Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Başdanışmanı, Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat ile hemşire eşi Meltem Polat evinin kapılarını GÜNDEME BAKIŞ'a açtı. Genç çiftle yaptığımız samimi söyleşi ile Polat'ın bilinmeyenlerini, çocukluğunu, siyasete ilk adımını, nasıl aşık olduğunu dinledik.

Nasıl bir çocuktunuz, nasıl bir ailede büyüdünüz?
Mahir Polat: Ben politik bir ailede büyüdüm. Çocukluğuma dair, kendimi bilmeye başladığım 1977 döneminde babamın bizim ilçemizde Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Başkan adaylığını hatırlıyorum. 12 Eylül 1980 darbesi hatıralarıma çok net kazınmıştır. Babamın cezaevi süreçleri... 80 darbesi olmuş, babam tutuklanmış, o zaman askerler duvarlardaki yazıları kireçlerle sildiriyorlar. Avlulu bir evde oturuyorduk, annem de bizim evin duvarını silmeye çalışıyor. Ben de 5 yaşındaydım, askerlere gidip, 'Asker amca bak burada benim, burada da kardeşimin adı yazıyor' demiştim. O zaman Mahir Hüseyin Ulaş diye slogan yazılmıştı bizim kapımıza. Ablamla 15 ay boyunca her gün babamızı bekledik. Kapımızın önünde her gün, 'Babam bugün cezaevinden çıkacak' diye bekledik. 

"BABA" DİYEREK TANIMADIĞIMIZ ADAMIN BACAĞINA SARILDIK
Bir gün babamın cezaevinden çıktığını duyduk. Karanlıkta kapımız çaldı, 'Baba' diyerek koşturduk ve tanımadığımız bir adamın bacaklarına sarıldık. Adam, 'Ben babanız değilim' dedi, babamın eşyalarını getirmişti. Babam gelirken, halamız geldiği için önce köye uğrayarak onu görmek istemiş. Tabi o travmalar büyük yaralar açtı bizde. Ben, ömrüm boyunca halama çok bağlı bir çocuk olarak büyümedim. Uzun yıllar cemse (askeri araç) gördüğümde ürktüm, korktum çünkü babamı almaya geldiklerinde ben vardım. Öyle bir ortamda büyüdük. 

"4 KARDEŞ BİRBİRİMİZE TUTKULU BÜYÜDÜK"
Babam öğretmendi, 80 darbesinin ardından cezaevi sürecinden sonra tekrar göreve döndü. Bir daha memlekete dönmedik biz. Gaziantep kökenliyiz. Anadolu'da büyüdüm. Bayburt'un bir dağ köyünde, 3 ay kar yağan, kahverengi toprak rengi görmediğimiz bir köyde büyüdüm. İnanılmaz güzel, mutlu bir çocukluk yaşadım orada, ilkokulu orada bitirdim. Kekliklerimiz vardı, çok severdim. Oyuna, eğlenceye doyan bir çocuktum. Derede ellerimle balık tutmayı öğrenmiştim. Babam sonra yine tayin istedi. Balıkesir Dursunbey'de ilk gençlik yıllarım geçti. Dedem varlıklı bir insandı ama babam öğretmen ve babam dedemden zerre kadar gelir kabul etmedi. Hoş dedem de istese verir miydi onu da bilmiyorum rahmetli. Biz 2 kız 2 erkek 4 kardeş, birbirimize tutkulu, akrabalarımızdan ari, uzak bir hayat yaşadık. Liseyi burada okudum bitirdim. Sonra Edirne'de Gümrük İşletme okudum. 1995 yılında İzmir'e geldim. İzmir bana işimi, eşimi ve çocuklarımı veren kent.

"İŞ HAYATIMDA TIRNAKLARIMLA KAZIDIM"
Ben çocukluğumu, gençliğimi çok kapalı bir toplumda yaşayıp, ardından Edirne gibi modern bir kentte üniversite okuduktan sonra yaşayabileceğim yegane yerin İzmir olduğunu düşündüm. İzmir'e geldim, iş hayatına girdim, ailemde iş hayatına atılan memuriyet ya da çiftçilik dışında iş planlayan ilk kişiydim ben. İş hayatımı tırnaklarımla kazıyarak kazandım ve başarılı oldum. Meşakkatli bir sürecimiz oldu ve sonrasında da siyasi hayatım başladı. 

