Halime ERDOĞAN- GÜNDEME BAKIŞ
Öncelikle ‘’Tamer Osmanağaoğlu’nu anlatır mısınız’’ diye başlamak istiyorum ben, siyasi yaşamı nasıl başladı, neden Milliyetçi Hareket Partisi?

Ben her şeyden evvel bir Türk Milliyetçisiyim, Ülkücüyüm. Dolayısıyla ülkücülerin yegane siyasi partisi Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Diğer yandan Türk Milleti çok sıkıntılı süreçlerden geçmekte ve okunması zor olaylarla karşı karşıya kalmakta. Bu sorunları çözmek için ve olayları doğru okumak için de doğru bir açıdan yaklaşarak doğru adımlar atılması gerekmekte. MHP olayları başkasının gözüyle değil Türk Milletinin gözüyle okumakta ve sorunlara Türk’çe çözümler üretmekte. Böylesine önemli bir süreçte böylesine önemli değerli bir camianın mensubu olmak elbette en büyük iftihar kaynaklarımdan birisi. Bundan sonraki siyasi yaşamımız bu şekilde devam edecektir. Milliyetçi Hareket Partisi bizim evimizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi’ne ne zaman gönül verdiniz, kaç yaşındaydınız?
On dört yaşındaydım, ortaokul son sınıftaydım. Doğup, büyüdüğüm kasabada lise yoktu, liseyi okumak için Erzurum Lisesi’nde yatılı olarak başladım. Orada Ülkücü Hareketle tanışıp, zaten aile geleneğimde de bir Türk Milliyetçiliği damarı vardı. Biz onu okuyarak, arkadaşlarımla istişarelerde bulunarak daha iyi noktalara taşımaya çalıştık. Liseyi bitirdiğimde artık ben yetişmiş bir Türk Milliyetçisi ve Ülkücüydüm.

İzmir deyince neler hissediyorsunuz, İzmir sizin için ne ifade ediyor?
Aslında bu soruya cevap vermek benim için zor. Şiirlerin mısralarını süsleyen, şairlerin ilham kaynağı olan, “güzellik” tasavvurunun kaynağını oluşturan bir “şehir” bir insan için ne ifade edebilir? Daha doğrusu “sevda” kelimesi içinde ne barındırıyorsa benim için İzmir hepsini kucaklayan şehirden öte bir şey. Elbette İzmir deyince maalesef hizmete aç, özellikle yerel yönetimler açısından hak ettiği hizmeti bir türlü alamayan bir şehir de zihnimizde canlanıyor. Bunları görmezden gelemeyiz. Çözüm bekleyen sorunlar için canhıraş bir şekilde çabalamamızın sebebi de İzmir’imize duyduğumuz sevdanın ta kendisidir. Sevdamız İzmir olduğu için İzmir ile ilgili konuşacak, mücadele edeceğimiz çok şey var, devam edeceğiz.

Peki, İzmir’e sık geliyor musunuz, vekil olmadan önce İzmir ile bağlantınız var mıydı?
Ben çok uzun yıllardır İzmir’de yaşıyorum. İzmir’de kendi evim var, İzmir’de ikamet ediyorum. Zamanımın büyük bir çoğunluğunu İzmir’de geçiriyorum. Parlamentoya seçildikten sonra da, parlamento çalışmaları biter bitmez Perşembe günü akşam ya da Cuma sabahtan İzmir’e geliyorum. Pazartesi akşam Ankara’ya dönüyorum. Bu zaman zarfında İzmir’in sorunlarını yerinde görüp, inceleyerek teşkilatlarımızla, partililerimizle bir araya gelerek İzmir’in sorunlarını gündeme nasıl taşıyabileceğimizi, nerede İzmirlinin sıkıntısı var, problemi var onların notlarını alarak elimizden geldiğince mecliste bunu duyurmaya çalışıyoruz. Ben bu konuda İzmir’in sorunlarını herhalde çok fazla dile getirmekle, bu konuda tevazu da göstermeyeceğim, çok sık dile getirmekle adım anılmaya başladı, buna davam edeceğim. Çünkü İzmir’in daha yaşanılabilir bir şehir olması için elimizden gelen tüm mücadeleyi İzmirli olan her insanın vermesi gereken bu mücadeleyi sonuna kadar ben de vereceğim.

