Madde üzerine yapılan görüşmelerde söz alan CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır küresel ısınma ve iklim değişikliği konularına da dikkat çektiği konuşmasında “Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en temel nedeni atmosferde sera etkisi yaratan gaz emisyonlarının, başta karbon/karbondioksit oranının artıyor olmasıdır. Özellikle milyonlarca yılda ısı ve basınç altında oluşmuş ancak yeraltında hapsolmuş olan karbonu içeren, petrol, kömür gibi fosil yakıtlar kullanıldıkça atmosfere karbon salımının ve atmosferdeki karbon oranının artmasına neden olmaktayız. Sanayi devriminden bu yana bu oran %35 artmış durumda. Güneş, rüzgar, okyanus enerjisi, fosil kökenli olmayan yakıtlar vb yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı da özellikle küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı alınmış bir önlemdir” ifadelerini kullandı.

“BİYOKÜTLENİN YEK KANUNUNDAKİ TANIMI MUTLAKA DEĞİŞTİRİLMELİDİR!”
Biyokütle olarak asla tanımlanamayacak bazı maddelerin YEK kanununda biyokütle tanımına alınmış olması dolayısıyla yenilenebilir enerji kaynağı olarak kabul edilmesinin ve düzenlemenin buna göre yapılmasının büyük bir yanlış olduğunu vurgulayan CHP’li Sındır; “Biyolojik niteliği olmayan, organik olmayan ambalaj vb evsel atıkların veya fosil petrol kökenli araç lastiklerinin, tarımsal kökenli olmayan sanayi atık çamurlarının biyokütle tanımında kabul edilip bunlardan elde edilen enerjiyi de biyokütle enerjisi diyerek yenilenebilir enerji kaynağıymış gibi göstermek çok büyük bir hatadır. Araç lastiklerinin geri dönüşümü başka bir şeydir, yenilenebilir enerji kaynağı başka bir şeydir. Bu şekildeki tesislerin yenilenebilir enerji kaynağı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğini durdurabilecek veya geriye döndürebilecek bir sonuç elde edilemez. Böylesi yakma tesisleriyle biz çevreyi, doğayı, bu tesisin yakın çevresini ve atmosferi kirletmiş oluyoruz. Bu ise, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı felsefesine tamamen aykırıdır. Araç lastiğinden fosil kökenli gaz ve sıvı yakıtları yakma işlemi yapan iki tesis daha önce YEK kanunu imtiyazlarından yararlanmış, şimdi de başka bir tesis için iki yıl geç kalmış diye geriye dönük haklar vermeye çalışmak ve süresini iki yıl uzatmak adına bir düzenleme yapılmaya çalışılıyor. Bu asla kabul edilemez” diyerek düzenlemeye karşı çıktı.

CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, öncelikli meselenin geleceğimiz, sağlığımız, çevremiz, doğamız ve yaşamımız için YEK kanunundaki “biyokütle” tanımının yeniden ele alınarak dünya literatüründeki tanımına kavuşturulması için mutlaka değiştirilmesi olduğunu belirtti.

“GERİ DÖNÜŞÜM İLE YENİLENEBİLİR ENERJİYİ ANLAYAMAMIŞSINIZ!”
Görüşmeler esnasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan’a; “Pirolitik yağ nedir? Fosil kökenli midir, değil midir? Araç lastiklerinden elde edilen pirolitik yağ, veya örneğin atık motor yağları, bunlar da mı yenilenebilir enerji kaynağıdır?” diye soran CHP’li Sındır, “Lastiklerden elde edilen yağ bir geri dönüşüm ürünüdür, yenilenebilir enerji kaynağı değildir. Geri dönüşüm ile yenilenebilir enerjiyi birbirine karıştırıyorsunuz, bu doğru değildir. Bu lastiklerin geri dönüşümle yeniden üretime kazandırılması, pirolitik yağların elde edilmesi ve geri dönüşüm olarak kullanılması tabii ki iyi bir şeydir fakat bunların biyokütle kapsamında ve yenilenebilir enerji olarak tanımlanması doğru değildir. Yenilenebilir enerji, adı üzerinde, fosil kaynaklı olmayan, tükenebilir olmayan ve sürekli elde edilebilir enerjidir. Fosil kökenli bir yağın, pirolitik yağın dünya literatüründe “biyokütle” olarak tanımlandığı hiçbir yerde görülmemiştir ve buna “biyokütle enerjisi” yani “yenilenebilir enerji” deyip bunun üzerinden destekler verilmeye çalışılması asla kabul edilemez” diyerek düzenleme hakkındaki eleştirilerini dile getirdi.