Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde AK Parti ve CHP arasında yaşanan "Yeter sayı" krizini değerlendirdi. TBMM'de AK Partili vekillerin sıralarının boş olduğunu anlatan Bakan, İzmir'de AK Parti grubunun meclisi kilitleme ve engelleme gayreti içinde olduğunu aktardı. 

"EVİN CAMDANSA BAŞKASINA TAŞ ATMAYACAKSIN"

Bakan, "Evin camdansa eğer başkasının camına taş atmayacaksın. TBMM'de kanun oylamasına gelinceye kadar AK Parti sıralarında Grup Başkanvekilleri dışında milletvekili olmuyor. Her an karar yeter sayısı isteyerek meclis çalışmalarını durdurabiliriz, engelleyebiliriz, biz bunu yapmıyoruz. Ancak kanun oylaması ve önemli önergelerin verildiği noktalarda biz karar yeter sayısı ya da yoklama isteriz. Onun dışında meclis normal çalışma sürecindeyken milletvekilleri kuliste olur, dışarıda olur, bununla ilgili meclis çalışmasını engelleyecek bir tutum içinde olmayız. Biz tam kadro orada olduğumuz zaman da böyledir, bakarsınız AKP sıraları bomboş. Hatta kendi aramızda söyleniriz, 'Ya siz neden seçildiniz', el kaldır, el indir. Girerler meclise giderler odalarına, oy kullanılacağı zaman koşa koşa gelirler, neye el kaldırdıklarını bilmezler. Önden 1 tanesi bağırır, 'Kabul' ya da 'Ret'... Neye kabul neye ret veriyorlar bilmezler. Böyle bir siyasi partinin, belediye meclisinde karar yeter sayısı yok demesi ayıp, meclis çalışmalarını baltalayan bir şey" dedi. 

"AYIPLIYORUM"

Önceki dönem meclis üyeliği de yapan Bakan, "Ben 2009 - 2014 arasında İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Sözcüsüydüm, Kerem Ali Sürekli de AK Parti Grup Sözcüsüydü. O meclislerin adabına, o meclislerin karşılıklı saygıyla aldığı kararlara, nezaketine, üslubuna baksınlar. Bu dönem AKP grubu tabir-i caizse ne siyasi ahlak, ne siyasi etik hiçbir şeyi önemsemeyen bir yaklaşım içinde. Yerel parlamentodur orası, orada genel siyaset konuşulmaz. Oradan ulusal siyasete uzanan eleştiriler zinciri yapmaya çalışıyorlar. Bazıları oradan siyaseten kendisini öne çıkarmaya çalışıyor. Orada siyaseten çürüten bir noktaya geldi bu iş ve ben çok eleştiriyorum. Yazık! Siyasi dostluklar önemlidir. Karşılıklı sevgi, saygı, hürmet ülkenin önünün tıkandığı noktalarda ülkenin önünü açar. Biz kutuplaşma siyasetinden buraya geldik. Ayıp değil mi, orada meclis önemli kararlar verecek. O sırada meclis üyesi gruptan çıkmış olabilir, aynı TBMM'de olduğu gibi... Bunu dramatik bir duruma dönüştürmek, meclisin karar almasının önünü tıkamaya çalışmak çok gereksiz şeyler. Ayıplıyorum açıkçası" diye konuştu. 

"MECLİSİ ÇALIŞTIRMAK İSTEMİYORLAR"

Bakan AK Parti'nin kutuplaştırma çabası içinde olduğunu savunarak, "Bu tutumdan vazgeçmezlerse çok büyük hüsrana uğrarlar. AKP ne zaman İzmir'de tamamen karşıtlık, kutuplaşma üzerinden siyaset yaptıysa, yenilgiye, büyük başarısızlığa uğradı. Kutuplaşma İzmir seçmeninin sevdiği bir şey değil. Tam tersi açıdan bakmaları lazım; 'İzmir Büyükşehir Belediyesi ne yapıyor, onun üzerine biz ne katkıda bulunuruz. İzmir'in sorunları için biz ne yaparız' demeliler, sadece eleştirmek değil, hem eleştirmek hem de çözüm önermek, çözümün bir parçası olmak onları büyütür ama bu bakış açısına sahip bir grup yönetimi yok ne yazık ki orada. Bu CHP'ye kaybettirmez, onlara kaybettirir. Çalıştırmak istemiyorlar İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını, meclisini çalıştırmak istemiyorlar, kent için önemli kararların alınmasını engellemeye çalışıyorlar. Ne hakkınız var sizin buna? Bu kent hizmet alacak, hizmeti engellemeye çalışıyorsunuz, ayıptır" ifadelerini kullandı. 