İzmir’e ilk ne zaman geldiniz?
İzmir’e doksanlı yılların başında geldim, doksan üç yılında İzmir’de ikamet etmeye başladım. İş sebebiyle geldim, İzmir’de birçok iş yaptım. İzmir’den elimizi, ayağımızı hiç çekmedik. İzmir benim hayatımın çok önemli bir parçası ve öyle olmaya da devam edecek. Ben hep dua ediyorum, ‘’Allah’ım benim nasibimi İzmir’den kaldırma’’ diye.

Sık sık İzmirli belediyeleri ve Büyükşehir Belediyesini eleştiriyorsunuz, bunun sebebi ne, Büyükşehir Belediyesi sizce hiç mi olumlu çalışma yapmıyor?
Bakın; bizim eleştirilerimiz biraz önce de ifade ettiğim gibi İzmir’imiz için, İzmirli hemşerilerimiz için. Burada yaptığımız eleştiriler doğru mu değil mi? Eleştirdiğimiz konular ile ilgili bir adım atılmıyorsa elbette biz de eleştirilerimizi, gördüğümüz yanlışlıkları dile getirmeye devam edeceğiz. ‘’Niye eleştiriyorsun’’ diye beni eleştirilmek yerine İzmir Büyükşehir Belediyesindeki sorumluluk sahibi statü sahiplerine neden bu sorunları çözmüyorsunuz diye sormak daha yerinde olacaktır. Elbette sadece hizmet eksikliklerini dile getirmekle kalmıyor İzmirlinin yaşam tarzı ve tercihleri üzerinden “istismar argümanları” üretip İzmirliyi sadece bir şeye mahkum etme gayreti içinde olan bir zihniyeti de eleştiriyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hemşerisi olmakla övündüğü bir şehrin Atatürk’e, Cumhuriyete, sevgiyle bağlı sakinlerini Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin temellerine dinamit koyanların yoluna kanalize etmeye çalışmak en başta İzmir’e büyük bir hakarettir. Biz bu hakaretlere sessiz kalmıyoruz! Sessiz kalmayan İzmirlinin sesi olmaya çalışıyoruz. Bütün mesele budur. Biz buna devam edeceğiz, İzmir’de gördüğümüz her yanlışı en yüksek perdeden dillendirmeye, seslendirmeye devam edeceğiz.

Üretici pazarları, Tarım-Köy Kooperatifi, kadın kooperatifleri, ulaşım düzenlemeleri, İzmir’ e yeni metro hatlarının yapımı çalışmaları, daha aktif hale getirilen deniz seferleri, kültür sanat faaliyetleri var ve İzmirli vatandaşlar da yerel seçimlerden bu yana yapılan, üretilen hizmetlerden memnun, sizce memnun değil mi?
Bunu söylerken referans aldığınız bir çalışma var mı? Yoksa bir varsayım üzerine mi konuşuyoruz? Samimiyetle soruyorum bunu size; demokrasi aşığı İzmirli hemşerilerimiz demokrasiyi Diyarbakır’da hendeklere gömmeye çalışan, insanlarımızın hayallerinin üstüne toprak atmaya çalışan teröristlerle destek verenlerle dayanışma içinde olan Tunç Soyer’den memnun mu gerçekten? Meclis çalışmalarımın bittiği gün İzmir’imize gelip ilçe ilçe ziyaretlerde bulunarak vatandaşlarımızla kucaklaşan bir kardeşiniz olarak söylüyorum bunu size; inanın yolunda gitmeyen şeyler var. Bu yolunda gitmeyen şeylerden insanlarımız haberdar oluyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla tam tersi bir durum söz konusu. Şunu da söylemeden edemeyeceğim, şimdi İzmir’in trafik sorununu daha da çekilmez bir hale sokan, çözüm üretemeyen, üretilen çözümlere de kapı kapayan bir zihniyetten ve yönetim anlayışından memnuniyet duyulması düşünülebilir mi? Ben size soruyorum.

