GÜNDEME BAKIŞ - Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar, basın mensuplarıyla bir araya gelerek, üniversite faaliyetlerini anlattı. Hotar üniversitenin borç oranında azalma olduğunu ifade ederek, “Aktifler içindeki borç oranımız düşmüş. Yüzde 6 iken şu anda yüzde 4’e düştü. Borcumuz düştü ama kağıt üzerinde bakıldığında diyelim 10 lira, o 10 lira 15 lira oldu. Teknik olarak herkes bilmek zorunda değil, bilmeyenlerin ilk baktığı yorum da zaten, ‘Borç 10 liraymış, 12 lira olmuş’ değerlendirmesi. Aktifler toplamına baktığımızda yüzde 6’dan yüzde 4’e inen bir borç oranımız var. 1 milyar 75 milyon civarında da toplam bütçemiz var. Tabi bunun personel giderleri çok önemli bir kısmını oluşturuyor. Yıllara yönelik harcama kalemlerimiz belli. Biz bir kamu kurumuyuz. Biz hiç kimseye ne 1 lira fazla verebilir ne de 1 lira parasını eksiltebiliriz. Bunun altını çizmek istiyorum. Zaman zaman ‘Maaşımız kesti, paramı azalttı, paramı çoğalttı’ yaklaşımları mümkün değil. İstesek bile bunu yapamayız. Bir tapu dairesindeki müdür, memurun maaşını nasıl elleyemezse bizde de öyle. Özel sektör değiliz, özel üniversite değiliz, her türlü denetime tabiyiz. 1 liranın sahibi, koruyucusuyuz ve her 1 liranın da denetleyeni var. Bunun da sonuna kadar bilincindeyiz” diye konuştu.  

“ÖĞRENCİLERİMİZ FOÇA’DAN KAYIT SİLDİRİYORDU”
Hotar, Foça’da bulunan turizm fakültesinin taşınmasına yönelik süreci değerlendirerek, “Bu kararı biz durup dururken almadık, bunun altını çizmek isterim. Biz orada iyi kötü devam ediyorduk. Belediye Başkanı Fatih Gürbüz’le daha önce dekanımız görüştü. Daha sonra belediye başkanı bizi ziyarete geldi. Yeni spor alanlarına ihtiyaç var, ulaşım sorunu var. O yokuşu bilen biliyordur, belediye otobüsleri 1 kilometre ötesinden geçiyormuş. En azından yakınına kadar gelsin, çocuklar karda, kışta, yağmurda o yokuşu tırmanmak zorunda kalmasından tutun da birçok sorunu konuştuk. Şimdi ben aynı konuları tekrar tekrar anlatmak zorunda kalmayayım. Onlar da bize bir arsa önerdiler. 'Burayı verelim, buraya bina yapın' dediler. Önerilen arsanın olduğu yer sanıyorum ya sit ya da askeri alandı. Alın, çözün, yapın anlamındaydı. İkincisi devlet kurumuyuz, ben bugün bina alsam, yarın bunu yapayım gibi bir şey yok. Bizim bunu programa aldırmamız lazım, bütçesini bulmamız, izinlerini çıkartmamız gerekir. Yani bugün başlasak, her şeyi çözsek, en erken 5 yıl sonra böyle bir bina yapabiliriz. Bunun dışında böyle bir öneride nasıl bulundular, ona da şaşırdım. Çünkü Eski Foça’dan, Yeni Foça’ya taşıyın diyorlar. O zaman Eski Foça’ya haksızlıktır bu, yani Foçalılar o zaman da memnun olmayacak. Foça, gerçekten güzel bir ilçemiz. Üzülmesinler, öyle bir bina hiçbir zaman boş kalmaz, Milli Eğitim olur, hastane olur, başka bir üniversite gelebilir. Ciddi anlamda öğrencimiz Foça’dan kayıt sildirmiş. Zaten biz bunu taşımasaydık, belki de YÖK, ‘Kapatın burayı. Öğrenci gelmiyor, gelen de gidiyor’ diyecekti. Yani biz o süreçleri beklemeden böyle bir adım attık” dedi. 

“HASTALIKLI RUH HALİ”
Hotar kendisine yönelik eleştirilere yanıt vererek, “Bu kadar üst düzeylerde görev yapmış, bir telefonla adeta her sorunu çözmek için uğraşan, (tabi ki çözülebilecek sorunlardan bahsediyorum, sakın yanlış anlaşılma olmasın) böyle bir hareket kabiliyeti olan, böyle bir kapasitesi olan bir rektörün, böyle bir kuruma gelmiş olmasından, ben herkes memnuniyet duyar diye düşünürken, bir takım kişilerle oluşturulan bir önyargıyla farklı bir duruma doğru evirildi. Şu anki görevim kapsamında olan kişiler benim için önemlidir. Onun dışındaki kişiler ‘hastalıklı ruh haline girdiler’ diye düşünüyorum” dedi. Yani bu kadar İzmir’in, Türkiye’nin gündemi varken insanlar can derdindeyken, pandemi süreci varken Dokuz Eylül’le yatıp kalkmak biraz sağlıklı ruh hali gibi gelmiyor. Herhalde o kişilerin misyonu o. Ancak böyle gündeme gelebiliyorlar ya da belki başka yerlere gitmek istiyorlar ve mesaj veriyorlar. Bilemem onu onlara sorun ama ben kendi adıma şu anda en minimum derecede etkileniyorum. Tabi ki etkileniyorum bizim enerjimiz alıyor, hukuki yollara başvurmak bile bir zaman. Onun için zaman ayırıyoruz. Çok şükür hukuken ben Türk adaletinin sonuna kadar güveniyorum. Bunların karşılığını alıyoruz. Çünkü gerçekten artık bizim zihniyetimiz de belli yaptıklarımız da belli. Zaman zaman o takım söylentilere hedef olmak da doğal. Meyve ağaç taşlanır diyoruz. Sonuçta bu kadar üst düzey kamu görevi yapan bir kişiye bu ithamlarda bulunmak hem o göreve getirenler hem görevde tutanlar hem de bu bilgileri bilmesi gerekenlere karşı hem saygısızlık hem de hafife almaktır. Sonuçta ben kendimden eminim ama ilk dönemlerde daha rahatsızdım şu anda minimuma indi, bundan sonra inşallah sıfırlanacaktır”  diye konuştu.