GÜNDEME BAKIŞ - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sessizliğini bozdu, içini GÜNDEME BAKIŞ'A döktü. 

"VALİLİK DESTEK İSTERSE VERİRİZ"

İzmir Valiliği'nin yaptığı iktisat kongresini çalışmalarını değerlendirerek, Büyükşehir tarafından yürütülen süreci anlatan Soyer, "Apayrı şeyler yapıyoruz, bir kere çok tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum o binayı yaptıkları için. Zannediyorum 16 ya da 17 Şubat'ta 1 günlük açık oturum olarak planlanmış, çok güzel, bizden de destek istenirse vermeye hazırız. Ama bizim yaptığımız iş başka bir iş. Biz 100 yıl önce nasıl oldu da 3,5 yıl önce daha her yer işgal altında, yanmış, yıkılmış bir İzmir'de, daha ortada Lozan anlaşması yokken, daha devlet kurulmamışken, Cumhuriyet yokken, nasıl olmuş da Türkiye'nin her yerinden bin 135 delegeyi toplamışlar ve yeni kurulacak Cumhuriyet'in iktisat politikalarını belirleme hedefini koymuşlar ve ortak akılla da bütün bunları birbirlerine oylatmışlar ve sonunda ortaya inanılmaz kararlar çıkmış diye yola çıktık. Mesela aşar vergisini kaldırmışlar. 'Bu hakikaten üzerinde düşünülmesi gereken bir mesele' dedik ve aylar öncesinden öyle bir hazırlığa başladık, 8 aylık bir kurgu yaptık biz. 1 Ağustos'ta başlattık. 1 Ağustos'tan beri çiftçilerle 3. buluşmayı gerçekleştirdik. Türkiye'nin her yerinden temsili olan kuruluşlar bunlar, sulama kooperatifleri, ziraat odaları, Erzurum'dan Hopa'ya kadar her yerden meslek odaları, ziraat mühendisleri odası, hepsi... Hepsinin temsilciliklerinin katıldığı bir platform oluşturduk. Dolayısıyla da bizim niyetimiz bugünün siyasal ikliminde geleceğin siyasetini belirleyecek bir manifesto ortaya çıkartmak" dedi. 

"SADECE SİYASET DEĞİL İKTİSAT POLİTİKALARINI BELİRLEYECEĞİZ"

"İktisat Kongresine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu davet edecek misiniz" sorusunu yanıtlayan Soyer, "Edeceğiz elbet ama mesele bir CHP meselesi değil. Biz Türkiye meselesi olarak bakıyoruz buna. Bu kurgunun etapları var. Bu birinci etap 1 Aralık'a kadar devam edecek etap, nihai deklarasyonlarını alıyoruz bu grupların. Yani önce ilk toplantıyı yaptık, orada herkes ne demek istiyorsa dedi, ardından onlara sorular dağıttık, o soruları cevapladılar. O soruların ışığında şu anda 360 sayfanın üzerinde platformlardan sorulara gelen cevaplar birikti. O soruların cevaplarını 1 Aralık'tan itibaren uzmanların masalarına koyuyoruz. 4 ayrı masa oluşturuyoruz. Demokrasi, doğa, tarih, gelecek masası. Bu masalardan hepsini ayrı ayrı tüm grupların kararlarını ayrı ayrı masaya yatırıp bilimsel disiplinler açısından, sosyologlar, fütüristler, psikologlar ne diyor. Bütün bunları ayrıca bilimsel disiplinler açısından inceleyip ondan sonra Yüksek İstişare Kurulu adını verdiğimiz bir kurulun önüne götüreceğiz. Bütün bunlardan sonra 17 Şubat'ta da kongreyi yapacağız ve orada nihai deklarasyonlar, açıklanacak. Ana cümle şu: Bugünün siyasal ikliminde geleceğin siyasetini belirleyecek, sadece siyaseti değil iktisat politikalarını belirleyecek kararlar ortaya koyacağız. İktidarda kim olursa olsun, 5 sene sonra 10 sene sonra onların önüne aynı 100 yıl önce yapıldığı gibi takip edeceğimiz, sonuna kadar takipçisi olacağımız kararlar ortaya koyacağız. Onlara ilham vermesini, yol göstermesini istediğimiz kararlar bunlar" diye konuştu. 

