Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ), yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) "pandemi" (küresel salgın) olduğunu ilan etmesinin üzerinden geçen bir yılın ardından dünya genelinde virüsün etkisinin gerilemeye başladığına dair işaretler görülüyor.

Küresel çapta günlük vaka ve can kaybı sayıları, 2021'in ilk ayında "zirve noktalarına" ulaştıktan sonra düşüş eğiliminde girdi. Bunda sosyal mesafe ve karantina tedbirlerinin yanı sıra birçok ülkede yaygın aşılamanın başlaması etkili oldu.

Günlük vaka sayısı, zirve noktasına ulaştığı 8 Ocak'tan sonra azalma eğilimine geçti. Bu tarihte 844 bin 743'e kadar çıkan sayı, takip eden 5 hafta boyunca sürekli azalarak 15 Şubat'ta 269 bin 43'e kadar geriledi. Vaka sayıları son iki haftada ise yeniden artarak günlük 400 bine kadar çıktı.

Günlük can kaybı sayısı, zirve noktasına ulaştığı 20 Ocak'tan bu yana düşüşe geçti. Bu tarihte 17 bin 625'e kadar çıkan sayı, sonraki 7 hafta boyunca azalarak 8 Mart'ta 6 bin 577'ye kadar geriledi.

Kalıcı zirve noktasına ulaşılmış olabilir
Dünya genelinde günlük vaka sayısı, salgının başından bu yana kısa süreli dalgalanmalar dışında sürekli artış eğilimi göstermişti. Vaka sayısı, 8 Ocak'ta 844 bin 743 ile "salgının başından bu yana en yüksek düzeye" ulaştı.

Ancak artış eğilimi bu noktada kesintiye uğradı. Günlük vaka sayısı sürekli azalarak 15 Şubat'ta 269 bin 43'e kadar düştü. Sonraki iki haftada 400 bin eşiğine doğru bir yükseliş görülse de söz konusu azalma, salgının kalıcı olarak aşağı yönlü seyre girdiğinin işareti olabilir.

İstatistik biliminde belirli bir artış eğiliminin tepe noktasına yakınlığını öngörebilmek için zaman çizgisindeki son artışların ortalamasının en yüksek artış değerine oranı hesaplanıyor. Bu varsayıma göre, ortalamanın tepe değere oranı azaldıkça yeni bir tepe noktasının ortaya çıkma olasılığının da azaldığı öngörülüyor.

Dünya genelinde, 8, 9 ve 10 Mart'taki vaka ortalaması 375 bin 727 oldu. 3 günün vaka ortalaması, 8 Ocak'ta kaydedilen "tepe noktasındaki" 845 bin 696'lık vaka sayısının yüzde 44,4'üne karşılık geliyor. Oranın yüzde 50'den az olması, yeni bir tepe noktası görülme olasılığının uzak olduğu anlamına geliyor.

Aktif vaka sayısı azalıyor
Öte yandan vaka sayılarındaki azalmayla, tedavisi süren hasta sayısı salgının başından bu yana ilk kez azalma eğilimine girdi. 28 Ocak'ta dünya genelinde 26 milyonu aşan aktif vaka sayısı, bu tarihten itibaren gerileyerek bugün itibarıyla 21 milyon 755 bin 30'a kadar düştü.

Hasta sayısının azalması da ülkelerin sağlık sistemlerine binen yükü hafifletiyor. Dünya genelinde Kovid-19 hastalarının yüzde 96,6'sı hastalığı hafif semptomlarla geçirirken, toplam hasta sayısının binde 4'üne karşılık gelen 89 bin 920 hasta yoğun bakımda tedavi görüyor.

"Epidemi"den "pandemi"ye
Kovid-19 salgınından ilk kez Çin'in, 31 Aralık 2019'da Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde kaynağı bilinmeyen gizemli bir solunum yolu rahatsızlığının ortaya çıktığını DSÖ'ye bildirmesiyle haberdar oldu.

DSÖ, 7 Ocak'ta hastalığın daha önce bilinmeyen "yeni tip bir koronavirüsten" kaynaklandığını açıkladı. Yarasalardaki bir betakoronavirüsün insana geçerken mutasyona uğramış hali olan bu yeni tip koronavirüse, 11 Şubat'ta "Kovid-19" adı verildi.

Virüs, seyahat eden yolcular aracılığıyla birçok ülkeye yayıldı. Sonraki günlerde Hong Kong, Tayvan, Singapur, Güney Kore, Avustralya, Malezya, Vietnam ve Nepal'de yeni tip koronavirüs tespit edilen kişiler tedavi altına alındı. Ardından Amerika, Avrupa ve Afrika'da ilk vakalar ortaya çıktı.

Başlarda Çin ve çevresini etkileyen bölgesel bir salgın (epidemi) olarak görülen Kovid-19, Asya sınırlarını aşarak halk sağlığını dünya çapta tehdit eden küresel bir salgına (pandemi) dönüştü.

