GÜNDEME BAKIŞ - Kooperatif davasında tutuklu yargılanırken ev hapsiyle tahliye edilen CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, GÜNDEME BAKIŞ’a konuştu. Cezaevinde geçirdiği 105 güne dair çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Aslanoğlu, bu sürenin ne abartılacak ne de küçümsenecek bir zaman dilimi olduğunu söyledi.

Aslanoğlu kongre öncesi ilk kez konuştu: Adaylık için yola çıkanlara gönül koymadım!
Aslanoğlu kongre öncesi ilk kez konuştu: Adaylık için yola çıkanlara gönül koymadım!
İçeriği Görüntüle

“105 GÜNÜN ISTIRABI VAR”

“105 gün ne küçültülmeli ne büyütülmeli…” diyen Aslanoğlu, “Milletin siyaset nedeniyle 37 yıl hapis yattığı, 1980’de binlerce kişinin Diyarbakır Cezaevi’nde, Mamak’ta işkence gördüğü bir ülkede, bizim 105 gün yatmamız çok büyütülecek bir şey değil. Ancak ‘Orada dinleniyorsunuz zaten’ diyerek küçümsenecek bir durum da değil. 105 gün boyunca kızım Vera’dan, eşim Duygu’dan ayrı kaldım. Yemekten, içmekten, sosyal yaşamdan uzak kaldım. Saçlarım döküldü, kilo verdim. Bir gün bile zor. Birini bir hafta boyunca yatak odasına kapat, dışarıdan istediği yemekleri getir, ama dışarı çıkmasın… O zaman anlarsın yalnızlığın, tecritin ne olduğunu. 105 günün acısı, ıstırabı var. Canımı acıttığı çok yer oldu. Bu süreci askerlik anısı gibi anlatmak da doğru değil” dedi.

“VERA GELİP GİTTİKTEN SONRA GARDİYANLAR KENDİNE GELEMEDİ”

Cezaevinde en çok kızından ayrı kalmanın kendisini etkilediğini belirten Aslanoğlu, “Beni en çok perişan eden şey Vera oldu. Henüz 18 aylıktı. Özellikle ayda bir yapılan açık görüşlerde bana yapışıyor, ‘baba, baba’ diye bırakmıyordu. Vera görüşten gidince gardiyanlar bile kendine gelemedi. En zorlayıcı kısmı ise Duygu’ydu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Duygu’nun işi çok zordu. Her gün evden çıkıyor, il başkanlığına gidiyor, oradaki gelişmeleri takip ediyor, gazete haberlerini topluyor, sonra Kırıklar Cezaevi’ne geliyordu. Bazen üç saat kapıda bekliyordu. Bir saatlik görüşte getirdiği evrakları birlikte okuyorduk. Herkes sadece ailece sohbet ediyoruz sanıyor ama onun dışında örgütsel aktarılması gereken konuları da ona iletiyordum” diye konuştu.

“DUYGU, GENEL BAŞKANLA ARAMDAKİ RESMİ BAĞ OLDU”

Aslanoğlu, cezaevi sürecinde eşi Duygu’nun aynı zamanda Genel Başkan Özgür Özel’ ve örgütle aralarındaki resmi bağlantı olduğunu söyleyerek, “Genel Başkanımız bana bir şey iletmek istediğinde Duygu’yu aradı. İl başkanlığı görevinin tebliğini de onunla yaptı. Ayrıca partili avukatlar, gençlik kolları, arkadaşlarımız geliyordu ama ‘Partide şunu yap, şuna söyle’ işini Duygu ile yürütmek zorunda kaldık. Ahmet Doğukan Gül de haftanın iki-üç günü geldi. Sağ olsun cezaevinde hiç yalnız bırakmadı” açıklamasında bulundu.

“BAZI PARTİLİLERİN TAVIRLARI ÜZDÜ”

Aslanoğlu, cezaevi sürecinde en çok inciten şeyin bazı partililerin tavırları olduğunu belirterek “Haberler… Her olay birkaç katmanlı etkiliyor insanı. Sevinç de, hüzün de, yalan da öyle. Bazı arkadaşların tavırları daha çok üzüyor” ifadelerini kullandı.