"İKTİSAT KONGRESİ KURULUŞA TEKABÜL EDER"

"Kısacası bizim derdimiz böyle bir kongre yapıp 100. yılı anmak değil" diyen Soyer, "Biz 100 yıl sonrasını öngörmeye çalışarak ama bugünün siyasal ikliminden de oldukça uzakta kalarak... Örneğin Rıfak Hisarcıklıoğlu, Tuncay Özilhan da katılıyor bizim çalışmamıza. Biz bütün Türkiye'yi davet ettik. Sonuçta da 17 Şubat - 4 Mart tarihleri arasında 'İzmir'in bir tarihsel misyonudur, sorumluluğudur' bu diyerek aynı 100 yıl önce yapıldığı gibi geleceğin siyasetini belirleyecek bir iş yapacağız. 'İzmir kurtuluşun ve kuruluşun şehri' deriz ya, neden öyledir: çünkü 9 Eylül aynı zamanda Türkiye'nin kurtuluşuna tekabül eder. İktisat kongresi de aynı zamanda kuruluşa tekabül eder. Neden İzmir'i seçmiş Mustafa Kemal; bütün bunlara cevap aramaya başladığın zaman bu perspektifte bir iktisat kongresinin şart olduğunu düşündük. İzmir'in sorumluluğudur bu dedik ve öyle çıktık yola" açıklamasında bulundu. 

"YERALTI HARİTASINI ÇIKARIYORUZ"

Geçtiğimiz günlerde yaşanan Buca depremi ve depremin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile AK Parti kanadından gelen İzmir'in yapı stokuna ilişkin eleştirileri değerlendiren Soyer, "Biz depremle iç içe olmaya devam edeceğiz. Deprem bizim gerçeğimiz. Bu şehir depremlerle karşılaşmaya devam edecek. Biz bu şehri depreme dirençli hale nasıl getiririz noktasında 2 büyük çalışma yapıyoruz. İlk günden kararını verdik, ortak akıl toplantısında çıktı bunlar, benim aklımdan çıkmadı sadece. Yeraltı haritasını çıkartıyoruz. Yeraltının  fotoğrafını çekiyoruz. 10 üniversite ile başlattığımız, 84 akademisyenin içinde yer aldığı 200 metreye 200 metrelik karolajlar halinde İzmir'in fotoğrafını çekiyoruz. 36 aylık bir çalışmaydı 18 ayı bitti, yarıyı geçtik. 18 ay sonra biz İzmir'in, Türkiye'nin önüne bir harita, bir fotoğraf koyacağız. Hangi faylar diri, hangileri öldü, hangileri kaç boyutta deprem üretebilir, fayların güncel durumu nedir, denizin içindeki faylar dahil hepsini araştırıyoruz" ifadelerini kullandı. 

Boşkan Tunç Soyer, Gazeteci Onur Çakır'a samimi açıklamalarda bulundu. 

"BU ÇALIŞMA TÜRKİYE'NİN HİÇBİR İLİNDE YOK"

Soyer, çalışmaların sonucunda her şey çıkabileceğini kaydederek, "Bilimsel olarak böyle bir çalışma Türkiye'de hiçbir şehirde yok. Biz geleceği planlayacaksak, bu şehri geleceğe taşıyacaksak önce bunu tartışmasız, bütün bilim insanlarının üzerinde mutabakat sağladığı bir veriye dönüştürmeliyiz. Bizim birinci çalışmamız bu. İkinci çalışmamız ise bütün binaların deprem karnesini çıkartıyoruz. Şu ana kadar 33 bin 100 binayı bitirdik, 60 binlik ikinci etabı başlattık, bu devam ediyor. İzmir tamamında binaların deprem güvenlik karnesini çıkartacağız. Bu şehirde yaşayan herkes, oturduğu bina güvenli mi değil mi, güçlendirme gerekiyor mu gerekmiyor mu bunu bilecek. Bu şehir nereye yapılanmalı, gelecek kuşaklar bunu bilecek. Bu şehri dirençli hale getirmek için bütün veriyi yöneticilerin önüne koyacağız. Hem hükümetin, hem belediyelerin hem ilgili kim varsa..." dedi. 

"NE BİLİYORSUNUZ DA SÖYLÜYORSUNUZ!"

