Başbakan Binali Yıldırım İzmir’de düzenlenen Esnaf Buluşması’na katıldı. Binali Yıldırım’ın konuşması sırasında dinleyiciler arasında bulunan bir vatandaş ayağa kalkarak, “Belediyeler, 100 metre üstündeki kahvehane, pastahenelerden esnaflardan 230 TL her ay katı atık parası alıyor... Her ay ödüyoruz. Karar almışlar” diye konuştu.

Başbakan Yıldırım bu sözlere,
“Bunun yasal dayanağı yok, bu haraca girer. Dava edin hemen iptal olur. Dava edin, dava açın kardeşim. Biz destek verelim. Kafasına göre para alırsa bu iş nasıl olacak yani? Yani ne yapacağız, ya değiştireceğiz zamanı var. Veyahut da dava edeceğiz. Günü gelince de sen bize niye bunları yaptın? Biz seni bunun için seçtik deme hakkımız da var” şeklinde cevap verdi.

İşte Başbakan Yıldırım’ın sözlerinden satır başları:

10 yılda 19 milyar dolar ithalatımızda azalma olacak. Cari açığımıza bu kadar katkı sağlayacak. Benzer şekilde doğu güneydoğu Anadolu'da cazibe merkezleri kanununu çıkardık. Bölgede terör Allah'a şükür tamamen bitme noktasına geldi. Şehirlerde kırsalda artık terörden ziyade devletin otoritesi ağırlığı geçerli. Bu şartlar altında yatırımların bölgeye kazandırılması lazım.

Bu yatırımları çekmek için şimdi bütün o bölgedeki illere altıncı bölge teşviki veriyoruz. Bu teşvikten yararlanacaklar.

Can ve mal güvenliği meselesi hallolduktan sonra artık oralarda gençlerimize, vatandaşlarımızın daha ziyade üretim yapması, daha ziyade yeni yeni iş yerlerinin açılması, istihdamın artması için teşvik vermeye devam edeceğiz.

Taksicilerle ilgili düzenlemeler yaptık, halk otobüsleriyle ilgili düzenlemeler yaptık. Bir çok düzenleme sessiz sedasız yapılıyor. Belki de bunların tanıtımını tam olarak yapamıyoruz.

Hizmet bedeli diyor, geldim sayaca baktım, okudum yazdım, çeşitli başka kalemlerle ilave edebiliyorlar.

ESNAF TEMSİLCİLERİ İLE BULUŞTU
Seçim çalışmalarını sürdüren Başbakan Binali Yıldırım, İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından Kaya Termal Otel'de düzenlenen toplantıda, esnaf odalarının başkanları ve diğer yöneticileriyle buluştu. Başbakan Yıldırım, esnaf temsilcilerinin kısa konuşmalarından sonra kürsüye çıktı. Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasına, "İzmir'in can damarı esnaf ve sanatkârlarımız burada" sözleriyle başladı. "İzmir'in üreten, İzmir ekonomisini ayakta tutan, belkemiği kuruluşlarımız burada" diyen Başbakan Binali Yıldırım, şunları söyledi:

