Halil İbrahim GÜLER/ GÜNDEME BAKIŞ- “Kardeş kentler, çağdaş kentliler” sloganıyla yapılan CHP’li belediye başkanları toplantısı, CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla İzmir’de yapıldı. Balçova Kaya Termal Otel’de yapılan ve 2 gün sürecek çalıştayın açılışı gerçekleşti. Toplantıya belediye başkanlarının yanı sıra, CHP Genel Başkan Yardımcıları; Seyit Torun, Yıldırım Kaya Tuncay Özkan, Faik Öztrak, da yer aldı. 

BAŞKANLARA TEŞEKKÜR
Programın açılış konuşmasını yapan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Seçimlerden sonra yaptığımız ikinci toplantı bu. İlk toplantıda karşılıklı düşüncelerimizi aktarmıştık. Sizler heyecanlıydınız, güzel şeyler yapmak istiyordunuz. Bugün yerel seçimlerin 7 ayını devirdik. İkinci toplantımızı yapıyoruz. 7 aydan sonra ben buradan bütün vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum; hangi inanç, hangi partiden olursa olsun ben bütün belediye başkanlarımızı kutlamak istiyorum, hepiniz sağ olun, var olun” dedi.

TARİHTE YEREL YÖNETİMLER İLKELERİ YAZIYORUZ

Konuşmasını sürdüren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Diyeceksiniz ki ne oldu da bizi kutluyorsunuz? 7 buçuk aylık dönemde çok şey oldu, güzel şeyler yaptık. Hep beraber yaptık, birlikte mücadele ettik, yanlışlarımızı düzelttik, doğrularımızı büyütmeye çalıştık, karşılıklı haberleştik, büyükşehir belediye başkanlarımız bir araya geldi, ortak planlar hazırladık. Bu ne demek? Tarihte yerel yönetimlerde ilkleri yazıyoruz. Bu da bize nasip oldu. Yaptığımız işin çok değerli olduğunu Türkiye’nin bilmesi lazım. Sıradan bir iş yapmıyorsunuz. Bulunduğunu beldenin sorunlarını çözmede halk size yetki verdi. Siz o yetkinin gereğini yerine getiriyorsunuz. Ama bunu yerine getirirken önünüze engeller çıkabilir. Bunların hiçbir önemi yoktur. Azim ve kararlılıkla tüm sonuçları elde etmeliyiz. Biz bugün önümüze çıkan tüm engelleri aşan belediye başkanları olarak toplanıyoruz. Birlikte vatandaşa hizmet mücadelesinin ne kadar değerli olduğunu halka anlatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

ENKAZ EDEBİYATI YOK
Belediye başkanlarına seslenen Kılıçdaroğlu, “Özellikle başka partilerden başkanlığı devralan başkanlara ve vatandaşlara sesleniyorum. Yönetim devraldılar ve çok zor bir tabloyu aldıklarını gördüler. Belediyenin borç batağında olduğunu gördüler. Ama hiçbir belediye başkanımız enkaz edebiyatının arkasına saklanmadı. Biz önümüzdeki tablo ne kadar ağır olursa olsun bunları aşmak gücüne sahibiz algısını toplumun belleğine kazıdık. Enkaz edebiyatı yok! Onun arkasına sığınılabilir mi? Evet. O zaman ben görevimi yapamıyorum algısı çıkar. Biz zorluklar ne olursa olsun hepsini aşarız. Sizlere bu yüzden teşekkür etmek benim görevim. Başka bir şey daha yaptınız. İsraf haramdır diyoruz. Saraydakiler de, sokaktaki çocuk da, en yaşlımız da bunu söylüyor. Hangi inanç ve kimlikten olursa olsun her vatandaşımız bunu söylüyor. Ama israf denizinde yüzüyorlar. Siz israftan özenle kaçtınız, tasarruf yaptınız. Bir beldenin, belediyenin hakkıyla, hukukuyla nasıl yönetileceğini Türkiye’ye gösterdiniz. Sade, güven veren bir belediye başkanı olmak önemlidir. Güveni gösteren ana unsur israf ve şatafattan kaçınmaktır. Siz bunları yaptığınızda sokakta daha rahat yürüyeceksiniz. Her israf vatandaşın cebinden çalınan para demektir. Siz her kuruşu vatandaşa hizmet olarak götürdünüz. 7 ayda yaptınız bunları. Bu güven artarak devam etmelidir” diye konuştu.