AK Parti kanadının yaptığı dönüşüm eleştirilerine sert çıkan Soyer, "Dönüşüm işin bundan sonraki safahatı. Önce bu verileri koyalım önümüze. Bir sürü veri var, yapı stoku... Ya kardeşim ne biliyorsunuz da bunu söylüyorsunuz, kim ölçtü, neredeki binalar, kaç tane bina, hangi bina...Bütün bunların verisinin konması lazım ortaya biz bunu yapıyoruz. Bu çalışma elbette daha önce yapılmalıydı. Bu bana düşen bir iş değil ki, ama biz yapılmamış olduğu için eksikliğini gördüğümüz için bunu yapıyoruz. Bunu yapıyoruz ve aynı zamanda istiyoruz ki bu ilham olsun. Türkiye'nin diğer şehirleri de yapsın. Çünkü bu bilgiler olmadan deprem kuşağında olan bir ülkede gelecek planlayamazsınız" açıklamasında bulundu. 

URLA PLANLARINA NOKTA KOYDU: "ADAMIN HAKKI"

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde AK Parti ve CHP'yi karşı karşıya getiren "Urla Planları imar değişikliği" konusuna noktayı koyan Soyer, "Bu bizim görevimiz. En azından birazcık empati yapan bir insan bunun kaçınılmaz olduğunu anlar. Siz bir imar hakkı almışsınız, o aldığınız imar hakkı oranın birinci derece sit alanı olması gerekçesiyle elinizden alınmış. Kaybetmişsiniz o hakkınızı ve fakat sonra bunun sit derecesi değiştirilmiş, sondajlar yapılmış, mani olmadığı anlaşılmış. Vatandaş ta gelmiş, 'Kardeşim benim imar hakkımı iade edin' demiş. Bundan daha doğal bir şey olabilir mi? Siz şimdi burada birine rant mı sağlamış oluyorsunuz. Biz ne yapmışsız; 'Kardeşim tamam güzel ama senin bugünün imar çerçevesi içinde senin şunları şunları da terk etmen lazım' demişiz. Adam bunları da yapmış. Artık önümüzde engel var mı, engeli bırak bunu yapmamak vicdanen doğru mu, hakkı zaten. Biz lütfetmedik, hak doğurmadık, olmayan bir şeyi vermedik. Bunun tartışılır bir şeyi yok. Sondaj yaptırmış, sondajın fotoğrafları, bilgileri var. Birilerine kayırmacılık yapılarak değiştirilmemiş ki! Bilimsel olarak arkeologlar, sit kurulu gelmiş, yerinde yapmış incelemelerini değiştirmiş ve bizden önce. Bizimle bir bağlantısı yok bunun. Ama bu hakkı eline almış bir vatandaş karşımıza geldiğinde 'Burada bina yapılmasın' demek keyfiyet. Böyle bir şey diyemem ben. İmar hakkı var" diye konuştu. 

"TARTIŞMALAR SİYASİ"

Soyer, AK Parti cephesinden gelen "20 villa yapılacakken yapılan planlarla 100 villa yapabilecek" açıklamasının sorulması üzerine ise, "Böyle bir şey yok, kim diyor bunu, bir metre, bir zerre ilave bir şey vermedik tam tersine mevcut mevzuata göre yapılması gereken terkleri de yaptırarak kabul ettik. Bu açıklamalar tamamen siyasi, bunların nedeni belki de o arazinin sahibinin  önemli bir sanayici olması olabilir, bir algı yaratılmaya çalışılıyor olabilir ama benim bunlarla ilgilenebilecek ne vaktim ne enerjim var. Bunlar benim hiç umurumda değil" ifadelerini kullandı. 

"AVM, KONUT YAPACAKSANIZ BAŞKA ALAN BULALIM"

Bakanlık tarafından yapılan Buca Cezaevi planlarına tüm İzmir'in itiraz edeceğini anlatan Soyer, "Buca cezaevi, kesinlikle itiraz ettik, edeceğiz, aynı noktadayız. Sadece biz değil bütün İzmir şaha kalkacak bence. Bütün İzmir itirazını dile getirecek" dedi. AK Parti'nin "AVM planını kaldırdık, proje zaten yeşil alan var" açıklamasına da tepki gösteren Soyer, "O zaman oraya yapacakları imalattan da vazgeçsinler, daha büyük yeşil alan yapalım. Yani bu kadar basit. Biz de tamamı yeşil alan olsun diyoruz. İsterseniz millet bahçesi yapalım, isteseniz rekreasyon alanı yapalım. Şehir zaten sıkışmış ve büyük bir fırsat doğmuş, o binalar yıkılmış ve ortaya o bölgedeki büyük binaların arasında nefes aldıracak alan çıkmış. Adliye lojmanı yapacaksanız yer bulalım başka yerde yaptıralım. Ticaret alanı yapacaksanız AVM, konut yapacaksınız başka yer bulalım. Ama orası bu şehrin nefes alacağı güzelim bir alan, bomboş bir alan. Niye burası rekreasyon alanı olmasın. Ben oraya konut yapılmasını doğru bulmuyorum ve sonuna kadar da karşı çıkacağım" dedi. 

