Koronavirüs salgını sürecinde halkın gıda yetmezliği endişe kapılmaması gerektiğine değinen Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Türkiye’de gıda yetmezliği yaşanmayacağını belirtti. Gıda güvenliğinin teminatının kooperatifleşme ile yerli üretim olduğunu belirten Eskiyörük, "Türk Tarımının kurtuluş reçetesi, Tire Süt Kooperatifi modelidir. Her ilçede bu modeli oluşturabilirsek işte o zaman dışa bağımlılıktan kurtuluruz" dedi.

REÇETE TİRE SÜT MODELİDİR
 
Destekleme politikalarıyla her ilçede bir Tire Süt Kooperatifi yaratmanın mümkün olduğunu belirten Eskiyörük; “Türk Tarımının kurtuluş reçetesi, Tire Süt Kooperatifi modelidir. Her ilçede bu modeli oluşturabilirsek işte o zaman dışa bağımlılıktan kurtuluruz. İthalat yapan değil, ihracat yapan bir Türkiye yaratırız.Destekleme politikaları ile Türkiye’de kooperatifleşmeyi geliştirmek mümkündür. Kooperatifleşme ile, ekonomimiz güçlenir, göç durur ve Türkiye daha yaşanır olur. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi;  Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar” şeklinde konuştu.
 
İTHALAT RİSKLİDİR
 
İthalatın milli ekonomiye zararlarının yanı sıra ileriki süreçte açlık riski de oluşturduğunu açıklayan Başkan Eskiyörük şunları söyledi: 
 
“Şuanda ürün aldığımız ülkeler bir gıda yetmezliği durumunda “Ürün Veremiyorum” derse işte o zaman açlık tehlikesi oluşur. Güvencemiz yerli üretimdir. İnsanlarımızı ve hayvanlarımızı doyuracak gıdayı üretebilir toprağımız ve çiftçimiz var. Eğer üretimi planlayıp, kendi çiftçimizi doğru ve yeterli ölçüde desteklersek gıdamızı güvence altına alırız. 1980 yılı sonrası başlayan ithalat politikası ile ülkemiz çok büyük kayıplara uğradı. Türkiye oyuna getirilerek ”Dünyada daha ucuz ise üretmeyelim, alalım” diye buğdayımızı, bakliyatımızı, pamuğumuzu ithal ederek milyar dolarlarımız gitti. Kendi çiftçimiz üretimden uzaklaşarak kentlere göç etti. Türkiye’nin sosyo-ekonomik dengeleri bozuldu. Çözüm; yerli üretimdir. Üretebilirliğimiz olan ürünleri eksik de olsa ithal etmeyip destekleme politikalarıyla üretimi planlayarak ve artırarak piyasa düzeni sağlayabiliriz. Üreticiyi korumadan, tüketiciyi koruyamayız”
 
ŞİRKET TARIMCILIĞI DA RİSKLİDİR
 
Tarımda kalkınmanın anahtarının kooperatifleşmeyle küçük aile işletmelerinin birleştirilmesi olduğuna değinen Mahmut Eskiyörük, “Ölçek ekonomisi adı altında küçük aile işletmelerini yani köylümüzü gözden çıkararak “Tarımı şirketler yapsın” dersek işte o zaman yine açlık tehlikesi yaşayabiliriz. Çünkü tarımla ilgisi olmayan sermaye sahipleri bu işe sadece para kazanmak için girer ve kazanamazsa işletmesini kapatır. Bizim köylümüzün ise tarım yaşam biçimidir. Başka alternatifi olmadığı için karnı doyarsa üreterek bizi de doyurmaya devam eder. Çözüm; kooperatifleşmedir” dedi.
 
Kooperatifleşme ile tarımda sağlanacak kazanımların altını çizen Eskiyörük şöyle devam etti: 
 
“Üretim maliyetleri düşürülecek. Gıda güvenliği ile üretici ve tüketici korunacak, Kayıtdışılık önlenecek, planlı üretimle fiyat istikrarı sağlanacak, Çiftçilik güvenceli bir meslek olacak ve göç duracak. Küçükleri yok ederek yeni büyükler yaratmak yerine kooperatifleşerek küçükleri birleştirip büyük ölçek haline getirip mevcudu iyileştirmeliyiz, geliştirmeliyiz, bilim ve teknolojiyle buluşturmalıyız. Köylümüzü bir sorun olarak görmeyip, onların sorunlarını çözerek Anadolu’nun yapısını bozmamalıyız.  Tarım ülkemizin geleceğidir. Tarımın sorunlarını çözmeden, Türkiye’nin sorunlarını çözemeyiz. Kırsalın sorunlarını çözmeden, kentlerin sorunlarını çözemeyiz. Türkiye’de yoksulluk kader değildir”