"MAHİR'E ARKADAŞ OLARAK BAKIYORDUM" 
Mahir Polat'ın İzmir hikayesi 1995 yılında başladı, siz nasıl tanıştınız? 

Meltem Polat: 1995 yılında ben Ege Üniversitesi'nde hemşirelik fakültesinde okuyordum, 97'de mezun oldum ve Ege'de işe başladım. Mahir, aslında ben öğrenciyken bizim okula gelmiş, karşılaşmışız da... Ama ben hatırlamıyorum. Onun üzerinden 3-4 yıl sonra aynı mahallede komşu olduk. Ben arkadaşımla bekar evimde kalıyordum, o karşı apartmanda oturuyormuş. Ben her gün nöbete giden gelen bir insanım. Birkaç kere beni görmüş ve sonra tanıştık. 

Mahir Polat: O kadar kolay olmadı ya, Meltem'in nöbet günlerini ve saatlerini Meltem'den daha iyi biliyordum. 

Meltem Polat: Kazım Dirik Süvari Caddesi'nde oturuyoruz. Mahir Kafe Türkü'nün üstünde oturuyor, ben de karşısındaki apartmanda oturuyorum. Biz gelip giderken o beni fark etmiş, ben hiç farkında değilim. Biz de kafe Türkü'ye uğruyoruz, ortak arkadaşlarımız var, Mahir onlara 'Tanıştırın, tanıştırın' diyormuş ve biz tanıştık ama ben Mahir'e hep arkadaş gözüyle bakıyordum. Zaten tempom yoğun, bir taraftan yüksek lisans yapıyorum. Hayatım iş, okul, kariyer sürecinde. Mahir benim hangi gün nöbet tuttuğumu falan öğrenmiş. 

"ÇABALADI, EMEK VERDİ"

Mahir Polat: Hangi gün saat kaçta giriyor, kaçta çıkıyor hepsini öğrendim. 

Meltem Polat: Bakıyorum, 'Allah'ım bu çocuk hiç çalışmıyor mu' diyorum. Ben nöbete gidiyorum kafede oturuyor, nöbetten çıkıyorum 8 saatten sonra kafede, sabah uyanıyorum 16 saat sonra yine aynı kafede. Giriş çıkış saatlerimi bildiği için, arkadaşlarımdan da 'Bugün nöbetçi mi, kaçta girecek, kaçta çıkacak' diye öğreniyormuş. Baya çabaladı, emek verdi. 

YILMAZ ERDOĞAN'LA ÇIKMA TEKLİFİ ETTİM

Mahir Polat: Çıkma teklifi ettim

Nasıl ettiniz?

Mahir Polat: Yılmaz Erdoğan'la... 

Meltem Polat: Ben hep Mahir'e, 'Biz güzel bir arkadaşlık yapalım çünkü ben yüksek lisansımı bitirmek, doktora yapmak istiyorum. Arkadaşlık, sevgilikle zaman kaybetmek istemiyorum' dedim. Normal arkadaş grubumuzun içinde görüşüyoruz. Yılmaz Erdoğan'ın 'Cebimdeki kelimeler' adlı bir oyunu gelmişti İzmir'e, ona gitmeyi teklif etti. 

"KIZIN ELİ BİR KUZU SENİNKİSİ ASLAN PENÇESİ" 

Mahir Polat: Orada bir replik var; kız yanında durur, kızın eli bir kuzu, seninkisi aslan pençesi diyor. Meltem'in eli benim eliminde yanında duruyor, tutayım mı tutmayayım mı...
Meltem Polat: Ama tutamadı (Gülüyorlar) Ben artık o sinyalleri alıyorum, Mahir teklif edecek, güzel bir arkadaşlığımız var, ben 'Hayır' diyeceğim ve kopacak. En iyisi o noktaya gelmeyeyim diye çabalıyorum. Oyuna davet etti, ben arkadaşlarımın da gelmek istediğini söyledim ve 4 kişiye bilet aldı, hep birlikte gittik. Baya masraf yaptı gitmek için. (Gülüyor) 

Mahir Polat: Çok masrafa soktu beni... 

"ELİMİ TUTAMADI" 

Birlikte gittik tabi elimi tutamadı, replik oldu ama o yapamadı. Onun çabası yüksekti ama kabul etmedim.

