Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - Kış aylarının gelmesiyle birlikte üst solunum yolu enfeksiyonu hastalıklarında patlama meydana geldi. Uzmanlar bu durumu geçtiğimiz yıllarda Kovid-19 pandemisi nedeniyle kullanılan maskelerin, kış aylarında yaşanan enfeksiyonların yaşanmasına engel olması, bu nedenle de bağışıklığın geçtiğimiz yıllara oranla virüse daya dayanıksız hale gelmesi ile bağdaştırıyor. Öte yandan 2 yıllık zaman zarfında virüslerin de mutanta uğradığı kaydediliyor. 

MHRS TIKANDI

Başta toplu ulaşım araçları olmak üzere okullar ve çok sayıda çalışanın olduğu işyerleri virüslerin başlıca yayılma merkezi olurken, üst sonulum yollarında yaşanan artış Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nin (MHRS) de tıkanmasına yol açtı. 

"SAĞLIĞIN TİCARİLEŞMESİNİN SONUCU"

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, MHRS'de yaşanan "Günler sonrasına randevu alabilme" sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kaynak, "Randevu sistemi tıkandı. 20 yıllık sağlıkta dönüşüm programının sonucudur bu tıkanıklık. Bu yeni ve beklenmedik bir şey değil. Çünkü bu 20 yıllık dönemde sağlık sektörünün ticarileştirilmesine, hastanelerin işletme, hastaların da müşteri olarak algılanmasına yol açan bir siyaset ve sağlık politikası izlendi. Eğer bir ticari işletme varsa kar etmesi lazım, nasıl kar edecek, müşteri ile kar edecek. Zaten Bakanlar da geçmişte, 'Hastalara müşteri gibi muamele edeceksiniz' gibi bir terim kullanmıştı. Ne kadar çok müşteri olursa ticari faaliyette o kadar başarı. Dolayısıyla sağlık sistemi özellikle 3. basamakta yoğunlaştırıldı, 3. basamağın tıkanmasına yol açan bir süreçle karşı karşıya kaldık. 1 ve 2. basamağa hemen hemen hiç yatırım yapılmadı. 3. basamağa hep yatırım yapıldı ve hastalar 3. basamağa yönlendirildi" dedi. 

"SAĞLIK SİSTEMİ ÇALIYOR 'MUŞ' GİBİ GÖSTERİLİYOR"

Sağlık sistemine yönelik eleştiride bulunan Kaynak, "Çok büyük hasta akışı var, seçim öncesinde de bu hasta akışı ve sağlık sistemi bir takım önlemlerle daha iyiymiş gibi gösterilmesiye çalışılıyor. Hastanın süresi kısaltılıyor ve 5 dakika oluyor ve MHRS'de 5 dakika görünse bile aslında bu süre 2-3 dakika. Çünkü öncelikli bakılması gereken hasta gurubu da var. 7 yaş altı, 65 yaş üstü, raporlu hastalar, acil hastalar, gaziler, şehit yakınları, yüksek bürokratlar gibi önceliği olan ve geldikleri zaman bakılması gereken hasta grupları var ve bunlar randevuya tabi değil. Dolayısıyla gerçek hayatta bu 5 dakikalık randevu 2 dakikaya ve hatta daha kısa sürelere düşebiliyor. Bu bir sağlık hizmeti değildir, bu sadece sağlık sistemi çalışıyor gibi algı yaratmak üzere, sağlık sisteminden oy devşirme amacıyla yapılmış bir uygulamadır. Yoksa bu sağlık sistemi ve sağlık hizmeti değildir. Sağlık hizmeti; uluslararası sağlık örgütleri tarafından hasta başına en az 20 dakika diye tarif edilmiştir. Türkiye'de 20 dakika içinde 4 hastaya randevu verilmektedir ancak 7-8 hastaya bakılmaktadır. Dolayısıyla süre 2-3 dakikadır en iyi tabirle" diye konuştu. 

"BİRİNCİ BASAMAK GÜÇLENDİRİLMELİ"

Sağlıkta "Birinci basamak" olarak tanımlanan hastaların ayaktan veya yataklı teşhis ve tedavilerinin yapıldığı sağlık kuruluşlarına yatırım yapılması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Kaynak, "Bu görüntüyü kurtarmak için seçim sürecinde yapılan bir uygulama. Bunun yanı sıra ek mesailer hekimlere dayatılıyor. Saat 17:00'ye kadar normal mesaisini yapmış olan hekimlerin saat 23:00'e kadar ikinci mesai yapmaları yönünde zorlama var. Hekimler ve sağlık çalışanları sağlık sisteminden biraz daha fazla oy devşirebilmek için aşırı, yoğun çalışmaya zorlanıyorlar. Bunun yanı sıra başka önlemler de alınıyor, hekim sayısını artırmak, hekimlerin özlük haklarını biraz düzeltmek gibi aslında sürdürülemez seçim dönemi tedbirleri de alınıyor. Bunlarla sorun çözülmez, bunlar sadece görünüşü kurtarmak için geçici süreçlerdir, seçim organizasyonudur. Bu yığılmanın çözümü, birinci ve ikinci basamaklara yapılacak olan yüksek miktarda insani, donanımsal ve altyapı olmak zorundadır. Sadece hekim değil, birinci basamağa yeterli miktarda diğer sağlık personelinin çok iyi şartlarda atanarak kamu adına altyapısıyla, binasıyla devlet hizmeti sunmak bu işin çözümüdür. Diğer çözüm yöntemlerinin hiçbiri çalışmaz, nitekim de çalışmıyor" açıklamasında bulundu. 

"ŞEHİR HASTANESİNİN TÜMÜ KISA VADEDE AÇILMAZ"

Bayraklı şehir Hastanesi'nin İzmir'in hastane ve doktor ihtiyacını çözeceği yönündeki beklentileri de değerlendiren Kaynak, "Şehir Hastanesi çok derin ve geniş bir konu. Kısaca şunu söyleyebilirim; Şehir Hastanesi'nin Şubat - Mart ayları gibi açılacağı söyleniyor, fakat böyle büyük bir tesisin sadece açılış töreni yapılıp kısa süre içinde belki poliklinik düzeyinde birkaç hizmet alanı açılabilir. Hastanenin tümünün açılması ve çalışması kısa vadede söz konusu olamaz diye düşünüyorum. Organizasyon açısından yol gibi, Bayraklı Şehir Hastanesi'ne ulaşım gibi sorunların hala ortada olduğunu söyleyebiliriz. Bayraklı Şehir Hastanesi için resmi ağızlardan verilen rakamlar yaklaşık 70 bin hasta ve yakının yaratacağı trafik, bunun üzerinde de  5-6 bin tanesi hekim ve hemşire olmak üzere diğer personelle birlikte 9-10 bin kişilik de çalışan ekibin burada olması, dolayısıyla günlük insan trafiğinin 80-85 bin bantlarına  ulaşması söz konusu. Bu kadar yoğun hasta trafiğini karşılayacak organizasyonun orada kısa vadede oluşabileceğini sanmıyoruz. Zaten şehrin ulaşım açısından ve yerleşim açısından birçok dengesini de bozacak, iyi etüde edilmeden yapıldığı kanaati biz de vardır" dedi.