“TUNÇ SOYER VE HEVAL KAYA İYİYDİ, BENİM TARZIM FARKLI”

Cezaevinde eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP’li Heval Savaş Kaya’yla aynı davada yargılanmalarına rağmen hiç görüşemediklerini söyleyen Aslanoğlu, “Buca’da üç ayrı cezaevi vardı. Üçümüzü de farklı yerlere koydular. Heval ve Tunç Bey’i ilk kez Şakran’a nakledilirken cezaevi aracında gördüm. Heval, son döneme kadar 300 barfiks, 200 mekik çektiğini, kilo verdiğini söylüyordu. Morali iyiydi. Tunç ağabey her zamanki gibi ‘Kitap okuyorum, yazıyorum, aydınlık günler gelecek’ diyordu. Benim tarzım onlardan farklı. Cezaevi koşullarını ne yüceltirim ne yerin dibine sokarım. Heval de ‘Güneşleniyorum’ diyordu. Güneş mi kalmış orada? Avlunun iki kat duvarı var” dedi.

“ZATEN 3 YIL ÖNCE KOOPERATİFİ BIRAKMIŞTIM”

İlk gözaltına alındığında şaşırmadığını söyleyen Aslanoğlu, “Bu dedikoduyu üç yıldır duyuyordum. Kooperatif başkanlığını üç yıl önce bırakmışım ama içerden, dışardan, CHP’liden, başkasından milyon tane söylenti duydum. ‘Polis seni alacak’ diyorlardı. Neden alsın, neden çağırmasın da götürsün? Daha önce ifadeye çağırdılar gittim. Bu soruşturma için de çağırdılar, gittim. Yarın yine çağırırlarsa yine giderim. İçeriden ve dışarıdan itibar suikastı yapıldı ama bir fırsat da yakaladık. Altı duruşma gördük. Fayansçı, boyacı, kooperatifin önünden geçmiş insanlar dinlendi. Böylece meseleyi tam olarak anlatabildik. Jüri olsa jandarmalar bile oybirliğiyle beraat kararı verirdi. ‘Bu adamlar niye içeride’ diye onlar da soruyordu” diye konuştu.

“ŞAKRAN’DA HIRSIZLIK DAVASI MI GÖRÜLÜR?”

Aslanoğlu, davanın görüldüğü yer ve sürece dair de eleştirilerde bulunarak, “Şakran Cezaevi'nde bugüne kadar FETÖ davası ve Rahip Brunson davası görülmüş. Askeri casusluk davasını bile oraya götüremediler. Bizi neyle yargılıyorlar? Hırsızlık! Hırsızlık davasının Şakran’da ne işi var? Olağanüstü bir durum bu. Üç kez heyet başkanı değişti, 8. hâkime kadar gelindi” çıkışında bulundu.

“YALNIZ BIRAKANLARI NOT ETTİM”

CHP Karşıyaka İlçe Kongresi'nde de gündeme gelen “örgüt sizi yalnız bıraktı mı” sorusuna yanıt veren Aslanoğlu, “Salondaki kalabalığı ölçü alarak değerlendirmem. O kadar çok kişi Duygu’yu arayıp ‘Bir şeye ihtiyacınız var mı, pazarına biz gidelim’ dedi ki… Maddi manevi yardım etmek isteyen çok kişi oldu. Ama hiç aramayanlar da vardı. Not ettim! ‘Geçmiş olsun’ bile demeyenler oldu. Aç değiliz, açıkta değiliz ama insan bekliyor. Ada’yı, Berfin’i aramalarını beklerdim. Babaları cezaevindeydi. Siyaseten farklı düşünebilirler ama ‘Merak etme, biz buradayız’ diyenler olmalıydı. Yapanları da, yapmayanları da not ettim. Cezaevine gelen herkesi deftere yazdım. Kim ne zaman geldi, tek tek kaydettim” dedi.

“TAKİP ETMESİ GEREKEN PARTİLİLER VAR”

Duruşma günlerinde yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Aslanoğlu, “Babamı içeri alıyorlar, ağabeyimi almıyorlar. Belediye başkanlarını bile almadılar. Gazetecinin telefonunu içeri sokmuyorlar. Mahkeme ikinci gün devam edeceğini önceden söylemiyor, insanlar hazırlıksız yakalanıyor. Ama bu davayı takip etmekle görevli siyasetçiler vardı. Nasıl gazeteciler takip ediyorsa, partililerden de bu işi takip etmesi gereken kişiler takip etmeliydi” ifadelerini kullandı.