Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Murat Aydın, gündemdeki konu başlıklarını değerlendirdi. Geçtiğimiz aylarda Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü'nün "Grup Başkanvekilliğine adayım" açıklaması ile başlayan hareketli seçim sürecine yönelik açıklamada bulunan Aydın, "Benim değerlendirmelerim tamamen kişisel, bir kişiye ya da gruba yönelik değil. Ben böylesi bir göreve aday olunmasının mantıklı ve doğru olduğunu düşünmem. Bunu değerlendirecek olan öncelikle grubun başkanı olan il başkanıdır. Çünkü; grup başkanının vekilinden bahsediyoruz, il başkanı bir değerlendirme yapacaktır. Bu görevin ifa edileceği yerde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de bir başkanı var, grubun başkanı olan il başkanı, belediye başkanı ile bir değerlendirme yapar ve bu değerlendirmeyi grubun eğilimini, beklentisini, yapılacak işin niteliğini dikkate alarak yapar, grupla istişare edip karar verir. Ben bu görev için 'İstiyorum' ya da 'İstemiyorum' denmesini doğru bulmam. Bu karar grupla birlikte verildi ve oybirliği ile bu görevi benim üstlenmeme karar verildi. Bana bu görevi söylediklerinden ben de elimden gelen çalışmayı yapacağımı söyledim. Kaldı ki meclislerde katkım  ya da faaliyetlerim grup başkanvekili olmamdan da öte hem komisyonlarda hem de mecliste birçok faaliyeti yürütmeye çalıştım elimden geldiğince. Cumhuriyet Halk Partisi'nin belirlediği bir aday olarak seçimlere girdim ve CHP seçmenlerinin oyuyla bu göreve seçildim. Partinin görüşü benim için temeldir ben de onu ifa etmeye çalışıyorum" dedi.

"İTAAT YOK"
Seçim öncesi kendisine yönelik yapılan "Partililik" eleştirilerinin ve muhalif tutumun olup olmadığı yönündeki soruyu yanıtlayan Aydın, "CHP grubu içinde zaman zaman 'Şu şunu seviyor, sevmiyor' diye konuşulabilir. Böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. Elbette farklı bakış açılarımız var, bunları grup için çalışıyoruz, tartışıyoruz, fikir oluşturuyoruz ve grubun görüşü olarak deklare ediyoruz. Yani CHP tek adam rejimine karşı olan bir parti, hiyerarşi ile çalışmayı benimsemeyen bir partidir. Başkan ya da vekili böyle dedi grup da buna itaat edecek diye bir durum yok, konuşulur, tartışılır, karar üretilir ve bu karar uygulanır. Ben de grubun kararlarını dile getiriyorum. Grup adına, parti tüzel kişiliği adına bir değerlendirme yapıyorum. Bundan önce kendi kişisel düşüncelerimi söylüyordum daha özgür hareket ediyordum, bundan sonra parti adına konuşuyorum. Elbette daha yoğun bir mesai, o yüzden bir görev bu. Bu görevde yalnız değilim, gruptaki her arkadaşım bu konuda katkı vermeye çalışıyor. Ben de bu desteği istiyorum çünkü tek başına halledilebilecek bir iş değil. Birlikte yapılabilecek bir iş, arkadaşlarımdan da destek gördüm. Farklı görüşlerimiz olsa da muhalefet görmedim. Hepimiz CHP meclis üyesiyiz. Her zaman ortak fikre varırız" diye konuştu.

"TEK ADAM REJİMİNDE HAKİMLİK YAPAMAZDIM"
Hakimlik mesleğinden neden ayrıldığını anlatan Aydın, "Ben 1992'de hakimlik stajına başladım. 2018'de meslekten ayrıldım, 26 yıl bu işi yaptım. Türkiye'nin hukuk alanı ile ilgili tartışmalar malum. Yargı içinde özellikle Ergenekon Davası sürecinin başlamasından önce 2004-2005 yılları itibariyle bu tartışmalar, ayrışmalar vardı. Yargıyı, hukuku toplumun üzerinde bir baskı aracı haline getirmek ve buradan rejimi değiştirmek anlayışı siyasi iktidar tarafından o yıllarda ortaya çıkmıştı. 2006 yılında Hakimler ve Savcılar Birliği (YARSAV) kuruluşu yapıldı ve bu birliğin kuruluş sürecinden sonra ben üyesi oldum. 2010 yılında İzmir temsilciliği görevini üstlendim, 2014 öncesi Yargıçlar Sendikası kuruluş sürecinde bulundum. Türkiye'de örgütlenme zor, yargı da çok daha zor. O dönemin yargı tartışmalarını düşünürseniz daha zor. Biz tarafsız yargı sistemi oluşması için çaba sarf ettik. 2010 yılında hakimler savcılar yüksek kurulunu yeniden yapılandıran referandum sürecine karşı çıktık. HSYK seçimlerinde görev aldım, 2014'te aday oldum, 2015'de YARSAV Başkan Yardımcılığına seçildim. Hep yargı ve hukuk çalışmalarının içinde yer aldım. İktidar yargıyı bir araç haline getirmeye çalıştığı için önce bizden önceki kuşağı ve bizim kuşağımızı sürgünlere gönderdi. Mücadelenin içinde kaldık. 2016'da Karşıyaka'da görevdeyken Cumhurbaşkanına hakaret suçunun Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine dosya götürdüm, onlar da beni Trabzon'a götürdü. Bu bir tayin değil sürgündü. Teamüllere uygun değildi. Benim eşim de yargıçtı, eşimi de gönderdiler. Biz çabalarımızı sürdürdük; artık Türkiye'de tek adam rejimi oluştuktan ve güçler ayrılığı yok edildikten sonra yargıç unvanımızı sürdürerek mücadele edebileceğimiz alan kalmamıştı. Bir iş olarak sürdürebilirdim, zor olmakla birlikte konforlu bir iş, çok da severek yaptığım bir işti ama artık çalışma imkanım kalmamıştı, yapmak istediğim hiçbir şeyi yapamayacak hale gelmiştim ve  bunun üzerine meslekten ayrıldım, İzmir'e döndüm ve partiye katılarak yerel siyasete başladım" ifadelerini kullandı.

