CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, İzmir’in Urla ve Çeşme ilçelerinde acele kamulaştırma kararı alınan bölge ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na yazılı soru önergesi sundu. 

Konu hakkında yazılı açıklama yapan Av. Kılıç, Resmi Gazete’de yayımlanan 2054 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararıyla; İzmir ili, Çeşme İlçesi, Alaçatı Mahallesi'nde (Vali Kutlu Aktaş barajı ile deniz arasında kalan) toplam 178 adet; Urla ilçesi, Zeytineli Mahallesi'nde (Uzunkuyu mesire alanı ile deniz arasında kalan) 333 adet taşınmazın, turizm yatırımlarına tahsisi amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca  "acele kamulaştırılmasına" karar verildiğini anımsattı.

Bu taşınmazların denize sıfır ve çok değerli olduğunu belirten Av. Kılıç, bu kararın Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün teklifiyle alındığını, Kültür ve Turizm Bakanı adına Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Şennur Aldemir Doğan imzalı resmi kararda, özel mülklerin “bütüncül planlar yapılabilmesi” gerekçesiyle kamulaştırıldığının belirtildiğini bildirdi.

CHP'li Kılıç, bu parsellerde köylülerin tarlaları ve özel mülklerinin de bulunduğunu, köylülerin tapularına şerh konulduğunu, bölgede yaşayan vatandaşların duruma tepki gösterdiğini ve dava açmaya hazırlandığını bildirdi. Kamulaştırma kararında “kamu yararı” olması gerekirken bunun gözetilmediğini vurgulayan Av. Kılıç, Zeytineli Köyü’nün bakir doğası ve güzel koylarıyla dikkat çektiğini, bu karardan sonra bu koyların birilerine rant amaçlı peşkeş çekilebileceği endişesi taşıdıklarını ifade etti.

CHP’li Av. Kılıç, bu acele kamulaştırma kararının hemen ardından, Suudi Arabistan merkezli Albassam Group’un söz konusu araziler için “Yeni Çeşme” isimli bir proje hazırlatmasının, bu endişelerinde haklı olduklarını gösterdiğini belirtti.

“Nedir sizin bu kanal sevdanız?”
Söz konusu araziler üzerine yapılacak “Yeni Çeşme” isimli projede havalimanı, marinalar, oteller ve AVM ile birlikte çok sayıda lüks konutun bulunduğunu kaydeden Av. Kılıç, proje kapsamında ayrıca Alaçatı Koyu ile Mersin Körfezi arasında gemilerin geçebileceği genişlikte bir kanalın da yer almasının dikkat çektiğini vurguladı. Av. Sevda Erdan Kılıç, “İstanbul’a kanal, İzmir’e kanal. Nedir sizin bu kanal sevdanız? Gerçekten anlamak zor.” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, bu bölgelerin 13 Eylül 2019'da 1532 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile "Çeşme’nin Kültür ve Turizm Koruma ile Gelişme Bölgesi" olarak ilan edilmesinin, bu acele kamulaştırma kararının altyapısını oluşturduğunu ifade etti.

Albassam Group’un projeye ilişkin lansman satış kataloğu incelendiği zaman “Yeni Çeşme” isimli bir şehir kurmayı planladığının anlaşıldığını kaydeden Av. Kılıç, “Kanal İstanbul ile yeni bir İstanbul, Çeşme’ye yapılacak bu proje ve kanal ile de yeni bir Çeşme mi inşa etmeyi planlıyorsunuz? Peki bu şehirleri kim ya da kimler için kuruyorsunuz? Bugüne kadar sessizce yürüttüğünüz bu projeler bir bir ortaya çıkmaya başladı, artık saklayamıyorsunuz. O yüzden açıklayın da bu şehirleri kimler için kurduğunuzu kamuoyu da bilsin artık. Bu bölgelerden kimlerin arazi aldığını ya da bu bölgelerin kimlere peşkeş çekileceğini düşündüğümüzde, bu şehirlerin kimler için kurulmak istendiğini görmek çok zor değil.” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Av. Kılıç, tanıtım projesinde en dikkat çeken yerin, dünyada en ender sörf merkezlerinden birisi olan Alaçatı’nın bugünkü gelişmesine temel sağlayan Alaçatı Koyu ile Mersin Körfezi arasında açılacak olan deniz kanalı olduğunu kaydetti. Gemilerin geçeceği genişlikte olan bu deniz kanalının açılması halinde burada büyük ve yeni bir ada oluşacağına dikkati çeken Av. Kılıç, böyle bir kanalın açılmasının körfezdeki doğal dengenin bozulmasına, rüzgar ve deniz su akımlarının değişmesine ve böylece Alaçatı’da artık sörf yapılamamasına neden olacağını vurguladı. Av. Sevda Erdan Kılıç, aynı bölgedeki pelikan kuşları vadisinin de yok olacağına; binlerce konut, yol ve marina ile bölgenin doğal dengesinin tamamen tehlike altına gireceğine de işaret etti.