"MELTEM'DEN VAZGEÇMEDİM"

Mahir Polat: Üzüldüm. Ben biraz mantık aşık olmaya itiyor diye düşünen bir insanım. Evin en büyük oğluyum, babam diyabet hastası, kalp rahatsızlıkları var. Bir an önce evleneyim, babam torunlarını sevsin istiyordum. Allah uzun versin, sağlıklı kendisi ve torunlarının büyüdüğünü de gördü. Vazgeçmedim Meltem'den. Bu arada annem de beni evlendirmek istiyor, sürekli birileriyle tanıştırıyor. Ben Meltem'e çıkma teklifi ettim, Meltem küstü benimle.

Meltem Polat: Ya ben çünkü babama söz vermiştim, yüksek lisans bitip, doktora yapmadan böyle işlere girmeyeceğim diye ve girdik. Yüksek lisans bitti devamı gelemedi, bildiğim şey başıma geldi. Kafayı karıştırmamak lazım, o çok iyi bir insan ama ben de belli bir karar vermiştim. 

Reddettikten sonra üzüldünüz mü? 

Meltem Polat: Üzüldüm çünkü iyi bir insandı ama küsmezsem bırakmayacaktı. Zaten karşılıklı oturduğumuz için her gün birbirimizi görüyoruz. Mahir çok inatçı davrandı. Arada bir ailesinin istediği insanlarla tanışsa da son dakika...  

"MAHALLE KONUŞUYOR, BÜYÜK AŞK..."

Mahir Polat: Annem beni birileriyle tanıştırıyor, ben armudun sapı üzümün çöpü diyorum, Meltem'i seviyorum. Çok güzel bir gülüşü var, saf, temiz bir insan. Ancak sadece beni zorlamayacağı konusunda yanılmışım. Annem en son beni bir kızla tanıştırdı, ailesiyle geldiler, ben de kafe Türkü'nün sahipleriyle her gün oturuyorum. Bütün sokak benim Meltem'e duyduğum aşkı konuşuyor, büyük aşk. Meltem 6 aydır benimle hiç konuşmuyor. Birol abimiz vardı, ona 'Bugün saat 12:00'ye kadar Meltem beni aramazsa, yarın anneme o kızı isteyelim diyeceğim' dedim. O gece saat 12'ye 4 kala Meltem beni aradı. 6 ay aramayan Meltem aradı.  

Mahir Polat'ın böyle söylediğini duymuş muydunuz yoksa sadece tesadüf mü?

Meltem Polat: Tamamen tesadüf, bundan haberim yoktu. Nöbetteydim, kimseyle hayatında küs kalan bir insan olmadım. Adamın bana bir zararı da yok, iyi niyetler beslemiş. Ben kafamı karıştırmasın, bana böyle duygular beslemesin havasındayım. Nöbet rahat geçiyordu, 'Mahir'i arayayım, küslük olmasın' dedim. Bu arada bana sürekli de haber gönderiyordu, tanıdıklarımız 'Barış Mahir'le sana bir şey yapmadı ki' diyorlardı. Haklılardı, yapmadı, teklif etti diye küstüm. 

Mahir Polat: Ben de sanki hiç telefonu yokmuş, kayıtlı değilmiş gibi 'Efendim' diye açtım. 

Meltem Polat: Komediydi (Gülüyorlar) 

Mahir Polat: Ya ben küs kalmak istemiyorum seninle dedi. Ben seninle küsmedim ki dedim, derken ertesi günün randevusunu kopardım.  

Sonra tekrar teklif ettiniz mi?

Mahir Polat: 1 gün sonraya çıkmaya başlamıştık.

Evlenmeye nasıl karar verdiniz? 

Meltem Polat: Zaten Mahir evlenme niyetindeydi. 

"ROMANTİK BİR EVLİLİK TEKLİFİ OLMADI 'KARIM OL' DEDİ" 

Mahir Polat: Ben hayatıma dair çok şeyi yaşamıştım, çok hareketli bir hayatım vardı. Belki Meltem'in de ilk reddetmesi benim hareketli hayatımdan dolayıydı. Ben ona evlenmek istediğimi söyledim, peşinen evlenmek ve birlikte yaşlanmak istediğimi söyledim. 

Meltem Polat: En baştan beri 'Karım ol' diyordu, 'Karım olmanı istiyorum' diyordu. Romantik bir evlenme teklifi yok, hep 'Karım ol' dedi. (Gülüyorlar) 1 buçuk sene içinde de evlendik.  