Salgın nedeniyle 30 Ocak'ta "küresel acil durum" ilan eden DSÖ, 11 Mart'ta Kovid-19'u "pandemi" (küresel salgın) ilan etti.

Karantina tedbirleri
Salgının küresel boyut kazanmasının ardından çok sayıda ülke, virüsün yayılmasını durdurmak üzere kitlesel hareketliliği azaltmaya yönelik tedbirlere başvurdu.

Okullar ile üniversitelerin tatil edilmesi, kafe, bar, restoran, eğlence ve alışveriş merkezlerinin, kütüphaneler ve ibadethaneler gibi insanların toplu olarak bulunduğu mekanların geçici süreyle kapatılması, kamuya açık etkinliklerin iptal edilmesi virüsün yayılmasını önlemek amacıyla alınan başlıca tedbirler oldu.

Vatandaşlara "evde kal" çağrıları yapıldı, sosyal temastan kaçınmaları, ofise gitmek yerine mümkünse evden çalışmaları tavsiye edildi, kamu kurumları ve özel şirketler, bu yönde tedbirler aldı.

Ülkelerde sokağa çıkma yasakları ve karantina tedbirleri uygulandı, şehirler ve ülkeler arası ulaşım kısıtlamaları getirildi.

Ekonomik darboğaz
Çok sayıda ülke, sokağa çıkma kısıtlamalarının odakta olduğu tedbirleri mart ortasından haziran başına dek uyguladı. Fakat virüse karşı tedbir olarak uygulanan kapanma üretim, ticaret ve hizmetlerin aksamasına, buna bağlı ekonomik daralmaya ve istihdam kayıplarına yol açtı.

IMF tahminlerine göre, salgın nedeniyle dünya ekonomisi 2020'de yüzde 3,5 küçüldü. Bu, "1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'ndan bu yana görülen en büyük ekonomik daralma" oldu.

Bu dönemi en az hasarla atlatan Çin'de gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) yüzde 2,3 büyürken, karantina tedbirlerinin ağırlığını en fazla hisseden Hindistan'da yüzde 8 küçüldü.

Aşılar umut oldu
Kovid-19'a karşı bağışıklık sağlamayı amaçlayan aşı çalışmalarında bir yıldan kısa zamanda sonuç alınması, salgının yaygın aşılamayla kontrol altına alınabileceğine dair umutları artırdı.

Umut bağlanan bazı aşı adaylarının, binlerce deneğin katıldığı klinik denemelerde virüse karşı etkinliği kanıtlandı.

İngiltere İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu, 2 Aralık 2020'de Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in geliştirdiği Kovid-19 aşısının yaygın kullanımına onay verdi. Pfizer-Biontech aşısı "dünyada tescillenen ilk Kovid-19 aşısı" oldu.

BioNTech-Pfizer aşısının yanı sıra Amerikan biyoteknoloji şirketi Moderna'nın ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü (NIAID) ile geliştirdiği aşı, Oxford Üniversitesinin İngiliz-İsveç ilaç firması AstraZeneca tarafında geliştirilen aşı ve Amerikan ilaç firması Johnson & Johnson'ın Belçika'daki ortaklığı Jenssen firmasının geliştirdiği aşı, Batı ülkelerinde kullanımına veya acil kullanımına onay verilen diğer aşılar oldu.

Çin'in Sinopharm ve Sinovac firmalarının geliştirdiği aşılar ile Rusya ve Hindistan'ın geliştirdiği aşılar da acil kullanım kapsamında insanlara uygulanmaya başlandı.

Kovid-19 aşılamasına ilişkin verilerin derlendiği "Ourworldindata.org" internet sitesine göre, bugüne dek dünya genelinde 319 milyon 560 bin aşı yapıldı.

ABD, 93 milyon 690 bin aşı ile en fazla aşının yapıldığı ülke olurken, onu 52 milyon 520 bin ile Çin, 24 milyon 370 bin ile Hindistan, 23 milyon 770 bin ile İngiltere, 11 milyon 360 bin ile Brezilya ve 10 milyon 220 bin ile Türkiye izledi.

Dalga çekiliyor mu?
Epidelomologlar, başından beri Kovid-19'un farklı dalgalar halinde değil dünya çapında tek bir büyük dalga halinde yayıldığını vurguluyor. Yaygın aşılamanın başlamasının ardından vaka, ölüm ve hasta sayılarının salgının başından bu yana ilk kez topyekun olarak azalma eğilimine girmesinin, Kovid-19'un yarattığı salgın dalgasının geri çekilmeye başladığının işareti olabileceği değerlendiriliyor.

İlk kez Çin'in Vuhan kentinde tespit edilen Kovid-19, 200'den fazla ülke ve bölgeye yayılarak salgına dönüştü. Dünya genelinde vaka sayısı 118 milyonu aşarken, virüs nedeniyle 2 milyon 632 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. (AA)