 'Ne yapabilirim' diye bakıp Salı söyleşileri başlattım. Deniz Başkanın başlatmış olduğu ev kadınları buluşmalarının devamını getirdik. Hepsi güzeldi. Aldığınız sorumluluğu tam anlamıyla yapabilmek çok değerli bir şey. Tanıtım ve istihadamdan sorumluydum Alaattin (Yüksel) Başkan'da, dijital medyanın ilk zamanlarıydı, afişler benim elimden çıkıyordu. İstihdamda da elimize gelen CV'leri liyakatli bir şekilde lise, üniversite olarak ayırıyordum. Bizden istendiğinde eleman yönlendiriyorduk" ifadelerini kullandı.

"YÜCEL 'GÖREVİNİ DEĞİŞTİRECEĞİM' DEDİĞİNDE ŞOK YAŞADIM"
CHP İzmir önceki dönem İl Başkanı Deniz Yücel'in yaptığı il sekreterliği görev değişikliğine ilişkin basında yer alan haberleri de değerlendiren Alçay, "Daha önce Deniz Başkan bu konuyu benimle paylaşmıştı. 'Bir görev değişikiliği düşünüyorum' diye... Bizim Deniz Başkanla diyaloğumuz her zaman çok iyi olmuştur, biz ağabey - kardeş gibi konuştuk hep Deniz Başkanla. Süreci hep böyle yönettik. Bana görev değişikliğini söylemeden birkaç hafta önce, başka bir yönetici arkadaşımız üzerinden 'Acaba yapamıyor mu aldığı görevi, acaba değişim yapsak mı Fulya' demişti. Sonra benim karşıma gelip 'Ben bir görev değişikliği düşünüyorum' dediğinde ben o ismi söyledim, 'Bunu mu değiştirmek istiyorsunuz başkanım' diye sordum. O da 'Hayır, seni' dedi. O an şok yaşadığım şoku unutamıyorum. 'Neden başkanım bir sebep söyleyin, ben görev ve sorumluluklarımla ilgili aksaklık mı yaptım, yanlış mı yaptım, beni neden görevden almak istiyorsunuz' diye sordum. 'Yeterince vakit ayıramıyorsun işinden dolayı. Ahmet (Yıldız) Bey daha müsait' dedi. Sadece 'Zaman' diyerek bu değişimi yapacağını söyledi. Ben de 'Tamam' diyerek çıktım" dedi.
"MEMENEN VE URLA KAYBEDİLMİŞTİ BENİM BİR DAHİLİYETİM YOK"
Alçay konuya ilişkin açıklamasını şöyle sürdürdü:
Eve gidip sağlıklı kafayla düşündüm. Menemen kaybedilmiş, Urla kaybedilmiş. Bu süreçlerin ardından bir görev değişimi yapılıyor ve il sekreteri alınıyor. Tabi ki o düşünceyle yapmıyor Deniz Başkan, biliyorum bunu, ondan eminim ama algı bunun üzerine kurulabilir. Dolayısıyla ben de siyaset yaptığımın bilince olarak 'Bunu kendime yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum. Benim bunu kabul etmem mümkün değil' dedim ve İlçe Başkanım Çağlayan Bilgen ve Belediye Başkanımız Mustafa İnce ile görüştüm. Üçümüz 'Yarın örgütümüzü alalım gidelim Deniz Başkanımızın yanına' dedik. Oraya sadece Mustafa İnce gelmiş değil, tüm örgütümüz geldi ve 'Başkanım neden' dedik. 'Fulya daha çok zaman ayırsın, kendinden daha çok ödün versin, gelsin buraya, bu işi toparlayalım, siz bir şans daha verin' gibi bir konuşma yapıldı. Çünkü zamanlama doğru değil, benim herhangi bir dahiliyetim yok bu ilçelerin kaybedilmesi ile ilgili, benim yürütemediğim bir şey yok ortada. Yanlış anlaşılırdı, biz yanlış anlaşılacağından dolayı Deniz Başkana ısrarcı olduk.

"İL SEKRETERLİĞİNDEN SONRAKİ GÖREVİMİ DE LAYIKIYLA YAPTIM"
Deniz Başkan da açıkçası 'Tamam vazgeçiyorum, Fulya kalsın' demedi, 'Ben kararımı erteliyorum' dedi. Yani ben bir gün il sekreterliğinden alınacağım hissi ile 1 yıllık çalışmayı yine yürüttüm Deniz Başkanla. O bir yıl boyunca da aramızda ne bir soğukluk oldu, ne kavgamız, ne düşmanlaşmamız oldu. Sonuçta tüzüğün verdiği yetkiyle başkan belirler bu işleri, ben sadece o an olmasını istemiyordum. Sonrasında bir bayrak değişiminin yaşanması benim görevlendirme yapmayacağım anlamına gelmiyordu ve il sekreterliğinden sonraki görevlendirmemi de layıkıyla yaptığımı düşünüyorum.
