AK Parti İl teşkilatı İzmir Körfez'inde gezintisi yaparak, basın açıklaması yaptı. Bostanlı İskele'den kalkan tekneyle İç Körfez'e açılarak gerçekleştirilen inceleme turuna AK Parti İl Başkanı Sürekli ve il başkan yardımcılarının yanı sıra Büyükşehir Meclis Grubu yönetimi de katıldı.

TİCARET KUZEYE KAPTIRILDI!
AK Parti İl Başkanı Sürekli tur sırasında yaptığı basın açıklamasında yerel idareyi topa tuttu. Açıklamasına Körfez'in tarihçesini ve buna paralel potansiyelini anlatarak başlayan AK Parti İl Başkanı, "Bu hazine, körfezin kirli sularına kurban edilmektedir. Kısaca İzmir; plansızlık nedeni ile turizmini güneye, ticaretini kuzeye kaptırmıştır" ifadelerini kullandı. Sürekli ayrıca iç körfezdeki koku ve kirlilik probleminin altını çizerek, "Bu kenti, aralıksız olarak neredeyse çeyrek asırdır yöneten CHP’li Büyükşehir Belediyesi her ne kadar işi, “Ben Çevre Bakanı değilim!” aymazlığına getirse de; sorumluluk kendilerinindir!" dedi.

YÜZMEYİ BIRAKIN ELİMİZİ SOKAMADIK!
Körfez'deki kirliliğin nedenlerini sıralayan AK Parti İl Başkanı, "İhmaller ve vurdumduymazlıklar ne yazık ki tabloyu içler acısı hale getirmiştir. En çarpıcı olanı ise dere ıslahlarında yanlış yöntem kullanmaları, derelerin tabanlarını kirlilik ve kokuyu artıracak şekilde betonlaştırmalarıdır. Bu körfezdeki kirliliği artıran bir etkendir ama derelerin altının betonlanması aynı zamanda bir ekolojik katliamdır. Maalesef; Büyükşehir Belediyesi, bu gerçekten de bi haberdir ya da yüzleşmekten kaçmaktadır" ifadelerini kullandı. Sürekli şunları söyledi: Önce yanlışları, sonra ihmali ve vurdumduymazlığı ilmek ilmek ördüler…20 yıldır körfezde yüzeceğiz diyorlar! Yüzmeyi bırakın, elimizi sokamadık. Yanlışları birbirini kovalamış, göz boyama taktikleriyle bugüne kadar gelinmiştir. Oysa; körfezin yüzülebilir hale getirilebilmesi ve potansiyelin değerlendirilebilmesi için derelerden temiz su akışının sağlanması zorunludur. Keza; 15 yıl önce 6 derenin ağzında devreye soktukları pompa istasyonları ile temizliği kalıcı hale getirmeye çalışsalar da sonuç alınamamıştır. Çünkü, bu bir pansumandır. Kirliliğin gelişinin engellenmesi gerekmektedir ve bu tür pansumanlarla İzmir Körfezi’nin kurtulamayacağı 15 yılın sonunda görülmüştür.  Yanlışlarda ısrar edildikçe, doğru ve bilimsel tabanlı adımlar atılmadıkça sorun büyümekte, sadece İzmir değil, Türkiye kaybetmektedir. CHP’li başkanlar; geçmişte ‘pireyi deve yapanlara inat’ deseler de, kendilerinin çözümden uzak adımları, abartılı PR çalışmaları ile deveyi pireye dönüştürmeye çalıştıkları aşikârdır. Çözümü öteleyip; pireyi deve yapıyormuşuz algısı yaratarak, allı pullu körfez fotoğrafları yayınlatarak bu tarihi sorumluluktan kurtulamazlar. Velhasıl, bir yanlışlar silsilesiyle bugüne gelinmiştir… Bugünkü tablo çok daha vahimdir!

POZ VERMENİN ÖTESİNE GEÇEMEDİ!
Sürekli açıklamasında Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'i de sert sözlerle eleştirdi. AK Parti İl Başkanı, "31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde, 3 yılın sonunda ‘körfezde yüzeceğim’ diyen CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer; görev döneminin yarısını, yani 2,5 yılı geride bırakmıştır. Ancak; Güzelbahçe açıklarında dalıp poz vermenin ötesine gidememiştir. Körfez'de 13 yıl geçse de yüzemez! Meselenin; sinekleri öldürmek değil, bataklığı kurutmak olduğunu maalesef kavrayamamıştır" diye konuştu. Manda Deresi'nde yapılan 6 metrelik temizliğin müjde olarak duyurulduğunu söyleyen Sürekli, "Asıl yapılması gereken körfeze gelen suyun temiz olmasını sağlamaktır. Özellikle, Yeşildere ve Halkapınar’dan körfeze akan pis suyu, atık suları ortadan kaldırmaktır. Dere ıslahları ciddiye alınmalı ve teknik olarak doğru uygulamalar sağlanmalıdır" dedi.