Depremler sarmışken her yanımızı depreme hazırız deyip daha deprem ile ilgili Büyükşehir Belediyesinde bir birim olmadığının ortaya çıkması vatandaşlarımızı sizce memnun eder mi?
Seferihisar belediyesindeki performansı ortada olan, Seferihisarlıların sırtına milyonlarsa liralık yük bırakan Tunç Soyer’den ve yönetim anlayışından memnun olunabileceğini düşünmek çok iyi niyetli bir durum olur. Elbette bir kamu idaresinin yapması gereken çalışmaların düzgün bir şekilde yapıldığına az da olsa şahitlik ediyorsak geri kalan yanlışları ve eksiklikleri de görmezden gelmeyeceğimiz söylenemez.

Eleştiride bulunurken özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yönelik çok sert bir dil kullanıyorsunuz, bu yönde olumsuz eleştiri aldınız mı? Ya da daha pozitif bir dil kullanmak daha birleştirici olmaz mı?

Aslında çok sert bir dil kullanmıyorum. Olumsuz bir eleştiri de almıyorum. Lakin söz konusu olan İzmirlinin hakkı olunca, İzmir’in geleceği olunca kimse kusurumuza bakmasın; sert bir dil de kullanmaktan çekinmeyiz. Siz “sert eleştiri” görmemişsiniz. Bunu samimi söylüyorum. Birleştirici olmak için Tunç Soyer’in ve zihniyetinin her şeyden evvel “bölücü, parçalayıcı” unsurlarla arasına mesafe koyması lazım. Parçalamak isteyen bir zihniyetle “birleştirici” bir atmosfer nasıl yaratabilirsiniz ki? Yani seçildiği gün işten atılan, işten çıkartılan FETÖ’cü ve PKK’lıları bizzat işe başlatacağını Tunç Soyer değil mi?

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile hiç görüşme imkânınız oldu mu? Karşılıklı oturarak İzmir için proje paylaşımı gibi bir çalışma yapılabilir mi? Mesela Ak Partili Mahmut Atila Kaya, Cumhuriyet Halk Partilli Erhan Kılıç ile cezaevinin Buca’dan taşınması için ortak bir çalışma yürütüyor, siz de Tunç Bey ile bir araya gelerek İzmir için üretimde bulunur musunuz?
İzmir için bir şeyler üretmek adına illaki bir yerlerde bir araya gelmek gerekmiyor. Biz yapılanlara ve yapılmayanlara bakıyoruz. Bir de gittiğimiz yerde eksiklikleri görüyoruz. Bunları dile getiriyoruz. Yani dile getirdiğimiz sorunları zaten sorumlular duysun ve gerekeni yapsın diye dile getiriyoruz. Bir de şöyle bir durum var. Belediyelerin görev ve yetkileri kanunlar ile belirlenmiştir. Aslında Büyükşehir Belediye Başkanı lüzumsuz açıklamalar ile gündeme gelme derdine düşeceğine belediyecilik görevlerini yerine getirse sorunların birçoğu hallolacak. Ama belediyecilik dışında ne kadar alakasız husus varsa altından CHP’nin bazı Büyükşehir Belediye Başkanları çıkıyor. Tunç Soyer de bunlardan birisidir. Biz belediyecilik yapın, hizmet yapın diyoruz. Başka bir şey demiyoruz. İzmir için, bizim  önceliğimiz İzmir ve İzmir’de yaşayan insanımız.

İzmir’de bulunan belediyelerden çalışmalarını beğendiğiniz hiç belediye yok mu?
Şu ana kadar İzmir’de belediyeciliği en yapanlardan biri Aliağa.

