Hale YILDIRIM / GÜNDEME BAKIŞ - Tire Süt Kooperatifi Osman Öztürk, Türkiye’deki şap hastalığı krizinin İzmir’e de yansımasının ardından yaşanan süreci anlattı. Kriz nedeniyle süt üretiminde meydana gelen azalmanın, fiyatlara fahiş olarak henüz yansımadığını, tüketicinin cebini çok yakmayacak düzeyde bir artış olduğunu kaydetti. Öztürk, asıl sorunun bazı firmaların süt üreticilerini markaja almasından kaynaklandığının altını çizdi. Bazı firmalar tarafından adeta ‘Kapkaç’ süreci başlatıldığını vurgulayan Öztürk, üreticilere “Bu firmaların oyununa gelmeyin” çağrısında bulundu.
“YÜZDE 13 KAYIP VAR”
“Süt miktarındaki azalmanın ne kadarının doğrudan şap hastalığına, ne kadarının ise şap nedeniyle kesilen veya kesilmeyen hayvanlara bağlı olduğunu net bir şekilde ortaya koymak zor” diyen Öztürk, “Ancak şap nedeniyle kesilen hayvanlar yüzünden süt üretimimizde belirgin bir düşüş yaşandı. Üretimde yaklaşık yüzde 12–13 oranında kayıp var; günlük 260 ton olan süt miktarı kooperatifte 17 ton azalarak düşüş gösterdi” ifadelerini kullandı.
“KAPKAÇ HAVASI OLUŞMUŞ DURUMDA”
Üreticiye “Dikkatli olun” çağrısında bulunan Öztürk, “Üretim sıkıntısından çok, piyasada sütün aranır hale gelmesi dikkat çekiyor. Fiyatlarda büyük dalgalanmalar yaşanıyor. Şimdilik fiyatlar hem üreticinin hem de sanayicinin ödeyebileceği seviyelerde olsa da bazı firmalar sütçüleri kendilerine çekebilmek için ön avans teklif etmeye başladı. 2 yıldır süt fiyatları düşük seyrederken kimsenin üreticiye yönelmediğini hatırlatmak gerekir burada. Bugün sütün değerlenmesiyle aynı firmaların üreticinin kapısını çalması etik değil; adeta bir “kapkaç” havası oluşmuş durumda. Üreticilerin buna dikkat etmesi gerekiyor” dedi.
“ÖN AVANS VE YÜKSEK FİYATLA ÜRETİCİYE YÖNELİYORLAR”
Bazı firmaların etik sınırları aştığını kaydeden Öztürk, “Biz Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği fiyatların çok altında hiç alım yapmadık, dün ucuza süt almayı hedefleyen firmalar bugün hem avans hem de yüksek fiyat önerisiyle üreticiye yöneliyor. O dönem üreticinin yanında olmayanların şimdi üreticinin kapısını aşındırması düşündürücü. Bu firmaların kendilerine çeki düzen vermesi şart” diye konuştu.
“GİRDİ MALİYETLERİNİN SABİTLENMESİ GEREKİYOR”
Öztürk şu açıklamalarda bulundu:
Sütün fiyatı 30 liraya, etin fiyatı 700 liraya da çıksa, girdi maliyetleri sabitlenmediği sürece bir faydası yok. Tüketici bu ürünleri alamazsa fiyat artırmanın bir anlamı yok. Üretici olarak fiyatların yükselmesini elbette isteriz fakat esas önemli olan maliyetlerin artmaması. Et fiyatları yükseldiğinde yem fiyatları da artıyor. Geçen hafta mazota defalarca zam geldi. Bu nedenle sadece et ve süt fiyatını artırmak değil, tüm girdi maliyetlerinin sabitlenmesi ve düzenlenmesi gerekiyor.
"BİZ SÜT FİYATLARININ YÜKSEK OLMASI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ"
Biz Tire Süt Kooperatifi olarak bölgede süt fiyatlarının yüksek olması için mücadele ediyoruz, bu konuda yaptığımız çalışmalar da ortadadır.
“ŞAP MALİYETLERİ ARTIRDI”
Üretici, hayvanlarının şap hastalığına yakalanması nedeniyle ciddi maliyetlerle karşı karşıya kaldı; tedavi ve ilaç masrafları arttı. Zaten süt parasından kıt kanaat geçinen üretici, sütün değer kaybetmesi ve hayvan kayıplarıyla birlikte daha da zor duruma düştü. Bu süreçte kooperatifler de aynı sıkıntıyı yaşadı.
“DEZENFEKSİYON VE KİREÇLEME YAPILMALI”
Üreticinin şap konusundaki sıkıntıları devam ediyor. Burada en önemli sorumluluk hayvan ve işletme sahiplerine düşüyor. “Her yer şap kırmış geçirmiş, bana da gelirse gelir” demek çözüm değil. Üreticinin zamanında aşılarını yaptırması, destekleyici vitamin ve takviyeler kullanması, işletme içinde dezenfeksiyon ve kireçleme gibi önlemleri aksatmaması şart. Şap hastalığı işletmeye girdikten sonra büyük maddi kayıplara yol açıyor; bu yüzden öncelik her zaman tedbir olmalı.