İKİ BELEDİYEDEN ÖRNEK
Kılıçdaroğlu, “Sadece 2 örnek vereceğim. Ankara Büyükşehir Belediyesi 7 buçuk ayda 387 milyon 821 bin bütçe fazlası verdi. Batak içinde olan bir belediyeden 7 buçuk ayda geldiğimiz nokta budur. 25 yıl sonra aldığımız belediye bu. Bu sürede israfı, harcanan paraları düşün. Bir başkent başkent kimliğinden uzaklaştırıldı, bir kasabaya dönüştü. Yüksek binaların olması oranın başkent olduğunu göstermez. Orada siz vatandaşla güven içinde, aldığınız her kuruşun hesabını veren bir yönetim yapıyor musunuz? Ankara’nın tarihine ve kimliğine sahip çıkıyor musunuz? Kültürünü tanıtıyor musunuz? Tanıtmıyorlar. İkinci örnek Rize Fındıklı Belediyesi… Orayı da 25 yıl sonra kazandık. 4 Nisan’dan bugüne 820 bin TL borç ödendi. Bir büyükşehir, il belediyesi de değil. Mütevazi bir belediye 600 bin TL de tasarruf edildi. Verdiğiniz mücadelede, verdiğiniz her kuruş bu ülkenin insanına ‘helal olsun’ dedirtecek” dedi.

MECLİSTEKİ TOPLANTILARI HERKESE AÇIK YAPIYORSUNUZ
Kılıçdaroğlu konuşmasını şu  şekilde sürdürdü:
“Size bir teşekkürüm daha var. Tüm Türkiye, herkes, saraydaki zat da duysun diye anlatıyorum bunları. Şeffaflık… Bütçenin, ihalenin şeffaflığı… Meclis toplantılarını halka açık yapıyorsunuz. İsteyen her kişi meclis toplantılarını televizyondan izler gibi görüyor. Düne kadar yoktu bunlar. Düne kadar şeffaflık, saydamlık diye bir kavram yoktu. Sorduğumuzda ihaleye ilişkin bilgi alamıyorduk. Yine onların belediyelerinden bu yanıtı alamıyoruz. Bizim CHP’li belediye başkanlarımız şeffaflık konusunda üzerine düşeni yapıyorlar. Bu da bir ilktir. Belediye meclisi toplantılarının halka yayınlanması bir ilktir. Bir şey daha var; katılımcılık… Hep birlikte yöneteceğiz, beraber yöneteceğiz, hiç kimseyi dışlamayacağız dedik. Bunun da gereğini yerine getiriyoruz. Muhtarlarla, meslek kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle bir araya geliniyor. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı bir çalışma belki de siyaset tarihimizin bir ilkini oluşturacak. ‘Ben yaptım oldu’ mantığından siyaseti kurtarmak demektir. ‘Her şeyi ben bilirim’ anlayışından kurtarmak demektir. Bu, ortak aklın, istişarenin ne kadar değerli olduğunu dünyaya anlatmaktır. Sosyal yardım yaparken muhtarı göz ardı ederseniz doğru olmaz. Dolayısıyla belediye başkanlarımız bu konuda da yeni bir sayfa açtılar. Bütün vatandaşlarımızın bu gerçekleri bilmesi lazım.”