Ben Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerden beğendiğiniz bir belediye olup olmadığını merak ediyorum…

Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden şu ana kadar görmedim. Bunu da araştırırız, biz toplumun içindeyiz. Yapılan iyi bir şey olduğu zaman da bunu dile getiririz. Hiç sıkıntı etmeden İzmirlinin mutlu olabileceği bir çalışma varsa biz bunu da gönül rahatlığıyla dile getirmekten imtina etmeyiz.

Daha önce yaptığınız bir açıklamanızda Aliağa Belediyesi’ni örnek göstermiş ve ‘’Aliağa’nın sanayi ve turizmi tüm İzmir’e uygulanmalı’’ demiştiniz. Bunu biraz açar mısınız?
Aliağa sadece İzmir’in değil Ege Bölgesi’nin ve Türkiye’nin önemli bir ilçesi, Ege Bölgesi’nin yüzde elli iki ihracatını gerçekleştiren bir ilçe. Gayri safi Milli Hasıla’da (GSMH) ilk 5’e giren bir ilçe. Türkiye ekonomisinin yüzde 2’sini üreten bir ilçe, bunlardan dolayı hem çevreci bir sanayi anlayışının hem de gelişen bir turizm sektörünün varlığından aynı anda yürütülebilen projeler olduğunu göstermesi açısından önemli buluyorum Aliağa Belediyesini. Gelişen bir ilçeden bahsediyoruz. Gelişen, zenginleşen, sosyal belediyecilik anlayışının hakim olduğu, sanayi ve turizmi aynı potada eriterek yapılan çalışmalarla MHP’li olsun olmasın herkesin takdirini kazanan bir başarıdan bahsediyorum, İzmir’in diğer yerlerinde de uygulanabileceğine vurgu yapıyorum. Örnek alınabileceğini söylüyorum. Elbette varsa eksiklik bu eksikliklerin de giderilerek daha güzel, daha verimli çalışmalar yapılabileceğini de göz ardı etmiyorum. Eğer orada da bir eksiklik görürsem onu da muhakkak dile getiririz. Aliağa İlçemizdeki vatandaşlarımızın daha mutlu, daha müreffeh yaşayabilmesi için belediyede gördüğümüz eksikleri de muhakkak dile getiririz.

Peki bu Aliağa’nın ekonomi açısından Türkiye’ye kattığı bu değerler Başkan Serkan Acar’ın başarısı mıdır?
Hayır, sadece Serkan Acar’ın başarısı demiyorum, Aliağa’nın böyle bir potansiyeli var diyorum. Aliağa’da Türkiye’nin en önemli üretimlerini yapan kuruluşları var. Petrol rafineleri var, demir çelik tesisleri var, Aliağa bir liman ve sanayi şehri olması hasebiyle zaten varlıklı bir ilçe ama belediye başkanlığı da bunu doğru yöneterek, ilçenin daha güzel, daha yaşanılabilir bir yer olması için mücadele  ediyor, bunu görüyoruz. İnşallah Aliağa daha güzel yerlerde olur, hem turizm hem de sanayi bakımızdan.

MHP İzmir İl Başkanlığı’nın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Ben geldiği günden bu yana Veysel Şahin Beyefendiyi başarılı buluyorum. Ben eminim ki İzmir’in 30 ilçesini defalarca ziyarette bulunmuş, defalarca program yapmış, defalarca sorunları yerinde dinlemiş, incelemiş, teşkilatlarla ilgili birçok problemi de çözmüş bir il başkanı olarak görüyorum. İl başkanı olarak çok başarılı buluyorum, dilerim bunu daha iyi noktalara taşır, Allah muvaffak etsin, her şeyimizle de yanındayız, tüm çalışmalrını tebrik ediyor, canı gönülden destekliyorum.

