GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, katıldığı bir programda, CHP'de kurultay ve aday belirleme süreçlerine ilişkin merak edilen soruları yanıtladı. Soyer, yerel seçim sürecine yönelik de çarpıcı açıklamalar yaparak, "İzmir'de AK Parti ve CHP arasındaki fark kapanıyor mu" sorusuna kritik bir yanıt verdi.

"ANKET DIŞINDA KRİTER OLMAMASI ENTERESAN"

"Neden aday gösterilmediniz" sorusuyla açıklamalarına başlayan Soyer, "Bunu aslında onlara sormak lazım, bana söylenen bir gerekçe yok. Sadece anketlerde düşük çıktığıma dair bir cümle kuruldu ama biz de tabi 5 sene içinde birçok anket yaptık. Son 6 ay içinde birçok anket yaptık, ben hiçbirinde düşük çıkmamıştım. Dolayısıyla hangi anket nasıl düşük gösterdi onu bilemem. Ama onun dışında başka kriterler uygulanmaması da enteresan. Bir belediye başkanını sadece anketlerdeki memnuniyet oranıyla değerlendirme çok popülist bir yaklaşım. Çünkü belediyenin görevi devraldığınızda bütçesi, borcu vardır. Bunları nasıl yönettiniz, yatırıma bütçe ayırdınız mı, borcu azalttınız mı artırdınız mı? Ya da sivil toplum kuruluşlarıyla nasıl ilişki kurdunuz, birçok şeyin sorgulanması gerekir. Sadece anket sonucu yeterli olmamalı. Bazen anketlerde memnuniyetsizlik olsa da doğru bildiğinizi yapmışsınızdır ve bunun bir karşılığı olması gerekir. Dolayısıyla sorunun cevabı bende yok, ben bilmiyorum niçin aday gösterilmediğimi" dedi.

"2 KONUDA KIRGINIM"

Aday belirleme sürecine ilişkin 2 konuda kırgınlık yaşadığını aktaran Soyer, "2 şeye kırgınım. Biri, Merkez Yürütme Kurulu'nda (MYK) belediye başkan adaylığı görüşülecekken, 5 dakika önce 'Sizin isminiz girmeyecek MYK'ya' diye bana haber verildi. İkincisi de bu kadar süreç yaşandı, bir teşekkür edilmedi. Bunlara çok kırgınım. Çünkü 5 yıl boyunca gerçekten çok şey yaptık, birçok engelle boğuştuk. Soruşturmalar, pandemi, deprem... Bunlara rağmen partimin bayrağını aşağı düşürmeden, sosyal belediyecilik ilkelerinden taviz vermeden çalışma yaptık. İyi insanlar siyasete girmeli, iyi insanlar siyasetten uzak durdukça, şikayet ettikleri şeylerin o insanlar tarafından değiştirilmesini bekleyen bir noktaya geliyorlar. İyi insanlar siyasetle ilgilenmeliler ama benim durumumdan sonra bunu söylemekten biraz imtina ediyorum, korkuyorum" ifadelerini kullandı.

"UZUN SÜRE NEREDE YANLIŞ YAPTIĞIMI DÜŞÜNDÜM"

Soyer, "Birçok belediye başkanı değiştirilmedi, hatta Lütfü Savaş çok tartışıldı ama değişmedi. Bunların içinde en başarısızı siz miydiniz" sorusuna ise, "Sonuca bakarsak bunu anlamak gerekiyor. Zaten uzunca bir süre 'Ben bunu hak edecek ne yaptım, benim nerede yanlışım var' diye kafa yordum. Çünkü belirsizlik insanı çok yoruyor. Sonra bunun benim çalışmamla ilgili bir şey olmadığını sonucuna vardım ve rahatladım" yanıtını verdi.

