İzmir’in Seferihisar ve Menderes ilçesi sınırları içerisinde yer alan Orhanlı ve Yeniköy mevkilerinde yapılması planlanan jeotermal enerji santrali, İzmir Yarımadası’na özgü erkence türü zeytin ormanları başta olmak üzere, bölgenin doğasını ve bu bölgede geçimini sağlayan insanları tehdit ediyor.

Jeotermal arama kuyularının yapılması planlanan bölge, başta zeytin olmak üzere pek çok tarım ürünü için önemli bir alan olma özelliği taşıyor. Menderes ve Seferihisar’ı etkileyerek binlerce insanın yaşamını ve bölge doğasını tehdit edecek olan projede uzmanlar iki önemli tehlikenin altını çiziyor: Havada oluşacak yüksek ısıdaki nem ile hava ve su kaynaklarına karışacak olan zehirli maddeler.

ÇED SÜRECİ TAMAMLANMADAN ÇALIŞMALAR BAŞLADI

14 adet jeotermal arama kuyusu açılması planlanan bölgede, yasal izin süreçleri tamamlanmadan hukuksuz olarak başlatılan çalışmalar yöre halkının tepkisini çekiyor. Bölgenin doğasını tahrip edecek ve başta burada yaşayan insanlar olmak üzere birçok canlının da hayatını tehlikeye atacak olan projenin, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu süreci başlamış bulunuyor. Ancak resmi süreçler tamamlanmadan Orhanlı Köyü’nün içerisine bir şantiye kurulmuş durumda.

BELEDİYE BAŞKANI YÖRE HALKINA SÖZ VERDİ.

Bölgeye açılması planlanan jeotermal arama kuyuları için yapılan şantiye, köylülerin büyük tepkisiyle karşılandı. Jeotermal arama kuyularının ve şantiyenin yaşam alanlarını yok edeceğini söyleyen köyüler, şantiye girişini kapatarak yetkililerden, hukuksuz olarak kurulan şantiyenin bir an önce buradan kaldırılmasını talep etti. Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin’in de katılarak köylülere destek verdiği eylem sonrasında, yasadışı yollarla kurulan şantiye alanının bir an önce kaldırılacağına dair köylülere teminat verildi.

Köylüler yaşam alanlarını yok edecek olan jeotermalleri istemiyor.

Jeotermal arama kuyularının yöredeki yaşamı tehlikeye atacağını söyleyen Orhanlı Köyü Kültür, Doğa, Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Başkanı Yaşar Buyruk: “Biz ve Yeniköy sakinleri, yüzlerce yıldır burada üreterek yaşam sürüyoruz. Jeotermal santralinin üreteceği elektrikten daha kıymetli bir şey olan gıda üretiyoruz. Köyümüzde bu santrali istemiyoruz ve bizlere destek veren çevre hukuku avukatlarının da katkılarıyla konunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Çünkü sadece bizim değil kurdun, kuşun tüm varlıkların yaşam hakkı buna bağlı. Bu yüzden yöremize jeotermale istemiyoruz.” dedi.