Hale YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, 1,5 yıllık faaliyetlerini anlatarak, Buca’da yaşanan sera yangını, Buca Cezaevi alanı, kırsal turizm çalışmaları, belediyenin mali durumu, örgütle ve Büyükşehir Belediyesi ile uyumu kapsamında önemli açıklamalarda bulundu.

“KAHKAHALARI DUYMAKTAN KIYMETLİSİ YOK”
Buca’da dikkat çeken bir çalışma gerçekleştirdiniz, oyun sokağı açıldı. Bu fikir nasıl ortaya çıktı, nasıl gelişti?
Buca’da “yaşayan sokaklar” kurma hedefiyle çalışmalarımıza başladığımızda elbette minik hemşehrilerimizi de unutmadık. İlçemizde çocukların nefes alabileceği, güvenle oynayabileceği alanlar yaratmak bizim için öncelikliydi. Oyun Sokağı fikri de aslında çok doğal bir ihtiyaçtan doğdu. Ailelerden gelen talepler, çocuklarımızın sokakta geçirebileceği nitelikli zamana olan ihtiyacı bizi bu projeye yöneltti. Trafiğe kapalı, tamamen çocuklara özel bir sokak tasarladık. Seksekten zıplama halkalarına, yerden yüksekten dans oyunlarına kadar birçok geleneksel oyun, zemin çizimleriyle sokağa işleniyor. Sokağın kullanıcıları olan çocukların yaş grupları dikkate alınarak hazırlanan bu alanlar, aynı zamanda çocukların kendi oyunlarını da kurgulayabilecekleri esneklikte bırakılıyor. Böylece her sokak, yaşayan, dönüşen, çocuklarla birlikte şekillenen bir oyun alanına dönüşüyor. Özetle, Buca’da artık bazı sokaklar çocukların. Oyun oynasınlar, hayal kursunlar, gülerek büyüsünler. Onlar bizim geleceğimiz. Şimdi sabahın erken saatlerinden itibaren bu alanlarda yükselen kahkahaları duyuyoruz, bundan daha kıymetli bir sonuç yok.
“KIRSAL TURİZMLE EKONOMİYİ GÜÇLENDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Kırsal turizm gibi bir başlık çıktı Buca’da… Bunu biraz anlatır mısınız? Kırsal turizm kapsamında neler hedefliyorsunuz, neler yapacaksınız?
Buca’nın yalnızca kent merkezinden ibaret olmadığını hatırlatmak istedik. Kaynaklar, Belenbaşı, Doğancılar, Kırklar ve Karacaağaç gibi kırsal mahallelerimiz çok zengin bir coğrafyaya sahip. Biz de bu potansiyeli harekete geçirmeyi hedefliyoruz. Kırsal turizm kapsamında üretici pazarları kurmaktan doğa yürüyüş parkurları oluşturmaya, köy kahvaltısı noktalarından ekoturizm rotalarına kadar birçok adım planlıyoruz. Bu sayede hem yerel ekonomiyi güçlendirmek hem de İzmirlileri Buca’nın eşsiz doğasıyla, temiz havasıyla ve üretim kültürüyle buluşturmak istiyoruz.
“MARKALAŞMA YOLUNDA BÜYÜK BİR ADIM”
Ayrıca kirazımızı, bardacığımızı, Kırklar kavunumuzu ve razaki üzümümüzü sadece İzmir değil, tüm Türkiye’nin bilmesini istiyoruz. Bu amaçla Belenbaşı’nda Kiraz Şenliği, Kaynaklar’da Bağ Bozumu Şenliği, Kırklar’da Kavun Şenliği, Kaynaklar’da da Bardacık Tanıtım Etkinliği düzenledik. Coğrafi işaretli ürünlerin, kentlerin markalaşma sürecine önemli bir değer kattığı bilinciyle, Buca’ya ait ürünler için tescil çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk etapta, Buca’ya özgü üzüm çeşidimiz olan “Buca Razakisi”nin tescil sürecine başladık. Bu sayede, Buca’ya ait bu üzüm geninin korunmasını sağlayarak gelecek nesillere aktarımını da garanti altına almış olacağız. Çok önemsediğimiz bu çalışma, her açıdan Buca’ya değer katacak önemli bir adım. Üreticimizin yüzünü güldürecek, ilçemizin tanınırlığını artıracak. Markalaşma yolunda atılmış büyük bir adım olarak görüyoruz. Bu projelerimizle kırsal mahallelerimizi turizm açısından cazibe merkezlerine dönüştürerek üreticimizin emeğini görünür ve değerli kılmak istiyoruz.