"NİYETLERİ OLSAYDI ENGEL TANIMAZLARDI"
AK parti kanadından gelen "Karşıyaka Stadı" eleştirilerini yanıtlayan CHP'li Aydın, "Karşıyaka Stadı için kaç yıldır ipe un serildiğini biliyorlar kendileri, çünkü kendileri ipe un seriyor. Karşıyaka Stadı yılan hikayesine döndü, stadı yapma görevinin kimin olduğunu, stadı kimin yıktığını, kimin yapacağını söylediğini, oraya ruhsat alınmamış  betonu kimin döktüğünü herkes biliyor. Yapmaya niyetleri olsaydı hiçbir engel tanımazlardı, bunun örneklerini gördük. Bundan önceki CHP'li belediyenin engellemesi değil, yapılacak işle ilgili halktan gelen bazı eleştirileri aktarması söz konusuydu. Bazı vatandaşların açtığı davalar söz konusuydu. Nitekim meselenin hukuk dışına çıkarılarak yapıldığı o kadar belli ki, döktükleri betonla ilgili imar barışından yararlanarak yapı kullanım belgesi aldılar. Bazıları şimdi 'O kaçak değildi' diyor, kaçak olmayan bir yer için neden yapı kullanım belgesi alındı? Yapı kullanım belgesi neden alınır? Bir yer ruhsata uygun yapıldıysa o belgeye ihtiyaç yoktur. Dolayısıyla neler olduğunu Sayın (Özgür) Hızal da, AK Partili yöneticiler de, Bakan da biliyor. Cemil (Tugay) Başkan, anlattı. Bu stadın neden olmadığını herkes görüyor. Karşıyaka Stadının yenisinin yapılmasına ilişkin hiçbir prosedürü tamamlamadan eskisini yıkarak kulübü ve şehrin imkanlarını bertaraf eden de kendileriydi" açıklamasında bulundu.

"ŞU AN YAPSINLAR"
Aydın, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin finansman sorunu nedeniyle stadı yapmadığına ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine ise, "Ekonomik nedenlerle her zaman alakası vardır. Büyükşehir ya da Karşıyaka Belediyesi'nin bir işi yapıp yapmaması ekonomik olarak da değerlendirilir elbette ama burada sorulması gereken, bu stadın bu kadar yıldır bu raddeye gelmesinin sebebi ne? İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Karşıyaka Belediyesi merkezi iktidarın yapmadığı, yapmaktan kaçındığı bir sorunu çözmek için elinden gelen gayreti gösteriyor. Bu kadar. Diyorlarsa ki; 'Karşıyaka'ya bir stat lazım, İzmir Büyükşehir Belediyesi de bunu yapamıyor, parası yok' diyorlarsa buyursunlar yapsınlar. Ellerinden tutan yok, biz çok mutlu oluruz onların stadı yapmasından. İsterlerse bugün yapabilirler. O stadın kenarında otoparkla ilgili bir sorun vardı, Karşıyaka Belediyesi'nin bir karar vermesi gerekiyordu, hep o kararı bahane ediyorlardı, o kararı da verdik yani o stadı Merkezi hükümetin, Bakanlığın yapmasını engelleyen ne var şu anda? Madem bizim paramız yok, kendilerinin de mi parası yok. Birlikte de yapabiliriz, amaç üzüm yemekse çok yolu var. Stadı siyasal tartışmayı doğru bulmam. Bakanlık tarafından yapılması için bir engel yok, yapabilirler" dedi.

"HIZAL 3-4 TANE BEYLİK KONUSU VAR"
AK Parti Grup Başkanvekili özgür Hızal'ın "Bayındır Çiçek Festivali" çıkışını da değerlendiren Aydın, "İzmir Büyükşehir Belediyesi yıllık bütçesinin yüzde 35 ile 42'sini yatırıma harcayan bir belediye. Belediyenin ekonomik yoksunluğunun olduğunu, çiçek festivalini yapamadığını söylemek anlamlı değil. İlginç olan şu ki; 3-4 aydır dönüp dönüp bunu söylediklerine göre; söyleyebilecekleri başka konu yok. Sayın Hızal'ın mecliste de tartışma yaratmaya çalıştığı 3-4 tane beylik konusu var. Hep onları gündeme getiriyor. Bu bizim için iyi bir şey, demek ki başka mevzu yok. Daha yaratıcı eleştiriler beklemek bizim hakkımız olsa gerek" diye konuştu.