KAYNAKLARI HALK İÇİN HARCIYORUZ
Ülkedeki ekonomisinin krizde olduğunu işaret eden Kılıçdaroğlu, “Bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Krizin toplumsal ve sosyal boyutları var. Yüz binlerce çocuk aç yatıyor. 17 yıldır bu ülkeyi yönetenler cepleri için çalıştılar. Kızacaklar ama bir daha söylüyorum, 17 yıldır bu ülkeyi yöneten insanlar sadece cebi için çalıştı. Geldiğimiz ekonomik krizden dolayı mutfakta yangın var. Kendisini yakan, intihar eden insanlar var. Onu geçtik toplu intiharlar yaşanıyor. Bizim belediye başkanlarımız sosyal yardımları da belli çerçevede hayata geçirmeye çalıştılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu yıl dar gelirli, yoksul, 30 bin üniversite öğrencisine burs verilecek. Miktarı 96 milyon TL. Nereden buldu bu parayı? İsrafı engelleyerek. Geliri bir yerden artmadı ama israfı kesti. Kime veriyor? 30 bin fakir ailenin üniversitede okuyan çocuğuna veriyor. Bu toplumsal barış, üniversitede okuyan çocukların zamanlarını daha fazla derse ayırması açısından son derece önemlidir. İsrafı önlüyoruz, kaynakları halk için harcıyoruz. Bunları anlatmak zorundayız. Bin TL’nin altında emekli aylığı alan var mı yok mu tartışması var. Rakam verdim; 847 bin 643 kişi dedim. ‘Böyle bir şey yok’ dediler. SGK’nın 2019 Eylül tarihli istatistiği… En başta bin TL’nin altında aylık alanlar var. Ben doğruları söyledikçe onlar yalanla halkı kandırmaya çalışıyorlar. Gerek bu partinin genel başkanı olarak ben, gerek belediye başkanları olarak siz halka doğruları söyleme konusundaki geleneği özenle sürdürmek zorundayız. Ne söylerlerse söylersinler, hangi televizyonları olursa olsun, gerçeğin önünde hiç kimse engel olarak duramaz. Gerçek acıdır. Onu biliyorum, ama gerçek değişmez. Güneş balçıkla sıvanmaz. 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde bu kadar kişi bin TL altında aylık alıyor. 17 yıldır ülkeyi yönetenler Türkiye’yi ne hale getirdiler! Cepleri için çalıştılar, fakir, fukara için değil. Akrabaları, dünürleri, torunları, çocukları için çalıştılar. Biz hiçbir ayrım yapmadan tüm vatandaşlar için çalışıyoruz. Siyasette yeni bir anlayışı birlikte başlattık, birlikte götüreceğiz. Ahlaklı, adaletli bir siyaset… Bunu yapacağız” dedi. 

17 YILDIR İKTİDARIN YAPAMADIĞINI CHP’LİLER OLARAK SİZ YAPACAKSINIZ

CHP’li belediyelerin sosyal projeleriyle ilgili örnekler veren Kılıçdaroğlu, “Ankara 250 bin öğrencimizin ulaşımını indirimli yaptı. Aile sigortası kavramı bizim daha önceki seçimlerde dile getirdiğimiz bir projemizdi. Bazı belediye başkanlarımız kendi bölgelerinde yoksul vatandaşlarla ilgili aile sigortasını bir benzerini uygulamaya başladılar. Şimdi Ankara Büyükşehir Belediyesi bu uygulamayı tüm Ankara için yapacak. Ülkeyi yönetenler bunu beceremiyorlar ama biz yerel yönetimlerde bunu yapıyoruz. Kim fakirin, garibanın yanında? Hiçbir ayrım yapmadan, o bizim partilimiz, değil demeden, hayat standardı düşükse onun yanında olan belediye başkanlarımız var. Kreş yapacağız. Yoksul mahallelerden başlayarak her mahalleye kreş yapacağız. Çoğu belediye başkanımız yaptı, yapmaya da devam ediyor. İstanbul 150 mahalleye 150 kreş yapacak. Cepten 5 kuruş para çıkmayacak. Şehir hastaneleri gibi değil ama. ‘Ey Kılıçdaroğlu sen bilmezsin, bütçeden para çıkmıyor’ demişti. Bir baktık ki 20 milyar TL çıkacak. Ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığından para çıkmayacak. 17 yılda yerel yönetimlerde 25 yıldır merkezde yapamadıklarını CHP’liler olarak sizler yapacaksınız” diye konuştu. 

BELEDİYE BAKANLARIMIZ DUYARLI DAVRANMASI GEREKİYOR
Kılıçdaroğlu, “Kooperatifçilik konusunda belediye başkanlarımızın duyarlı davranması gerekiyor. Pek çok ilde kadınları bir araya getirerek alın teriyle gelir elde etmesine imkan sapladığınız. Bu kır ile kent arasındaki gelir dağılımı için güzel bir gelişmedir. Bir şey daha var ama zamana ihtiyacımız var. Kent görüntüsü ve estetiği… Kentlinin bir şekilde entelektüel dünyadan nasibini alması lazım. Belediye başkanlarımız ile sanatçılar arasındaki ilişkinin çok sağlıklı ilerlemesi gerekiyor. Bütün bu hizmetleri yaparken tek güvencemiz demokrasi. Hukukun üstünlüğü sağlandıkça yatırımcı önünü görür. Geldiğimiz noktada yargı bağımsızlığı olmadığı için, adalet duygusu büyük ölçüde zedelendiği için, parası olmayanın içerde kaldığı bir süreci yaşıyoruz. Böyle bir çıkmazla karşı karşıyayız. Bu süreç içinde hepimizin savunması gereken temel kural adalet, hukukun üstünlüğüdür” dedi.