Albassam Group’un proje taslağının bir “piyasaya sürme-satış projesi” olduğunun anlaşıldığını ifade eden Av. Kılıç, “Bu broşürün kamulaştırmadan çok önce, aylar öncesinden hazırlandığı anlaşılıyor. Projede hayaller satılıyor. Golf alanları, oteller, AVM’ler, yat limanları, marinalar ve çok sayıda konut görülüyor. Broşürde projenin ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İzmir Valiliği’nin koordinasyonunda’ yapılacağı ve kamu-özel ortaklığı olacağı belirtiliyor. 5 yılda tamamlanması ve toplam yatırımın 2,5 milyar dolar olacağı ifade ediliyor.” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Av. Kılıç, kamulaştırılma kararı alınan bölge içerisinde, Genel-İş Sendikasının Urla Zeytineli köyü Böğürtlen mevkiindeki 68 dönüm büyüklüğündeki taşınmazının da yer aldığını ifade ederek, bu taşınmazların bulunduğu bölgedeki SİT alanı kararının da kaldırıldığını vurguladı.

“Arazilerin yüzde 40’ı Zorlu Holding’e ait”
CHP’li Av. Kılıç, şunları kaydetti:  “Urla Zeytineli’ndeki kamulaştırılan araziler kimin diye baktığımızda, yüzde 60’ının köylülere yüzde 40’ının ise özel şirketlere, firmalara ve yatırımcı şahıslara ait olduğunu görüyoruz. Çeşme Alaçatı’da kamulaştırılan arazilerin yüzde 40’ı ise Konak’ta 60 katlı gökdeleni İzmir’in kalbine saplamaya çalışan Zorlu Holding’e ait. Anlaşılan bu holding buradaki arazileri yıllar boyunca toplamış. Acaba neden? ‘Bu ‘yeni Çeşme’ projesini bildiği için mi ya da bu projede yer aldığı için mi arazileri topladı?’ sorusunu sormadan geçemeyeceğiz. Bu arazilerin, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin babası merhum Ekrem Pakdemirli’nin adını verdiği fakat yap-işlet-devlet modeli nedeniyle bir türlü hayata geçirilemeyen Alaçatı Havalimanı’nın etrafında olması da başka dikkat çekici bir konu.

18 yıllık AKP iktidarında bugüne kadar birçok usulsüzlük, yolsuzluk, rant amaçlı peşkeş çekmeler, adam kayırmalar, torpiller v.s gördük. Ama bu son dönemde yaşananlar gibisini görmedik. İlk başlarda şaşırıyorduk. Fakat ilk zamanlarda ‘yok canım o kadar da olmaz, yok bunu da yapmazlar’ dediğimiz her şeyi yıllar geçtikçe fazlasıyla yaptınız. Önce ülke ekonomisi için çok değerli olan ve çoğu Cumhuriyet’in ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde açılan fabrikaları ve işletmeleri; sonra ülke savunması için önemli olan fabrikaları özelleştirme adı altında sattınız. Daha sonra çok değerli topraklarımızı ve verimli arazilerimizi satmaya başladınız. Bunları da başta Araplar olmak üzere hep yabancılara sattığınızı basına düşen haberlerden takip ettik. Yakında, ülkeyi böyle parça parça satmak zor oluyor, en iyisi tümden satalım deyip, Başkent’e, Züğürt Ağa Filmindeki ‘satılık köy Haraptar’ levhası gibi ‘satılık ülke’ levhası mı asacaksınız? Yeter artık; yazıktır, günahtır; bu ülkeye, topraklarına, üzerinde yaşayan vatandaşlarına kıymayın artık. Birazcık vicdanınız varsa, bu güzelim ülkeye bu kötülükleri yapmaktan artık vazgeçersiniz.”

CHP İzmir Milletvekili Av. Kılıç, bütün bu nedenlerle, bölge için felaket sonuçlar doğurabilecek bu acele kamulaştırma kararının gözden geçirilmesini ve köylülerin arazileri üzerindeki tapularda olan şerh kararının kaldırılmasını isteyerek, “Yarımadayı rant adasına, peşkeş adasına çevirmenize göz yummayacağız” dedi.