"Biz AK Parti olarak 16 yıldan beri esnaf ve sanatkârımıza büyük önem verdik. Mükemmel, iyinin düşmanıdır. Mükemmeli ararken iyiyi yok edersiniz. İyiyi yapmanın gayreti içerisinde olduk. Bir şehrin kalkınmışlık düzeyine bakmak için esnafına bakmak lazım. Halkın huzuru esnafa da bereket olarak gelir. Huzursuzluk varsa onun bedelini en önce esnaf öder. Seçimin bir hususiyeti var. Bu seçim ilk kez 16 Nisan 2017 halk oylaması sonucu kabul edilen, anayasanın parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin ilk uygulaması olacak. Milletvekili seçimiyle cumhurbaşkanı seçimi aynı gün yapılacak. Bir yandan milletvekillerini seçeceğiz bir yandan da cumhurbaşkanı adayları arasında seçimimizi yapacağız. Seçilen cumhurbaşkanı sandıkta güven oyu alıyor. Siz ülkeyi kim yönetecek, bizi kim temsili edecek ikisini ayrı ayrı seçiyorsunuz. Ankara'ya iş bırakmıyorsunuz. Bu demokraside Türkiye'nin yönetim anlayışında köklü bir değişiklik anlamına geliyor. Bunun ilk onayını 16 Nisan'da yaptık. 16 Nisan'da iki fikir kampanya yaptı. Birisi 'Hayır' grubu birisi 'Evet' grubu. Siyasetçiler yanlışı yapar ama millet yanlış yapmaz, eğer yaparsa da düzeltir. Nerede düzeltir, sandıkta. Günü gelince konuşur."

ESNAFIN TALEPLERİNE TEK TEK YANIT VERDİ
Esnaf odaları temsilcilerinin kendisine ulaşan isteklerine tek tek yanıt veren Başbakan Binali Yıldırım, "Yapılan çok şey var ama yapılması gereken konular da var, bunları da gördük. 'Taleplerin tamamını yapacağız' desem yanlış olur. Bir kısmı makul, yapılabilir. Hakikaten düzeltilmesi gereken, akla da izana da uymayan hususlar var. Perakende kanunu çıktı ama işinizi görmüyor. Uygulamayla ilgili sorunlar var belli ki, bunu tekrar ele almak lazım. Bunun üzerinde tekrar çalışılabilir. İş sağlığı güvenliği konusunda bunu halletmek lazım. Bir çözüm üretmemiz gerekir. Sosyal güvenlik destekleme primi kalktı zaten, orada sorunumuz yok. Basit usul vergilendirme de benim bildiğim 9 bin TL. Bundan aşağı kazancı olan hiçbir şekilde vergi ödemeyecek. ÖTV, akaryakıt desteği nakliyecilere, bu gerçekçi değil. Yani şu içinde yaşadığımız şartlar altında bizim gelirlerimizin büyük bir kısmını bu oluşturuyor Yerlileştirme ve millileştirme, petrol kaynaklı yakıtlardan elektriğe geçiyoruz. Bunlar oldukça burada iyileştirme yapabiliriz. Tarımda biliyorsunuz yarısını veriyoruz. Kullandığı mazotun yarısını veriyoruz. 2017 yılına ait 3 milyar mazot desteği verdik. Bu uygulama devam edecek ama ÖTV orta ve uzun vadede ele alınması gereken bir konu. Devletin dört tane gelir kalemi varsa bunlardan birisi de bu. Engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak önlemleri almamız lazım" diye konuştu.

Stopaj konusuna da değinen Başbakan Binali Yıldırım, "Stopaj konusu önemli. Önümüzdeki dönemde ele alacağız. Hakikaten burada bir haksızlık var. Ele alacağımız konulardan bir tanesi. E-haciz konusu da, burada bir kısım uygulamasının yapılması lazım. Bunu da kolayca düzelteceğimizi sanıyorum. Prim gün ise benim için yeni bir konu, buna bakacağız. Bunların hiçbirisi çözülmeyecek sorular değil. Bunlar bu işlere çözüm üreten kadrolarla olur. Memleketle en ufak eseri, izi olmayanlarla bu iş çözülmez. Onun için istikrar lazım. Bunun için de 'Durmak yok, yola devam' lazım. Yeni baştan 'Şunu nasıl yapacağız, bunu nasıl yapacağız' deyip, Türkiye'nin zaman kaybetmesine gerek var mı?" dedi.