"AKP İKTİDARA GELİNCE MAHİR AĞLADI"

Mahir Polat'ın yoğun bir gündemi var, kah Ankara'da kah İzmir'de bir bakıyoruz Türkiye'nin 4 bir yanında, bu tempoya alışabildiniz mi? Nasıl gidiyor evlilik? 

Meltem Polat: Bizim hayatımızda siyaset hep vardı, bu kadar yoğun olmasa da ancak iş hayatı da çok yoğundu. Sürekli birkaç şehirde görüşmeleri oluyordu. Şirketlerinin şubeleri olduğu için sürekli seyahatleri vardı. Biz zaten bu yoğun tempoya alışkınız. Milletvekili olunca biraz daha arttı. Ankara'da daha fazla kalıyor, haftanın 3-4 günü Ankara'da kalıyor. Zor oluyor ama en baştan bu işe girerken bize sordu. "Zorlu bir yola giriyorum, desteğiniz çok önemli. İzin verirseniz, arkamda olursanız gireceğim. Sizi gerektiğinde ihmal edeceğim, az görüşeceğiz. Çocukların büyüdüğünü, bazı şeylerini kaçıracağım. Desteklerseniz ben bu yola girmek istiyorum" dedi. Biz destekledik çünkü en başından Mahir'in, daha Hasan doğmadan 2002 seçimlerinde, yeni evliyken AKP iktidara geldi. Mahir ağladı. Ben o kadar siyaset gündeminde olan bir insan değilim, "Ne oldu" dedim. Kendisi çok öngörülüymüş, geleceği görmüş, "Çok kötü günler bekliyor bizi, çocukların geleceği çok kötü" dedi.  

Mahir Polat: Doğmayan çocuklarımızın geleceği ipotek altına gitti bunlarla dedim. 
 
Meltem Polat: Onu çok net hatırlıyorum. Ben onun kadar umutsuz değildim. Bu da değişir nasıl olsa dedim. Hiç kimse 20 yıl olacağını öngöremedi.

"HIÇKIRIYORDUM"

Mahir Polat: Sakinleştirmeye çalışıyordu beni, ben hıçkırıyordum. Doğmamış çocuklarım baba 'Bizim için ne yaptın' diyecekler dedim. 

Meltem Polat: O zaman bana 'Gelecekteki çocuklarımız için siyaseti çok daha ciddi yapmak istiyorum' dedi. O dönemden başlayan bir siyaset gündemimiz vardı, bu giderek yoğunlaştı. Mahir bu konuda çok istekli. Yüksek lisansını, doktorasını hep siyaset üzerine yaptı. Son 5 yıldır daha zor, bana daha fazla "Arkadaki güçlü kadın" rolü düşüyor, çocuklara daha fazla zaman ayırmak zorundayım. Çünkü Mahir haftanın 4 günü Ankara'da. Çok fazla seyahatleri oluyor. Biz destek vererek bu yola girdik, zorlu ama çocuklarımız için mücadele edeceğiz. 

AİLEMİ 20 GÜNDE 1 GÖRDÜM

Mahir Polat: Herkes pandemi sürecinde ailesiyle sosyalleşirken, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri için pendemi süreci çok daha yoğun geçti. Vilayet gezileri yaptık. Haftanın 3 günü İzmir 4 günü Ankara'dayken İzmir'e 15 günde 1 gelmeye başladık. Bazen 20-25 günde 1 gelebildik. En zorlandığımız dönemdir o, Hasan espri yapardı, "Babam bu geldiğinde 1 tık daha uzamışım ben" derdi.

Meltem Polat: 3 gün İzmir'de ama o zaman da İzmir programları oluyor, köyleri ziyaret ediyor, yine hep sahada. Mahir köye, köylüye, doğaya, toprağa, insanlara, hayvanlara dokunmayı çok seviyor. Taşı, toprağı gezip o insanlarla bir arada olmayı seviyor çünkü kendi yaşamımız bizim. Milletvekili olduğunda arkadaşlarımız 'Sizin hayatınız zaten zordu daha da zorlaştı ama fark yok" dediler. 

"Z KUŞAĞINI KANDIRAMAZSINIZ"

2023 seçimlerinin kaderini z kuşağı belirleyecek ve onlardan bir tanesi de sizin evinizde yaşıyor. Bize z kuşağını anlatır mısınız biraz? 