“YANGIN DEĞİL, BİLİNÇLİ, PLANLI SABOTAJ”
CHP’li belediyeler halk lokantaları açtı, siz bu lokantanın ürünlerini de kendi seranızda yetiştiriyorsunuz ancak geçtiğimiz aylarda sera yandı. AK Partili Burçin Kevser de ‘Neden burada güvenlik yok’ diyerek sizi ihmalkarlıkla suçladı? Bu çıkışı nasıl değerlendiriyorsunuz, bir ihmal söz konusu mu? Olaya ilişkin detaylar netleşti mi?
Öncelikle şunu açıkça ifade edeyim: Seramızda yaşanan hadise bir yangın değil, bilinçli ve planlı bir sabotajdır. Kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişiler tarafından su depomuza yüksek miktarda tuz dökülmüş ve bu, ürünlerin köklerinden yanmasına neden olmuştur. Bu, Bucalıların sofrasına yapılan açık bir saldırıdır.
“SALDIRIYA BOYUN EĞMEDİK”
Seramızda üretmeyi planladığımız 7,5 ton ürünü Kent Lokantalarımız aracılığıyla vatandaşlarımıza ulaştıracaktık. Bu üretimle önümüzdeki 6 ay boyunca üç Kent Lokantamızın yemek ihtiyacını karşılamayı, hatta ürünlerin bir kısmını takas ederek sebze-meyve tedarikini sübvanse etmeyi hedefliyorduk. Ne yazık ki 1,5 milyon liralık bir kamu zararı oluştu. Ancak biz bu saldırıya boyun eğmedik, hemen yeni adımlar attık.
“SİYASİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRME ÇABASI”
Sayın AKP Grup Başkanvekili'nin “neden güvenlik yok” şeklindeki söylemini, daha önce defalarca olduğu gibi, bu olayı da bir siyasi fırsata dönüştürme çabası olarak görüyoruz. Asıl sorulması gereken soru, kamu hizmeti için çalışan bir belediyenin üretim alanına kimlerin neden saldırdığıdır. Bu olayın üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışmak yerine, kentte halkın sofrasına yapılan bu açık saldırının arkasındaki niyeti sorgulamak daha vicdani bir tutum olurdu. Bu yapılan saf kötülükten başka hiçbir şey değil. Biz olayı görür görmez jandarmaya başvurumuzu yaptık. Ekipler alana girer girmez incelemeyi başlattılar. Bir sabotaj olduğuna karar verildi. Bunu yapan hain veya hainler elbette bulunacak ve cezasını çekecekler.
“HİZMETİN KİMİ RAHATSIZ ETTİĞİNİ GÖSTERİYOR”
Bizim için mesele, bu üretim modelinin kimleri rahatsız ettiğidir. Çünkü Kent Lokantalarımız her gün 2 bin yurttaşımıza sıcak yemek sunuyor. Askıda Yemek uygulamamızdan bugüne kadar 20 bine yakın vatandaşımız yararlandı. Bu gerçekler, sosyal belediyeciliğin halkta nasıl karşılık bulduğunu ve aynı zamanda kimleri rahatsız ettiğini gösteriyor.
“ÜRETİM DEVRİMİNİN HİKAYESİDİR”
Yangının hemen ardından fidan dikimi gerçekleştirdiniz, seranın son durumu nedir, çalışmalar meyve vermeye başladı mı?