'EKONOMİK DURGUNLUK SEÇİMLE İLGİLİ'
Ekonomideki durgunluğun seçimle de ilgili olduğunu ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, "Durgunluğun seçim süreciyle alakası olduğunu bilmenizi istiyorum. Seçim öncesi ihtiyacı olan da olmayanda 'Hele bir seçimler geçsin sonuçlarına bakalım' diyor. Genel kaidedir bu. Seçimlerden sonra herkes gelecek, yatırım planlarını yapacak. Yolumuza devam edeceğiz. Ekonomide bazı gelişmeler var. Türkiye ekonomisinden ziyade, küresel ekonomilerde son bir senedir gelişmekte olan ülkelerin aleyhine olan bir durum söz konusu. Özellikle ABD'nin gelişmekte olan ülkelerde fonu var. Bunu geriye döndürmek için ha babam faiz artırımı yapıyor. Benzer şeyi AB de yapıyor. Bu tabii dış kaynağa ihtiyacı olan bizim gibi ülkeleri olumsuz etkiliyor. Buradan kaynak çıkışı olduğu zaman yerli paralarda dalgalanma oluyor. Bunun için tedbirlerimizi alıyoruz ve inşallah seçimden sonra yapısal reformları, reel sektörü daha fazla destekleyecek birtakım düzenlemeleri yapıyoruz. Teşviklerde ciddi mesafe katettik. Proje bazlı teşvik sistemini uyguluyoruz" diye konuştu.



DERNEKLERLE BULUŞTU
Başbakan Binali Yıldırım, İzmir'deki esnaf buluşmasından sonra yine aynı otelde bu kez de Doğu ve Güneydoğu derneklerinin temsilcileriyle bir araya geldi. Dernek temsilcileri ve dernek üyelerine hitap eden Başbakan Binali Yıldırım, "Yaklaşık 50 gündür Türkiye'nin her tarafını geziyoruz. Sizlerin desteğiyle 16 yıldır AK Parti olarak büyük hizmetlere imza attık. Bundan sonra da hem yaşadığımız şehir hem doğup büyüdüğümüz memleketimizin sorunları için beraber olacağız, birlikte çalışacağız. 24 Haziran seçimleri Türkiye'nin AK Parti iktidarında yaptığı 13'üncü seçim. Her seçimde hamdolsun halkımız bizi yalnız bırakmadı, desteğini her seferinde artırarak bizleri bugünlere getirdi. 15 Temmuz'da asker kılığına girmiş olan hainler, devletin, milletin vergileriyle aldığı silahları, topları milletin üzerine bomba olarak yağdırdılar. 251 vatan evladını şehit verdik. Millet olarak büyük acı yaşadık. Ancak alçaklara bu ülkeyi teslim etmedik. Ezanları dindirtmedik, bayrağı indirtmedik. 15 Temmuz bize bir şey gösterdi. Türkiye darbelerle, baskılarla yüzleşerek çok yıprandı. Kalkınmamız gecikti, sorunlarımız birikti. Biz bile 2002'den 2017 yılına kadar tek başına iktidar olmamıza rağmen, başımızdan neler geçti. Siz daha iyi biliyorsunuz. Enerjimizin bir kısmı hiç uğruna bu odaklarla mücadeleyle geçti. Tabiri caizse şeytan taşlamaktan millete hizmeti ancak verdik. Bütün bunları yaşadıktan sonra artık Türkiye'de bir şeylerin değişmesine karar verdik" dedi.