"12 KADIN BULUŞMASI YAPTIK"
İzmir'in birçok ilçesinde yapılan ev kadınları buluşmalarına yönelik bilgi veren Alçay, "2 ayaklı çalıştık. Demokrat Kadınlar Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Fatma Uğuz, arka çeperlerdeki kadınlara kendi imkanlarıyla bulduğu yardımları ulaştırıyor. Partimize fayda sağlanması açısından da yardım ulaştırdığı kadınların envanterini bizlerle paylaşıyor. Biz bazı ilçelerde bu envanter üzerinden gittik. 12 ev buluşması yaptık, 5 tanesinde Fatma Başkanla çalıştık. Bunun haricinde zaten bizim ilçe başkanlıklarımızın yaptığı öbek çalışmaları var, o çalışmaların envanterini aldık. Aile Destekleri Sigortasına ihtiyacı olan kesimi davet ettik, ilçe başkanlıklarımız ve dernek tarafından desteklenerek buluşmaları gerçekleştirdik. Toplantılara katılan kadınlarımızın profilini anlattım, toplantıya başladığımızda önce bir çekingenlik oluyor, uzaktan bakışlar... Kahvaltı ve sohbetle birlikte biraz daha yakınlaşma oluyor. Ardından Deniz Başkan ve Sevda (Erdan Kılıç) vekilimiz kadınlara projeyi anlatıyor. Bizler siyasetçiyiz ama hepimizin ailesi var, ailelerimizde çeşitli sıkıntılar oluşabiliyor. Mesela pandemi döneminde en çok sıkıntı çeken kesimin kadınlar olduğunu biliyoruz. Bunları anlattığınızda insanlar onlardan farklı olmadığını görüyor ve özellikle Sevda vekilin konuşmasından sonra alkış kıyamet gidiyor. Kadınlarımızla iletişimlerimiz, ilçelerimiz üzerinden gidiyor, ilçelerimiz irtibatı kesmiyor ve kaynaşma süreci artmış oluyor" ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ HALK TARAFINDAN ANLAŞILMADI"
İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik de açıklamada bulunan Alçay, "Ben İstanbul Sözleşmesi'nin halk nezdinde çok anlaşıldığını düşünmüyorum. Alana çıkan arkadaşlarımızın tabi ki bilgisi var ama bizler eylem yaparken İstanbul Sözleşmesi'nin ne olduğunu yeterince anlatamıyoruz. Anlaşılmadığını düşünüyorum çünkü tamamlayıcıları yok İstanbul Sözleşmesi'nin ve hiç olmadı. İstanbul Sözleşmesi imzalandı ama kanunlaştırılmadı. Aileyi koruma kanunu var ama bu yeterli değil. İstanbul Sözleşmesi'nin önerdiği kanunlar kadın katliamını azaltacak, kadını destekleyecek ve aile yapısını bozmayacak şekilde bir hayat sürdürebilecek şekilde dizayn edilmeliydi. Bizler oluşmayan bir şeyi çok da anlatamıyoruz, bu bir söylem olarak kaldı ve putlaştı aslında. Bunu biraz daha açmak, parti politikalarına dökmek lazım. Parti politikaları kapsamında 'İstanbul Sözleşmesi imzalandığında biz şu kanun maddeleriyle kadınımızı koruyacağız' şeklinde daha detaylı bir çalışmanın yapılması gerektiğini düşünüyorum. İstanbul Sözleşmesi için söylenenlerin nesi doğru nesi yanlış gibi bir çalışma yapıldı ancak getirisinin ne olacağını tam ifade edilemiyor bence bizler tarafından" dedi.
"KAHVALTILARI HEP EŞİM HAZIRLAR"
Kadınların siyasi yaşamdaki yerini ve sayısını değerlendiren Alçay, "Kadının siyaset yapabilmesi için zaman lazım. Zamanınızın bol olması, evdeki sorumluluğunuzun az olması lazım. Bir çocuğunuz varsa ve büyüme çağındaysa bu zamanı ayırabileceğini düşünmüyorum kadınların. Evde yemek yapmaktan tutun çamaşır yıkamaya tüm ev işleri için geçerli. Ben de bu işlerle ilgileniyorum ama ben minimum düzeyde ilgileniyorum. Çünkü biz evde 2 kişi yaşıyoruz, eve giriş çıkış saatimiz belli, evdeki ortamımız belli ve benim çok fazla ev işi yükü yok omuzlarımda. Mesela evde kahvaltıları hep eşim hazırlar ama tabi yaptığı işler var, yapmadıkları var. Çamaşır yıkamıyor, ütü yapmıyor, evi süpürmüyor, bunları ben yapıyorum ama en büyük destek şu; hiç karışmıyor. Yapmadığımda da 'Neden yapmıyorsun' demiyor, 'Neden eve geç geldin' demiyor. Bu tarz rahatlıkları tanıyor bana ve ben özgür takılıyorum. Kadınların bu sebeplerden dolayı yeterince zaman ayıramadığını düşünüyorum. Bu dengeyi sağlamak için zaten Aile Destekleri Sigortası var. Maddi anlamda kadınlarımız güçlenirse eve temizlikçi gelir, belki çocuğunu daha uzun kalabileceği kurslara gönderebilir. Dolayısıyla siyaset yapmak isteyen kadın bu projeyle yapabilir belki" diye konuştu.