Evet, hain saldırının hemen ardından halkımızla birlikte çok güçlü bir dayanışma örneği sergiledik. O gün orada sadece bin adet fideyi toprağa ekmedik; aynı zamanda umudu, kararlılığı ve birlikte üretme iradesini de yeniden filizlendirdik. CHP Genel Başkan Yardımcımız Sayın Erhan Adem’in katılımıyla gerçekleşen bu anlamlı törende, Selçuk ve Hopa belediyelerimizin gönderdiği fidelerle kardeşlik bağlarımızı da toprakla buluşturduk. Bugün itibarıyla seramızda yaralar büyük oranda sarıldı. 2 dönümlük alanı 4 dönüme çıkardık. Seramızın hemen yanındaki 12 dönümlük alanda ektiğimiz fideler de yeşermeye başladı, ürünlerimizin ilk meyvelerini önümüzdeki haftalarda toplamaya başlayacağız.
Bu süreç bize bir şeyi çok net gösterdi. Sosyal belediyecilik sadece hizmet sunmak değil, halkla omuz omuza üretmektir. Buca Modeli’ni bu anlayışla oluşturduk. Kendi ürünlerimizi yetiştiriyor, Kent Lokantalarımızda Bucalılara sunuyor, kalan ürünleri ise ihtiyaç sahibi ailelerimizin sofralarına ulaştırıyoruz. Ayrıca, Bucalı yurttaşlarımız Kurban Bayramı’nda Kent Lokantalarımıza et bağışında bulunarak bu dayanışmayı daha da büyüttü. Saldırının ardından halkımızla el ele vererek sadece toprağı değil, geleceğimizi de yeşerttik. Bu hikâye artık bir saldırının değil; bir direnişin, bir umudun ve bir üretim devriminin hikâyesidir.
“İLAÇLAMAYI KENDİ BÜNYESİNDE, ETKİN OLARAK YAPIYORUZ”
Sivrisinek İzmir’in her yaz kendini hatırlatan problemlerinden, Buca’da sivrisinekle mücadele ediyor musunuz? Neler yapıyorsunuz?
Evet, sivrisinek yaz aylarında İzmir genelinde ciddi bir sorun. Buca’da bu sorunun önüne geçebilmek için ekiplerimizle birlikte yoğun ve planlı bir mücadele yürütüyoruz. Mayıs ayı itibarıyla ilaçlama çalışmalarımıza hız verdik. Rögarlar, çöp konteynerleri, yağmur suyu kanalları gibi sivrisineğin üreme ihtimali olan tüm alanlarda çevreye duyarlı ve doğaya zarar vermeyen biyolojik ilaçlar kullanıyoruz. Amacımız hem halk sağlığını korumak hem de ekolojik dengeyi gözetmek. 47 mahallemizin tamamında periyodik olarak ilaçlama çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu süreçte sadece anlık çözüm değil, uzun vadeli koruyucu önlemler de alıyoruz. Bucalıların yazı rahat ve huzurlu geçirebilmesi için sahada olmaya, aralıksız çalışmaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz dönemlerde ihale ile dışarıya veriliyordu ilaçlama işi, biz kendi şirketimiz üzerinden yapıyoruz. Kendi araçlarımızla, kendi personelimizle yapıyoruz. Daha etkin çalışıyoruz, acil müdahale edebiliyoruz. Hem daha kaliteli bir hizmet üretimi hem de tasarruf sağlıyoruz.
“ÜRETEREK GEÇEN 1 YIL GÖRÜYORUM”
1 yılı aşkın süredir görevdesiniz… Görev süreniz nasıl geçti, sizi en çok üzenler ve mutlu edenler dersek neler söylersiniz? Aynı zamanda AK Parti kanadından ‘Buca’da hiçbir şey yapılmadı, vaatler tutulmadı’ eleştirileri de var.
Göreve başladığımız günden bu yana, Bucalıların bize verdiği güvene layık olmak için gecemizi gündüzümüze kattık. Her adımımızı öncelikle ihtiyaçlara göre planladık. Geriye dönüp baktığımda, büyük bir özveriyle, samimiyetle, birlikte üreterek geçen bir yıl görüyorum.
