-Bugün ne kadar güzel olmuşsunuz?

-Yok canım her zamanki halim abartıyorsunuz sadece saçımı topladım işte.

Bu ve bunun gibi diyaloglara gün içerisinde ne çok rastlıyoruz öyle değil mi? Biri dış görüntümüze iltifat ettiğinde veya o an hangi işle ilgileniyorsak yaptığımız işe övgülerde bulunduğunda bir anda olumlu tüm cümleleri geçersiz kılıp olumsuza çeviriyoruz.

Yapılan her övgüyü ya da iltifatı “yalnızca nazik olmak istiyor” diyerek geçiştiriyor ve nedense kendimizi bir türlü o iltifatlara layık görmüyoruz. Yapılan iltifatlara yalnızca teşekkür ederim demek ise bize utanç hissettiriyor.

Başka bir örnek vermek gerekirse, kendisini çok yalnız hisseden birini düşünelim. Bu kişi ameliyat olduğunda “kimse beni sevmiyor, zaten çok da yalnızım kim beni ziyarete gelecek ki” diye düşünürken kapıdan içeriye birçok ziyaretçi giriyor. Hasta, ziyaretçileriyle çok güzel vakitler geçirdikten sonra yeni bir olumsuz düşünce geliştiriyor “ameliyat olmasaydım kimse ziyaretime gelmezdi.”

Veya benzer bir örneği okul ortamına taşıyalım.

Kimi öğrenci ne kadar başarılı olursa olsun ona sorulan “okul nasıl gidiyor” sorusuna “iyi gidiyor ama bu zaten benim görevim iyi gitmek zorunda” diye cevap verebilir. Ya da “sınavın nasıl geçti” sorusuna “iyi geçti. Öğretmenimiz bu sefer soruları çok kolay hazırlamış” diyebilir.

Veya bir ödevden yüksek not aldığında “arkadaşlarım yardım etmeseydi asla bu notu alamazdım” diyebilir. Aslında bu durum öğrencilerin de kendi başarılarını kabul edemeyip olumlu giden bir durumu olumsuz düşünce kalıbına sokma eğiliminden kaynaklanmaktır.

Yukarıda da verdiğim örneklerde de gördüğünüz gibi aslında kendi bedenlerimize, başarılarımıza ne çok yabancılaşıyoruz “evet bugün çok güzelim” ya da “evet ben bu sınava çok çalışmıştım, başardım” demeyi kendimize layık görmüyor, layık görmediğimiz gibi birisi büyük bir özgüvenle kendinden çok memnun olduğunu söylediğinde de onun için çok farklı yaftalarda bulunabiliyoruz. Oysaki kişinin kendinden memnun olması en büyük zenginlik değil midir?

Yaşadığımız onlarca güzel anıyı ya da anıların içerisinde gizli kalan tüm olumlu cümleleri anında silip attığımızda aslında gerçeklikten uzaklaşıp cümlelerin arka metinlerinde kendi içimizde çözemediğimiz durumlarla boğuşmuş olmuyor muyuz? Ve aslında bu yaşamın zenginliğini gölgelemek olmuyor mu?

Mahatma Gandi’den bir alıntı yaparak cümlelerimi sonlandırmak istiyorum.

“Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür.

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür.

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… “

Yaşadığınız her güzel anı olumsuza çevirmeyin. Alışkanlıklara dönüşmesin. Size söylenen her güzel cümleye yalnızca “teşekkür ederim” demenin büyük keyfine varın. Kelimelerin önünde, arkasında veya altında yatanlara odaklanmayın. Yalnızca kelimelere odaklanın.

Sevgiler…