İNSAN KENDİ GÖZÜNDEKİ ÇÖPÜ GÖRMEZMİŞ
AK Parti İl Başkanı, Başkan Soyer'in 'Temiz Gediz, Temiz Körfez' harekatına da ayrı bir parantez açtı. "Kapısının önünü süpüremeyen Soyer; Gediz’e sığınmıştır" diyen Sürekli şöyle konuştu: Sayın Soyer diyor ki; “Gediz'i kirletmeye ve zehirlemeye devam ediyoruz. Bu böyle devam edemez, etmeyecek. Çünkü bugüne kadar bu dört şehirden süzüle süzüle giden Gediz Nehri'nin sahibi yoktu. Ben elimi taşın altına sokmaya karar verdim…” Gediz Havzası’nı planlamak için kolları sıvayan Soyer; işi 12 maddelik acil eylem planı açıklamaya kadar götürmüştür. Ve sevimli bir izci kampı kurup, arkasına bakarak da İzmir’e geri dönmüştür… Bu tamamen, asıl sorumluluğunu unutturmak üzerine kurulu trajikomik bir hamle olmuştur. Öyle ki, Turgutlu ve Manisa Belediye Başkanlarından da aynı tepkiler gelmiştir.  Anadolu’da bir tabir vardır; “İnsan kendi gözündeki çöpü görmezmiş’… İşte durum budur! İzmir Körfezi’ni temizleyemeyen Soyer’in Gediz’e sarılması beklediği sonucu vermediği gibi; “Ben Çevre Bakanı değilim ki!” diyerek topu kucağından çıkarmaya çalışması da acıklı bir durumdur. “

SOYER BURAYA DALSINLAR!
Sürekli, Soyer'e eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü: 'Körfez'de 3 yıl sonra yüzeceğim' vaadinde bulunurken bakanlık ve kanunlar yok muydu? Kendi yetki ve sorumluluğunda olan bir sorunu başından savarken, oturup düşünmeli! Kirli Körfez için Çevre Bakanlığı’na; Arapsaçı trafik için Ulaştırma Bakanlığı’na, anlaşmasını yapmadığı kredi için Cumhurbaşkanı’na hiç hakkı olmadığı halde sorumluluk yüklemeye kalkışan bu yaklaşımın arka planında, İzmir kamuoyunun da dile getirdiği gibi bariz bir başarısızlık vardır… Davet ediyoruz… Buyursun, bizim olduğumuz yerde dalsınlar!”

İŞKEMBE-İ KÜBRA GİBİ KOKUYOR!
Sürekli açıklamasını şu sözlerle tamamladı: İzmir Körfezi can çekişiyor. Trafiğiyle, alt yapısıyla İzmir, can çekişiyor. İzmir’in dereleri, balıkları can çekişiyor. Ama CHP’li yerel idare; bir çan misali. İçi boş ama vurunca inanılmaz bir ses çıkarıyor. Algı yöneterek, -mış gibi yaparak zaman geçiriyorlar. Yapmadıklarını yapmış gibi, yapamadıklarını engelleniyorlarmış gibi göstermekten zerre tereddüt etmiyorlar. Ancak köy görünüyor! Şimdi, bizim muhalefetimize, eleştirilerimize karşılıklar gelecek biliyorum, gelsin! Biz halkın gözü dili olmaya, ortadaki fotoğrafın alt metni olmaya, doğruları, doğru bir üslupla söylemeye devam edeceğiz… Bir süre önce; eleştirilerimiz için amiyane bir tabir kullanmışlardı. Dilimiz varmıyor ama; ‘İşkembe-i kübra’dan salladığımızı söylemişlerdi. Biz bunu yapmadık, hiç dayanaksız konuşmadık. Farkına varmaları gereken şu ki; aslında İzmir, ‘işkembe-i kübra gibi kokuyor!’ Artık bu gerçeği kabullenmeli, somut çözüm yolları ile sahneye çıkmalılar... “