“BENİ EN MUTLU EDEN BUCALILARIN DESTEĞİ”
Beni en çok mutlu eden şey, Bucalıların bize olan desteği, güveni ve katılımı oldu. Biz “makamımız sokaklar” dedik, Bucalılarla birlikte çalıştık, birlikte karar verdik. Kent Lokantalarımıza gelen öğrencilerin, emeklilerin gözlerindeki mutluluk, Tarım Okulu’ndan mezun olan kadınlarımızın emeğiyle üretime katılması, yarı zamanlı eğitim merkezlerimizde ve anaokullarımızda büyüyen çocuklarımızın gülümsemesi bize en büyük motivasyon.
“NE ÇOK ÜZEN SERAMIZA YAPILAN SALDIRI”
Üzen taraflar da oldu elbette. Özellikle seramıza yapılan saldırı gibi bazı olaylar hem bizi derinden etkiledi hem de kamu vicdanını yaraladı. Ama bu tür olaylar karşısında daha da kenetlendik. Dayanışmayı büyüttük, üretimi artırdık.
“HERKESİN GÖRÜŞÜNE SAYGIMIZ VAR ANCAK…”
“Hiçbir şey yapılmadı” eleştirisine gelince… Elbette herkesin görüşüne saygımız var ancak Buca’da bugün Kent Lokantaları’nda her gün 4 çeşit yemeği 50 TL’ye yiyen binlerce yurttaş var. Dijital Dershane projemiz sayesinde sınava hazırlanan yüzlerce gencimize ücretsiz destek sağlıyoruz. Tarım Okulu kurduk, sadece eğitim vermekle kalmadık, kentsel tarım alanında ülkeye örnek bir model ortaya koyduk. İlçemizin dört bir yanında asfalt, kaldırım, temizlik gibi temel belediyecilik hizmetlerini aksatmadan sürdürürken parklarımızı yeniledik, yeni sosyal alanlar kazandırdık. Tip-1 diyabet hastası çocuklarımız için başlattığımız ücretsiz Diyabet Sensörü projemizi üniversitelileri de kapsayacak şekilde genişlettik. Binlerce çocuğumuzu ve gencimizi sporla buluşturduk; kadınlarımıza hobi, sanat ve meslek edindirme kursları verdik. Tarihi Tren Yolu’nu yeniden canlandırdık. 60 yaş üstü büyüklerimizin nefes alabilmeleri için Çınarlar Buluşma Noktası’nın ilkini açtık.
“ATIL DURUMDAKİ AMFİ TİYATROYU SANATSEVERLERLE BULUŞTURDUK”
Yıllarca atıl durumda kalan Gölet Amfi Tiyatro’yu, Zeki – Metin Amfi Tiyatro adıyla sanatseverlerle buluşturduk. 1923 Buca markamızla, Mevlana Tesisleri, Çınarlar Buluşma Noktası yanında açtığımız kafeteryalarla hemşehrilerimizin keyifle vakit geçirebilecekleri alanlar yarattık. Şimdi 1923 Buca Göksu kafemizin açılışına hazırlanıyoruz. Buca 1928 adıyla hizmet verecek kahve duraklarının ilkini Dumlupınar’da açtık. Sosyal yardımlar konusunda da çok kapsamlı bir çalışma yürüttük.
“HEDEFLERİMİZ BÜYÜK”
1872 yılında Buca'nın ünlü razaki üzümünü Avrupa’ya ulaştırmak için Levantenler tarafından yapılan ve 2006 yılından beri atıl durumda olan tren yolu hattı için geçen dönem yapılan yenileme projesini, “tarihi doku göz önüne alınarak yeniden tasarlandı. Buca için büyük hedeflerimiz var. Adım adım hepsini hayata geçirmeye devam ediyoruz. Yaptıklarımız ortada, yapacaklarımız ise Bucalılarla birlikte şekillenmeye devam edecek. Biz lafla değil, işle konuşuyoruz.