VATANDAŞ NİYE OY KULLANDI
HDP belediyelere atanan kayımlarla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Sizler belediye başkanı olarak seçildiniz savcılıktan kağıdı aldınız, ‘hiçbir sakınca yok belediye başkanı olabilir’ denildi, sokak sokak dolaştınız ve vatandaş size güvendi ve sizleri belediye başkanı seçti. Ama bir gün sonra bir ilde bir vali yazıyor, belediye başkanını görevden alıyor ve kayyum atıyor. Bu demokrasi değil. Demokrasiye indirilen darbedir. Halkın iradesine indirilen darbedir. Her siyasal parti doğal olarak diğerinin rakibidir. Her partinin ortak hedefleri vardır. Siz beğenmediğiniz bir partinin belediye başkanlarını görevlerinden alıyorsunuz, yerine kayyum atıyorsunuz. Kim? Atamayla gelen birisi… Vatandaş niye oy kullandı? Sandığı niye koydunuz? Belediye başkanını aldınız, meclis var. Meclis otursun belediye başkanı seçsin. Ona bile izin vermediler” dedi.

TANK VE PALET FABRİKASINI NİYE BEDAVAYA DEVRETTİNİZ?
Tank ve palet fabrikası ile ilgili eleştirilerini yenileyen Kılıçdaroğlu, “Bizler, CHP’liler bayrağını ve vatanını sevenler, demokrasiden yana olanlar ülkemizin tüm varlıklarına sahip çıkarız. Ama birileri ülkemizin varlıklarını, en değerlilerini başka bir orduya, ülkeye peşkeş çekiyorsa buna karşı durmak da tarihin bize yüklediği görevdir. Tank ve palet fabrikasının satışından bahsediyorum. Değeri 20 milyar dolar… 1 milyon 800 bin metrekarelik bir alanda kurulu. Avrupa’nın en büyük entegre tesisidir. Bu şu anda katar ordusuna bedavaya verildi. Satılmadı! Özelleştirme yok diyordu. Resmi gazetede var, altına kendi imzası var, vatandaşa yalan söylüyor. Ben bunu söylediğimde rahatsız oluyor. Şu soruyu sordum, yanıt almış değilim; dünyanın hangi ülkesinde Kendi silah fabrikasını 25 yıllığına bedava veren bir ülke var? Bedavayı boş verin parayla veren ülke var mı? İkinci kararnameyi resmi gazetede yayınlamadılar. Korktu! Ben görmeyeyim diye… Ama ben görürüm. Kararname geldi. Satmadık diyor, satsaydın karşılığında para alırdın. İşletme hakkını devrettin… Kaça devrettin? Hiç yok. Madem ki 25 yıllığına devrediyorsun, ihaleyi ne zaman yaptın? Bu fabrikayı 25 yıllığına peşkeş çekmek Türkiye Cumhuriyetine ve tarihine ihanettir. Keşke mahkemeye verse de derdimizi mahkemede anlatsak. Mahkeme de onların emrinde biliyoruz ama bu kadar hukuksuzluk tarihimizde olmamıştır. Türk Telekom’un işletme hakkını 6 buçuk milyar dolara devretti. Burada da 25 yıllığına devrediyorsunuz ama bedava. Niye bedava? Katar ordusu dediğinizin arkasında kimler var? Eminim Katar devleti de rahatsızdır. Sonuna kadar takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

YILMAZ HOCAMIZ BUNA ÖRNEKTİR

Kılıçdaroğlu, “Sizler verdiğimiz mücadelenin kahramanlarısınız. Neresi olursa olsun bulunduğunuz ilin, beldenin hesabını veren başkanlarsınız. Hizmet eden, fakir fukaranın yardımcısı olan, derdi olanın gelip anlatacağı, adaletli bir belediye başkanı kimliğini taşıdığınız sürece hangi siyasi yapıdan olursa olsun her insan size saygı duyar. Biz siyaseti bu çerçevede yapıyoruz. Onların dünyaya baktığı gibi bakmıyoruz. Ülkemizi seviyoruz. Onlara adaletle hizmet götürmek istiyoruz. Adalet kavramını unuttular, cep, malı götürme kavramının ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Bunların karşısındaki en sağlıklı ve kararlı güç CHP’li belediyelerdir. Birlikte mücadeleyi bu çerçevede götüreceğiz. Ve daha ileriye taşıyacağız. Göstereceğiniz her başarı seçmenin sizin başarınıza ortak olması demektir. Başarıyı kazandık, başkanlık koltuğuna oturduk kitleleri ona ortak etmemiz lazım. Eskişehir’de Yılmaz hocamız buna örnektir. Uzun süre belediye meclisinde çoğunluğu yoktu, bu son seçimlerde mecliste çoğunluğu sağladı. Başarıyı geniş kitlelere mal etmek bizim temel hedefimiz olacaktır” dedi.