"HAİN VAHDETTİN İLKOKUL KİTAPLARINDA VAR"

9 Eylül konuşmasına yönelik yapılan eleştirilere yanıt veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Hiç hoş karşılamıyorum. Bunlar bizim hak etmediğimiz bir şey. Kabul edilir şeyler değil. Benim konuşmamın özü ve ruhu aslında bütün milleti kucaklama amacına yönelikti. Yani o konuşmayı satır satır tekrar okuyun göreceksiniz, ayrıştırmaya değil kucaklamaya hitap eden bir üsluptur. Herkesi içine alan bir üsluptur. Çok net bir şey var; Kurtuluş Savaşı her ne kadar emperyalistlere karşı verilmiş ve kazanılmış zaferse aynı zamanda onların işbirlikçilerine karşı da kazanılmış bir zaferdir. Onların işbirlikçileri kimler: O dönem Damat Ferit Paşa ve Vahdettin. Bunun tartışma götürür bir yanı yok. Tarih böyle. Biz ilkokulda öğrendik. Hain Vahdettin diye ilkokul kitaplarında var. Tarih böyle gerçekleşmiş yani yeniden tarih yazmanın imkânı yok ki... Binlerce yıl öncesini konuşmuyoruz, 100 yıl öncesi bütün çıplaklığıyla bütün gerçekliğiyle ortada. Neden idam fetvaları yayımlanmış, her şey ortada. Bunları şimdi biz yok mu sayalım" diye sordu. 

RAHATSIZLIK YARATTIĞI BELLİ!

"Niye Osmanlı düşmanı olayım" diye soran Soyer, "Osmanlı bizim, Mimar Sinan'lar, İbn-i Haldun'lar, Fatih'ler bizim değerlerimiz, atalarımız. Ben hiçbiriyle ilgili hiçbir yerde olumsuz bir şey konuşmadım ki... Ama bir hainlik var. Ben sadece 100 yıl önceki o hainliğe, işbirlikçiliğine dikkat çekmek istedim. Bu zaferin bir parçası da o. İnsanların, kalabalıkların toplanması, konserler, festivaller yasaklanırken insanların koşarak gelmesi, bir umut büyüterek bir araya gelmesi neden rahatsız eder bilmiyorum. Rahatsızlık yarattığı belli ki bana akıl almayacak hakaretler, akıl almayacak saldırılar yapıldı ama yapacak bir şey yok" açıklamasında bulundu. 

"BUNLARIN TEKRAR GÜNDEME GELMESİ AKIL ALIR DEĞİL"

İçişleri Bakanlığı tarafından kendisi hakkında çıkartılan soruşturma izinlerinin 9 Eylül konuşması ile bağlantılı olduğunu düşündüğünü dile getiren Soyer, "Bence verilen 3 soruşturma izni de bununla bağlantılı. Ben 10 sene Seferihisar'da belediye başkanlığı yaptım. 3,5 senedir burada belediye başkanlığı yapıyorum. Bu konuların her biri daha önce gündeme geldi, her biriyle ilgili aklandığımıza dair raporlar düzenlendi. Dolayısıyla tekrar bunlara geçilmesi çok şaşırtıcı ve akıl almaz geliyor bana. Savunmamızı yazık gönderdik" dedi.

"YÜCEL İLE İLETİŞİMİMİZ SORUNLARI AŞTI"

CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel'in milletvekili aday adaylığı için olası istifası sonrası yeni il başkanının nasıl belirleneceğine yönelik hiçbir fikri olmadığını belirten Soyer, yeni il başkanı için herhangi bir kriteri olmadığını kaydetti. Soyer, "Benim böyle bir kriterim söz konusu olamaz, benim işim değil. Tamamen Genel Başkanın, Genel Merkezin takdiridir. Yeni il başkanı dışarıdan mı içeriden mi olur benim hiçbir fikrim yok" diyerek, Yücel ile iyi bir koordinasyonları olduğunu aktararak, "Deniz Başkanla çok sıkı bir koordinasyon içindeyiz. Çok düzenli buluşuyoruz, düzenli birbirimizi bilgilendiriyoruz bu iletişim birçok sorunu da aştı. Kişisel uzlaşmazlıklar, anlaşmazlıklar olur ya insanlar arasında ama  bu iletişimle çözülür. Somut örneğini bizim ilişkimizde yaşadık. Hakikaten şu anda çok uyumlu, çok birbirine saygılı bir noktaya geldik" dedi. Yücel'e kendisine yönelik saldırılara yanıt vermesinden dolayı teşekkür eden Soyer, "Çok teşekkür ediyorum Deniz Başkanın bu sahiplenmesi, desteği bizim için çok kıymetli. Hakikaten çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Soyer, Yücel'den sonraki il başkanıyla da uyum içinde çalışılacağını belirtti ve "Mutlaka uyumlu çalışırız. Seçime giden bir ülkede bizim uyumsuz olmamız söz konusu bile olamaz" dedi. 