"BİZ OLAYA DEVLET ADAMI GİBİ BAKARIZ"

Çeşme Projesi'ne yönelik de açıklama yapan Murat Bakan, "Şu noktadan sonra bize sunuma gelmesine gerek yok Bakanın. Çünkü olay net, biz devlet adamı gibi bakarız olaylara, devlet adamı 'Bu iktidardan geliyor, bu muhalefetten geliyor' diye bakmaz. Memlekete hayırlı işin yanında oluruz, biz yapıcı muhalefet yapıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanı bizi Bakanlığa sunum yapmak için davet etti, aslında onun meclise gelmesi gerekirdi. Ancak biz bunu sorun etmedik, milletvekili arkadaşlarımızla birlikte Bakanlığa gittik ve sunumu dinledik. Sorularımızı sorduk, eksiklerini, endişelerimizi anlattık. Daha sonra kendisi meclise geldi ve orada endişelerimizin giderilmemiş olmasıyla birlikte konuya vakıf oldukça yeni endişelerimiz ortaya çıktı" dedi. 

"HEPİMİZİN ORTAK MALI OLAN ARAZİYE YAPILAMAZ"

Bakan açıklamasını şöyle sürdürdü:

Çeşme projesinin kamu arazisine yapılmasına karşıyız. Hepimizin ortak malı olan araziye yapılamaz. Çeşme'de hiç yapılaşmamış özel mülkiyette olan 7 - 8 tane turizm alanı var. Oralarda bu projenin yapılıyor olması lazım. Oralarda olmuyorsa bunun sebebi yatırımcının parasının olmaması değil. Yatırımcı oraya para bulur, yatırır. Siz bedavaya kamu arazisine yatırımcıyı getirerek turizmi büyütemezsiniz. İçinde orman arazisi, mera var, doğal yaşamın flora ve faunası çok zengin, suyun da az olduğu bir bölge. Denizden su arıtıp ters osmozla tahrip edip, yüksek enerji ile iklim krizine sebep olup, halkın kullandığı kıyıları Katarlı'ya, Suudi Arabistanlı'ya pazarlayıp kamu arazisine bu projeyi yapamazsınız kardeşim. Biz buna izin vermeyiz. Orası halkın malı, halkın olmaya devam edecek. Yapacaksanız turizm bölgelerine yapın. Her zaman rant projelerinin peşinde koşuyor AKP, bu projeyi tamamlayacaklar. Hangi sunumu yaparsa yapsın beni ikna edemez. 20 yıl önceden planlanır bir kentin nüfusu, siz oraya 100-200 bin nüfus getiriyorsunuz, bunun altyapısını, ulaşımını planladınız mı? Bakana 'Raylı sistem düşünüyor musunuz' diye sordum; mevcut yol kullanılacakmış. Gerçekten tatmin edici bilimsel bir açıklama yok, bilirkişi de bu projede kamu yararı yoktur dedi, biz de bu noktadayız. 

"YÜCEL MİLLETVEKİLLİĞİNİ HAKKIYLA YAPAR"

Bakan, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'in istifa edeceği ve milletvekili adayı olacağına yönelik iddiaların sorulması üzerine ise, "2 tane önemli seçim yürütmüş bir il başkanından bahsediyoruz. Milletvekili seçimlerini, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve yerel yönetimleri yürütmüş bir il başkanından bahsediyoruz. Hem seçimle gelmiş hem de parti içinde kritik seçimleri yürütmüş bir il başkanından bahsediyoruz. Deniz Bey'in milletvekili adaylığı kendi takdiridir. Ailesi ile, dostları ile konuşacak, kendi yaşamı buna uygun mu bakacak ama milletvekili adayı olmak hakkıdır. Milletvekilliğini de hakkıyla yapabileceğine inanıyorum. Hem siyasal birikimiyle, hem hukukçu kimliğiyle bu işi dört dörtlük yapabilecek bir arkadaşımız. Eğer istifa ederse tabi o kendi takdiridir, aday olursa milletvekili olmasını ben can-ı gönülden isterim. Profil itibariyle de ben dört dörtlük yapabileceğini düşünüyorum. Tüm dünyada parlamentolarda en çok hukukçu milletvekilleri yer alır. Parlamentoda İzmir'den sadece Sevda Hanım ve ben varız hukukçu milletvekili olarak, Deniz Bey'in de gelmesi, biz de devam edereysek eğer parlamentoda hukukçu milletvekili sayısını artıracaktır, bize güç katacaktır. Ben arzu ederim gelmesini" dedi.