BELEDİYELERİMİZ İSRAFA SON VERDİLER
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da yaptığı konuşmada, “Son seçim bize çok büyük sorumluluklar getirdi. Tüm yurttaşlarımızın yaşam kalitesini arttırmak zorundayız. Saray yönetiminin yapamadıklarını vatandaşımız bizlerden bekliyor. Ancak ülkenin genel durumu vatandaşın hayatta kalmasını zorlaştırmaya başladı. İnsanlar en hayati ihtiyaçlarını karşılamak için inanılmaz zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Bazen de maalesef bu mücadeleyi kazanamıyor. 7 aydır halkımıza umut olmaya çalışıyoruz. Önce israfı engelledik. Çünkü bu sadece israfı önlemek değil yeni kaynak yaratmak anlamına da geliyor. En küçük belediyemizden en büyük belediyemize kadar belediye başkanlarımız israfa son verdiler. Kamuyu zarara sokan israfın engellenmesiyle belediyelerimiz artık ucuz su, ucuz ulaşım, ücretsiz süt imkanı sunabiliyor. Öte yandan yurttaşlarımızın ihtiyaçları olmayan gereksiz harcamalara ve büyük bütçeli çılgın projelere son veriyoruz. Tüm kaynakları halkın yararına kullanıyoruz. Bilimsel olarak kabul edilemez tüm girişimleri iptal ediyoruz. Bunları birçok belediyemizde görüyoruz. Ekonomik anlamda da sosyal ve siyasal anlamda da biz üzerimize düşen sorumluluktan kaçmayacağız. Yerel ekonominin düzelmesi belediyenin gücünde değildir. Belediyeler işsizliği de önleyemez, doları da düşüremez. Bunları önlemek için daha çok çalışarak iktidara gelmek zorundayız. Bu hayat, haysiyet mücadelesini mutlaka kazanacağız. Bu yaptıklarımızla halkın desteği bize artıyor. CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde oylarımız artıyor. Halkımızın teveccühü yükseliyor. Hemen hemen her yerde kayda değer yükselişler var. Saray bu gerçeği görüyor, paniğe kapılıyor. CHP’li belediyeleri haksızca baskı altına alınmaya çalışılıyor. HDP’li belediyeleri kayyumla ele geçirirken bizim belediyelerimizi de yetkisiz eli kolu bağlı kuklaya dönüştürmek istiyor. Saray, seçmenlerin iradesini hiçe sayan bir irade kurmak istiyor. Saray yönetimi belediyelerimizi kaynaksız, yetkisiz kılmak istiyor. Önce TBMM’yi etkisizleştirdiler şimdi aynı şeyi belediyelere yapıyorlar. Yerel yönetimler demokrasinin en önemli unsurları arasındadır. Yurttaşlarımızın kapılarını ilk çaldığı kurumlar belediyelerdir” dedi. 

CHP’Lİ BELEDİYELERİN SARAYIN KUKLASINA DÖNÜŞMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ
Torun, “Yetkilerin sarayda toplandığı, bir yandan bakanlıkta olduğu bir yapıyı kurmaya çalışıyorlar. Tüm belediye faaliyet alanlarını ele geçirmeye çalışıyorlar. Birçok düzenleme ve yetki belediyelerden alınmaya çalışıyorlar. Bunlar seçmenin verdiği yetkiyi gasp etmek demektir. Bu yasa bulunduğumuz siyasi iklimde büyük adaletsizliklere yol açacaktır. Ama asla yılmayacağız. Enerjimizi kaynaklarımızı yaratmaya vereceğiz. Muhalefet partileri ne kadar zorlansa da biz yılmayacağız. Rakamlar merkezi idareye bağlılığın gün geçtikçe arttığını gösteriyor. Borçlar artış göstermektedir. Sürdürülebilir bir maddi yapıyı kurmayı zorlaştırmaktadır. Bu baskıyı tek tek belediyeler olarak göğüsleyemeyiz. Genel merkezlerimizin de arkasında güçlü durduğu, hiçbir mazerete sığınmadan belediyecilik hizmetlerini aksatmadığımız bir anlayışı sergilemek zorundayız. Bunu yurttaşlarımıza borçluyuz. CHP’li belediyelerin sarayın kuklasına dönüşmesine asla izin vermeyeceğiz. Seçmenin bize verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanacağız. Sahada kazandığımızı masa başı oyunlarına asla kurban etmeyeceğiz” diye konuştu.

