Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, İzmir Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili Mustafa Özuslu’nun açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. Özuslunun açıklamalarının abesle iştigal olduğunu ve bu açıklamaları ancak Özuslu’nun yapabileceğini ifade eden Hızal, “Mustafa Özuslu’nun, ‘İktidar İzmir’e yatırım yapmıyor’ cümlesini kullanması abesle iştigal. AK Parti, son 20 yıl boyunca İzmir’e ulaşımdan altyapıya kadar ciddi yatırımlar yaptı. Bugün İzmir’in demiryolu ağının büyük bölümünü İZBAN oluşturuyor. İZBAN’ın yüzde 50’si devlet demiryollarının. Bu dünyada tek örnektir. İZBAN’da metro ile entegre olmuş bir demiryolu ağıdır. Toplu ulaşımda kullanılan bir araçtır. Bugün İZBAN’ı sistemin içinden çektiğinizde ne kadar ciddi bir kaos ortaya çıkacağını hepimiz biliyoruz. Mesele sadece ‘metro’ diyerek sığ bir bakış açısıyla bakmamak lazım. Tunç Soyer, ‘İzmir’de merkezi hükümetin 1 santimetre dahi metro tüneli yok’ açıklaması var. Ben de kendilerine, ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en temel görevleri arasında olan, asli görevi olan yol yapımı buna bağlı tünel yapımında kaç santimetre tünelleri var’ diye sormak istiyorum. Yaptığı bir karayolu tüneli var mı? Konak tünelini kim yapmış? Bunu kendilerine sormak lazım. Konak Tüneli’nin yapım sürecinde de engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Bugün Konak Tünelinin açılmasıyla birlikte Buca – Konak trafiğinin önemli ölçüde azaldığını biliyoruz. ‘Hükümet, İzmir’e yatırım yapmıyor’ demek ancak Mustafa Özuslu’ya yakışırdı, kendine yakışan, şaşırtmayan bir açıklama olmuş” dedi.  

“İKTİDARIN YATIRIMLARINI KENDİLERİ ENGELLİYOR” 

AK Parti’nin İzmir’e yapacağı yatırımların yerel yönetimlerin eliyle engellendiğini savunan Hızal, “Bugün Karabağlar’da yapılmak istenilen dönüşümü önünü kesen kendileri, Kiraz’da yapılmak istenen devlet hastanesinin önünü kesen kendileri, Bergama’da yapılmak istenilen Millet Bahçesi’nin önünü kesen kendileri belki de İzmir’in en tarihi projelerinden olan Körfez geçiş projesinin önünü kesen kendileri. Hem bunları yapacaksınız, hem hükümet İzmir’e yatırım yapmıyor’ diyeceksiniz. Hükümet, İzmir’e yatırım yapıyor, tüm engelleme çalışmalarına rağmen yapmaya da devam edecek. Asıl mesele İzmir’e gelecek yatırımı engellemeye çalışan bir zihniyet var İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde. Bu zihniyetin değişmesi gerekiyor. Bu zihniyet İzmir’deki bazı odaklarla birlikte merkezi hükümetin İzmir’e yatırımını nasıl engelleriz noktasında karanlık odalarda planlar yapıyor” açıklamasında bulundu.  

“BAYRAKLI PROJE ALANINDA CİDDİ BİR MAĞDURİYET YOK” 

Bayraklı’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TOKİ’nin işbirliğiyle gerçekleştirilen proje alanı inşa çalışmalarında binaların 8 kattan neden 5 artı zemine düşürüldüğü sorusunu yanıtlayan Hızal, “Gerek İzmir Büyükşehir Belediyesi gerekse İzmir’deki CHP yöneticileri Bayraklı’daki depremzedelerin yaşadığı bir takım sorunlar üzerinden siyaset devşirme çabası içindeler. Bunu yaparken de bazı kişileri adeta kendilerine maşa olarak kullanıyorlar. Mesele Avukat Nilsu Karaman Aktarıcı’yı… Avukat Hanım ya avukatlık yapsın ya da siyaset yapsın. Mesleğini ve siyaseti birbirine karıştıracaksa ciddi bir problem olur. Ben mesleğimi yaparken mesleğime siyaseti karıştırmam, siyaset yaparken de siyasete mesleğimi karıştırmam. İkisini aynı anda yapıp, birbirine karıştırırsanız hem deprem mağdurlarının avukatlığını yapacaksınız çıkıp avukat kimliğinizle duruşmadan sonra siyasi açıklamalar yapacaksınız bu mesleğe de mağdurlara da haksızlıktır. Bayraklı’daki proje alanlarını eleştirenlerin öncelikle bu inşaatların ne kadar kısa sürede tamamlandığını görmelerini isterim. Kaldı ki kendi Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu proje alanına davet ettiler. Kılıçdaroğlu’nun arkasında binalar gözüküyor. Evet 5 kat artı zemin söz konusu ama burada ciddi bir hak kaybı söz konusu değil. Çünkü orada mükerrer mülkiyetler vardı. Mükerrer mülkiyetlerle birlikte öncelikli olarak insanların barınma ihtiyacının karşılanması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız çok hızlı bir adım attı. Dairelerin boyutlarıyla ilgili birtakım eleştiriler ortaya konuluyor ama inşaatlar bitip, teslimler yapıldığında görülecektir ki; ciddi bir mağduriyet yok” diye konuştu.  