"Yeni seçimlerle birlikte Türkiye yeni bir döneme giriyor" diyen Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Darbeleri inşallah bir daha konuşmayacağız. Vesayeti, muhtıraları bir daha konuşmayacağız. Ayrılıkçı akımları konuşmayacağız. Birliğimiz, beraberliğimiz daha da güçlenmiş olacak. Türkiye her alanda gelişecek. 16 yıllık AK Parti iktidarımız boyunca önemli kararlar arifesinde bir araya geldik. Birlikte durum değerlendirmesi yaptık. Sizlerin katkıları, desteklerinizle şehirlerimizin gelecek vizyonunu konuştuk. Ülkemizin kalkınmasını konuştuk. Daha güzel bir Türkiye'yi evlatlarımıza nasıl hazırlarız, bunları konuştuk. 16 yıla dönüp baktığımızda dikkat çeken önemli bir mesafeyi katettiğimizi söyleyebilirim. Türkiye'yi üç kat büyüktük. Altyapı bakımından dünyanın 9'uncu ülkesi konumuna geldi. Göreve geldiğimiz zaman Türkiye 32'nci sıradaydı. Bunu 15 yılda başardık. Nasıl başardık? Sizlerin desteğiyle başardık. 2008 yılından beri dünyada kriz var. Dünya büyümüyor ama Türkiye her yıl büyüdü. Sadece misal vermek istiyorum. 1924 yılından 2002 yılına yüzde 4,7, bizim dönemimizde 5,7 büyüme oldu. 'Bu bir puanın ne önemi var?' denebilir; Cumhuriyet döneminde 4,7 yerine 5,7 büyüseydik Türkiye bugün üç kat değil beş kat büyüyecekti. Fransa'dan sonra dünyanın 7'nci büyük ekonomisi olacaktı. Darbeler, zayıf iktidarlar, vesayetler yüzünden Türkiye zaman kaybetti. Büyümesi, kalkınması gecikti."

'SEÇİME BİR AY KALA TOPLANDILAR'
Türkiye'ye karşı oyunlar oynandığını da söyleyen Başbakan Binali Yıldırım, "Sorun ne? Belirli oranda Türkiye'deki istikrarı bozmak için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Bunların kayığına binen içeride de taşeronları var. Seçime bir ay kalmış, hesapta kitapta yok, değerlendirme kuruluşları 'Türkiye'yi izlemeye aldık' diyorlar. 'Bankaların notunu düşürdük' diyorlar. Bütün bunların maksatlı ve manidar olduğunu biliyoruz. Amaç Recep Tayyip Erdoğan olmasın, kim olursa olsun. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan işlerine göre birisi değil. Onların işini zorlaştırıyor. Tezgahlarını bozuyor. Masum milletlerin uyanışına neden oluyor. Onun için Recep Tayyip Erdoğan olmamalı. Planlarını rahat yapmalılar. Nedir planları? Bir terör devleti kurmak. Bunu da Kürt vatandaşlarımızın kanı canı üzerinden yapmanın gayretindeler. Buradan açık söylüyorum. Kürtlerin emperyal desteklerine ihtiyacı yok. Kürtlerin o bölgede bir yapay terör devletine de ihtiyacı yok. Devlet bin yıldır Anadolu toprağında, ay yıldızlı bayrağın rengini beraber verdik. Hilali şehitlerinin kanlarıyla süsledik. Yıldızı şehitlerimizi temsil ediyor. Bu topraklarda etle tırnak gibiyiz. Kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara dün de muvaffak olamadı bundan sonra da olamayacak" dedi.

HDP'YE SERT ELEŞTİRİ
Konuşmasında HDP'ye yönelikte eleştirilerde bulunan Başbakan Binali Yıldırım sözlerine şöyle devam etti: "Siyaset herkesin hakkı, kimse yasaklı değil. Kuralı belli. Üniter yapıyı hedef alıyorsanız, etnik temelli, ayrılıkçı bir siyaset çizgisi üzerindeyseniz, bizim Anayasamıza da aykırı. Devlet yapımıza da aykırı. Onun için 7 Haziran seçimleri öncesinde HDP güzel söylemler ortaya koydu, 'Türkiye partisi olacağız' sözleri söyledi. Vatandaş bunu memnuniyetle karşıladı ve iyi oy verdi. 81 milletvekili aldılar. Büyük bir şanstı ama sonrası gelmedi. Sonra görüldü ki HDP'nin iradesi kendinde değil terör örgütünün emrinde, kurtulma şansı yok. Emirleri oradan alıyor. Art arta açıklama yapıyorlardı, 'PKK sizi tükürükle boğar' diyorlardı. İnsanlar hepimiz şaşırdık. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Hemen sonra iki tane gencecik polisimizi evinde kafalarına sıkıp şehit ettiler. Ondan sonra ne çözümü kardeşim! Ondan sonra gelişmeleri biliyorsunuz. Hendek olayları, çukur olayları ve büyük acılar yaşandı. Şimdi onu telafi etmekle meşgulüz, onun için çabalıyoruz. Bölgeye en az 10 sefer gittim. Yapılan binalar, yıkılan binalar yerine geliyor ama yok olan canlar yerine gelmiyor kardeşim. Onun için bizim yapmamız gereken birliğimizi beraberliğimizi sağlam tutup, bölücü, ayrıştırıcı örgütleri aramızdan çıkarıp atmak."

