Yumurtalık kanserinin geç belirti vermesi yüzünden toplumda 'sessiz katil' olarak adlandırıldığını ifade eden Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kağan Açıkgözoğlu erken teşhisin önemine dikkat çekti. Her 80 kadından 1'inde yumurtalık kanseri görüldüğünü, Türkiye'de her yıl yaklaşık 4 bin kadında bu kanserin teşhis edildiğini kaydeden Uzm. Dr. Açıkgözoğlu, şu bilgileri verdi: "Yumurtalık kanseri jinekolojik kanserler arasında rahim kanserinden sonra en sık gördüğümüz 2'nci kanser türü. Hastaların büyük çoğunluğunun ileri evrede tanı alması nedeniyle tedavideki gecikme neticesinde bu kanser en ölümcül kanserler arasında yer alıyor. Oysa erken teşhis edildiğinde tedavisinde yüzde 90'lara varan başarılı sonuçlar elde edilebiliyoruz. Erken teşhis bu hastalıkla mücadelede çok büyük önem taşıyor. Erken teşhis için ise yıllık muayene şart. Hastalığın erken teşhis edilmesi tedavi noktasındaki en önemli kıstas olduğu için yıllık yaptığımız rutin jinekolojik muayene ve ultrasonografi oldukça önemli. Bu kontrollerde hastanın diğer genital organları ile birlikte yumurtalıklarını da kontrol ettiğimiz için semptomlar henüz ortaya çıkmadan varsa yumurtalık kitlelerini de yakalayabilmekteyiz. Tabii erken teşhis için dikkat edilmesi gereken bir başka önemli nokta ise yumurtalık kanserinin belirtilerinde zaman kaybetmeden hekime başvurmak."

6 BELİRTİ SIRALADI

Hekime başvurulmasını gerektirecek belirtileri sıralayan Uzm. Dr. Açıkgözoğlu, "Uzun süreli olarak meydana gelen hazımsızlık ve gaz problemleri, mesane alışkanlıklarında yani idrar alışkanlıklarında meydana gelen değişiklikler, karın bölgesinde devamlı meydana gelen bir şişlik hali ve basınç hali, kasık bölgesinde bir dolgunluk hali ve kasıklarda meydana gelen ağrı durumu, iştah kaybı ve çok hızlı bir şekilde meydana gelen tokluk hissi, bu duruma bağlı olarak da meydana gelen kilo kaybı, aşırı veya düzensiz vajinal kanama durumu" dedi.

'KİMİN RİSKİ YÜKSEK, KİMİN AZ'

Öte yandan Uzm. Dr. Açıkgözoğlu, yumurtalık kanserine yakalanma riskini artıran ve tıbben ispat edilmiş faktörleri; "Menopozda ya da 50 yaşın üzerinde olmak, erken adet görmek, menopoza geç girmek, doğum yapmamış olmak, ailede yumurtalık ya da meme kanseri öyküsünün olması, BRCA1 ya da BRCA2 gen mutasyonları taşımak, çikolata kisti varlığı" olarak sıraladı. Açıkgözoğlu yumurtalık kanserine yakalanma riskini azaltan durumlar hakkında da bilgi verip, "Genç yaş da en az 1 yıl süre ile devamlı veya aralıklı doğum kontrol hapı kullanmış olan kadınların hayat boyu yumurtalık kanserine yakalanma riski yüzde 50 daha az, kullanma süresi uzadıkça risk azalıyor ve ilaç kesilse dahi koruma uzun yıllar devam ediyor. Sezaryen sırasında veya doğum sonrası bir zamanda tüp ligasyonu (tüplerin bağlanması) yapılması veya tüplerin alınması yumurtalık kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor. Birden fazla doğum yapmak, özellikle erken yaşta gebelik yaşamak ve uzun süre emzirmek kadınlarda yumurtalık kanseri riski azalıyor. Az kırmızı et tüketmek ve düşük yağlı diyet, taze meyve tüketimi, zencefil, domates suyu, yeşil çay, biberlerin bitki türleri, kuruyemişler, marul ve keten tohumu tüketilmesi yumurtalık kanseri riskini çeşitli oranlarda azaltıyor" diye konuştu.(DHA)