“DAĞ VE SÜREKLİ ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR” 

Talepler doğrultusunda yapılan görüşmelerin devam ettiğini aktaran Hızal, “Mağduriyetler noktasında Genel Başkan Yardımcımız Hamza Dağ ve İl Başkanımız Kerem Ali Sürekli  ile toplantılar yapıldı. Biz tüm mağduriyetlerin farkındayız, bunlarla ilgili hem bakanlık düzeyinde  hem Ankara’daki diğer yetkililer düzeyinde görüşmeler devam ediyor. Bunların da en asgari düzeye indirilmesiyle ilgili gerekli çalışmalar devam ediyor. Meseleye mağduriyet olarak değil, devletin bu kadar kısa sürede tüm konutları yapabiliyor olmasına bakmak lazım. Aslında CHP yöneticilerinin gelip teşekkür etmesi gerekirken bunun üzerinden siyaset devşirmelerini asla kabul etmiyorum” dedi.  

“ELEKTRİK FABRİKASI VERİLİNCE İZMİR’İN SORUNLARI MI BİTECEK” 

AK Partili Hızal, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 38 milyon teklif ederek aldığı elektrik fabrikasının neden Büyükşehir’e verilmediğinin sorulması üzerine, “Elektrik Fabrikası İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verilince İzmir’in bütün sorunları ortadan kalkmış mı olacak? Bunu Tunç Soyer’e sormak lazım. 2 buçuk yıldır ‘elektrik fabrikasını bana verin, elektrik fabrikasını bana verin’ açıklaması yapıyor. Elektrik fabrikasının İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne neden verilmediğini ya da bu konuda neden sorun yaşandığını İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başındaki hukukçu olan belediye başkanının anlıyor olması lazım. Mevzuatsal bir takım sorunlar var. Çünkü özelleştirme idaresi tarafından özelleştirmeye tabi bir alan, dolaysıyla burada belediye şirketiyle dahil sonuçta kamunun tasarrufu söz konusu. Özelleştirme mantığına aykırı bir durum. Kaldı ki burada bir art niyet, kötü niyet aramaları gerçekten çok çirkin. Çünkü aynı devlet, aynı hükümet yasalara uygun olduğu için Yamanlar’daki sanatoryumu İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi henüz bununla ilgili bir adım atmadı” ifadelerini kullandı.  

“MESLEK FABRİKASINA SAHİP ÇIKSIN” 

Meslek Fabrikasının İstanbul’dan bir vakfa devrini hatırlatan Hızal, “Elektrik fabrikasını diline pelesenk yapan bir anlayış, İzmir’in bazı değerlerini İstanbul’daki kurum ve vakıflara devretme çabası içinde. Bu nasıl bir çelişki! Yapamadıkları her şeyin üstüne elektrik fabrikasını kullanmaları kabul edilemez. Elektrik Fabrikası’nın İzmir Büyükşehir’e verilmemesiyle, elektrik fabrikası İzmir’den başka bir noktaya mı taşınıyor? Hemen yanındaki Tekel depolarını çok yakın zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın lansmanını hep beraber izledik, belki de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 20 yılda yapamadığı bir kültür merkezinin inşaatına başlandı ve 1 yıl sonra faaliyete geçecek. Elektrik fabrikası üzerinden bütün sorunları örtmenin, ötelemenin bir anlamı yok. Elektrik fabrikası İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verildiğinde de İzmir bütün sorunları ortadan kalkacak değil. Önce İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi değerlerine sahip çıksın ondan sonra elektrik fabrikasını konuşuruz” dedi.  