“MERKEZİ HÜKÜMETİN BASKISI VAR”
Mali duruma da değinelim, şu an ne aşamada? Toparlandı mı belediyenin mali durumu, bir TİS süreci geçirdiniz, SGK ve vergi borçları var…
Merkezi hükümetin yerel yönetimler üzerindeki baskısı, özellikle İller Bankası’ndan gelen paylarda yapılan ciddi kesintiler, SGK ve vergi borçlarından kaynaklı otomatik tahsilatlar, belediyemizin gelirlerinin yaklaşık yüzde 40’ını daha elimize geçmeden kaybetmemize neden oluyor. Bu durum, sadece bizim değil, birçok yerel yönetimin yaşadığı yapısal bir sorun. Ne yazık ki, merkezi kaynaklardan gelen bu tür kesintiler, yerel yönetimlerin hizmet üretme kapasitesini ciddi şekilde zayıflatıyor.
“HİZMETİN AKSAMASINA İZİN VERMEDİK”
Bu tablo, hem temel belediyecilik hizmetlerinin üretiminde hem de çalışan maaşlarının düzenli ödenmesinde zaman zaman sıkıntılara yol açıyor. Biz, gelir kaynaklarımızın daralmasına rağmen Buca’da hizmetin aksamasına izin vermedik. Çünkü biz göreve gelirken Bucalılara bir söz verdik. Bu nedenle ilk günden bugüne bir yandan mevcut borç yükünü yönetirken, diğer yandan da belediyemizi kalıcı ve sürdürülebilir çözümlerle ayağa kaldıracak adımlar atmak için büyük bir gayret gösteriyoruz. Buca’nın geleceğini sağlam temellere oturtarak inşa etmeye çalışıyoruz.
“PROJELERİMİZ GÜNLÜK DEĞİL YARINI DÜŞÜNEREK PLANLANDI”
Mali disiplini sağlamak adına önemli bir yol aldığımızı söyleyebilirim. Gelir-gider dengesini gözeten, harcamalarda önceliklendirme yapan, kaynakları etkili ve şeffaf kullanan bir yönetim anlayışını benimsedik. Aynı zamanda belediyemize yeni gelir kalemleri kazandıracak projeleri hayata geçirmeye başladık. Bu projeler sadece bugünü değil, yarını da düşünerek planlandı.
“MALİ DİSİPLİNDE ÖNEMLİ NOKTAYA GELDİK”
Hedefimiz çok net; Buca’nın ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durduğu, personel maaşlarının zamanında ödendiği, hizmetlerin aksamadan yürütüldüğü, geleceğe güvenle bakan bir belediye yapısını kalıcı hâle getirmek. Bu doğrultuda çalışmaya devam ediyoruz ve artık mali disiplini sağlama konusunda da çok önemli bir noktaya gelmiş durumdayız. Şahintepe bölgesinde arazimiz var, bunu satmak yerine oraya kendi şirketlerimizle inşaat yapıp katma değer yaratacağız.
“GERÇEK BELEDİYECİLİK MASADA DEĞİL, HALKIN ARASINDA YAPILIR”
Biz Buca’ya geldiğimizde vatandaştan ‘Çok memnunuz, görebildiğimiz, konuşabildiğimiz, ulaşabildiğimiz bir belediye başkanımız var. Sokakta yürürken başkanı görüp derdinizi anlatabiliyorsunuz’ diyorlar. Sahada çok mu zaman geçiriyorsunuz?
Benim yerim de, yurdum da, makamım da Buca’nın sokakları… Evet, makam odasında değil; pazarda, kahvede, okul önünde, çarşıda, mahalledeyim. Çünkü ben inanıyorum ki gerçek belediyecilik, masa başında değil, halkın arasında yapılır. Buca’nın her sokağına, her mahallesine emek vermek, her vatandaşımıza dokunmak zorundayız. Çünkü biz Buca’yı birlikte büyütüyor, birlikte güzelleştiriyoruz.