'KÜRTLERİN, TÜRKLERİN PKK SORUNU VAR'
Bölgenin geri kalmasının nedeninin bölücü terör örgütü olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, "Kürtlerin PKK gibi bir sorunu var. Türklerin de PKK gibi bir sorunu var. Bölgenin geri kalmasının sebebi terör örgütüdür. Acıların yaşanmasının kökü de terör örgütüdür. Bunun için yapmamız gereken bu örgütü, milletle devlet arasından söküp atmaktır. Bunu da yapıyoruz. Çok da mesafe aldık. 153 mera açıldı, kapalıydı. Ne güzel hayat normale döndü. İnsanlar tekrar özgüven kazandı. Teröre karşı Hakkari'de avaz avaz 'Kahrolsun PKK' diyen binlerce insana hitap ettim ben. Bizim istediğimiz bu. Gerisini biz yapacağız, aradaki kayıp zamanları da kapatacağız" dedi. Bu sırada yerinden kalkan bir kişinin, "Türk-Kürt kardeş, buna inanmayan kalleştir. Ölümüne yanınızdayız" diye bağırmasından sonra konuşmasını sürdüren Başbakan Binali Yıldırım şunları söyledi:

"250 bin Suriyeli kardeşimiz ülkelerine döndü, yerleşti, çocukları okullarında. Bize 'Suriyeliler ne olacak?' diyorlar. 7 yıldan fazla misafir ettik. Biz ev sahibi, onlar misafir. Misafir ev sahibinin kuzusudur. Yaramazlık yaparlarsa gereğini yaparız. Bir daha açık söylüyorum; darda zorda kalanlar bizim ecdadımızdan gelen hasretimiz. Kanunlar kurallar onlar için de geçerli. 250 bin kişi gitti. Birlikte geri dönecek bu insanlar. Bülbülü altını kafese koymuşlar ille de vatanım ille de vatanım demiş. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı'nı hem kendi güvenliğimizi sağlamak için yaptık aynı zamanda da buradaki Suriyeli kardeşlerimizin gidip yerleşmesi için yaptık. Benzer faaliyetleri şimdi Menbiç'te ABD ile yapıyoruz, daha fazlasını Kuzey Irak'ta yapıyoruz. Terörle mücadelede yöntem değişikliğine gittik. Savunma değil taarruz. Yurt içinde bitirdik, kalıntıları yok mu, var. Kalem tutan eller silah tutuyor, dağda bunların ömrü 3,5 yıl. Gençlerimizin kendi fikirleri, inançları içinde bu ülkeye bir zenginlik kattığını biliyoruz. Her zaman da bunu vurguladık. Sadece seçme yaşı değil, seçilme yaşını da biz 18 yaşa indirdik. Onları tehlike görseydik bunları yapmazdık. Gençlerin apolitik olduğunu söylerler. Bunun doğru olmadığını 15 Temmuz'da biz gördük. Meydanlara inan vatandaşlarımızın yarısı gençlerdi."