“SOYER, ‘YAPAMIYORUM’ DESİN” 

“İzmir’in uzun yıllardır devam eden kadim altyapı, trafik, koku sorunlarına ilişkin çözümün sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden beklemenin ne kadar doğru” sorusunu yanıtlayan Hızal, “Tunç Soyer çıksın, yıllık 12 milyar bütçeyi yöneten belediye başkanı, 2 buçuk yılda da yaklaşık 26-27 milyarlık bütçeyi yöneten Soyer çıksın, ‘Ey İzmirliler, ben 2 buçuk yılda hiçbir şey yapamadım, beceremedim, beceremediğim için bu işlerin başka şekilde çözülmesi için hükümetin buraya gelip, bize destek vermesini istiyorum’ desin. Kadim sorunlar dediğini sorunlar, bir belediye başkanının temek görevleridir. Bu sorunlara ilişkin Soyer, adayken ‘trafiği, kokuyu, altyapıyı çözeceğim’ diye açıklama yaptı. 2 buçuk yılda hiçbirini yapamadı, Soyer Kanarya Severler Başkanı ya da Seferihisar Belediye Başkanı değil. Soyer, belediye başkanlığı dışındaki her göreve talip, bazen Tarım Bakanı, bazen Dışişleri Bakanı oluyor ama belediye başkanı olamıyor. Biz bu sorunlar için Büyükşehir Belediye Başkanını değil de mahalle muhtarını mı eleştirelim. Sorunlara çözüm getirilmedi ama belediye çok ciddi borçlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni bugüne dek olmadığı kadar çok ciddi finansal krizin içine soktu. Bugün işçilerin, ikramiyeleri, avansları ödenemiyor. İş yapan firmaların hakkedişleri ödenemiyor. Belediye borç batağına sürüklendi, bunların sorumlusu ben değilim, Tunç Soyer” açıklamasında bulundu.  

“BÜYÜKŞEHİR KUMDA OYNUYOR” 

İzmir’in yapı stokuna ilişkin konuşan Hızal, “İzmir’in yapı stokunun yaklaşık yüzde 85’i sorunlu. Olası bir depreme dayanıklı değil, bunu yerel yöneticiler de biliyor ama maalesef bunu bilen yöneticileri, yapı stokunun yenilenmesi için bir çalışma yapacağına, yapı stokunun ne durumda olduğuna yönelik odalara bütçe aktarımı yapıyor. Çelişki burada. Yapı stokunun dönüşümü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi ve vatandaşın işbirliğiyle olmalı. Devletin yani TOKİ’nin İzmir’de yapmak istediği çalışmalarının önünü kesen de yerel idareciler. Siz 25 binlik planları yapmazsanız yapı stoku bu şekilde kalır, yeni yerleşim alanları açmazsınız ve İzmir’in önünü tıkarsınız. 10 yılın üzerinde devam eden kentsel dönüşüm karnesine bakın, toplam 30 bin bağımsız bölümün dönüşümünü sağlaması gerek İzmir Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık 750 bağımsız bölümle kaldı. Karne ortada. İzmir’deki emsal artışı tartışmalarına yönelik konuşan Hızal, “Proje alanı ile ilgili Bakanlık 1 yıl içinde proje alanlarında plan yaptı inşaata başladı ,bitirdi ve teslime başlayacak Büyükşehir belediyesi ise hala kumda oynuyor. K sınırında ne yapalım diye düşünüyorlar. Tunç Soyer ve Mustafa Özuslu kumda oynuyorlar” dedi.  

“SÜREKLİ, BAŞARILI BİR İL BAŞKANI” 

Hızal, AK Parti içinde bir rekabetin olup olmadığı sorusunu ise, “AK Parti’de hiçbir zaman rekabet olmaz. Ben bu parti içinde büyümüş biriyim. Partim ne görev verirse onu elimden gelenin en iyisini yaparak icra etmeye çalıştım. AK Parti’yi diğer partilerden ayıran en temel unsur da budur, biz parti içiyle değil, birbirimizle değil, hizmet üretmekle uğraşırız. Kafamızı daha hizmete yorarız. İnsanların kişisel hedefleri muhakkak olacaktır ama kişisel hedefler üzerinden meseleyi dönüştürmek bizim parti kültürümüzde yoktur. İl Başkanımız İzmir teşkilatımızın başındadır. Onun talimatlarıyla hepimiz görevimizi yaparız. İl Başkanımız Genel Merkezle istişare eder, başımızda Cumhurbaşkanımız var, onun talimatları doğrultusunda politikamız, yolumuz bellidir. Benim kişisel olarak en temel hedefim, görevimi en iyi şekilde yapmak.  Kerem Ali Sürekli, çok başarılı bir il başkanı. Her zaman istişareye açık, kendisinin en temel özelliklerinden biri görev yaptığı kişilere yetki alanı tanıyor olması ve yol arkadaşlarına güveniyor olmasıdır. Bu da başarıyı getiriyor diye düşünüyorum. Başkanımız zaten, partimizin kurucularından, partimizin hafızası” sözleriyle yanıtladı.