AKP’nin CHP’li belediyelere ve özellikle de İzmir’e, başından bu yana artarak baskıcı ve öteleyici bir yaklaşımı olduğuna öne süren Nalbantoğlu şunları söyledi:

“Aslında, bunun bir savunması yoktur. Halkın özellikle temel ihtiyaçları, siyasetin üstündedir. Apaçık ortada olan gerçeklere de sürekli ‘Yalan’ demenin de faydası yoktur. Bunu son dönemde sıkça kullanıyorlar. Verdikleri desteğin matematiği ve fotoğrafı ortadadır. Deprem kredisini bilerek ve isteyerek kamuoyunda tartışılır hale getirdiler. Oysa Cumhurbaşkanlığı’nın uhdesinde ve yetkisinde bir konuydu. Cumhur İttifakının da bulunduğu havuza soktular ki kısa sürede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı İller Bankası üzerinden çözülebilirdi. Tam anlamıyla kafa karıştırıp, çıkmaza sürüklediler. Keza, Halkapınar Metrosu da öyle. 4 Milyar TL’lik bir proje ama hükümet, 3 Bin TL ayırmış. Aynısı Selçuk-Ortaklar ile Ödemiş Kiraz hattı için de geçerli. Milyarlık projelere bin liralık kaynak ayırmışlar. Buca Metrosu’na ilişkin onay, İzmirli’ler ve Büyükşehir Belediyemiz aylarca haykırdıktan sonra yine bir lütuf gibi geldi. İZBAN-Bergama’nın Kınık’a uzatılma projesini 2022 yılı programından çıkardılar. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama asıl sorun; bu yatırımların o şehirleri var eden insanların ihtiyacı olduğunu görmezden gelerek, siyasetlerini şekillendirme sorunudur.”

YATIRIM RAKAMLARININ GERÇEKLİĞİ

Pandemi sürecinde; CHP’li belediyelerin yardım kampanyalarının durdurulup, halka yardım amacıyla toplanan kaynağa el koyulduğunu hatırlatan Nalbantoğlu, “ Bunu yapan AKP’li Belediyeler de vardı. Onların üstü örtüldü. Ama CHP’li Belediyelere dolandırıcı muamelesi yapıldı, öyle bir algı yaratıldı. Yasalar, herkes içindir. Bugün, belediyelerin katkı paylarının artmasını örnek gösteriyorlar. Bu da yasal güvencenin ürünüdür. Yani, lütuf değildir. Nüfuslarına, yüzölçümlerine ve yarattıkları katma değere göre her ilin belediyesinin katkı paylı yasaya bağlı olarak artış gösterir. Peki, bizi yalancılıkla suçlayan AKP’li unsurların açıkladığı yatırım rakamları neyi yansıtıyor? Söyleyelim. Bunun içinde, İzmir valisinin, kaymakamların maaşları; bakanlık temsilcileri olan il müdürlüklerine aktarılan bütçeler var. Bunların da nerede nasıl kullanıldığı muamma. Halka dağıttıkları odun, kömür var, diğer sosyal yardımlar var. Bunlar, zaten devletin yapmakla yükümlü oldukları. İzmir yatırımı adı altında açıkladıkları rakamların gerçekliği bunlardan ibaret. Kentsel dönüşümünden, ulaşımına kadar pek çok noktada belediyemizi üretmekten alıkoyacak her türlü engeli yaratıp yalancı algısı yürüterek bir yere varamazlar.  İzmir’in ağzına bir kaşık bal çalıp çok büyük yatırımlar yapıyorlarmış gibi göstermenin de halkta karşılığı yok” diye konuştu.

İZMİR’İN ALGISI DEĞİŞMİYOR 

AKP’nin İzmir’i cezalandırdığı algısının kamuoyundaki tutunmasını koruduğunu ifade eden CHP PM Üyesi Rıfat Nalbantoğlu; açıklamasında ayrıca şu ifadeleri kullandı.

“İşte tam da bu yüzden; yani İzmir’e 19 yıldır şaşı bakmaları yüzünden bu algı değişmiyor. Çünkü bunu yaptıkları ve söyledikleriyle 19 yılda özenle yarattılar. Doğru sandıkları yanlışlarıyla yarattılar. Bunu biz söylemiyoruz, sokaktaki yurttaşlarımız, hemşerilerimiz söylüyor. Kamuoyu araştırmaları söylüyor. Kazanan kim? Kaybeden kim? Bunu siyaseten söylemiyorum. Sandıkta kazanandan söz etmiyorum. Ama İzmir kaybediyor; bu çok açık. Yıllardır uzlaşmaya; İzmir için bir adım atmaya çalıştıkça, bir taşla ya da bir çıkmaz sokakla karşılaşıyoruz. Arkası toz duman. Ağzı olan konuşuyor. İktidarın İzmir temsilcilerinin dilleri ve söylemleri çatışma doğurmaktan asla kaçınmıyor. Peki bu arada ne oluyor? İşte; bu algı oluşuyor ister istemez. ‘AKP, CHP’li Belediyeleri; İzmir’i cezalandırıyor.’ algısının bu koşullarda ortadan kalkması mümkün değil. Bu gerçekle yüzleşmeli ve İzmir’in yararına bir tutum geliştirmeliler.”