İttifak nasıl gidiyor, İzmir’de ve Ankara’da ittifakı değerlendirir misiniz dersek neler söylersiniz?
Cumhur İttifakı çıkar ve rant üzerine kurulu bir ittifak olmadığı için iyi gidiyor. Millet aklıyla vücut bulan ve var olan “beka sorunu” sebebiyle kronik tartışmaların kenara bırakılarak kronikleşen sorunlara eğilen bir ittifaktan bahsediyoruz. Bu önemli. Dolayısıyla liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin de ifade ettikleri gibi Cumhur İttifakını önemsiyoruz. Türkiye için önemsiyoruz. Elbette bu ittifakın meyvesi olan ve aziz milletimizin de onayıyla hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini de değerli ve önemli buluyoruz. Sonuna kadar da arkasındayız, çünkü doğru olduğuna inanıyoruz.

Peki ya Millet İttifakı nasıl gidiyor sizce hem İzmir’e hem de Ankara’ya hâkim bir vekil olarak nasıl görüyorsunuz süreci…
Milletimiz de görüyor yaşananları. Görünen köy kılavuz istemez. Cumhur İttifakı nasıl bir rant üzerine inşa edilmemişse Millet İttifakı da o derece rant üzerine inşa edilmiştir. Kamuoyuna düşen haberlere bakınca yapılan kayıkçı kavgalarına rağmen vatandaşlarımızın bir çoğu PKK’nın şubesi haline gelmiş HDP’nin de ittifaka dahil olduğunu görüyor. HDP, PKK’nın sözcülüğünü yapan bir parti, zaten meclisteki konuşmalara da bu yansıyor. Mesela HDP’li Grup Başkanvekili Meral Akşener’in Partisi, İP sıralarına dönerek “bizim sayemizde meclise zar zor girdiniz dedi. Doğru mu? Doğru! Rezalet anlayacağınız. Bu yerel yönetimlerde de yaşandı. İzmir’de de yaşandı. Süreci biliyorsunuz. Yani elinden Türk milletinin kanı damlayanlarla iş tutmak şahsen bizim için utanç duyulması için yeter de artar bile.

Meclis gündemine değinecek olursak yaptığınız çalışmalarla ilgili bizlere bilgi verir misiniz?
Ben İzmir’deki Organize Sanayileri çok önemsiyorum. Türkiye’deki Organize Sanayilerin önünü açmak için bize gelen ne talep olursa sonuna kadar takip etmem gerektiğine inanıyorum. Çünkü organize sanayi bölgesi, gelişmişliğin ve kalkınmışlığın bir örneğidir. Bunu çok rahat görüyoruz, Atatürk Organize, Aliağa Organize Sanayi… İzmir’de yaklaşık 13 tane büyük organize sanayi var. Burada çalışan insanımızla, yapılan işlerle, ülkeye kazandırılan ihracatla bence zaten çok önemsenmeli. Buna ilaveten muhtarlıklarımızı önemsiyoruz. Çünkü muhtarlıklarımız bizim ilimizde en küçük politik birimdir. Onlar vatandaşların dertleri ile dertlenir. Onlar vatandaşların köyde, mahallede dertlerini taşır. Sık sık onlarla bir araya gelir, onların dertlerini dinleriz, ne yapılması gerekiyor diye bilgi alırız. Muhtarlarımızla birlikte bir kahvaltı organizasyonumuz oldu, basın da davetliydi siz de biliyorsunuz, oradaydınız. 100 muhtarımızı davet ettik, 100’ü de katıldı, eksiksiz bu bizi çok mutlu etti, buradan da kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. İzmir’de sivil toplum kuruluşlarıyla sıkça bir araya gelmeye çalışıyorum, esnaflar birliği ile, ticaret odasıyla, ihracatçılar birlikleriyle onların sorunlarını elimizden geldiğince Bakanlıkta yapılması gereken, çözülmesi gereken, dillendirilmesi gereken konuları bizzat ilgilenerek çözüme kavuşturmaya çalışıyoruz. Neticede sevdamız İzmir, biz bunları yaparken sanayiciye, bir iş insanına ya da bir sivil toplum kuruluşuna hizmet etmiyoruz, bir İzmirliye hizmet ediyoruz, İzmir’e hizmet ediyoruz çünkü bizim ‘’sevdamız İzmir’’