GÜNDEME BAKIŞ- İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen ‘Demokrasi için bir nefes’ mitingi düzenlendi. Bajar ve Praksis gruplarının sahne aldığı mitinge; İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri bileşenlerinin yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, CHP'li belediye başkanları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, HDP İzmir Milletvekilleri Serpil Kemalbay ile Murat Çepni, farklı siyasi partilerin temsilcileri ile yurttaşlar katıldı.

‘SONUNA KADAR HEP BERABERİZ’
Mitinge konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Yola çıkarken çok ses çok renk çok nefes demiştik. İzmir’in emek ve demokrasi güçlerini büyüteceğiz demiştik. Bu hedef doğrultusunda çalışmaya devam ediyoruz. Hep beraber omuz omuza daha güzel bir ülke için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Enerjimiz yerinde, gücümüz, kuvvetimiz yerinde, sonuna kadar hep beraberiz” dedi.

 

‘DİKTATÖR HEVESLİLERİNİ İNDİRECEĞİZ’
CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ise, “Demokrasi için, adalet için, özgürlük için bu alanda olan herkese selam olsun. Temiz toplum, temiz siyaset, temiz bir Türkiye Cumhuriyeti isteyen herkese selam olsun. Çok zarar verdiler, insanlarımızı kırdılar döktüler, kardeşi kardeşe kırdırdılar. İnsanlarımızın ahını aldılar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediler ama bu demokrasi mücadelesine, adalet, hak mücadelesine yılmadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan omuz omuza devam edeceğiz. Buna inanan, buna güvenen tüm dostlarımızla birlikte o diktatörlük heveslilerini oradan indireceğiz. Ama sandıkla, demokrasiyle indireceğiz” diye konuştu.

MİTİNGİN AMACI... 
Mitingde konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “Burada hiçbir farklılık yok. Burada bütün renkler var, demokrasiyi talep edenler var. Bütün katılımcılara emek ve demokrasi güçleri adına teşekkür ediyoruz” dedi. Mitingin amacını taşıyan ortak basın metnini okuyan Sarı, “Sabahları uyanıp bir insanı öldürmeye gitmeden, yurdumuzu sevmenin bir yolunu bulmalıyız. Sabahları, birilerini öldürmek için uyananların yurdumuzu sevmesine artık müsaade etmemeliyiz” sözleriyle konuşmasına başladı.
Sarı konuşmasını şöyle sürdürdü:  
“Uzun süredir bir yok oluş hikâyesi yaşıyoruz. Varlığımız parça parça gidiyor elden. Faşist kutuplaştırıcı politikalarla bizi biz yapan ne varsa inançlarımız, kimliğimiz, emeğimiz, değerlerimiz yok sayılıyor, paramparça ediliyor, Yaratılan korku iklimiyle toplum kendi içine hapsedilmek isteniyor. Kendimizi ifade edemiyoruz. Tek adam rejiminin korku, baskı politikaları tüm toplumsal kesimleri bunaltıyor. Nefes alamıyoruz!”

 ‘MIZRAK ÇUVALA SIĞIMIYOR’
Sarı, “Çürümüş bir iktidar, çürümüş bir düzen! Her yerinden irin akıyor. Artık gizlisi saklısı yok: Yolsuzluk, mafya, rant ilişkileri ile halkın malları, ülkenin yeraltı ve yer üstü kaynakları, doğası yağma ediliyor. Kayıt dışı ekonomi almış başını gidiyor. Mızrak çuvala sığmıyor! Ülke ekonomisi karanlık güçlere mafya siyaset rant üçgenine teslim edilmiş durumda. Her gün ortaya çıkan ifşaların üstü örtülemiyor. Bütçe, Merkez Bankası, kayıtlı kayıtsız tüm ekonomi saraya teslim edilmiş durumda, saraydan habersiz kuş uçmuyor? Bu arada emekçiler yoksul halka pandeminin ve ekonomik krizin bedeli ödetiliyor. Bütçenin yüzde 75’ni biz emekçiler oluşturuyoruz, ama bu bütçeden ne emekçiler ne de halk olarak yüzde 25 pay alamıyoruz. Sürekli olarak artırılan dolaylı dolaysız vergiler, elektiğe, doğalgaza temel tüketim maddelerine yapılan zamlarla alım gücümüz yok ediliyor, asgari ücret yoksulluk sınırının altında işçiler emekçiler artık bunalmış durumda, emekçi artık nefes alamıyor” dedi.

‘SENDİKAL HAKLARIMIZ YOK EDİLİYOR’
Sarı şöyle devam etti: “Hak arama hürriyetimiz, sendikal haklarımız yok ediliyor! 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL KHK’larla binlerce kamu emekçisi, işçi işinden ekmeğinden edilirken, açlığa sefalete mahkum edilerek yalnızca ülke demokrasisi değil; aslında sendikal hak ve özgürlüklerimiz, kamu emekçilerinin gerçekten Grevli TİS’li sendika hakkı mücadelesine darbe yapıldı. Bugün sahte enflasyon rakamlarına dayalı sözleşmelerin sonucunda tüm işçiler ve kamu emekçileri sefalet ücretleri ile ödüyor. Pandemiyi fırsata çeviren iktidar ve sermaye için dikensiz bir gül bahçesi oluşturdu. İşten atmalar yasak dedi, kod-29 ile binlerce işçi ahlaksızca işten atıldı. Kriz var dedi, işsizlik fonu, halkın bütçesi sermayeye teşvik olarak dağıtıldı. Pandemi bahanesiyle emek yoğun sömürü, esnek kuralsız çalışma biçimleri artırıldı; işsizler, işten atılanlar, emekliler, yoksullar sefalete mahkum edildi. Daha fazla üretim daha fazla kar düsturumdan pandemide asla vazgeçilmedi. Herkes evine kapanırken işçiler fabrikalarda karantinaya çalındı hasta hasta çalıştırıldı, iş cinayetleri rekor seviyeye çıktı. Sağlık emekçileri alınmayan önlemler nedeniyle pandemi ile mücadelede yaşamlarını, sağlıklarını yitirdiler. Pandemi ile mücadelede yitirdiğimiz tüm emekçi kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz.”

‘GELECEĞİMİZ TEHDİT ALTINDA’
“Geleceğimiz, gençlerimiz yok ediliyor!” diyen Sarı şunları söyledi:
“ Üniversite öğrencilerinin özerk demokratik üniversite ve özgürce bilim talebirektör polis iş birliği bastırmaya çalışılıyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin liyakatsız rektör atamasına karşı başkaldırısı demokratik üniversite ve seçim talebi elbet bir gün gerçek olacak. Bizleri yan yana tutan ne varsa; demokrasi, adalet, barış açıkça tehdit altında… Kadın, genç, işçi, işsiz, emekçi, köylü, emekli, İnsan yok ediliyor! Nefes alamıyoruz, varlığımız, var olma nedenlerimiz, geleceğimiz tehdit altında!”