Hale Halime ERDOĞAN / GÜNDEME BAKIŞ - AK Parti ve CHP'de 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde belediye başkanı olmak isteyenler için aday adaylığı süreci sona erdi. AK Parti adaylarını belirlemek için temayül yoklamaları gerçekleştirirken, CHP 650 seçim bölgesi için önseçim kararı aldı. Öte yandan CHP kamuoyu yoklamaları ve eğilim yoklamalarıyla adaylarını belirleyeceğini de açıkladı. İzmir'de hem Büyükşehir hem de ilçe belediyeler için yoğun aday adaylığı başvuruları olurken, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, aday belirleme yöntemleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

"YIĞMA ÜYELİK VAR"

CHP'nin örgüt denetiminde önseçim, kamuoyu yoklamaları ve eğilim yoklaması yöntemlerini değerlendiren Prof. Dr. Tosun, siyasi parti üye yapılarına dikkat çekerek, "Adayların tümünün önseçimle belirlenmesinde 2 hassas nokta var. Bunlardan bir tanesi süre faktörü, dolayısıyla bu kadar sınırlı süre içinde, bu kadar çok adayı önseçimle belirlemenin teknik zorlukları olabilir. İkincisi CHP'nin mevcut üye yapısı, aslında Türkiye'de siyasi partilerin neredeyse tümü için geçerli, üye yapıları çok sağlıklı değil. Genellikle siyasi partilerin ilçe ve il yönetimlerinde egemen yapı oluşturmak için yığma üyelik denilen sonuç ortaya çıkıyor. Eş, dost, yakını, ahbabı üye yapmak suretiyle partilerin yerel teşkilatlarında güç devşirmeye çalışılan bir üyelik sistemi var.  Dolayısıyla CHP'de bu partilerden biri" dedi. 

"ZAMAN FAKTÖRÜ VE ÜYE YAPISI GÖZ ÖNÜNE ALINMALI"

"Yığma üyelik sisteminin egemen olduğu yapıda, üyelerin çok sağlıklı şekilde önseçim üretici sonuçlar çıkartması kolay değil" diyen Tosun, "Ama çok sağlıklı bir üye yapısı oluşturursunuz, ondan sonra önseçimle aday belirlersiniz. Bir de zaman faktörü de uygun olduğu takdirde...  659  seçim çevresinde önseçim düşünülüyor. İdeal olan aslında önseçim, parti içi demokratik süreçleri işletmek anlamında, yani tabanın sesini yukarıya doğru aktarmak ve siyasi kariyerde taban taleplerinin dikkate alınması anlamında... Bu konuda bir eğilim var ama üye yapısı ve zaman faktörüyle bunu gerçekleştirmeleri zor gözüküyor. Şu aşamada en azından bazı seçim çevrelerinde yapacaklar" diye konuştu. 

"KAMUOYU ARAŞTIRMASINI HANGİ ŞİRKET YAPIYOR?"

Kamuoyu araştırması yönteminde de araştırmayı yapacak şirketlerin yetkinliğine vurgu yapan Prof. Dr. Tosun, "Kamu araştırmaları konusuna gelince, birinci olarak kim yapıyor bu çok önemli. Kamu araştırmaları konusunda ulusal düzeyde kendini akredite ettirmiş, akademik backgroundu olan isimlerden destek alınıyor mu, yoksa her önüne gelenin araştırma yaptığı bir sistem mi işletiliyor. Bu da önemli. CHP'nin bu konuda daha dikkatli davrandığını görüyorum, AK Parti de bu konuda çok dikkatli davranıyor. Mutlaka ulusal düzeyde kendini akredite etmiş araştırma şirketlerinin bu sürece dahil edilmesi gerekiyor. Bir de herhangi bir adayda seçilecek sorular çok önemli. Objektif çıktılar elde edilecek sorular sorulmalı. Metodolojik açıdan çok dikkatli davranılmalı. Bir ilde, ilçede mevcut belediye başkanının performansını ya da hangi adayların daha popüler olduğunu, adaylaştırıldıkları takdirde destek göreceklerini öğrenmek istiyorlarsa; mutlaka o il ve ilçede araştırma evreninin temsil kabiliyetine sahip örneklem olması gerekiyor. Bu örneklemin de çok iyi belirlenmesi gerekiyor. Kamu araştırmaları pozitif etki yaratabilir doğru adayı belirleme noktasında ama araştırmayı hangi şirket yapıyor, bu şirkette görev yapanların bu alanda uzmanlıkları tescil edilmiş midir, yetkin midirler, yetkin değilse önüne gelenin böyle çalışmalar yapması ve partilerin de bunlara eğilimli olması çok beklenen değil, tersine sonuçlar üretebilir partiler açısından" ifadelerini kullandı. 

"SEÇMENİN EĞİLİMLERİNE BAKMAK GEREKİR"

CHP İzBB adayları Tunç Soyer, Buğra Gökçe, Cemil Tugay, Abdül Batur, Olgun Atila, Atila Sertel, Musa Çam ve Tacettin Bayır'ın sorulması üzerine konuşan Tosun, "Bu konuda araştırmalar yapılmakta ya da yapılacak. Bu araştırmalarda sorulacak sorular ile en azından kamunun eğilimleri, kimin aday gösterilmesi noktasında bir yol gösterici oluşturabilir. Ancak kamuoyu araştırmaları da tek başına belirleyici değil tabi ki; partinin teşkilatlarının talepleri, düşünceleri dikkate alınmalı ve aynı zamanda o kentte yerleşik olan seçmenlerin eğilimlerine bakmak gerekir" dedi. 

"ADAYLA YEREL BAĞ KURULAMADIĞINDA RİSKLER OLABİLİR"

Adayların yerelle kurduğu bağın da çok önemli olduğunu aktaran Tosun, "Sadece popüler aday, sadece geçmişte iş yapmış olmak değil, günün seçmen eğilimlerini çok iyi tespit etmek gerekir. İsimleri izliyorum, herhangi bir aday hakkında değerlendirme yapmam spekülatif  değerlendirme olur. Ben siyaset bilimci olarak siyaset konuşmuyorum,  siyaseti konuşuyorum. Bu kentin öncelikleri var, yerel seçimlerin en temel özelliği, yerel dinamiklerin taleplerinin dikkate alınmasıdır. Doğası gereği yerel seçimler, seçmenle parti arasında bir aidiyet hissi bulur iken, o yerelliğin tadını vermesi gerekiyor seçmene.  Tercih edilecek adayla yerel bağ kurulamadığı takdirde riskler olabilir" uyarısında bulundu. 

"İZMİRLİLERİN ADAYIN KENDİSİNDEN OLMASINA DAİR ÖN TERCİHİ VAR"

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, "CHP odun koysa oy veririm, AK Parti kimi çıkartırsa çıkartsın oy vermem" yorumlarına ilişkin ise, "Yerleşik seçmen eğilimleri açısından bakıldığında, en yakın önümüzde 14 Mayıs sonuçları var. Bu bir avantajdır ama 'CHP odunu koysa seçilir' dersek, seçmene haksızlık etmiş oluruz, özellikle yerel seçimler söz konusu olduğunda, adayın profili çok önemli, adayın yerelliği çok önemli. Kent siyasetinde, geçmişte bir iz bırakmış mıdır çok önemli. Yerel dinamiklerle ilişkisi anlamında önem var. İzmirlilerin gösterilecek adayın kendisinden olmasına dair bir ön tercihi söz konusu. Yerellik bu anlamda önemli. Yerel siyaset dinamikleriyle de bağı olması gerekir" yorumunu yaptı.