Mahalle muhtarlarımızla birlikte sokak sokak dolaşıyor, talepleri yerinde dinliyor, çözüm üretmek için anında harekete geçiyoruz. Bir talep aylarca beklemesin diye gece gündüz demeden çalışıyoruz. Çocuk parkında bir eksik mi var, esnafın bir sorunu mu oldu, okul yolunda bir güvenlik açığı mı var? Anında sahadayız. Sorunu yerinde görmeden, vatandaşı dinlemeden çözüm olmaz.
Bizim anlayışımızda belediyecilik, sadece yolları asfaltlamak, kaldırımları yenilemek değil. Bizim belediyeciliğimiz gönüllere dokunmaktır. Bir yaşlımızın elini tutmak, bir öğrencinin hayaline ortak olmak, bir çocuğun yüzünü güldürmektir. Açıkçası sokakta vatandaşlarımızdan gelen geri dönüşler de doğru yolda olduğumuzu pekiştiriyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor.
“CEZAEVİ ALANI İÇİN BÜYÜKŞEHİR’LE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ”
Buca Cezaevi diyelim… İtirazlar, mahkemeler gibi süreçler yaşandı. Son durum nedir, sizin bu alana bakış açınız nasıl?
Buca Cezaevi alanı, yalnızca bir yapıdan ibaret değil. Burası hem Buca’nın hafızasında önemli bir yer tutuyor hem de geleceği için büyük bir fırsat alanı barındırıyor. Bildiğiniz gibi cezaevi uzun yıllar hizmet verdikten sonra depremde hasar gördü ve yıkıldı. Söz konusu arazi Bakanlık yetkisinde… Ancak biz Bucalılar olarak oranın nasıl değerlendirileceği konusunda söz sahibi olmak zorundayız.
Seçim sürecinde bu alanla ilgili çok net bir öneri projem vardı ve hâlâ arkasındayım. Buca’nın yeşil alan ihtiyacı çok fazla. Ayrıca kentimiz bir deprem kuşağında yer alıyor, bu nedenle toplanma alanı olması da hayati önemde. Tüm bunların ötesinde, Buca’nın artık kendisini simgeleyecek, kültürel anlamda derinlik kazandıracak bir yapıya ihtiyacı var. Üniversite öğrencilerinin yoğun yaşadığı, İzmir’in en büyük ilçesi olan Buca’da, simgesel bir yapı eksikliği hissediliyor. Bu nedenle biz, Buca Cezaevi’nin yerine minimum yapı yoğunluğu ile kamusal, yeşil ve kültürel işlevi olan bir proje öneriyoruz. Bir meydan, bir kültür yapısı, bir nefes alanı... Bu alanın ranta değil, halka açılmasını istiyoruz. Bu yüzden hem hukuki süreci hem de kamuoyunun beklentilerini yakından takip ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızla da bu konuda iş birliğine hazırız. Buca’ya yakışacak bir projeyi hayata geçirmek için gerekli tüm iradeye ve kararlılığa sahibiz.
“CEMİL BAŞKANA YÖNELİK SÖYLEMLERİ ETİK BULMUYORUM”
CHP’de şaibeli kurultay iddialarının ardından başlayan süreç devam ediyor, Cemil Tugay’ın da ceza istemi var. Bu sürece ilişkin il yöneticiliği yapmış, kurultay sürecini yakından bilen biri olarak neler söylersiniz?
Kurultay süreçleri partilerin doğal ve kaçınılmaz süreçleridir. Elbette bu dönemlerde çeşitli tartışmalar, iddialar ya da farklı görüşler gündeme gelebilir. Bu tartışmalar, parti içi demokrasinin işlediğini ve fikirlerin özgürce ifade edilebildiğini gösterir. Önemli olan bu süreci kamuoyuna karşı saygınlıkla, sorumluluk bilinciyle ve birlik duygusunu zedelemeden yönetebilmektir. Cumhuriyet Halk Partisi gibi köklü bir partide fikir ayrılıkları olabilir ama bu ayrılıklar bizi zayıflatmaz, aksine doğru yönetildiğinde daha güçlü kılar. Ben, Cemil Başkanımıza yönelik söylemleri etik bulmuyorum. Hepimiz aynı idealler için mücadele ediyoruz. Ortak hedeflerimiz varken ayrıştırıcı değil, birleştirici bir dil kullanmak, sağduyuyu, aklıselimi ve partimizin temel değerlerini korumak hepimizin sorumluluğudur.