"İZSU'YA KESİLEN CEZALAR HAKSIZ"

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından İZSU'ya kesilen cezaların haksız olduğunu anlatan Soyer, "İzmir gerçekten Türkiye'de arıtma tesisi konusunda en öncü şehirdir. Açık ara Türkiye'nin bütün şehirlerinden daha güçlü arıtma altyapısına sahiptir. Kokuyla ilgili eksikleri, tasarım hatalarını, yanlışları hepsini tespit ettik. Ciddi bir çalışma yürütülüyor akademisyenler ve meslek odalarından destek alınarak. Koku, bizim öncelediğimiz bir iş olarak, bürokrasimize koyduğumuz için... Çok yoğun bir çalışma devam ediyor. Hızlı yol alıyoruz. Şikayetlerde ciddi düşüş var, gelecek yaza kadar da çok daha fazla yol almayı ümit ediyorum" dedi. 

"NARLIDERE METROSU İLE 2023'TE SEYEHAT EDECEĞİZ"

Narlıdere metrosu ve Çiğli Tramvayına yönelik de bilgi veren Soyer, "Narlıdere metronun deneme seferlerine Mart'ta başlayacağız. 2023 içinde seyahat edeceğiz. Çiğli tramvayına da Aralık'ta başlayacağız, onu da Mart'ta açmayı hedefliyoruz" dedi. Soyer, Basmane Çukuru ile ilgili görüşmelerin devam ettiğini kaydederek, yeni hizmet binası için Basmane Çukuru sürecinin netleşmesini beklediğini aktardı. Soyer, "Sona geldik, yeni hizmet binasının orada olup olmayacağı kısa sürede netleşecek" dedi. 

‘UYGUN BİR GENEL SEKRETER OLDUĞU ZAMAN DEĞERLENDİRİRİZ’

Genel Sekreterliğin vekaleten yürütülme sürecine ilişkin açıklama yapan Soyer, "Bu bir zorunluluktu, ne kadar daha devam eder bilmiyorum ama uygun bir genel sekreter olduğu zaman değerlendiririz" diye konuştu. 

"ULAŞIMDA OLAĞANÜSTÜ ZARAR VAR"

UKOME'den ulaşım zammı talebinin dönmesinin gerekçenin belediyenin hizmet etmesini engellemek olduğunu anlatan Soyer, "Ulaşımda olağanüstü zarar var, dayanılır gibi değil. Bu konu Büyükşehir Belediyesi iş yapamaz hale getirilsin diye yapılıyor olabilir. Böyle bir ihtimal var. Bu da doğru değil. Çünkü biz de kamu kurumuyuz, devletin parçasıyız. Gelirlerimizle memlekete yapmak zorunda olduğumuz hizmetlerimiz var, bunları imkansız hale getirecek bir tablo ortaya çıkıyor, bu çok üzücü bir şey" dedi. 

"İZMİR'İ PIRIL PIRIL GELECEK BEKLİYOR"

Soyer, sözlerini İzmirlilere seslenerek bitirerek şu açıklamayı yaptı: 

Bu şehri hakikaten olağanüstü güzel gelecek bekliyor. Bir; biz içerideki ödevlerimizi sağlam şekilde yapmaya devam ediyoruz, bir yandan da bu şehri dünyayla entegre etmeye devam ediyoruz. Akdeniz Belediyeler Birliği Genel Kuruluna ev sahipliği yapıyoruz, Akdeniz'in her yerinden belediye başkanları İzmir'i görecek. Biz İzmir'i anlatacağız, iş olanaklarını konuşacağız. Kısacası bütün bunlar bir araya geldiğinde İzmir'i pırıl prıl bir gelecek bekliyor.