"BELİRLEYİCİ OLAN KURULTAYDAKİ DURUŞ OLDU"

Soyer, aday gösterilmemesinde kurultaydaki tercihinin önemli bir sebep olabileceğini söyledi ve "Bu tercihin şekillenmesinde önemli belirleyici olabilir ama burada bir eksiklik ve hata olduğunu düşünüyorum. Sadakat bir erdemdir, liyakat bir erdemdir. Kurultaylarda siz liyakatle, sadakatle bir duruş sergilemişseniz bunun cezalandırılması anlaşılır değil. Olabilir bir başkasını desteklersiniz ama bu, böyle bir karar verilmesini gerektirecek bir şey olmamalı. Biz düşman değiliz, biz sadece kurultayda bir tercihte bulunduk. Orada sadakat ve liyakatle bir tercihte bulunduğumuzu ve bunun cezalandırılması gereken bir şey olmadığını düşünüyoruz. Tahmin ediyorum belirleyici olan şey kurultaydaki duruş oldu. Çünkü başka bir gerekçe ortaya konulmadı" diye konuştu.

"SADAKAT VE LİYAKAT GENEL BAŞKANIN YANINDA DURMAYI GEREKTİRİR"

"30 ilçenin 27'si değişti" diyen Soyer, "İlçelerin de önemli bölümü böyle durdu. Çünkü çok rasyonel bir şey, sizi belediye başkanı yapmış, genel başkanken sizden yana bir tercih kullanmış, sadakat ve liyakat orada genel başkanın yanında durmayı gerektirir zaten. Değişim meselesinde 12 Haziran'da İzmir duruşu ve siyasi manifesto yazmıştım. CHP'de bir değişimin mutlak suretle olması, bunun da sosyal demokrat değerler üzerinden, sola daha yakın duruş anlamına geldiğini ifade etmiştim. Sadece bu değişimin 1 Nisan'dan sonra olması gerektiğini söylemiştim. Çünkü parti içi çalkantının zarar vereceğine inandığımız ifade etmiştim ve nitekim öyle oldu" dedi.

"DEĞİŞİM YAŞ VE CİNSİYETLE SINIRLI KALACAK İŞ DEĞİL"

Değişimin sadece cinsiyet ve yaşla olmaması gerektiğini dile getiren Soyer, "1 Nisan'a kadar gerekli hazırlıklar yapılsaydı, tüzük değişiklikleri, yönetmelikler neyse... Ondan sonra seçimlere gidilseydi ve seçimden sonra değişim süreci başlasaydı bu kadar büyük bir çalkantı olmazdı diye düşünüyorum. Değişim; benim de savunduğum ve içini doldurmaya çalıştığım bir şeydi. Bugün geldiğimiz noktada küskün seçmenle partiyi barıştıran bir kurultay oldu ama ondan sonra da insanlar o değişimi görmek istediler. Görülen değişim adayların belirlenmesindeki perspektiften bakarsanız yaş ve cinsiyetle ilgili. Yani İzmir'de 9 kadın aday gösterdik, 12 tanesi 40 yaş altında söylemlerini duyduk Genel Başkanın ağzından. Ama değişim sadece yaş ve cinsiyetle sınırlı kalacak bir şey değil. Değişimin ideolojik içeriğinin olması lazım. Burada da bir eksiklik olduğunu düşünüyorum" açıklamasında bulundu.

ÖZEL’İN PERFORMANSIYLA İLGİLİ DİKKAT ÇEKEN YORUM

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in performansıyla ilgili Soyer, “CHP gibi bir siyasi partinin çok kucaklayıcı olmalı. Başka türlü büyüyemezsiniz. Anamuhalefet partisinin donanımlı, kapsayıcı, sağlıklı politikalar ortaya koyuyor olması lazım. Kurultay nedeniyle ayrıştıran veya başka gerekçelerle daraltan, kucaklamayan, kapsayıcı olmayan bir anlayış maalesef o iktidarın mutlak gücünü dizginleyici rol oynayamaz. Bugün giderek böyle bir noktaya gelmekte olduğumuzdan kaygı duyuyorum”

BAŞARISIZLIK OLURSA YAPACAKLARI OLACAKTIR!