YENİ TASARIYI BİZ HAZIRLAYACAĞIZ
AK Parti tarafından hazırlanan yerel yönetimler taslağına karşı bir hamle olarak plan hazırlayacaklarını açıklayan Torun, “Bir yerel yönetimler yasa tasarısını hep beraber hazırlayacağız. Belediye yetkilerini ve gelirlerini arttıran bir siyaset üretmek zorundayız. Bu çalıştayı bu karamsarlığı aşmamız için önemli bir fırsat olarak görüyorum. Bunu yaratıcı fikirlerle aşacağız. Belediyelerin merkeze mahkum hale getirilmesi yaratıcı fikirlerle aşacağız. CHP’li belediyeler arasında kurulacak dayanışma ilişkisi sinerji şeklinde olmalıdır. Kent ekonominsin canlandırılması için çalışmalar yapıp, ülkede huzuru söz verdiğimiz gibi tesis edeceğiz. Vatandaşlarımızın karanlığa doğru gömülmesine asla izin veremeyiz. Bizim en çok ihtiyaç duyduğumuz şey huzurdur. 7 ayda çok iyi bir başlangıç yaptık. Bundan sonra da çok iyi devam etmek zorundayız. Böylece ülkemiz kazanacak” ifadelerini kullandı. 

BÜYÜKŞEHİR’İ YENİ BİR STRATEJİK PLANA DAHİL ETTİK
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Sizleri kardeş kentler çağdaş kentliler başlığıyla düzenlediğimiz yerel demokrasi buluşması için İzmir’de ağırlamaktan büyük onur duyuyoruz. Belediye hizmetlerinin dünyadaki hizmetleri insan, bilgi, kültür ve doğa üzerinde yoğunlaşıyor. Dünya belediyeciliğini temel kavramlarını İzmir Büyükşehir Belediyesi yeni stratejik plana dahil ettik. Şehirdeki insanların talep ve beklentileri kırsal yaşamın değişen koşullarına göre değişim gösteriyor. Demokratik, şeffaf insan odaklı belediyecilik sergilemeyi amaçlıyoruz. Biz insanlarımızı sadece bir vatandaş değil ülkemizin ve dünyanın gelişimine yön veren ilham kaynağı olarak görüyoruz. Onların önündeki fikri engelleri ortadan kaldırıyoruz. Yaptığımız her bir icraat geleceğin insanlığını mayalıyor. Bu durum çalışmalarımızı bilgi odaklı olmaya yönlendiriyor. Yönettiğimiz şehrin bilgi birikimini iyi analiz etmek ve toplumsal başarı elde etmek zorundayız. Yaşam alanlarımız ciddi tehditlerle karşı karşıyayken mevcut politikaları yerelden başlayarak düzeltmek zorundayız. Soluyacağımız hava, işleyecek toprak kalmadığında zaten yöneteceğimiz şehirler kalmayacak. Doğa hastaysa biz de hastayız. Doğa odaklı anlayış en temel ilkelerimizden biri olmak zorunda. Güçlenen yerel yönetimlerle kentlerin işleyişi de değişiyor. Eskiden devletlerarası ilişkiler kurulurken artık dünyadaki farklı kentler arasında ortaklıklar kuruluyor. Kent diplomasisi adı altında yeni bir alan açılıyor. Diliyorum Ankara’da masa başında hazırlanan yerel yönetim reform paketi dünyadaki bu değişmeleri görmezden gelmez. Aksine bu taslak halkımızın beklentilerini boşa çıkaracak bir geriye gidişi olacaktır. İzmir pek çok yeniliğin gerçekleştiği ve dünyaya yayıldığı bir kenttir. Ayaklarımızın değdiği bu kadim coğrafyanın birikimlerinden aldığı ilham burada buluşacak. Pek çok yeni kalıcı çalışmalarla sonuçlanacak” dedi.