"GENEL BAŞKANIMIZIN ÖRNEK LİSTELER ÇIKARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"
"CHP'de kadınlara önem verildiğini düşünüyor musunuz" sorusunu da yanıtlayan Alçay, "Bu dönem daha çok verildiğini düşünüyorum. Daha önce kotalara yeteri kadar uyulmadı. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ve tam demokrasi hedefiyle çıktığımızda bu yolda Genel Başkanımızın tüzüğe aykırı bir tutum sergileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü tüzük bizler için demokrasidir aslında. Tüzüğümüz tam demokrasidir demiyorum ama bizim tüzüğümüz demokrasidir diyorum. Ben kesinlikle Genel Başkanımızın bu dönem örnek listeler çıkartacağını düşünüyorum" açıklamasında bulundu.
"SİYASET İLETİŞİMLE YAPILIYOR"
Saha gözlemlerini paylaşan Fulya Alçay, "Bu dönem iletişim kurmak isteyen insanlar sahaya çıktığınızda çok belli oluyor. İnsanlar kendiliğinden yanımıza gelip, 'Siz ne yapacaksınız' diyor. Bir kitle var yüzde 20'lik, asla fikri değişmeyecek, bizimle iletişim kurmayan. İletişim kurabiliyorsanız, kişi AKP'yi savunuyor olsa bile döndürülebilir ama iletişimsiz kalan kimseyle çalışma yapamıyorsunuz. Bu İzmir'de çok karşılaştığımız bir durum değil. Yaptığımız alan çalışmalarında 10 kişiden 1 kişi böyle çıkıyor ya da çıkmıyor" diye konuştu.
"AK PARTİ'NİN KADIN SİYASETÇİLERİ GÖSTERMELİK"
Fulya Alçay, ""AK Parti'nin İzmir'deki kadın siyasetçileri Ceyda Bölünmez Çankırı ve Saliha Özçınar Kutlu'yu nasıl buluyorsunuz. İzmir'in sorunlarına hâkimler mi" sorusuna ise, "Öyle bir gözlemim yok, ben göstermelik olarak görüyorum İzmir'deki kadın siyasetçilerini. Hiç AK Parti İzmir teşkilatıyla ilgili bir izlenimim olmadı, AK Parti'nin çıkışında Recep Tayyip Erdoğan'ın kadınlardan başlayarak, kadınları hedef göstererek, kadın kitlesiyle yola çıktığını bize anlatırlar ama bu bizim İzmir'de yaşadığımız bir şey olmadı. Ben bunu İzmir'de somutlaştıramadım, İzmir'de göstermelik olduğunu düşünüyorum" dedi.
"İZMİR OLMAK İSTİYORUM"
Nasıl bir milletvekili olacağını ve Ankara'da İzmir'i nasıl temsil edeceğini anlatan Alçay, "Ben İzmir olmak istiyorum, İzmir'i yansıtmak istiyorum, İzmir'in demokrasisini meclise taşımak istiyorum. Ben çok şanslı bir bireyim. İzmir'in Güzelbahçe İlçesi'nde doğup, büyümüş, bütün eğitim öğretim hayatını İzmir'de tamamlamış biri olarak ve bundan sonraki hayatı içinde de İzmir'den çıkmayı asla düşünmeyen biri olarak ben İzmir'i temsil etmek istiyorum. Tabi ki önceliklerim var, hep bir İzmirli kafasıyla orada olacağım ama İzmir'i yansıtırken tabi ki Türkiye'nin diğer sorunlarını da görmezden gelemem. Ülkemizin liyakat sorunu var, liyakatsiz kadroların atanmasına karşı en büyük mücadeleyi veren ben olacağım belki de. Kadınların özgürleştirilmesi adına, aile yapısını bozmadan daha özgür davranabilecekleri ülke yaratmanın en büyük savunucusu ben olacağım. Ben İzmir'i iyi temsil edebileceğimi düşünüyorum. Bugüne kadar yaptığım görev ve sorumluluklarımı iyi yaptığımı düşünerek, mecliste aldığım görev ve sorumluluklarda da İzmir'i iyi temsil edebileceğimi düşünüyorum" ifadelerini kullandı.