“1 Nisan’dan sonra ne olacak?” sorusuna Soyer, “Genel başkanın ortaya koyduğu net bir tavır var. Sorumlu benim diyor. Ortaya çıkacak sonuç ne olursa olsun…Eğer ciddi kayıplar yaşanırsa o zaman herhalde bununla ilgili söyleyecekleri ve yapacakları olacaktır. Eğer bu sorumluluğu üzerine alıyorsa onun sorumluluklarını yerine getirmeyi göze alıyorsanız demektir” dedi.

İZMİR’DEKİ FARK AZALIYOR KAYGILIYIM!

İzmir’deki durumla ilgili Soyer, şunları söyledi:

“Anketleri izliyorum. Aradaki farkın azaldığını görüyorum. Birçok ilçede sıkıntı olduğuna dair duyumlar alıyorum. Dolayısıyla da biraz kaygılıyım,. Sandığa giderken son dakika nasıl şekillenir, CHP’ye oy vermiş seçmen iradesini nasıl ortaya koyar onu bilemem. İktidar partinin kullandığı dil çok önemli. Cumhurbaşkanı genel seçimlerde kutuplaştırıcı dil kullanmıştı. Bu dil siyasi partilerin tabanlarını konsidile etmesini kolaylaştırdı. Ama şimdi dikkat ediyorum iktidar partisinin böyle bir söylemi, dili yok. Böyle devam ederse siyasi partilerin kendi tabanlarını konsolide etme imkanı azalır. Çünkü bu çatışma iki taraflıdır. Bir siyasi parti istediği kadar kendi kitlesini konsidile edecek bir dil tutturmaya çalışırsa çalışsın karşı taraf bu noktaya gelmiyorsa o bir sonuçsuz girişim haline dönüşür. Sonucu belirleyecek olan bu olacak. Seçime yaklaşırken iktidar bu dilini değiştirir de daha da ayrıştırıcı bir dil kullanmaya başlarsa o zaman CHP seçmeni konsolide olurlar. Tek etken tabiki bu olamaz. Tunç Soyer’e kızıp AKP’ye oy vereceğim diyen tabiki vardır ama düşük bir orandır” dedi.  

ADAY BEN OLSAYDIM OY ORANI YÜKSELİRDİ!

“Siz tekrar seçime giriyor olsaydınız aynı oy oranını alır mıydınız?” sorusuna Tunç Soyer, “Yükseltme ihtimali görüyorum. Çok iş yaptık. Taahhüdümüz sadık kaldık. Pandemiye depreme ekonomik krize rağmen işleri yapmışız” dedi.

KURULTAY TERCİHİ KRİTER OLMUŞ GİBİ GÖZÜKÜYOR

“Sizin yerinize Karşıyaka Belediye başkanı Cemil Tugay’ın aday gösterilmesi nasıl bir tercih olarak görüyorsunuz? Adaylığının duyurulduğu toplantıda kurultayda kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür ederek çağırdı Özgür Özel. Bu bir kriter miydi sizce?” sorusuna Soyer, “Bence olmamalıydı. Olmuş gibi gözüküyor. Başkan hangi kriterlerle değerlendirdiklerini bilmiyorum” yanıtı verdi.

BEN OLSAM KENDİMİ TERCİH EDERDİM

Soyer, “Tugay’ın Karşıyaka Belediye Başkanlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise, “Bütün anketler değerlendirmeler 20 gün sonra sandık kurulacak. Oradan çıkan sonuçla gerçek verileri verecek” dedi. Soyer, aday adayları arasında kendisini tercih edeceğini ifade etti.  Soyer, “Aziz Kocaoğlu aday adayı olsaydı ben aday adayı olmayacağımı söylemiştim. Yani Büyükşehir Belediye başkanlığını sürdüren biri varken onun karşısına çıkıp ben de adayım demek bana çok etik gelmemişti. Eğer fahiş bir hata yoksa, projeleri gerçekleştirmede büyük bir sıkıntı yoksa, hakkında şaibe yoksa o zaman neden değiştirme ihtiyacı duyuldu?” dedi.