“HASANAĞA PARKINI BAŞTAN YAPTI”
Büyükşehir’le aranız, uyumunuz nasıl, Buca yeterli desteği alabiliyor mu Büyükşehir’den?
Büyükşehir Belediye Başkanımız Buca’yı tanıyan, bilen bir insan öncelikle bu yüzden çok şanslıyız, zamanında Buca’da yaşadığı için Buca’nın sorunlarına hakim. Seçim sürecinde de birlikte seçim çalışması yaptığımızda üzerinde durduğumuz birkaç yer vardı. Onlara ilk yıl içinde müdahalede bulundu, iyileştirme çalışmaları yaptı. Bunlardan bir tanesi de Hasanağa Parkı. Komple baştan aşağı elden geçti, yenilendi, spor istasyonu yapıldı. Vatandaşlarımız çok memnun.
“FİKİR ORTAKLIĞI YAPIYORUZ”
Yıllardır ana arterlerde yapılmayan asfalt çalışması yapıldı. Şu anda Forbes ve Şirinyer Parkı ile ilgili de çalışma yapıyor, bu çalışmalara bizi de dahil ediyor, fikir ortaklığı yapıyoruz.
“UYUMUMUZ SAHAYA OLUMLU YANSIYOR”
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay’la uyumlu ve yapıcı bir çalışma içerisindeyiz.
Gerek yüz yüze toplantılarla gerekse ekiplerimiz üzerinden yürüttüğümüz temaslarla, Buca’nın ihtiyaçlarını Büyükşehir’e en doğru biçimde aktarmaya ve çözümler üretmeye çalışıyoruz. Buca gibi nüfus yoğunluğu açısından İzmir’in en büyük ilçesi olan bir yerde hem mevcut sorunlara müdahale etmek hem de uzun vadeli yatırımları planlamak ciddi bir koordinasyon gerektiriyor. Bu anlamda da Büyükşehir’le aramızdaki uyum, sahaya doğrudan olumlu yansıyor. Süreçlerin hızlanması, kaynakların verimli kullanılması, hizmetin mahallelere eşit şekilde yayılması gibi pek çok konuda bu iş birliğinin sonuçlarını alıyoruz. Elbette her şey bir anda düzelmiyor; kimi zaman süreçler uzayabiliyor. Ancak irade ve niyet konusunda karşılıklı bir güven ortamı olduğunu söyleyebilirim. Bu da bizim için son derece kıymetli.
“BİZ BU YOLA EKİP OLARAK ÇIKTIK”
İlçeyi de soralım, Çağdaş Kaya’nın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz… Ürettiğiniz hizmetleri sahada anlatıyor mu?
Çağdaş ağabey partimizin büyük emekçisidir. Gençliği, enerjisi ve güçlü iletişim yeteneğiyle hem örgüt içinde hem de sahada çok kıymetli işlere imza atıyor. Biz kendisiyle ortak hedefler doğrultusunda bu kente gönül vermiş iki yol arkadaşıyız. Biz belediye olarak projeler üretiyoruz, hizmetleri hayata geçiriyoruz. Onlar da sahada bu hizmetleri anlatıyor, sahipleniyor ve halkla buluşturuyor.
Biz bu yola bir ekip olarak çıktık. Birlikte üretmeye, birlikte başarmaya ve birlikte yol yürümeye inanıyoruz. Önümüzdeki dört yıl boyunca da bu birlik ve uyum içinde hizmet etmeye devam edeceğiz.





