“Hastaneler, okullar ve diğer kamu binaları hem insan yoğunluğu hem de deprem sonrasında stratejik öneme sahip yapılardır” diyen Arslan “soru önergelerimize ya hiç yanıt verilmiyor ya da yetersiz yanıtlar ile geçiştiriliyor. Biz ısrarla alınan önlemleri takip etmekte kararlıyız” dedi.

Arslan açıklamasında şunları söyledi:
“Türkiye Deprem Yönetmeliği 18 Mart 2018 Tarihinde Resmî Gazetede yayınlanarak, 1.1.2019 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeyle 1996 yılında beri yürürlükte olan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası değişti. Bu tarihten sonra binaların deprem yükü hesaplamaları, güçlendirme çalışmaları ve riskli yapıların belirlenmesi bu haritaya göre yapılacak.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü yaptığı son çalışmaya göre ülkemizde 5.5 şiddeti ve üzeri deprem üretebilecek 486 diri fay veya fay segmenti, 15.000 kilometresi ana aks olmak üzere 24.500 kilometre uzunluğunda fay hattı bulunmakta.

Bu fay hatları üzerinde 18 il, 80'i üzerinde ilçe ve 502 köy yer alıyor. Topraklarımızın yüzde 66’sı, nüfusumuzun yüzde 71’i deprem riski altında. Sanayi kuruluşlarımızın ve nüfus yoğunluğumuzun yoğun olduğu bölgelerde deprem riski yüksek. Olası bir İstanbul depremine ilişkin öngörüler alınması gereken önlemlere dikkat çekiyor.

SORULARIMIZA YANIT YOK!
Sağlık Bakanlığı’na bilgi edinme yoluyla hastane ve diğer sağlık yapılarının ne kadarının depreme dayanıklı olduğunu sormuştuk. Bakanlığın 29.08.2018 tarihinde verdiği yanıt aynen şöyle:
“İzmir genelinde hastanelerin yüzde 49’u depreme dayanıklı. Depreme dayanıklı hale getirilmesi gereken yapılar ise yüzde 51.”

Bu dolambaçlı yanıt şunu söylüyor; 2018 yılı itibariyle İzmir’de hastane ve diğer sağlık binalarının yüzde 51 depreme dayanıklı değil! İşin peşin bırakmadık, depreme dayanıklı olmayan hastaneler ile ilgili neler yapıldığını öğrenmek için hem 2019 hem de 2020 yıllarında soru önergesi verdik.

Her iki önergemizde yanıtlanmadı. Saklayarak, üzerini örterek sorunları çözemezsiniz. Sonuçta ortada olan sorun insan canıdır. Bu işin siyaseti olmaz.

ÖLÜMLERİN YÜZDE 77’Sİ TÜRKİYE’DE
“Deprem değil alınmayan önlemler can kaybı yaratır” değerlendirmesini sıkça duyuyoruz. Bunun ne kadar doğru olduğunu maalesef rakamlar da ortaya koymakta. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi 2020 yılında dünyada can kaybına neden olan 15 deprem saptamış. Bu depremlerde 159’si Türkiye’de olmak üzere 206 kişi hayatını kaybetmiş. Bu can kayıplarının yüzde 77’si Türkiye’de meydana gelmiş.
2020 yılında ABD’nin Alaska eyaleti 7.8, Rusya’da 7.5 Yeni Zelanda 7.4 büyüklüğünde depremler can kaybına neden olmazken, aynı yıl Elâzığ ve İzmir depremlerinde 157 vatandaşımızı kaybettik. Bu rakamlar depremin değil alınmayan önlemlerin can kaybına neden olduğunu gösteren veriler.”
Arslan’ın önergesinde şu sorulara yer verdi:
-18.10.2021 tarihi itibariyle Türkiye geneli ve İzmir’de Bakanlığınıza ait binaların sayısı kullanım türlerine göre dağılımı nedir?

-Bakanlığınıza ait Türkiye genelinde depreme dayanıklı olmayan binaların sayısı nedir? Toplam yapı stokuna oranı nedir? Kullanım alanlarına göre dağılımı nedir? Güçlendirme çalışması yapılarak kurtarılacak bina sayısı nedir? Yıkılması gereken bina sayısı nedir?

-İzmir’de Bakanlığınıza ait depreme dayanıklı olmayan binaların sayısı nedir? Bakanlığınızın İzmir’deki yapı stokuna oranı nedir? Kullanım alanlarına göre dağılımı nedir? Güçlendirme çalışması yapılarak kurtarılacak bina sayısı nedir? Yıkılması gereken bina sayısı nedir?

-2018-2021 yıllarında Türkiye geneli ve İzmir’de bakanlığınıza ait kaç binada güçlendirme çalışması yapılmıştır? Depreme dayanıklı olmadığı için kaç bina yenilenmiştir?

-2020 ve 2021 yılında Türkiye geneli ve İzmir’de Bakanlığınıza ait binalarda güçlendirmesi çalışması yapılması için ayrılan ödenek miktarı nedir? Yeniden yıkılıp yapılması gereken binalar için ayrılan ödenek miktarları nedir?

-1.1.2019 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Deprem Yönetmeliği kapsamında ek hangi çalışmalar yapılmıştır?