KİNAYELİ GÖNDERME: CEMİL BEY'İN YANINDA OLMAM ONA ZARAR VERİR!

Soyer, şunları söyledi:

“İzmir CHP’de kırılma büyük. Ama İzmir’de kurultay sonrası büyük bir kırılma var. Anketlerden başarısız çıkmam nedeniyle aday gösterilmediğim ifade edildi. Onun için sütte leke var onda leke yok denen bir adayın yanında durmam ona zarar verir. Sonuçta ben başarısız isem başarısı için yola çıkmış adaya varlığım zarar verir. Bu işin bir tarafı. CHP’li bir başkan olarak başkanı adayını davet edip kendisine tüm genel sekreter yardımcılarını, genel müdürleri karşısına dizip brifing vermek istedik. İki kez takvimi uymadı. Ondan yeni bir tarih bekliyoruz. Biz ona her genel sekreter yardımcısının kendi alanıyla ilgili neler yaptığını, planlarını anlatmasını istiyoruz. Eli dolu olsun ve bilsin. Ama denk gelemedik. Vereceğim en anlamlı destek bu olur diye düşünüyorum.

İMAMOĞLU MÜDAHİL OLMADI!

“Cemil Tugay’ın kampanyasında görünmüyorsunuz ama Ekrem İmamoğlu’nun kampanyasında görünüyorsunuz. Sizin aday gösterilmeminizde İmamoğlu’nun payı yok mu?” sorusuna Soyer, “Bir etkisinin olduğunu düşünmüyorum. Bana kendisinin de ifadesi böyle. Ben de buna inanıyorum. Kendisi İzmirle ilgili bir müdahalede bulunmadı. Ekrem Bey’in davetiyle kampanyasına katıldım. İzmir’de aday gösterilmediğim için kampanya sırasında görünür olmanın çok anlamı yok. İmamoğlu ve Özgür Özel aralarında ayırmış olarak görüyorum. Adaylık belirleme sürecinde İstanbul üzerinde daha söz sahibi olmak istemiş anladığım kadarıyla. Ege’de de o müdahil olmak istememiş. Ya da Özgür Bey daha fazla müdahil olmak istemiş. Bunlar varsayım. Ekrem Bey'in İzmirle ilgili müdahalesi olmamış” şeklinde yanıt verdi.

BENİ DIŞARDA TUTULMAMI ORTAYA KOYAN BİR GENEL MERKEZ İRADESİ VAR

Soyer; Özel’in kendisine yaptığı danışmanlık teklifini doğru bulmadığını söyledi. Soyer, “Bu yönetim bir siyasi irade ortaya koydu ve ben onun içinde yokum. Ben istesem de böyle bir ortaklık söz konusu değil. Baştan beni dışarıda tutulmamı ortaya koyan bir irade var. Şimdi ben o iradeyle nasıl olacakta yol arkadaşlığı yapacam. İstemediler ki…Özgür Bey bana, ‘Cemil Bey’e destek olmanızı talep edecek değilim ama bu size yakışır’ dedi. Ben de, ‘CHP’li bir belediye başkanına sahip çıkmakta genel başkana yakışır’ dedim. Böyle bir tablo varken birlikte yol arkadaşlığı yapmak mümkün gözükmüyor. Hiçbir ankette düşük çıkmadım” dedi.

SEFERİHİSAR DEĞERLENDİRMESİ

Soyer Seferihisar’la ilgili bir soruya ise, “Maalesef memnun değilim açıkçası. Çok daha büyük hayallerimiz vardı. Onlar çok fazla yol almadı. Kökler sağlam bence. Bundan sonra iyiye gider” yorumunu yaptı.