Mahir Polat: Bizim kuşağımızdaki hırslar z kuşağında yok. Onlar biraz daha bireyselci, tabir-i caizse "Ben bu dünyaya bir defa geliyorum, 1 defa ben varım" düşüncesindeler. Siyaseti çok iyi okuyorlar, dünyayı çok farklı kavrayışları var. Ben oğlum kadar dünyadaki gelişmeleri kavrayamıyorum. Çok daha zekiler, farklı bir espri yetenekleri, farklı öngörüleri var ve  bunların yanı sıra kaygıları da bizden farklı. Bizim 'Aç kalırız, işsiz kalırız' diye kaygımız vardı, onlar kendilerini dünyaya ait hissediyorlar, sadece Türkiye'ye ait hissetmiyorlar. Dünya vatandaşı olduklarının bilincindeler. Bizim gibi toprağa bağlılık yok. Geleneklere isyan da etmiyorlar, bağlı da değiller. Daha sessiz ve derin bir iletişimleri var. Sanal dünyaya aitler. Bunu Trabzon Arsin'de, Gaziantep'te de, İzmir'de de görüyorum. Birbirlerinden kilometrelerce uzakta, farklı ailelerle olmalarına karşı çok ilginç şekilde düşünceleri aynı. Türkiye'nin, siyasetin geleceğine dair öyle noktalar koyuyorlar ki insan hayret ediyor. Özellikle z kuşağı ile muhatap olmaya çalışıyorum. Siyasal tutumları aynı, dogmatik düşünceye karşılar. Kandıramazsınız, yalan söyleyemezsiniz. 

Geçtiğimiz günlerde CHP Lİderi Kemal Kılıçdaroğlu bir araya geldiniz, neler hissettiniz?

Hasan Ulaş Polat: Çok heyecanlandım, konuşamadım. Babam, "Heyecanlanma oğlum" dedi, babama "1 sonraki dönem Cumhurbaşkanı olacak, geleceğin Cumhurbaşkanına gidiyorum baba, nasıl heyecanlanmayayım" dedim. Enerjisi çok iyiydi, hani diyorlar ya "Demokrat Kemal amca" tam olarak öyleydi.

"MAHİR GURMEDİR"

Mahir Polat evde nasıl? 

Meltem Polat: Mahir evcimen biri, evi, evde zaman geçirmeyi, mutfakta güzel yemekler yapmayı çok sever. Gurmedir. Nerede ne yenileceğini çok iyi bilir, nasıl yapıldığına ilişkin fikri de vardır. Biz 4'ümüz giriyoruz bazen mutfağa, et ve balık yemeklerini çok güzel yapıyor. Çiğköfte yoğurur, harika yapar. Çok fazla yemek yemez ama sunmayı sever. Sofrası her zaman kalabalıktır, her zaman güzel şeyler hazırlar. İnanılmaz kebap yapar. Sadece Doğu değil Avrupa mutfaklarını da çok iyi yapar.

Mahir Polat: 10 parmağımda 10 marifet var (Gülüyorlar)

"DÜNYAYA BİR DAHA GELSEM AŞÇI OLURDUM"

Yemek yapma ilgisi nereden geliyor? 

Mahir Polat: Benim babam aydın bir adamdı. Bizim evlendiğimizde eşlerimize yardım etmemizi, mutfağa girmemizi istedi. Ben liseden itibaren balık yaparım, annem, kız kardeşlerim mutfağa girmezdi, balık bendeydi. Bir de yeni tatları çok severim, çok yiyemem ama tatmayı severim. Tattığım güzel şeyi de yapmayı seviyorum. Dünyaya bir daha gelsem aşçı olurdum diye düşünüyorum. 

Meltem Polat: El lezzeti çok güzel, babana da teşekkürler (Gülüyorlar) Biz de oğullarımızı öyle yetiştiriyoruz. Mutfağa girerler, benim için dağılması, kirlenmesi hiç önemli değil, bir şeyler yapmak istediğinde yapar, çok da güzel lezzetler yaratabiliyorlar. 

Mahir Polat: Tarım alanımız var, orada yerel tohumlardan üretim yapıyoruz. En çok hayal ettiğim bahçede çalı çırpı ile odun ateşinde kızartma yapmak. Domates, patlıcan, biber, salatalık, kabak, börülce, fasulye ektik.